Geçtiğimiz yıl Reine Magritte’nin 1954 tarihli Işığın İmparatorluğu serilerinden biri olan ‘L'empire des lumières’ adlı tablosu, 121 milyon dolara İngiltere’nin en meşhur müzayede evinde satışa sunulmuştu. Bunun yanı sıra New York, Londra ve Paris müzayedelerinde sadece 100 eser ile 2 milyar dolara yakın satış gerçekleştiği tahmin ediliyor. Bu dev satışlara rağmen Türkiye’deki müzayedeciler, Türkiye’nin dünya pazarlarından istenen payı alamadığına dikkat çekiyor.
MESLEK YASALARI
Tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kontrolünde olan meslek yasalarıyla Türkiye’ye müzayede turizmi ile milyon dolarlık turlar düzenlenmesi mümkün. İstanbul’u bu alanda bir merkez haline getirecek ilk adım için harekete geçen müzayedeciler, önümüzdeki günlerde tek bir meslek çatısı altında birleşip, meslek birliği kuracaklarını duyurdu.
Phebus Müzayede Evi Yönetici Şükrü Oral bu girişimle ilgili olarak, “Kuralların net belli olacağı bir sistemle nitelikli turistleri İstanbul’da toplamak ve turizm gelirlerinin katbekat fazlasını ülkemize kazandırmak mümkün” açıklamasını yaptı.
LONDRA MERKEZ
Müzayede sektörünün kalbi, Londra, Paris ve New York’ta atıyor. Özellikle İngiltere, bu alanda belirlenmiş yasalarla küresel müzayede sektörünün merkezi durumunda. Belirsiz pazarlardan endişelenen eser sahipleri, kuralları belli olan İngiltere gibi ülkelere giderek eserlerinin satışını gerçekleştiriyor. Bu durumda satışın yüzde 50’si, satış yapılan ülkenin kasasına kalıyor.
MÜLKİYETTEKİ ESERLER
Müzayede ile sanat eserleri taban fiyat belirlendikten sonra alıcısıyla buluşturuluyor. Ruhsat sahibi müzayede evlerinin satış yapabildiği müzayedelerde Türkiye’nin yer altı tarihi zenginliklerine ait eserler satılamıyor. Bu alanda bilginin yeterli olmadığını ve müzayede kültürünün henüz oturmadığını söyleyen Şükrü Oral, “Müzayede, kaçak tarihi eserlerin satışının yapıldığı ve yasal olmayan bir yer değildir. Tamamen kişilerin mülkiyetinde olan eserlerin satışının yapıldığı bir alandır” bilgisini verdi.
İSLAM SANAT ESERLERİ
Ülkenin sanat zenginliğini hem iç hem dış pazarlarla buluşturma fırsatı sunan müzayedelerde sanat eserleri ekonomik bir değere dönüşmüş oluyor. Müzayede konusunda asırlık kanunlara sahip Londra, Paris ve New York gibi merkezlerde sadece bu ülkelerin kendi sanat eserleri alıcılarla buluşmuyor. Kökleşmiş kanunların verdiği güvenle dünyanın her yerinden sanat eserleri bu merkezlerde toplanıyor ve söz konusu merkezler, sanat eseri ihracat merkezi haline geliyor. İslam coğrafyasının nadide sanat eserlerinin pazarlandığı merkez de şu an için Londra.
DUBAİ YÜKSELİŞTE
Sektör mensuplarından verdiği bilgiye göre, müzayede ekonomisinde Dubai de yükselen kentler arasında yer alıyor. Birleşik Arap Emirlikleri, İslam coğrafyasında bu alanda yavaş yavaş kanunları yerleştirerek pazardan pay almaya başlayan ülkeler arasında. İstanbul’un da bu pazara girmesi, İstanbul’un kültürel altyapısı ve şehir markasıyla Ortadoğu’nun tüm sanat eserlerinin pazarlandığı merkez olmasını sağlayacak.
ALIM ÖNCELİĞİ
Müzayede ekonomisinde eserler genel olarak aile mülkiyetindeki özel varlıklardan ediniliyor. Müzayedelerde bir şahsın ya da bir kurumun kendi mülkiyetinde olan, zamanında miras yoluyla kalmış ya da parayla satın alınmış eserler alıcılarla buluşturuluyor. Bir ülkenin milli mirası niteliğinde olan eserlerin satışına bu alanda markalaşmış ülkeler de izin vermiyor. Türkiye’de de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ‘satılabilir’ izni verdiği eserler satılabiliyor. Zaman zaman özel mülkiyette olan eserler, Türkiye’nin milli mirası niteliğindeyse alım hakkı önceliği Kültür ve Turizm Bakanlığı’na veriliyor.
YÜZDE 50’Sİ HURDADAN
Türkiye’de kıymetli eserlerin yüzde 50’sinin hurdalıktan çıktığını, bu alanda belirli bir bilincin olmadığını anlatan Oral, “Özellikle belli semtlerde hurdalıklar çok kıymetli oluyor. En son bir hurdalıktan Atatürk’ün el yazısı ile yazılmış bir mektup ve birçok berat bize geldi. Bunun gibi pek çok örnekle karşılaşıyoruz. Kaşıkçı elmasının Topkapı’ya uzanan hikâyesi hurdalıktan başladı” diye konuştu.
İSTANBUL BU MARKAYI HAK EDİYOR
Phebus Müzayede Evi Yöneticisi Başkanı Şükrü Oral: Sektör mensupları olarak meslek birliği kurma adımını çok önemsiyoruz. Bu alanda birlik olmak, yapılması muhtemel düzenlemeler için bizleri daha güçlü kılacak. İstanbul, marka değeri itibarıyla sanat eseri ihracat merkezi olmayı fazlasıyla hak ediyor. Sektör mensupları bu inançla çalışıyor. Adım adım gerekli düzenlemeler yapıldıkça İranlı bir eser sahibi ülkesinden kalkıp Londra’ya gitmeyecek, İstanbul’a gelecek. İstanbul, bu alanda eserlerin toplanıp tüm dünyaya pazarlandığı bir merkez olarak inci gibi parlayabilir.
DÜNYADAKİ EN ESKİ MÜZAYEDE SALONLARI
Müzayede evi Ülke Yıl
Stocholm Müzayede Evi İsveç 1674
Göteburg Müzayede Evi İsveç 1681
Dorethum Müzayede Evi Avusturya 1707
Sotheby's Müzayede Evi İngiltere 1744
Christie's Müzayede Evi İngiltere 1766
Bonhams Müzayede Evi İngiltere 1793