Sınırda karbonun mağduru değil kazananı olmalıyız

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Avrupa Komisyonu’nun belirlediği sürdürülebilirlik ve etiketleme kriterlerini karşılamayan ambalaj malzemelerinin, 6 yıl sonra AB pazarına arzının mümkün olmayacağını vurguladı.

Giriş: 01.11.2024 - 11:29
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35

Sanayinin ambalajda belirlenen 2025 hedeflerine hazır olması gerektiğini belirten Avdagiç, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın mağduru değil, kazananı olmalıyız” dedi. 

 

HABER: BARIŞ CABACI

 

Türkiye’de 300 bini aşkın çalışanı bulunan 11 bin firmayı temsil eden Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), 8. PAGEV Uluslararası Plastik Ambalaj Kongresi’ni İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleştirdi. Bu yıl, ‘Yeni Regülasyonlar Işığında Ambalajda Avrupa Gerçeği ve Gelişen Global Pazarlar’ temasıyla düzenlenen kongre; devlet yetkilileri, uluslararası kuruluşlar, petrokimya, geri dönüşüm, mamul ve makina sektörlerinin önemli temsilcilerini bir araya getirdi. Açılış konuşmasını İTO Başkanı Şekib Avdagiç’in yaptığı kongrede, AB’nin geri dönüşümle ilgili yeni düzenlemelerinin Türk plastik sanayine etkileri masaya yatırıldı. 

 

GERİ DÖNÜŞÜMDE HEDEFLER

Avdagiç, Avrupa Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumda ciddi adımlar attığına dikkati çekerek, “Sanayimiz 2025 hedeflerine ve sonrasına kendini en iyi şekilde hazırlamak zorunda. Biz Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın mağduru değil kazananı olmalıyız” dedi. Avdagiç, Avrupa Komisyonu’nun 2022’de açıklanan Ambalaj ve Ambalaj Atığı Tüzüğü Taslağı’nın geri dönüşümde önemli hedefler ve tarihler koyduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: “Avrupa Komisyonu’nun belirlediği sürdürülebilirlik ve etiketleme kriterlerini karşılamayan ambalaj malzemelerinin AB pazarına arzı mümkün olmayacak. Çok değil, 6 yıl sonra karşılaşacağımız bir gerçek bu. O halde sanayimiz 2025 hedeflerine ve sonrasına kendini en iyi şekilde hazırlamak zorunda. Biz Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın mağduru değil, kazananı olmalıyız. Firmalarımızın da ülkemizin de ihracatçı gücünü koruyup geliştirmesi için aksiyon almamız gerekiyor.”  

Plastik sektörünün iki önemli ayağı bulunduğunu belirten Avdagiç, şöyle devam etti: “Biri teknoloji, diğeri de geri dönüşüm ya da daha teknik ismiyle mekanik geri dönüşüm. Teknoloji, ambalaj sektörünün geleceğini anlayıp biçimlendirmemize imkân sağlar. Geri dönüşüm ise plastik gibi hayati ama üzerinde tartışmalar yapılması kolay bir sektörün insan, çevre ve doğayla dost niteliğini güçlendirip ortaya çıkartır. Bu ikisinin doğru şekilde gerçekleştirilmesi de sektörü ihracatın zirvesine taşır.”

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu da konuşmasında iki büyük küresel değişime dikkat çekerek, bunların iklim krizi ve dünya ekonomisinin Batı’dan Doğu’ya kayması olduğunu belirtti. Eroğlu, şöyle devam etti: “Bu noktada iki çözüm üretebiliriz. Öncelikle kaynak kullanımını azaltmalıyız ve gereksiz kaynak kullanımından kaçınmalıyız. İkincisi ise malzemenin geri dönüşüm süreci boyunca özelliklerini kaybetmeden sonsuza kadar kullanılıp yeni bir ürüne dönüştürülebildiği (veya tekrar hammaddeye dönüştürülebildiği) süreç olan kapalı devre geri dönüşüm uygulamalarını artırmalıyız.” 

 

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, İTO Başkanı Şekib Avdagiç ve ekibini kutlayarak plaket takdim etti.

ATIĞIN TANIMI DEĞİŞTİ

Dünyadaki dengelerin değiştiğini vurgulayan Eroğlu, Batı’nın korumacı politikalarla doğunun küresel merkez olmasını engellemeye çalıştığını söyledi. AB’nin aldığı yeni tedbirlerin dünya ekonomisini değiştirecek düzeyde olduğunu ifade eden Eroğlu, AB üyesi ülkelerin ekonomide merkezinin Batı’dan Doğu’ya geçişini engelleme çabalarının en büyük unsuru olarak ‘yeşil dönüşüm’ü gördüğünü söyledi. AB’nin güncellenen mevzuatı, üretilen ürünlerin geri dönüşüm malzemelerinden yapılmasını zorunlu kıldığını hatırlatan Eroğlu, belirlenen dönüşüm oranlarını ise şöyle sıraladı:

* PET şişeler, 2030 yılına kadar en az yüzde 30 geri dönüştürülmüş malzeme içerecek.

* Ambalajlar, 2030’a kadar en az yüzde 10, 2040’a kadar ise yüzde 40 geri dönüştürülmüş ürünlerden üretilecek.

* Taşıma ambalajları, 2030’a kadar yüzde 30, 2040’a kadar ise yüzde 90 oranında geri dönüştürülmüş malzemeler içerecek.

* Temasa duyarlı ambalajlar, 2030’a kadar en az yüzde 10, 2040’a kadar ise yüzde 65 geri dönüşüm oranına sahip olacak.

* 2030 yılına kadar 1.5 kg’dan az olan taze meyve ve sebzeler için tek kullanımlık ambalajlar yasaklanacak.

Eroğlu, bu yeni düzenlemelerin Ambalaj ve Ambalaj Atığı Yönetmeliği (PPWR) kapsamında 30 Kasım’da Avrupa Parlamentosu’nda oylamaya sunulacağını belirtti. Ancak son dakika bir değişiklikle atık tanımında yapılan düzenlemeye dikkat çeken Eroğlu, şu bilgiyi verdi: “Bu yeni tanıma göre, AB üyesi ülkeler sınırları içerisinde toplanan ve bu ülkelerin tesislerinde geri dönüşümü sağlanan ürünlere atık denilecek. Bu durum ABD ve OECD ülkelerinin itirazına neden oldu. Yakın bir zamanda bu tanıma ‘eğer atık 3. ülkeden geliyorsa, o ülkenin atık yönetim altyapısı AB ile eşdeğer olmalı’ ibaresini de eklediler. Bu kriter neye göre belirlenecek?  Bu tür belirsizlikler yüzünden, firmalar yeni regülasyonlara uygun yatırım yapsalar bile bu yatırımları boşa çıkabilir.” 

 

AB KARAR VEREMİYOR

Eroğlu, Türkiye’deki yatırımcıların AB mevzuatına göre yatırım yaptığını fakat AB’nin dereyi geçerken at değiştirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Türkiye’de gıdayla temas eden plastik ambalaj üretiminde kullanılan geri dönüştürülmüş hammaddelerin Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) onayı zorunluluğu, sektörün ihracatını olumsuz etkiliyor. AB tarafından getirilen yeni düzenlemeler doğrultusunda, geri dönüştürülmüş plastiklerin Avrupa girebilmesi için EFSA’dan onay alması şart koşuluyor. Ancak Türkiye’de gerekli mevzuat düzenlemelerinin yapılmaması, bu ürünlerin ihracatını engelliyor ve sektör büyük bir darboğaza giriyor. Geri dönüşüm sektöründeki Türk firmaları, AB’nin 2022/1616 sayılı regülasyonuna uygun üretim için EFSA onaylı teknolojilere yatırım yaptı. Buna rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ilgili mevzuat düzenlemelerinin gerçekleştirilmemiş olması, bu ürünlerin Avrupa’ya ihracatını imkansız hale getiriyor. Türkiye’de üretilen gıdaya uygun geri dönüştürülmüş rPET ürünleri, gerekli mevzuatın oluşturulması halinde 500 milyon Euro’yu bulan ihracat potansiyeline sahip. AB’nin kararsızlığı yatırımların yok olmasına neden olabilir.”

 

YATIRIMLAR PET’E YÖNELDİ

Ambalaj sektöründe PET (Polietilen Tereftalat) kullanımının hızla artığını belirten Argus Kıdemli Raportörü Dila Naz Odluyurt, ambalajlarda bölgesel olarak tercih edilmeye başlanan PET’in, sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm açısından önemli avantajlar sağladığının altını çizdi. Odluyurt, “Özellikle AB, Birleşik Krallık, Japonya, Güney Kore, Çin, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde PE ve PP’den PET’e geçiş başladı. PET, esnek kullanım alanları ve geri dönüşüme uygun yapısıyla sektörün yeni favorisi haline geldi” dedi. 

 

YENİ TREND MONOMATERYAL VE AFRİKA

* Plastik sektöründe ihracat yapmak için hedef bölgenin Afrika, hedef materyalin ise monomateryaller olduğunu belirten JOKEY TURKEY Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özhuy, Türkiye’nin geri dönüşümde henüz istenilen seviyeye ulaşmadığını, ancak bu alanda büyük fırsatların olduğunu söyledi. İhracat pazarlarına dikkat çeken Özhuy, “Afrika, hızla artan nüfusuyla büyük bir potansiyel taşıyor. Bölgeden yapılan ihracat artıyor, fakat geri dönüşüm ürünlerine talep oldukça düşük. Burada şimdiden yerimizi alabiliriz” dedi.

 

HER AMBALAJIN PASAPORTU OLACAK

* JOKEY TURKEY Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özhuy, ambalaj sektöründe kuplu ürünlerde metalden plastiğe geçişin hızlandığını vurguladı. Ambalajın geleceğine dair önemli bir yeniliğe de değinen Özhuy, her ambalajın bir ‘pasaportu’ olacağını ve bu sayede ürünlerin çok daha izlenebilir hale geleceğini söyleyerek, “Artık her ambalajın bir dijital kimliği olacak. Görünmez QR kodlarla ambalajların içeriğini ve yolculuğunu takip edebileceğiz. Bu teknoloji, ürünlerin şeffaflığı ve güvenilirliği açısından büyük bir devrim yaratacak” dedi. 

 

VERİLERLE GERİ DÖNÜŞÜM

 Türkiye’nin geri dönüşüm verileri şöyle:

* Türkiye, mevcut geri dönüşüm kapasitesiyle AB üyesi olsa, otomotiv üreten ülkeleri geçerek 13. sırada olurdu. 

* Plastik atıklarının yüzde 13’ünü geri dönüştürüyor.

* Kağıt ve karton atıklarının geri dönüşümünde yüzde 40’lık bir orana ulaştı.

* Cam atıklarının yaklaşık yüzde 60’ını geri dönüştürüyor.

* Metal atık geri dönüşüm oranı yüzde 80 seviyelerine ulaşırken, bu alanda lider olan ülkelerle rekabet edecek bir potansiyele sahip.

* Geri dönüşüm sektörü, 100 binden fazla kişiye istihdam sağlarken, bu rakamın artırılması için daha fazla yatırıma ihtiyaç duyuluyor.