HABER: AYŞE BAŞAK
Sürücüsüz araçlar, teknoloji gündeminin üst sıralarında yer alıyor. Yeni buluşlar, farklı fikir ve uygulanan araçların çeşitliliği sayesinde hep gündemdeler. Sürücüsüz araç deyince aklımıza sadece otomobil ve kamyonlar gibi kara araçları da gelmemeli. Bu teknolojide sürücüsüz deniz araçları için araştırmalar giderek yaygınlaşıyor.
2020’DE YÜZECEK
Norveçli bir kimya şirketi olan Yara ile deniz teknolojisi üreten Kongsberg firmasının ortak girişimi olan Yara Birkeland, planlandığı üzere 2020’de yüzdürüldüğünde dünyanın ilk elektrikli ve insansız kargo gemisi olacak. Her şey yolunda giderse, insansız gemiler ile kargo taşımacılığı hayatımıza girmek üzere. Bu proje artık Massterly şirketinin himayesinde yürütülecek. Zira Kongsberg firması, Norveçli Wilhemsen ile işbirliğine girerek Massterly adlı şirketi kurdu. Massterly, insansız kargo gemilerinin koordinasyonu, haberleşme ve takibini yapacak.
MERKEZDEN KUMANDA
Massterly, Norveç’in Lysaker kentinde kuruldu. Tam randımanla çalışmaya ise 2018’in Ağustos ayında başlayacak. Massterly firması tamamen elektrikle çalışan, kaptansız deniz taşıtları üzerinde uzmanlaşacak. Bunların kontrolü ve lojistiği de firmanın hizmetleri dâhilinde olacak. Kıyıda kuracakları merkezlerden hem Norveç sularında hem de uluslararası sularda görev yapacak gemileri kontrol ediyor olacaklar. Gerek görüldüğünde, gemileri bu merkezlerden uzaktan kumanda etmek de mümkün olacak.
ÇEVREYİ KORUYACAK
Wilhelmsen CEO’su Thomas Wilhelmsen, deniz ile kara taşımacılığı arasında rekabet yaratmayı hedeflediklerini söylüyor. İnsansız, elektrikli deniz araçları ile yapılacak taşımacılık aynı zamanda maliyeti de düşürecek. Ayrıca elektrikli araçların, atmosfere daha az zararlı gaz yayması sebebiyle çevreyi korumaya da katkı sağlayacağı düşünülüyor.
PARKİNSON’A APLİKASYON İLE TEŞHİS
Parkinson hastalığına doğru bir tanı koyabilmek için uzun süreli ve sistematik bir gözlemin gerekliliği, bilim insanlarını harekete geçirdi. Cep telefonlarının hâlihazırda sahip oldukları özellikleri kullanarak parkinson hastalığına teşhis koymayı sağlayacak, kolaylaştıracak bir aplikasyon geliştirildi.
Parkinson hastalığı belirtilerinin azalan/artan, sıklaşan/seyrekleşen bir yapısı var. Örneğin doktor muayenesi sırasında hasta yeterince belirti göstermeyebiliyor. Bu durum teşhisi koyacak doktoru yanıltabiliyor. Süreci takip etmek gerektiği için doktorlar hastalarından belirtilere dair bir günlük tutmalarını isteyebiliyorlar ancak bu da hastaların kendileri ile ilgili objektif olamamalarından ötürü yanlış sonuçlara sebep oluyor ve güvenilmez olarak görülüyor.
ABD’den Johns Hopkins Üniversitesi, Rochester Medical Center ve İngiltere’den Aston University’nin ortak çalıştığı parkinson tanısına yönelik proje sonuçlandı. HopkinsPD adı verilen aplikasyon, cep telefonunun mikrofonunu, hız ölçerlerini, dokunmatik ekranını kullanarak objektif verilere dayanan bilimsel bir tanı koymayı kolaylaştırıyor. Bu aplikasyon hastalardan bir düzen dahilinde bazı şeyler yapmasını istiyor. Cep telefonunun ses tanıma, parmak ucu ile dokunma gibi özellikleri ile elde edilen veriler, hastalık tanısına yönelik günlük bilgi sağlamış oluyor. Hem Android hem de iOS versiyonları olan aplikasyondan doktorlar çok memnun.