Her yıl dünyanın dört bir yanında yaşanan kasırgalar büyük yıkımlara yol açıyor. Kuzey Atlantik, Orta Kuzey Pasifik ve Doğu Kuzey Pasifik Okyanuslarında meydana gelen kasırgalar, tüm doğal afetler arasında ABD’ye en fazla zararı verenler. Araştırmalara göre, son 50 yılda yaşanan büyük kasırgaların her biri ortalama 23 milyar dolarlık zarara sebep oldu. Ayrıca kasırgalar, 1980’den bu yana yaşanan 7 bin 211 can kaybıyla hava olaylarına bağlı ölümlerin sebeplerinde ilk sırayı alıyor.
Kasırgaların ve siklonların gücünü kesmek için uzun yıllardır iddialı girişimlerde bulunuldu, ancak ne yazık ki bunlar başarısızlıkla sonuçlandı.
ERKEN DAĞITILACAK
Avustralyalı bilim insanları ise bu yıkıcı fırtınaları karaya varmadan çok önce başarılı bir şekilde bastırmanın bir yolunu bulduklarını düşünüyor. Avustralya Ulusal Üniversitesi (ANU) araştırmacıları, farklı şekilli deniz tuzlarından oluşan aerosol parçacıkları kullanarak kasırgaların yıkıcı gücünü kesecek, büyüyen fırtınayı durduracak bir yöntem geliştirdi.
Bugüne kadar fırtınaları ‘öldürme’ çabaları etkili olamamıştı; çünkü siklonlar öngörülemez nitelikte ve incelenmesi inanılmaz derecede zor yapılardı. ANU ekibi, son çalışmada kasırgayı dağıtma aşamasına girişti. Ekip, çeşitli şekillerdeki küçük parçacıkların bir fırtınanın büyüme yeteneğini temelde nasıl değiştirebileceğini anlamak için detaylı jeofizik modeller kullandı ve neticede bir fırtınayı ne kadar erken dağıtırlarsa o kadar etkili olduklarını buldu.
AEROSOLLERİN ETKİSİ
Çalışma, ilk kez çeşitli boyutlardaki aerosollerin tropikal bir siklonun oluşumu üzerindeki etkilerini ispatladı. Ekip, kaba aerosollerin başlangıçta girdap hızlanmasını azalttığını, ince veya ultra ince aerosollerin ise önce hızı artırdığını, ancak hemen sonra kaba aerosollerden daha etkili biçimde zayıflattığını keşfetti.
Aerosolleri ihtiyaç duyulan yere ulaştırmak, araştırmanın önündeki zorluklardan biri. Bazen tonlarcası gerekecek aerosolleri birkaç saat içinde dağıtmak için birkaç uçak gerekiyor. Yani deneyler başarılı olsa da teknolojiyi gerçek dünyada test etmenin zorlukları olacağı açık. Ekip, Batı Avustralya kıyılarındaki Hint Okyanusu sularının iyi bir başlangıç noktası olabileceğini düşünüyor. Çalışma The Journal of Geophysical Research: Atmospheres’da yayınlandı.
MÜLKLER İÇİN SİGORTA ENDİŞESİ
İklim değişikliği nedeniyle bu olayların dünyanın birçok yerinde yoğunlaşması, sigorta primlerinde de önemli artışlara yol açtı. Uzmanlar, önümüzdeki yıllarda mülklerin sigortalanamaz hale gelecek olmasından endişe ediyor. Bu da milyonlarca insanın yaşamının, barınma ve konut hakkının etkilenmesi demek. Risk altındaki toplulukları koruyabilecek uygulanabilir bir savunma sistemi, işte bu yüzden çok önemli.