Salı, 05 Kasım, 2024
İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile Türkiye, katılım bankacılığı alanında dünya merkezi olmayı hedefliyor. İstanbul, tarihte de geniş Osmanlı coğrafyasını kapsayan önemli bir finans merkeziydi.
O dönemin hem finansmana erişim hem de girişimciyi korumak açısından en önemli kurumlarından biri de Osmanlı para vakıflarıydı. 16. yüzyılda İstanbul’da kurulan para vakıflarının nakit yekûnu 13 milyon 253 bin 736 akçeydi.
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Son yıllarda 4 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşan katılım bankacılığının, 2026 yılında 5.9 trilyon dolarlık bir hacme erişmesi öngörülüyor. Bu sayede dünya katılım bankacılığını yeni ve etkin bir finansman modeli olarak daha çok yaygınlaştıran Türkiye de bu alanda önemli bir adım attı. İstanbul Finans Merkezi’nin (İFM) ilk etabının açılmasıyla katılım bankacılığı özel bir alan olarak belirlendi. Katılım bankacılığının kaynaklarını Türkiye’ye çekerek, İstanbul’u katılım bankacılığı merkezi haline getirmesi öngörülen İFM’nin bu misyonu tarihten geliyor.
ESNAFIN ZARARI İÇİN
Osmanlı toplumuna özgü bir finansman modeli olarak ortaya çıkan para vakıfları, 15. yüzyıldan itibaren paraya ihtiyaç duyan herkes için önemli bir kaynaktı. Aynı zamanda esnafın zararlarını da karşılayan para vakıflarının ilkine Şer’iyye mahkemesi sicillerine göre 1423 yılında rastlanıyor. Bu dönem, Fatih Sultan Mehmet zamanına denk geliyor. Ayrıca bu vakıflar arasında İstanbul’a et temin eden kasapların zararlarını karşılamak amacıyla bir fon şeklinde oluşturulan para vakfı da vardı. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Özcan’dan alınan bilgilere göre, 16. yüzyılda İstanbul’da kurulan para vakıflarının nakit yekûnu 13 milyon 253 bin 736 akçeydi.
İHTİYAÇ SONUCU
Para vakıfları, Osmanlı toplumunda bir ihtiyaç sonucu doğdu. Zira o yıllarda halkın finansman ihtiyacını karşılayacak bir kurum yoktu. Bunun üzerine harekete geçen Osmanlı uleması, para vakıflarının işletilmesine cevaz vererek, toplumda borç alma işini kurumsallaştırdı. Sermayeye ulaşmak isteyenler için tefecilerden borç alındığı takdirde yüzde 40-50 oranında faiz işliyordu. Bu, hem İslam toplumunda caiz değildi hem de ödeme güçlükleri neticesinde toplumsal sorunlar ortaya çıkabiliyordu. Para vakıfları ise faiz değil, hizmet bedeli belirliyor ve bu oran yüzde 20’yi aşmıyordu.
NASIL İŞLİYORDU?
Sermayeye ihtiyaç duyan herhangi bir kişi, istediği miktarda parayı vadeli olarak vakıftan alıyordu. Buna mukabil herhangi bir mal, verilen paranın muamele oranı kadar bir bedelle ve aynı vadede vakıftan para talebinde bulunan kişiye satılıyordu. Bu satışta belirlenen muamele oranı, borç miktarının devlet tarafından tespit edilen yüzdesinden fazla olamazdı.
Sonuç olarak borç alan kişi, vakıftan aldığı malın karşılığı gibi borcunu geri ödüyordu. Muamele oranları, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yüzde 10, Sultan Abdülmecid zamanında yüzde 15 olarak belirlenmişti.
300 YIL DEVAM ETTİ
Para vakıflarının ilk kurulduğu yıllarda bankacılık olmadığı için söz konusu vakıflar ekonominin işleyişinde önemli katkılar sağladı. Para vakıflarının kuruluş ve işleyiş amaçlarının başlıcaları arasında mali sıkıntı içinde olan esnafa destek olmak da vardı. Sicil defterlerine göre 1456-1546 yılları arasında İstanbul’da kurulan vakıfların yüzde 46.17’si, 18. yüzyılda kurulan vakıfların yüzde 31.77’si, 19. yüzyılda kurulan vakıfların ise yüzde 56.81’i para vakfıydı. Bu vakıfların 16. yüzyıl ile 19. yüzyıl arası Osmanlı ekonomisinde önemli roller üstlendiği, dönem uzmanları tarafından verilen bilgiler arasında.
KÜÇÜK ESNAFA ETKİSİ
Prof. Dr. Tahsin Özcan’dan alınan bilgilere göre, para vakıflarından faydalanan tüccar, genellikle büyük ölçekli iş yapanlar değildi. Dönem kayıtlarına göre para vakıfları en çok küçük esnaf için can suyu oluyordu. Borç para alanlar genelde aşçı, bakkal, berber, demirci, ekmekçi, kasap, saatçi, sepetçi, şerbetçi, yaycı gibi küçük esnaftan müteşekkildi. Borç verilen kişilerin, aldıkları borcu ödeme kapasitesine sahip olup olmadıkları ve güvenilirlikleri araştırılıyordu.
VAKIFLAR BANKASI’NIN SERMAYESİ
Para vakıfları, Osmanlı’nın son dönemlerinde yavaş yavaş etkinliğini kaybetmeye başladı. Cumhuriyet dönemi ile birlikte varlıklarını ve faaliyetlerini Şeriyye ve Evkaf Vekaletine, sonra da Evkaf Umum Müdürlüğü’ne devrettiler. Para vakıfları, 1954 yılında kurulan Vakıflar Bankası’nın kuruluş sermayesinin önemli bir bölümünü oluşturarak, Türk iktisadi hayatından çekildi.
KREDİ İŞLEMLERİ KURUMSALLAŞTI
Prof. Dr. Tahsin Özcan-Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi:
Para vakıfları faaliyet gösterdiği dönemde kendine has birtakım fonksiyonlar icra etti. Bunlardan birincisi, şahısların nakit ve kredi ihtiyaçlarının karşılanması oldu. Para vakıfları vasıtasıyla kredi işlemleri bir anlamda kurumsallaşmış, kredi arzının artması ve kişilerin kredi ihtiyaçlarının karşılanması için kurumsal bir altyapı oluşturulmuş oldu. Para vakıfları bu fonksiyonları ile piyasada yüksek faiz oranları ile yapılan ribâhorluk işlemlerine de bir alternatif olarak, kredi maliyetlerinin belirlenmesinde ve bu alanda piyasa istikrarının sağlanmasında önemli bir fonksiyon icra etti.
19 Haziran 2023 Pazartesi
05 Kasım 2024 Salı
04 Kasım 2024 Pazartesi
31 Ekim 2024 Perşembe
31 Ekim 2024 Perşembe