Pazar, 13 Ekim, 2024
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün (IEEFA) raporuna göre, enerji talebini karşılamak için geliştirilen küçük modüler nükleer reaktörler, öngörülemeyen maliyetler ve olağanüstü inşaat gecikmeleri nedeniyle sürdürülebilir değil.
AYŞE BAŞAK
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün (IEEFA) hazırladığı yeni bir rapor, dünya çapında artan enerji talebini karşılamak için küçük modüler nükleer reaktörlerin (SMR) fizibilitesini değerlendirdi. Bulgular, bu özel enerji üretim biçimi için pek iç açıcı değil. Hem öngörülemeyen maliyetler hem de olağanüstü inşaat gecikmeleri, küçük nükleer reaktörlerin gelişimini çok büyük bir risk haline getirmiş görünüyor.
300 MEGAVAT KAPASİTE
SMR’ler için ortalama 30 bin evin ihtiyacını karşılayacak ölçüde yani 300 megavat kapasiteye sahip mini nükleer santraller denebilir. IEEFA’ya göre dünya genelinde şu anda gelişim aşamasında olan 80’e yakın SMR konsepti bulunuyor. Bu küçük reaktörlerin bir zamanlar büyük ölçekli reaktörlerin karmaşıklığına, güvenlik risklerine ve yüksek maliyetlerine çözüm olduğu düşünülürken rapor, SMR’leri sürdürmenin daha fazla nükleer enerji talebini karşılamak açısından değerli bir çaba olup olmadığını sorgulamış. Bu sorunun cevabını raporun başlığında buluyoruz: ‘Küçük modüler reaktörler: Hâlâ çok pahalı, çok yavaş ve çok riskli.’
YÜKSEK MALİYET
Raporda, küçük modüler reaktör savunucularının, büyük reaktör inşaat projelerinin rahatsız eden maliyet aşımları ve program gecikmelerinin bu yeni modellerde yaşanmayacağını retorik haline getirdikleri ama bunun gerçeği yansıtmadığı vurgulanıyor. Çünkü inşaat gecikmeleri ve maliyet artışları bu projelerde de sıradanlaşmış görünüyor. Örneğin, şu anda faaliyet gösteren üç SMR’nin tümü tasarlanan bütçeyi çok aşmış. Raporun yazarları ayrıca, Idaho’da NuScale adı verilen bir projenin, 2015 ile 2023 yılları arasında geliştirilmesi sırasında maliyetlerin kilovat başına 9.964 dolardan kilovat başına 21.561 dolara çıkması nedeniyle hurdaya çıkarılması gerektiğine de dikkat çekmiş.
YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR
IEEFA raporunda, SMR inşa etmenin aşırı maliyetlerinin başlı başına bir sorun olduğunu ama daha önemlisi bu projelere akıtılan paranın daha temiz, kurulumu daha hızlı ve daha güvenli olan diğer enerji kaynaklarının geliştirilmesine harcanabilecekken bu şansın kaybedildiğini vurguluyor. Rapora göre SMR’lere harcanan para, rüzgar, güneş ve pil depolama kaynak tabanının oluşturulmasında kullanılabilirdi. Böylece karbonsuz, düşük maliyetli teknolojiler bugün ve gelecekte fosil yakıtlardan geçişi önemli ölçüde ileriye taşıyabilirdi. Özetle, mini nükleer reaktörler hâlâ çok pahalı, çok yavaş ve çok riskli; bu günlerde, enerjimizi odaklamamız gereken yer hiç değil. Rapor, tek bir örnekle her şeyi açıklıyor: Önümüzdeki yedi yıl içinde ABD şebekesine en az 375 bin MW’lık yeni yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin eklenmesi muhtemel. Oysa IEEFA, herhangi bir SMR’nin aynı zaman diliminde çevrimiçi hale getirilmesinin çok düşük bir ihtimal olduğunu söylüyor.
İNŞAATI ÇOK UZUN SÜRÜYOR
Raporun başka bir bulgusu da SMR’leri hayata geçirmenin çok fazla zaman alması. Örneğin, Çin’deki Shidao Körfezi projesinin hayata geçmesinin dört yıl sürmesi tasarlanmıştı ama inşası 12 yıl sürdü. Russian Ship Borne projesinin tahmini bitiş süresi üç yıldı, 13 yılda tamamlandı; Arjantin’de devam eden CAREM projesinin de dört yılda bitmesi gerekiyordu ama şu anda 13. geliştirme yılında ve çalışmalar hâlâ devam ediyor. Raporda, tüm bu deneyimlere rağmen Westinghouse, X-Energy ve NuScale şirketlerinin 2030 yılına kadar SMR’lerini 36 ila 48 ay içinde çevrimiçi hale getirecek kadar hızlı bir şekilde oluşturabileceklerini iddia etmeyi sürdürdüklerine dikkat çekiliyor. Hatta GE-Hitachi’nin 300 MW’lık tesisini 24 ay gibi kısa bir sürede inşa edebileceğini dahi iddia ettiği vurgulanıyor. Rapora göre bunun mümkün olma ihtimali sıfır değilse de pek olası görünmüyor.
10 Haziran 2024 Pazartesi
Türkiye Bankalar Birliği, (TBB) dijital kanallarda güvenli işlem için sıkça karşılaşılan dolandırıcılık yöntemlerine ve bu yöntemlerden korunma yollarına dair açıklama yatı. Dikkatli olunmazsa kişisel bilgiler ele geçirilebilir, cihaza zarar verilebilir ve hatta kimlik hırsızlığına yol açılabilir.
Son dönemde, internet ve mobil kanallarda yaşanan dolandırıcılık vakalarının artması nedeniyle kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı doğduğuna değinilen açıklamada, sıklıkla karşılaşılan dolandırıcılık türleri sıralandı.
Bunlar arasında; sahte internet siteleri ve güvensiz alışveriş platformları üzerinden yapılan dolandırıcılık, kişisel bilgilerin manipülasyon yoluyla ele geçirilmesi, sosyal medya platformlarında sahte hesaplar aracılığıyla yapılan dolandırıcılık, sahte e-posta adreslerinden gelen mesajlar ile kişisel bilgilerin ele geçirilmesi, sahte SMS ve e-postalar yoluyla kişisel bilgilerin çalınması, cihazlara uzaktan erişim sağlayarak bilgi ve para çalma girişimleri, bilgisayarlara veya mobil cihazlara zararlı yazılımlar yükleyerek veri hırsızlığı yapılması yer aldı.
KAYNAĞINDAN EMİN OLMADAN TIKLAMAYIN
Bilgilendirmede, SMS, e-posta veya sosyal medya yoluyla gelen bildirimlerdeki bağlantılara veya linklere kaynağından emin olunmadan tıklanmamasının altı çizildi.
Hizmet alınan kuruluşun resmi iletişim kanallarını kullanarak doğrulama yapılması gerektiği ve tek tıkın, kişiyi sahte sitelere veya virüslere yönlendirebileceğine dikkat çekildi.
ŞİFRELERİNİZİ KİMSEYLE PAYLAŞMAYIN
Kullanıcıların banka hesaplarının hiç kimseye kullandırılmaması gerektiği vurgulanan bilgilendirmede, "Şifrelerinizi kimseyle paylaşmayın. Kendini savcı, polis, asker, banka çalışanı, avukat olarak tanıtan veya bir ödül, prim iadesi, kart aidatı iadesi için sizden şifrenizi, kart bilgilerinizi ve kişisel verilerinizi talep eden kişilere itibar etmeyin, bu amaçla gelen linklere tıklamayın. Güvenliğinizden emin olmadığınız mobil uygulamaları cihazlarınıza yüklemeyin. Güvenlik açığı bulunan veya korsan uygulamalar, kişisel bilgilerinizi ele geçirebilir, cihazınıza zarar verebilir ve hatta kimlik hırsızlığına yol açabilir" denildi.
Bankalarca yapılan güvenlik duyurularının takip edilmesi yönünde uyarıda bulunulan açıklamada, kişisel bilgilerin güncel kalması için bu duyurularda iletilen uyarıların da dikkate alınması gerektiğinin altı çizildi.
GÜVENİLİR OLMAYAN KAYNAKLARDAN UYGULAMA İNDİRMEYİN
Açıklamada, kişisel cep telefonuna, bilgisayara ve tablete yüklenen uygulamanın istediği izinlerin dikkatlice kontrol edilmesinin önem taşıdığı ifade edilerek şu uyarılarda bulunuldu: "Bankacılık uygulamalarınızı resmi uygulama mağazalarından indirin. Bilinmeyen veya güvenilir olmayan kaynaklardan uygulama indirmeyin. Bankacılık uygulamalarında kullandığınız şifrelerinizi, başka uygulamalarda ve alışveriş sitelerinde kullanmayın. Daha az güvenlikli sitelerde şifreleriniz ele geçirilebilir, bankacılık uygulamalarınıza bu şifreler denenerek giriş yapılabilir. Güvenliğinden emin olmadığınız internet sitelerinden alışveriş yapmayın. Dolandırıcılık amaçlı açılmış sahte bir site üzerinden dolandırılabilirsiniz. Banka hesap özetlerinizi ve işlemlerinizi düzenli olarak kontrol edin, şüpheli bir durumda vakit kaybetmeden bankanızla iletişime geçin. Bu kapsamda; dolandırıcılık vakalarına ilişkin olarak resmi kurumlar ve hizmet alınan kuruluşlar tarafından yapılan tüm uyarılar ve bilgilendirmeler dikkate alınmalıdır."
11 Ekim 2024 Cuma
Sydney Üniversitesi ve Çin Ulusal Doğa Bilimleri Vakfı dahil olmak üzere birçok enstitüden araştırmacılar yapay zeka teknolojisi kullanarak genetik materyali RNA (ribonükleik asit) olan 161 bin 979 yeni virüs türü keşfetti.
Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda büyük tepkilere neden olan gelişmeler sonrasında sosyal medya platformu Discord'a erişim engeli getirilmesi başta ebeveynler olmak üzere yürekle su serpti. Yine de söz konusu yaşanan travmatik olaylar hâlâ sıcaklığını korurken, en küçükten en büyüğe teknolojik ürün kullanan herkesi tedirgin eden virüslerle ilgili Sydney Üniversitesi bir keşif duyurdu.
161 BİN 979 YENİ VİRÜS TÜRÜ KEŞFEDİLDİ
Sydney Üniversitesi’nin internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Sydney Üniversitesi ve Çin Ulusal Doğa Bilimleri Vakfı dahil olmak üzere birçok enstitüden araştırmacılar yapay zeka teknolojisi kullanarak genetik materyali RNA (ribonükleik asit) olan 161 bin 979 yeni virüs türü keşfetti.
Bilim insanları, yapay zekayla bir derin öğrenim algoritması oluşturulan araştırmada, virüsleri keşfetmek için 47 bin 250 nükleotide kadar uzanan virüs genomları gibi genetik dizi verilerini hesaplamak için LucaProt adlı bir derin öğrenme algoritması oluşturdu.
Araştırmacılar, keşfedilen virüslerin çoğunun bilgilerinin mevcut veri tabanlarında olduğu belirtirken, yapay zeka teknolojisi kullanılarak bu verilerin organize edilerek kategoriler altına alındığı kaydedildi.
YAŞAMIN TÜRLÜ GİZLİ KALMIŞ BİR BÖLÜMÜNE AÇILAN PENCERE
Çalışmanın yazarlarından Edwards Holmes, çalışmayı "Dünya üzerindeki yaşamın türlü gizli kalmış bir bölümüne açılan bir pencere", olarak tanımlarken, bu çalışmanın tek bir araştırmada keşfedilen en fazla sayıda yeni virüs türü olduğunu vurguladı.
Keşfedilmesi gereken milyonlarca daha virüs türü olduğunu belirten Holmes, aynı uygulamanın bakteri ve parazitlerin keşfi için de kullanılabileceğini kaydetti.
Araştırmanın bir diğer yazarı Mang Shi, yapay zeka teknolojisi kullanılmadan önce biyoinformatik boru hatlarının kullanıldığını ancak bunun keşfedebilecek çeşitliliği sınırladığını aktardı.
Oluşturulan yapay zeka modelinin viral çeşitliliği çok daha derinlemesine incelenmesine olanak tanıdığını kaydeden Mang, bu modeli çeşitli uygulamalarda kullanmayı planladıklarını ifade etti.
11 Ekim 2024 Cuma
11 Ekim 2024 Cuma
11 Ekim 2024 Cuma
10 Ekim 2024 Perşembe
10 Ekim 2024 Perşembe