tatil-sepeti

Bilim insanları, çekirge antenlerini tekerlekli bir robota entegre ederek, bio-elektronik burunlu robot geliştirdi. Robot, 8 farklı kokuyu ayırt edebiliyor.


HABER: AYŞE BAŞAK

 

Elektronik ve koku duyusu, bağdaştırması en zor araştırma alanlarından ve bilim insanlarının en çetrefilli uğraşlarından biri. Elektronik burun teknolojisi ile ilgili bugüne kadar birçok gelişme yaşandı fakat tasarlanan cihazların hiçbiri doğal muadilleri kadar hassas olamadı. Canlıların duyularını taklit etmek kolay değil ama canlıları araştırmaya dahil edince sonuçlar değişebiliyor. 

 

Biyoteknoloji alanında çalışan İsrailli bilim insanları, çok iyi koku hassasiyeti olan çekirgelerin antenlerini tekerlekli bir robota dahil ederek, yeni bir yaklaşım geliştirdi ve bio-elektronik burunlu bir robot elde etti. 

 

8 KOKU İÇİN İMZA

 

Aslında bu çalışma tamamen orijinal değil. Washington Üniversitesi bilim insanlarının daha önceki bir araştırmasına dayanıyor. Söz konusu araştırmada, çekirgelerin kokuları antenleriyle algılama biçimlerinin robotlara entegre edilebileceğine dair öngörülere yer verilmiş. 

 

Tel Aviv Üniversitesi araştırmacıları, büyük bir başarıyla bu öngörüleri gerçekleştirerek, gerçek bir çekirge antenini tekerlekli bir robota entegre etti. Anten; limon, sardunya ve badem ezmesi gibi sekiz farklı kokuya maruz kaldığında, elektronik cihazlar tarafından algılanan ve kaydedilen elektrik sinyalleri üretiyor. Gelen bu sinyalleri, yapay zeka öğrenimi algoritmasına karşılık gelen kokuyla eşleştiriyor. Böylece sekiz kokunun her biri için elektriksel imzalar oluşturuluyor.

 

NERELERDE KULLANILACAK

 

Robot mobil olduğu için bilim insanları önümüzdeki günlerde robotun kokuları kaynağına kadar takip etmesini sağlayacak yöntemler üzerinde çalışıyor. 

 

Bu teknolojinin, çalışmalar tamamlandığında havaalanlarındaki bombaların tespiti veya suçluların izlenmesi gibi hususlarda kullanılması planlanıyor.

 

10 BİN KAT DAHA FAZLA HASSAS

 

Araştırma ekibinden Neta Shvil, “Standart ölçüm cihazlarıyla yapılan bir karşılaştırma, sistemimizde bulunan çekirge anteninin hassasiyetinin günümüzde kullanılan cihazlardan yaklaşık 10 bin kat daha fazla olduğunu gösterdi” diyerek, doğanın gücünü vurgularken, yaptıkları işin başarısını ortaya koyuyor. 

 

 

 

Kanamayı yüzde 90 azaltan mikro-iğneli yama

 

İnsan cildine uygulanan mikro-iğneli yamalar, ilacı ağrısız bir şekilde vücuda zerketmek ve hastanın kan dolaşımındaki kimyasalları tespit etmek için bir süredir kullanılıyor. 

 

Nispeten yeni bir buluş olan mikro-iğneli yamalar, küçük birer kare şeklindeki polimer malzemenin bir dizi küçük iğne ile donatılmasıyla elde ediliyor. Bu iğneler deriye bastırıldığında cildin, yüzeysel bir biçimde sinirlere ulaşmadan sadece üst tabakasını deliyor. Bu işlemin devamında iğneler, cilt hücreleri arasında bulunan interstisyel sıvı ile temasa geçiyor. 

 

Yamanın hangi amaçla kullanıldığına bağlı olarak, iğneler ya bu sıvıya farmasötik bir yük salmaya devam ediyor ya da sıvıda hali hazırda bulunan kimyasalların seviyelerini ölçerek tedaviye katkı sağlıyor.

 

YARA HIZLA KAPANIYOR

 

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi araştırmacısı Prof. Amir Sheikhi ve meslektaşlarının geliştirdikleri yeni mikro-iğneli yama, yukarıda anlattığımız bir süredir kullanımda olan yamalardan biraz farklı. Bu yeni yama, tasarımsal olarak eskisine benzerlik gösterse de iğnelerin içerdiği kimyasallar değiştirilmiş; bu sayede kan damarlarının daralması ve kanın pıhtılaşması sağlanabiliyor. 

 

Yani yama doğrudan bir yaraya uygulandığında iğneler, nano-plateletlerin kanla temas edebileceği yüzey alanını genişleterek etkilerini artırıyor. İğneler ayrıca derinin birbirine kenetlenmesine yardımcı olarak yaranın hızlı kapanmasını da sağlıyor.

 

1.3 DAKİKADA PIHTILAŞMA

 

Prof. Dr. Sheikhi, devrim niteliğindeki bu buluşu şöyle özetliyor: “İğneler pıhtılaşma süresini 11.5 dakikadan 1.3 dakikaya düşürdü ve bir kanama modelinde kanamayı yüzde 90’dan fazla azalttı. Bu dakikalar, yaşamla ölüm arasındaki fark olabilir.”

 

Prof. Dr. Sheikhi ve ekibi, yamanın klinik deneyler yapıldıktan sonra yaygın olarak kullanılmasını ve nihayetinde tıpkı geleneksel bandaj gibi tedavi süreçlerinde yer almasını umut ediyor.

30 Ocak 2023 Pazartesi