HABER: AYŞE BAŞAK
Yenilenebilir enerji dünyamızın geleceği ve çevrenin korunması açısından çok önemli. Yaşamın devam edebilmesi buna bağlı! Yenilenebilir enerji kaynakları olarak bildiğimiz rüzgar ve güneş enerjisi ise önemli bir sorunu içlerinde barındırıyor: Güneş battığında veya rüzgar esmediğinde enerji akışı duruyor. Bu sebeple bu tip enerji kaynaklarının yüksek kapasiteli, enerji depolayan sistemlerle birlikte kullanılması gerekiyor. Eğer gelecekte sadece yenilenebilir enerji kullanılacak ise -ki öyle olacağa benziyor- bu enerjiyi bir şekilde depolayarak kesintiye uğradığı zamanlarda depodan kullanabilmeliyiz.
Günümüzde en çok tercih edilen ve tüketiciler tarafından da bilinen pil türü lityum pil. Avustralya’da Tesla firmasının inşa ettiği ‘dünyanın en büyük pili’ de herhalde bu sebeple lityum pil teknolojisi ile inşa edildi. Ancak lityum pillerin de pek çok dezavantajları var.
SİLİKONDA DEPOLANIYOR
ABD’nin ünlü bilim kurumlarından MIT’den bilim insanları, lityum pillerin pabucunu dama attıracak yeni bir teknoloji geliştirdi. Bu pil sistemine ‘kutuda güneş’ diyorlar. Enerji eriyik haldeki silikonda depolanıyor. Enerjiyi kullanırken de yaydığı parlak ışıktan istifade ediliyor.
Bilim insanları bu teknolojiyi geliştirirken hali hazırda var olan bir yöntemden faydalanmışlar. Erimiş tuz ile çalışan pillerin teknolojisi TEGS-MPV, termal enerji şebekesi ile depolama, çoklu bağlantılı fotovoltaik teknolojisi diye isimlendiriliyor. Bu yeni bir teknoloji değil ve çözülememiş bazı sorunları var. En önemlisi eriyik haldeki tuzun ısının yükselmesi ile yıpranıyor oluşu.
2.200 DERECEDEKİ IŞIK
Bilim insanları, 538 derece sıcaklıktan sonra bozulmaya başlayan tuzdan vazgeçip uzun çalışmaların sonunda 2 bin 200 dereceye kadar ısıtılabilen silikonda karar kılmışlar. Denemelerinde iki adet grafitten yapılmış hazne kullanıyorlar. Burada silikon ısıtılarak iki depo arasında dolaştırılıyor. Isıtılan silikondan enerji elde etmek ise ısıtılan tuzdan farklı bir yöntem ile yapılıyor. Isıtılan tuz yönteminde bildiğimiz su kaynatma ve buharı ile türbin döndürerek enerji elde edilirken, silikonlu metotta şaşırtıcı bir şekilde silikonun o sıcaklıkta yaptığı ışınım kullanılıyor. Silikondan yayılan ışık, güneş pilleri ile yakalanarak elektrik enerjisine dönüştürülüyor. İşte bu yüzden olsa gerek yöntemin ismine ‘kutuda güneş’ demişler!
ELEKTRİĞİ DEPOLAMAKTAN DAHA UCUZ
Kutuda güneşin en önemli özelliği, elektrik enerjisinden ziyade ısıyı depoluyor olması. Bu yöntemle ısıyı depolamak elektriği depolamaktan çok daha ucuza mal oluyor. Projenin liderliğini yürüten Asegun Henry, aslında bu yöntemin uzun süredir bilindiğini, ancak doğalgaz ile rekabet edebilecek bir hale daha önce gelinmediğini söylüyor. Şimdi hapsedilen ısı miktarının doğalgaz ile elde edilen enerjinin maliyeti ile başa çıkabilecek boyutlara ulaştığını belirtiyor. Ekibin söylediğine göre böyle bir tane hazne, 100 bin hanenin tükettiği elektriği depolayabilirmiş.
Yolcu ile araç arasında köprü kuruyor
Daha ziyade ev ürünleri ile tanıdığımız Bosch, günümüzde otomobillerin parçalarının üretimi konusunda en büyük tedarikçilerden biri. Şirket, ileriki yıllarda sürücüsüz araçların da üretiminde rol oynamayı hedefliyor.
Oluşturdukları ve üzerinde çalıştıkları konsept, dört kişilik bir araç. Yolcular birbirine dönmüş olarak yolculuk ediyor. Araçta kablosuz internet bağlantısı bulunuyor. Hava durumu ve yol-trafik bilgisi veren bir ekran düşünülüyor. İçerideki kamera sistemleri, örneğin eğer bir yolcu çantasını araçta unutursa bunu haber veriyor. Ya da araçta çöp varsa, temizlik gerektirecek bir kirlenme varsa sistem bunu da bildiriyor.
CEP TELEFONU İLE ENTEGRE
Şirketin sorumlusu Dr. Markus Heyn, gelecekte tüm sürücüsüz araçlarda Bosch üretimi dijital hizmetlerin kullanılacağını iddia ediyor. Cep telefonu teknolojisi ile entegre edilmiş olan bu sistem, yolcu ile araç arasında her türlü köprüyü kuruyor. Yolcu, aracın bulunduğu noktaya gelişini, nerede, ne zaman olacağını takip edebiliyor. Şirket, önümüzdeki 10 senede şehirlerde bu tip araçların taksi veya dolmuş gibi kullanılacağını belirtiyor.