tatil-sepeti

Kimi döneminin en büyük ayakkabı fabrikasıydı, kimi tütün, kimi kağıt… Binlerce eve ekmek kapısı olup zamanla işlevsizleşen bu sanayi alanları, yeni bir misyon üstlendi. Bir zamanlar bacasından sanayi dumanı tüten endüstriyel mekanlar, kültür endüstrisinin en önemli merkezleri haline geliyor.


 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Bir zamanlar ülkelerin ekonomik kalkınmasının en önemli yapı taşları olan, ancak zaman içinde işlevini yitirerek atıl kalan sanayi merkezleri, endüstriyel kentsel dönüşümle şehirlerin kültür ve turizm merkezleri haline geliyor. Literatürde ‘endüstriyel arkeoloji’ adıyla anılan bu yenileme işleviyle asırlık binalar kentlere yeni kazanımlar sunmaya başlıyor. Pek çok ülkede bulunan endüstri parklarından; Türkiye’de İzmit Sekapark, Bursa Merinospark gibi örnekler olsa da asırlık fabrika binalarının tek tek kültür ve turizm yuvalarına dönüşmesine daha sıklıkla rastlanıyor. 

 

ENDÜSTRİYEL MİRAS 

 

Tarihi sanayi yapıları mimarlık literatüründe ‘endüstriyel miras’ olarak kendine yer buluyor. Dünyanın en fazla endüstriyel mirasına, sanayileşme hareketinin başladığı Avrupa’da rastlanıyor. Türkiye topraklarında da Osmanlı Devleti’nin sanayileşmesinin öncüsü olan efsane fabrikalar, bugünkü dönüşmüş endüstriyel miras alanlarını oluşturuyor. Her biri farklı işlevlerle yeni bir hüviyet kazanan bu mekanlar, aynı zamanda dünyada endüstriyel miras turizmi olarak kendine yer bulan turizm alt bileşeninin de önemli bir ayağı. Bu mekanların endüstriyel miras olarak değerlendirilip dönüşmesiyle başta İstanbul olmak üzere İzmir ve Manisa endüstriyel turizmin önemli destinasyonları arasına girmeye aday.   

 

EN FAZLA İZMİR’DE 

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı 2022 yılsonu verilerine göre, Türkiye’de toplam 112 bin 144 taşınmaz kültür varlığı bulunuyor. Bunların yaklaşık yüzde 4’ünü, endüstriyel ve ticari yapılar oluşturuyor. Endüstriyel mirasta en fazla değere sahip şehir ise İzmir. İzmir’de, yine Bakanlık verilerine göre 762 endüstriyel miras hazinesi bulunurken, ikinci sırada 688 adetle İstanbul, üçüncü sırada ise 485 adetle Manisa yer alıyor. Türkiye’nin 81 ilinin 71’inde endüstriyel mirasın izlerine rastlamak mümkün. 

 

YENİ BİR ALAN 

 

Türkiye’de özellikle yoğun kentleşme ile endüstri alanlarının dönüşümüne 1980’li yıllardan sonra hız verildi. Bu bölgeler farklı işlevlerle kullanılmaya devam ettiği gibi dönüşen endüstriyel miras unsurları en çok turizmi tetikliyor. Dünyada endüstriyel miras unsurlarını korumak için faaliyet gösteren Uluslararası Endüstriyel Mirasın Korunması Komitesi’ne (TICCIH) Türkiye’nin üye olması çalışmaları da sürüyor. 

 

TEMATİK ROTALAR 

 

Sanayileşme çalışmalarının ilk olarak başladığı Avrupa, endüstriyel miras turizmi takipçileri için de önemli destinasyonlara ev sahipliği yapıyor. Almanya menşeli Avrupa Endüstriyel Miras Turizmi Rotası Derneği (ERIH), Avrupa’daki endüstriyel turizm rotalarını bir çatı altında toplamayı hedefliyor. Derneğe üye ülkelerin verilerinin işlendiği harita vesilesiyle sanayi alanında tematik turizm rotalarına ulaşmak mümkün. İlk olarak İngiltere’de başlayan endüstriyel kültürel miras turizmi için ERIH sistemine dahil olan 21 endüstriyel turizm destinasyonu bulunuyor. Turizm şirketleri, kategorilere ayrılan bu mekanlar için özel turlar düzenliyor. 


ÇEKİM MERKEZİ 

 

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tercan, endüstriyel kentsel dönüşümle kentlerin çekim merkezi haline geldiğini söyledi. Tercan, tarihi fabrikaların kültür sanat etkinlikleri için çok uygun mimari donanımlara sahip olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Ancak endüstri mirasının yeniden işlevlendirilmesinde, binanın tarihsel süreçteki yeri ve döneminin izlerinin korunması gerekiyor. Yeniden işlevlendirme ile yapı ve çevresi, kentsel ve kültürel bir çekim alanına dönüşüyor. İnsanların zaman geçirdiği ve sosyalleştiği bir kamusal alan niteliği kazanıyor. Günümüzde endüstri yapıları; taşıdıkları teknolojik, bilimsel ve sosyal değerlerden kaynaklanan anlam ve toplumsal bellek boyutları ile kültürel yaşamımızda çok önemli bir alanı temsil ediyor.”

 

BEYKOZ CAM VE BİLLURÂT FABRİKA-İ HÜMÂYÛNU–1844

 

İstanbul cam sanatının en önemli merkezi konumunda olan Beykoz, 1844 yılında kurulan Beykoz Cam ve Billurât Fabrika-i Hümâyûnu ile ilk modern cam fabrikasına kavuştu. Bugün Milli Saraylar’a bağlı olarak ziyaret edilen bir müzeye evrilen tarihi fabrika binasının ünü, Dolmabahçe Sarayı’nın cam eşyalarını döşeyen tesis olmasından ileri geliyor.  

 

ENDÜSTRİ MİRASININ İZLERİ 

 

Doç. Dr. Şefik Memiş-İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi: İstanbul, Bizans’tan Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uluslararası ticaretin önemli bir üssü oldu. Kentin bugün yaşayan endüstri mirasının izlerini Galata-Tophane bölgesinde sürebiliyoruz. Belli bir dönem İTO tarafından Tophane Ambarları İdaresi olarak işletilen, bir süre sonra Ford’un İstanbul’daki montaj tesisi olarak da hizmet veren bölge, bugün Galataport olarak ziyaretçileri ağırlıyor. Tophane-i Amire gibi fabrikalarla endüstri mirasının çekirdeğinin oluştuğu Tophane bölgesi, İstanbul iktisat tarihinin bir fotoğrafı niteliğinde.

 

CİBALİ TÜTÜN FABRİKASI-1884

 

Osmanlı Devleti’nin en geniş kapasiteli fabrikalarından biri olan Cibali Tütün Fabrikası, o yılların en ileri teknolojisiyle donatılmıştı. Günde 2 bin ton tütünün işlendiği fabrika 2001’den bu yana Kadir Has Üniversitesi olarak eğitim veriyor. 

 

LENGERHANE-İ AMİRE-1730 

 

Osmanlı Devleti’nin en önemli sanayi merkezlerinden Haliç kıyısına konumlanan Lengerhane-i Amire, 1730’da III. Ahmet zamanında kuruldu. Üç asır öncesinin merkez sanayi tesislerinden biri olan Lengerhane, günümüzde Rahmi Koç müzesi olarak tarihe ışık tutuyor.

 

HASANPAŞA GAZHANESİ-1892

 

Bugün Müze Gazhane markasıyla kültürel turistik bir yaşam alanı haline gelen Hasanpaşa Gazhanesi, İstanbul’un en önemli endüstriyel arkeoloji alanlarından biri. İstanbul’u aydınlatmak amacıyla kentin son gazhanesi olarak 1891 yılında faaliyete başlayan Hasanpaşa Gazhanesi, ileri teknoloji bir gaz şirketi olarak hizmet veriyordu. 

 

FESHANE-İ AMİRE-1833

 

Fes üretimi ile başlayan Feshane-i Amire, yıllar içinde farklı dokuma işlerini üstlendi. 1986’dan bu yana ise kültür üretim merkezi konumunda olan İstanbul’un bu ilk tekstil fabrikası, kapsamlı restorasyonun ardından müze olarak hizmet vermeye hazırlanıyor. 

 

SİLAHTARAĞA ELEKTRİK SANTRALİ-1914

 

Bugün Santralİstanbul adıyla sanatsal ve kültürel etkinliklerin ana akslarından biri konumundaki Silahtarağa Elektrik Santrali, Osmanlı Devleti’nin kent ölçekli ilk elektrik santrali olarak kayıtlarda yer alıyor. 

 

KÜÇÜKÇEKMECE KİBRİT FABRİKASI-1898  

 

Osmanlı Devleti’nin son fabrikalarından biri olan Küçükçekmece Kibrit Fabrikası, 1898 yılında kuruldu. Fabrika binası neredeyse 100 yıl boş kaldıktan sonra 2014 yılında restore edildi. Tesis, bugün Kibrithane adıyla çekim platosu olarak hizmet veriyor. 

 

TOPHANE-İ AMİRE-1743 

 

İstanbul’un fethi ile birlikte 1453 yılında ilk sanayi tesisi olarak hizmet vermeye başlayan Tophane-i Amire, bugünkü binasına ise 

1743 yılında kavuştu. Tophane, 1992 yılından bu yana da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi bünyesinde eğitim ve kültür üretimine devam ediyor. 

 

BEYKOZ DERİ VE KUNDURA FABRİKASI-1812

 

İstanbul’un uzun soluklu fabrikaları arasına adını yazdıran Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, 1812 yılında üretime başladı. Tarihi mekan, 2004 yılından bu yana film platosu ve kültürel etkinlik merkezi olarak hizmet vermeye devam ediyor. 

 

HALİÇ TERSANELERİ-1455

 

İstanbul’un fethinin ardından ilk kurulan sanayi tesisi konumunda olan Haliç tersaneleri de endüstriyel dönüşümün adreslerinden biri. Temeli 2019’da atılan endüstriyel dönüşüm alanı ile birlikte Tersane İstanbul adıyla yeni bir endüstri parkı olarak hizmet veriyor. 

 

FORD TOPHANE FABRİKASI-1929

 

Ford’un 36. montaj fabrikası, o yıllarda İstanbul Ticaret Odası tarafından işletilen Tophane rıhtımına kuruldu. Bir zamanların hem ticaret hem de endüstri merkezi konumundaki Tophane bölgesi, bugün Galataport ismiyle İstanbul’un önemli kültür ve turizm destinasyonlarından biri.  


29 Mayıs 2023 Pazartesi