Son iki yılda günlük kiralık ev arzının yüzde 97 arttığı Türkiye'de 110 bin 857 ev günlük kiralık olarak kullanılıyor.


 


 

Günlük kiralık ev piyasasının turizme olan etkilerinin ortaya konulması amacıyla Turizm Akademisyenleri Derneği’nce (TUADER) bir rapor hazırlandı.

 

Prof. Dr. Muharrem Tuna, Doç. Dr. Mehmet Bahar, Doç. Dr. Oğuz Diker, Dr. Öğretim Üyesi Gaye Deniz tarafından kaleme alınan rapora göre, günlük kiralık evler, son yıllarda tüm dünyada hızla yayılan bir konaklama türü olarak dikkati çekiyor. Ev sahipleri Online Travel Agencies (OTA) aracılığıyla evlerini kiraya vererek, seyahat edenlere kısa süreli seyahat veya tatil için alternatif bir konaklama deneyimi sunuyor.

 

Bu yeni konaklama biçimi, turizm sektöründe yeni bir iş modeli oluştururken geleneksel konaklama seçenekleriyle rekabet ediyor.

 

KOVİD 19 SALGINIYLA GÜNLÜK KİRALIK EV TALEBİ ARTTI

 

Kovid-19 salgını döneminde kısıtlamaların kalkmaya başlamasıyla günlük kiralama talebinde önceki yıllara oranla artış yaşanırken, artan sağlık ve temizlik endişeleriyle otel konaklamalarının yerine daha izole, bağımsız ve özel konaklama seçenekleri tercih edilmeye başlandı.

 

2012’de toplam konaklama pazarının yaklaşık yüzde 7’sini karşılayan günübirlik kiralık talebi, 2019’da yaklaşık yüzde 11’e yükseldi.

 

Salgının etkisiyle bu oran 2022’de beklenenden 2 puan fazla artışla yüzde 14 olarak gerçekleşti. Salgın kaynaklı toplu alanlarda bulunma endişesiyle talepte yaşanan artış, günlük ev kiralamaya yönelik arzı da doğrudan etkiledi.

 

PAZARDAKİ GELİR YIL SONUNDA 1 TRİLYON DOLARI AŞACAK

 

Statista 2023 verilerine göre, günlük ev kiralamaları pazarındaki gelirin bu yıl 1,02 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

 

Gelirin 2027 yılında ise 1,29 trilyon dolar tutarında bir pazar hacmine ulaşması öngörülüyor.

 

Tatil kiralamaları pazarında da kullanıcı sayısının 2027'ye kadar 13,61 milyon kullanıcıya ulaşması bekleniyor.

 

Günlük ev kiralamalarının, toplam konaklama içerisindeki oranının bu yıl yüzde 14,6 olarak gerçekleşeceği ve bu oranın 2027'de yüzde 15,5'e çıkacağı tahmin ediliyor.

 

2023 Mart ayı itibarıyla günlük kiralık ev pazarına ilişkin arz rakamları incelendiğinde, Amerika Birleşik Devletleri 1 milyon 419 bin 52 evle bu pazarda birinci sırada yer alıyor.

 

ABD'yi 806 bin 138 evle Fransa, 564 bin 138 evle İtalya, 427 bin 971 evle Brezilya, 405 bin 113 evle İspanya takip ediyor.

 

TÜRKİYE'DE ARZDA BİRİNCİ, REZERVASYONDA İKİNCİ SIRADA

 

Günlük kiralık 110 bin 857 ev bulunan Türkiye ise 14’üncü sırada yer aldı.

 

Türkiye’de 2021’den 2023’e kadar günlük kiralık ev arzı yüzde 97 arttı. Bu oranla Türkiye, bu dönem için günlük kiralık ev arz miktarındaki oransal artış listesinde zirveye yerleşti.

 

Günlük kiralık ev rezervasyonu artışında 2022-2023 döneminde yüzde 64’le Tayland ilk, yüzde 63 artışla da Türkiye ikinci sırada bulunuyor. Bu ülkeleri sırasıyla Hindistan, Malezya ve Avusturya takip ediyor.

 

TURİZME OLASI OLUMLU VE OLUMSUZ ETKİLERİ

 

TUADER'in hazırladığı raporda, günlük kiralık evlerin turizme etkilerine ilişkin değerlendirmelere de yer verildi.

 

Buna göre, alternatif konaklama seçeneği, seyahat edenlere esneklik, yerel ve kültürel deneyim, aile veya gruplar için uygunluk, yerel ekonomilere ve istihdama destek ve ek gelir elde etme imkanı sunduğu için günlük kiralık evler ülke turizmine avantaj sağlıyor.

 

Diğer yandan günlük kiralık evler konut stoku, komşuluk ilişkileri, yasal düzenleme, güvenlik, yerel işletmelerin etkilenmesi, eşitsizlik ve erişilebilirlik, aşırı turizm, konaklama sektörünün zayıflaması, konaklama sektöründe istihdamda yaşanması muhtemel sorunları da beraberinde getiriyor.

 

"İCRA YOLUYLA MÜLKÜN SATIŞI DA DAHİL AĞIR YAPTIRIMLAR UYGULANMALI"

 

Raporda, sorunun çözümü için sistemden elde edilecek kazançların çevrim içi bildirileceği bir sistem kurulması, güvenlik problemlerinin önüne geçmek için oluşturulacak ulusal bir portal aracılığıyla konaklayanların pasaport ve kimlik bilgilerinin eksiksiz girilmesi, aksi uygulamalar için icra yoluyla mülkün satışı da dahil olmak üzere ağır yaptırımlar uygulanması önerileri yer aldı.

 

Kiralayan kişilerin başkalarına kiralamalarının önüne geçecek yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği belirtilen raporda, "Havalimanına gelen yabancı yolcu sayısı ile otellerde konaklayanlar arasındaki ciddi farkı ortadan kaldırmak ve gelenlerin takibinin yapılabilmesi için mutlaka kişiler gelmeden ya da ülkeye girmeden kaldıkları süre boyunca hangi adreste ikamet edeceklerini beyan ettikleri bir belge doldurmaları sağlanmalı, bu belge üzerinden de elektronik kontroller yapılarak kaçak kiralamaların önüne geçilmelidir." önerilerine yer verildi.

 

Bir toplu konut ya da apartmanda yapılacak günlük kiralamalar için apartman yönetiminin ya da sakinlerinin tamamının izninin alınması gerektiği kaydedilen raporda, kaçak kiralamaların önüne geçmek ve takibini kolaylaştırmak için mevcut apartman yönetimlerine de sorumluluk sağlayan ve bildirme yükümlülükleri veren yasal düzenlemeler getirilmesi istendi.

05 Ekim 2023 Perşembe

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Türkiye, halen uluslararası 82 birliğin üyesi. Orta ölçekli devletlerin yer aldığı MIKTA da bunlardan biri.


10 yıl önce kurulan MIKTA ile ülkelerarası dış ticaret ortalama yüzde 49 arttı. Birlik; dünya barışı, sürdürülebilirlik, sağlık, gıda güvenliği ve göç sorununu da ana gündem maddeleri olarak belirledi.

 

BARIŞ CABACI

 

Türkiye, diplomaside etkin bir oyuncu olarak, uluslararası ve bölgesel birliklere katılarak hem ticaretini hem de siyasi ağırlığını artırıyor. Güvenlik ve ekonomik işbirliği alanlarında son dönemlerde daha etkin olan Türkiye, çeşitli platformlarda liderlik rolü de üstleniyor. Türkiye’nin etkin olduğu en önemli resmi uluslararası birliklerin başında OECD, Birleşmiş Milletler (BM), NATO, Avrupa Konseyi, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GUAM), Türk Konseyi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) geliyor. 

 

82 BİRLİK ÜYELİĞİ

 

Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu 11 uluslararası birlik bulunuyor, üye olunan birlik sayısı ise 2024 itibariyle 82 oldu. Resmi birliklerin yanı sıra gayriresmi kuruluşlara da üye olan Türkiye, bölgesinde ve uluslararası arenadaki varlığını gösteriyor. Bunlardan biri de kıtalararası önemli geçiş noktalarını kapsayan MIKTA. MIKTA; Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya arasında 2013’te kuruldu ve gayriresmi bir istişare ve eşgüdüm platformu olarak faaliyet gösteriyor. 

 

2022’DE LİDERLİK TÜRKİYE’DE

 

MIKTA hayata geçirildiği günden bu yana Dışişleri Bakanları düzeyinde yılda üç kez toplanıyor. 2022 yılında MIKTA Dönem Başkanlığı Avustralya tarafından Türkiye’ye devredildi. Türkiye’nin MIKTA Başkanlığındaki öncelikleri ise şöyle: Küresel sağlık, etkin göç yönetimi ve gıda güvenliği. MIKTA ülkeleri, G20 ve diğer önde gelen uluslararası örgütlerle daha yakın işbirliği ve eşgüdüm içinde bulunmayı ve üye ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesini hedefliyor. Bu çerçevede, MIKTA ülkeleri Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve OECD nezdindeki daimi temsilcilikleri başta olmak üzere, çeşitli ülkelerde büyükelçiler/daimi temsilciler düzeyinde çalışma toplantıları düzenliyor, küresel meselelere ilişkin pek çok konuda ortak çalışmalar yürütüyor. 

DÜZENLİ EKONOMİ İÇİN

 

Bu toplantıların en sonuncusu ise geçen hafta Meksika’da düzenlendi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığındaki Türk heyeti, toplantı kapsamında bölgedeki büyükelçilikleri ziyaret etti. Toplantının ardından açıklama yapan TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye’nin hiçbir uluslararası platformu boş bırakmaması gerektiğine işaret ederek, “Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun çok taraflı toplantıların hepsinde üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor ve çok etkin bir şekilde yer alıyor. Şimdiye kadar MIKTA’da da Türkiye olarak etkin bir şekilde yer aldık ve kendi görüşlerimizi ifade ettik. 

10 yılı aşkın bir kuruluş olan MIKTA’nın, hedeflerini tekrar gözden geçirmesi gerekiyor. Bu kuruluş kurulduğundan bu yana ülkelerarası ticaretin artması da önemli hedeflerinden biri” diye konuştu. 

 

DÖNÜM NOKTASI 2013

 

2010 yılında 5 ülke arasında ilk müzakereler başlasa da MIKTA’nın resmileşmesi 3 yıl sürdü. İlk görüşmelerden beri ülkeler arasındaki ticaret rakamları karşılıklı olarak arttı. Bu birlik, yeni Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın (STA) imzalanmasına da vesile oldu. Bu kapsamda, Türkiye ile Güney Kore arasında 2013 itibariyle STA devreye girdi. Türkiye tarafında tarife satırlarının yüzde 65’inde, Güney Kore tarafında ise yüzde 80’inde liberalizasyon sağlandı. Bu süreç 2018’de tüm tarife satırlarının yüzde 90’ının liberalizasyonuyla tamamlandı. Diğer ülkelerde çeşitli ticaret anlaşmaları imzalanarak ticareti geliştirici hamleler de bulunuyor. 

 


COĞRAFİ KARDEŞLİK

 

Geçtiğimiz G20 zirvesinde MIKTA üyesi ülkelerin liderleriyle görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkemiz, MIKTA’nın, bölgesel ve küresel sorunlara yapıcı çözümlerin kolaylaştırılması, küresel yönetişimin daha da etkinleştirilmesi ve küresel yönetişim mekanizmalarında ihtiyaç duyulan reformların hayata geçirilmesi bakımından önemli katkılarda bulunabilecek potansiyele sahip. Bu bağlamda MIKTA platformundaki işbirliğinin daha da geliştirilmesini destekliyoruz. 

MIKTA, uzak coğrafyada kardeşliğimizi pekiştiren bir platform oldu.”

 

AFRİKA KITASI ANGAJMANI

 

Bundan sonraki süreçte Türkiye ve MIKTA’nın orta ölçekli güç araçları arasında nasıl bir paralelliğin olduğu ve her iki aktörün araçlarının nasıl daha uyumlu hale getirilebileceği meselesi de oldukça önemli. MIKTA’nın küresel sıralamalarda orta ölçekte konumlandığını, üye ülkelerin dış politika havzaları sayesinde çok büyük bir coğrafi alana hitap ettiğini belirten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Parlar Dal, bir demeçte şunları söyledi: “BM ile G20 toplantıları çerçevesinde gündem oluşturmaya çalışarak küresel hiyerarşi ile koordineli bir yol haritası çizmeye çalıştığı dikkate alınırsa, Türkiye’nin orta ölçekli güç kimliğine daha fazla yatırım yaparak MIKTA’nın diplomasi araçlarını çeşitlendirmesinin olası olduğu söylenebilir. Bu çerçevede Türkiye’nin, MIKTA’nın da gündeminde yer alan konularda, BM Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı, Dünya İnsani Zirvesi gibi örneklerde de ortaya koyduğu uluslararası toplantı ve zirve diplomasisi tecrübesinin MIKTA’nın mevcut orta ölçekli güç araçlarını ciddi oranda destekleyebileceği değerlendirilebilir. Buna ek olarak MIKTA ülkeleri arasında Afrika kıtası ile en fazla angajmana sahip olması bakımından Türkiye’nin, MIKTA’nın niş diplomasi anlayışına uygulama alanı açarak, MIKTA’ya Afrika gündemini kolayca taşıyabileceği öne sürülebilir.”

 

ORTA ÖLÇEKLİ DEVLETLERDE KALKINMANIN ÖNEMİ

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Ticaret Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Figen Yıldırım, MIKTA’nın ve benzer birliklerin gelişmekte olan ülkeler için önemli olduğunu belirterek, şunları paylaştı: “MİKTA üyeliği bizim için çok kıymetli. Buradaki en önemli kilit nokta, teoride "host culture" (ev sahibi kültürü) kavramıdır. Kültürler ve ülkeler arası uluslararası ticareti geliştirme üzerine yapılan araştırmalarda, kültürel ve ekonomik güçlerin ulusların zenginliği ve eksiklikleri açısından birbirleriyle ticaret etmelerinin önemli olduğu belirtilmektedir. Benzer özelliklere sahip ülkelerin bir arada olması büyük önem taşır. Bu amaçla, ülkeler belirli boyutlarda benzerlik gösterdiklerine göre gruplandırılmış ve Türkiye de farklı, daha önce aklımıza gelmeyen ülkelerle, örneğin Yeni Zelanda ile, bir araya getirilmiştir. Bu çerçeveden baktığımızda, MIKTA üyeliği orta üst, orta ve gelişmeye yakın gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin bir güç birliğidir. Türkiye burada çok kilit bir rol oynar. Bazı niş alanlarda, özellikle perakendecilikte ve CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi) uygulamalarında, Endonezya ve Meksika'da nörobilimle alakalı gelişmelerde karşılaştırmalı üstünlük teorisine uygun olarak bizim onlardan öğreneceğimiz ve Türkiye'nin de nispeten daha iyi olduğu konularda onlara öğreteceğimiz pek çok konu bulunmaktadır. Aslında karşılıklı olarak eksikleri tamamlama yeri, tamamen MIKTA ülkeleriyle yapılacak olan ticaretin girişimi ile eşdeğer niteliktedir. Bu yüzden MIKTA'yı çok önemsiyoruz. İhracatçımızın bu konuya verdiği önem de bu durumu desteklemektedir. Teoride, güç birliği yapmak için benzer kültür özelliklerine sahip olmak gerektiği vurgulanmaktadır. Belirsizlikle ilgili davranışlarda, sanayide, teknolojide, üretimde, tarımda hangi alanlarda daha ağırlıklı olduğumuza, bireysel mi kolektif mi yaklaşıma daha yakın olduğumuza baktığımızda, tüm bu boyutlar açısından değerlendirdiğimizde, MIKTA ülkeleri arasındaki bu güç birliğini anlayabiliyoruz. Kısa bir süre sonra, niş alanlarda birlikten doğan güçle ilerlediklerinde, diğer daha güçlü birlik ülkelerinin ticaretinde de önemli bir rekabet gücü oluşturacaklarını düşünüyorum. Bu noktada, buradaki ticari diplomasinin yönetimi büyük önem taşımaktadır. Özellikle bu bölgelere özgü hızlı bir durum analizi tespiti ve buna özgü bir rekabet stratejisi ve stratejik planın hazırlanması önemlidir. Stratejik plan doğrultusunda ilerleme kaydedilmesi, bütün ticari diplomasiye yön veren kurum ve kuruluşların bu bilinçle farkındalığının arttırılması, hızlı bir dış ticaret potansiyelini göstermektedir.”

 

BİRLİĞİN ANA GÜNDEM MADDELERİ

 

Enerji

Terörizmle mücadele ve güvenlik

Ticari ve ekonomik işbirliği

İyi yönetişim ve demokrasi

Sürdürülebilir kalkınma

Gıda güvenliği

 

20 Mayıs 2024 Pazartesi