Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) blog sayfası Merkezin Güncesi'nde, "Parasal sıkılaştırma dönemlerinde Türkiye'de cari denge" başlıklı bir analiz yayınlandı.
Analizde, "2023 Haziran ayında başlayan ve politika faizinin kademeli olarak yüzde 8,5 seviyesinden Nisan 2024 itibarıyla yüzde 50 seviyesine getirildiği son parasal sıkılaştırma süreci de enflasyonun yanı sıra aralarında dış ticaret ve cari dengenin bulunduğu çeşitli makroekonomik göstergeleri etkilemekte. Bu blog yazısında son dönemde uygulanan parasal sıkılaştırma adımlarının dış ticaret ve cari denge üzerindeki etkilerini betimsel olarak inceliyoruz." bilgisi verildi.
İncelenen sıkılaştırma dönemlerinin bir haftalık repo faizinin en düşük ve en yüksek değerlerinin farkına göre tanımlandığı, söz konusu referans sıkılaştırma dönemlerinden ilkinin 2018'in üçüncü çeyreği ile 2019'un ikinci çeyreği arasındaki bir yıllık döneme denk geldiği belirtilen analizde, bu dönemde politika faizinin Mayıs 2018'deki yüzde 8 seviyesinden oldukça hızlı bir artışla Eylül 2018'de yüzde 24 seviyesine ulaştığına ve Temmuz 2019'a kadar bu seviyede kaldığına işaret edildi. Analizde şu ifadelere yer verildi: "Referans aldığımız ikinci sıkılaştırma dönemi ise 2020 yılının son çeyreği ile 2021 yılının üçüncü çeyreği arasındaki bir yıllık dönemi kapsıyor. Bu dönemde de politika faizi Ağustos 2020'deki yüzde 8,25 seviyesinden kademeli bir artışla 2021 yılının mart ayında yüzde 19 seviyesine ulaşarak Eylül 2021'e kadar bu seviyede kalmıştı. 2018 yılında başlayan sıkılaştırma döneminde politika faizindeki toplam artış 1600 baz puan olurken 2020 yılında başlayan dönemdeki artış 1075 baz puan olmuştu. İçinde bulunduğumuz dönemde ise Haziran 2023'ten bu yana politika faizindeki toplam artış 4150 baz puana ulaştı."
Analizde, ihracat gelişimine bakıldığında, ele alınan ilk sıkılaştırma döneminde nominal olarak ihracatın istikrarlı seyrini devam ettirdiği, miktar olarak da ılımlı bir artış sergilediği belirtilerek, 2020'de başlayan sıkılaştırma döneminde salgın sonrası uluslararası ticaretin toparlanmasıyla birlikte hem nominal hem de reel ihracatın güçlü bir artış kaydettiğinin net bir şekilde görüldüğü bildirildi.
Söz konusu dönemler ithalat bazında incelendiğinde 2018'de başlayan ilk referans sıkılaştırma döneminde ithalatın hem nominal hem de reel olarak öncelikle belirgin ve hızlı biçimde gerilediği, bunu takiben toparlansa da uzun süre sıkılaşma öncesi seviyesinin altında kaldığı ifade edilerek şu değerlendirmede bulunuldu: "Bununla beraber 2020 yılında başlayan ikinci referans sıkılaştırma döneminde, ithalat tarafında beklenen düşüşü nominal ithalat verilerinde izleyemiyoruz. Diğer taraftan, 2021 yılında dolar cinsinden ithalat fiyatları, salgın sonrası küresel talepteki toparlanmanın da etkisiyle bir önceki yıla kıyasla yüzde 24,2 oranında yüksek bir artış göstermişti. Buradan hareketle söz konusu fiyat etkileri dışlandığında, ithalatın ilgili dönemde miktar bazında azaldığı görülüyor. Bu durum, para politikasının ithalat talebi üzerindeki etkilerinin miktar bazında (diğer bir deyişle reel düzeyde) yorumlanmasının da önemini vurguluyor."
"İçinde bulunduğumuz sıkılaşma dönemine odaklanıldığında ise ihracatın, dış talebin de desteğiyle nominal olarak gücünü koruduğu görülürken miktar bazında ılımlı bir artış eğilimi göze çarpıyor." ifadesi kullanılan analizde şu bilgiler verildi: " İthalat tarafında parasal sıkılaşmanın talebi kısıtlayıcı etkilerinin görülmesiyle birlikte 2023 yılının ikinci yarısından 2024 yılının ilk çeyreğine uzanan süreçte nominal ve reel ithalatın beklendiği üzere belirgin biçimde azaldığı görülüyor. Kısacası, içinde bulunduğumuz sıkılaştırma döneminde, önceki sıkılaştırma dönemlerinde olduğu gibi ihracat miktarındaki artışın sürdüğünü, ithalat miktarında ise sıkılaşan parasal ve finansal koşullarla uyumlu olarak bir düşüş gerçekleştiğini görüyoruz. Bu görünüm, önceki dönemlere benzer şekilde parasal sıkılaştırmanın dış ticarette reel dengelenmeyi de beraberinde getirdiğine işaret ediyor."
Analizde, verilerin ilgili sıkılaştırma dönemlerinde dış ticaret dengesinde milli gelire oran olarak belirgin bir iyileşme yaşandığını ortaya koyduğu belirtilerek, "Dış ticaret dengesi cari dengenin önemli bir kısmını oluşturduğundan, parasal sıkılaştırma dönemlerinde dış ticaret dengesinde görülen bu türden somut bir iyileşme cari dengeye de büyük ölçüde yansıyacak." denildi.
Cari dengenin diğer bir önemli alt bileşeni olan hizmet ticaretinin seyrinin de bu dönemlerde cari dengede beklenen iyileşmenin düzeyinde belirleyici bir unsur olduğu vurgulanan analizde, şunlar kaydedildi: "Nitekim referans olarak aldığımız ve iç talebin kısıtlandığı iki parasal sıkılaştırma döneminde, turizm gelirlerinin sürüklediği hizmetler dengesi, cari dengedeki iyileşmeye önemli katkı sunmuştu. Son sıkılaştırma dönemini içeren 2023 yılının ikinci yarısında ise hizmetler dengesi güçlü görünümünü sürdürmekle birlikte milli gelire oranla bir miktar gerilemiş. Söz konusu iki alt ticaret kaleminin öncülüğünde gelişen cari dengenin toplamdaki seyrine bakacak olursak, ilgili iki referans sıkılaştırma döneminde de belirgin iyileşmeler göze çarpıyor. 2018 yılında başlayan ilk dönemde cari denge kuvvetli bir iyileşme göstermiş ve bunun sonucunda açığı kapatmakla kalmamış, fazla verir hale gelmişti. 2020 yılında başlayan parasal sıkılaşma döneminde de benzer nitelikte bir toparlanma yaşandı. Bu dönemde, 2021 yılında ithalat fiyatlarında izlenen yüksek artışlara rağmen dış ticaretteki reel dengelenme ile hizmetler dengesindeki iyileşmenin desteğiyle cari açığın milli gelire oranında önemli ölçüde azalma kaydedildi. "
Analizde, parasal sıkılaştırma sürecinde hizmetler dengesinin milli gelire oranındaki gerilemeye rağmen mal ticareti tarafında 2023'ün ikinci yarısında başlayan ve 2024'ün ilk çeyreği itibarıyla devam eden ve miktar endekslerinin ima ettiği reel dengelenmenin de desteğiyle cari dengenin eğiliminde önemli bir iyileşme sağlandığının görüldüğü belirtilerek, "Mevcut veriler, iyileşmenin yılın ilk çeyreğinde de sürdüğünü ve cari açığın milli gelire oranının yüzde 2,7'ye gerilediğini gösteriyor. 2024 yılının ikinci yarısında, parasal aktarımın gecikmeli etkilerinin devreye girmesiyle, iç talepte belirginleşen dengelenmeyle birlikte cari dengedeki iyileşmenin devam edeceğini öngörüyoruz. Burada, reel kurda beklenen değerlenmenin cari denge üzerindeki olumsuz etkisinin, iç talepteki dengelenme neticesinde fazlasıyla telafi edileceğini tahmin ediyoruz." ifadesi kullanıldı.