istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Gastronomiye iştah Türk dizileriyle artacak

Dizi ve sinema sektörünün dünya çapındaki etkisi, Türk mutfağı için büyük bir tanıtım fırsatı sunuyor. Gastronomi uzmanlarına göre, yapımlarda yemek ve sofra kültürüyle ilgili daha çok sahnenin yer alması, Türk gastronomisini küresel ölçekte öne taşıyabilir.

Giriş: 21.11.2025 - 10:17
Güncelleme: 21.11.2025 - 10:36
Gastronomiye iştah Türk dizileriyle artacak

Türk gastronomisinin dünya genelinde daha da tanınması için dizi ve sinema sektörünün etkisi önem kazanıyor. Türkiye’nin dört bir yanında çekilen dizilerin uluslararası başarısı, yemeklerin, sofraların ve geleneksel tariflerin de tanıtılması için büyük bir potansiyel yaratıyor. Yapımcılar ve gastronomi uzmanları, Türk mutfağının zenginliğinin ekran aracılığıyla milyonlara ulaşabileceğine dikkat çekerek, doğru sahnelerle küresel gastronomi ilgisinin artacağını vurguluyor.

 

NİNJALAR PİZZAYI YAYDI 

Yapımcı ve yönetmen Nazif Tunç, sinema ve dizilerde Türk yemeklerinin gösterilmesinin büyük bir etki yaratacağını söyledi. Sinema tarihinde bazı yapımların belirli yemeklerin dünya çapında tanınmasına öncülük ettiğini hatırlatan Tunç, “Ninja Kaplumbağalar filmiyle pizzanın tüm dünyayı istila etmesi, buna en iyi örnek. O filmden önce ‘pizza’ kelimesi çoğu insan için sadece Pisa Kulesi’ni çağrıştırıyordu. Bugün ise pizzanın yenilen bir hamur olduğunu ve her köşe başında açılan dükkanlarla nasıl bir etki oluşturduğunu görüyoruz” dedi.


Gastronomiye iştah Türk dizileriyle artacak


YEMEK ADLARI DA GEÇMELİ
Tunç, Kapadokya, Şanlıurfa ve İstanbul gibi şehirlerin görüntüleriyle dünya genelinde merak uyandırdığını belirterek, şunları söyledi: “Lezzetlerimiz de bu merakın bir parçası olabilir. Dizilerde ziyafet sofralarının güçlü şekilde gösterilmesi, hatta belirli yemeklerimizin adlarının özellikle kullanılmasına özen gösterilmesi, Türk mutfağını ve kültürünü hak ettiği değere taşır.” 

 

BU GÜCÜ KULLANALIM
Yemek, Gıda İşletmecileri, Servis Sağlayıcıları ve Mesleki Eğitim Derneği (YEMEKDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Rouzben Gergeri ise Türk dizi ve filmlerinin dünya genelinde büyük ilgi gördüğünü belirterek, bu gücün gastronomi alanında da kullanılabileceğini söyledi. Gergeri, Türk yapımlarının yıllardır birçok ülkeye ihraç edildiğini hatırlatarak, “Bu içeriklerin içinde gizli reklam unsurları her zaman oluyor. ABD, kendi yaşam stilini böyle pazarlıyor” dedi.

 

ANNEANNE TARİFLERİ UNUTULMASIN
Türk dizilerinin bu etkiyi geleneksel Türk mutfağı için kullanabileceğini vurgulayan Gergeri, şöyle devam etti: “Dizilerde annelerimizin yaptığı yemeklere dair küçük sahneler olsa; örneğin mutfakta bir tarif verildiğinde, o yemek unutulmuyor. Gençler bugün tarifleri sosyal medyadan izleyerek öğreniyor. Modern tarifler çok ama anneanne usulü yemekler görünmüyor. Böyle olunca 10 yıl sonra kültürel öğeler hızla yok oluyor.”


AİLE SOFRASI KÜLTÜRÜ 
Gergeri, dizilerde yemek pişirme sahneleri ve aile sofraları gibi kültürel unsurların yeniden artırılması gerektiğini belirterek, bunun toplumsal hayata da olumlu etki sağlayacağını dile getirdi. Gergeri, “Eskiden dizilerde aile sofraları olurdu; herkes bir aradaydı. Bugün o görüntüler bile yok. Oysa bu sahnelerin içine doğru bilgiler ve tarifler yerleştirildiğinde hem kültür yaşar hem de dünyada Türk yemeklerine ilgi artar. Türk dizileri dil öğretme konusunda bile çok etkili. İspanya’nın bir köyünde Türk dizileri sayesinde Türkçe kelimeler bilen kişi gördüm” dedi. 


Gergeri, gastronomi turizmine dikkat çekerek, “Bir dizide coğrafi işaretli Boğaziçi Lüferi’ne küçük bir vurgu yapılsa bile çok etkili olur. Çok iyi aşçılarımız var; gerekirse dizilerde oynamalarını bile sağlarız” önerisinde bulundu. 


Gastronomiye iştah Türk dizileriyle artacak


GASTRONOMİDE KORE ETKİSİ
Anadolu Gastro Turizm Derneği Başkanı Ömer Kartın ise Güney Kore’nin kültürel tanıtım stratejilerinin tüm dünyada karşılık bulduğunu belirterek, benzer bir modelin Türk dizileri aracılığıyla uygulanabileceğini hatırlattı. Kore’nin kültürel olarak ABD etkisinden çıktığını söyleyen Kartın, “Kore dizileri, hem mutfağı hem de ülkenin görülecek yerlerini öne çıkarıyor. Genç kuşak bu dizileri izledikçe Kore’yi ziyaret etmek, mutfak lezzetlerini tatmak istiyor” dedi.

 

İKİ YÖNLÜ TANITIM
Türkiye’de de benzer bir hareketin turizmcilerle dizi yapımcılarının bir araya gelmesiyle mümkün olabileceğini belirten Kartın, şöyle konuştu: “Türk dizilerini iki yönlü tanıtım için kullanabiliriz: Gastronomi turizmi ve kültür turizmi. Kültür turizmi açısından İstanbul Boğazı, Ayasofya Cami gibi simge mekanlar dizilerde zaten sıkça yer alıyor ve bu, turistlerin dizi çekim noktalarını ziyaret etmesini sağlıyor. Ancak mutfağımız aynı ölçüde kullanılmıyor. Örneğin bir dizinin başrol oyuncusu acıktığında pizza yemek yerine güzel bir iskender restoranına gidebilir. Restoranın hikayesi, lezzetleri dizinin akışında doğal bir şekilde anlatılabilir.”


Gastronomiye iştah Türk dizileriyle artacak


FESTİVALLER DİZİ VE FİLMLERE DAHİL EDİLEBİLİR
Anadolu Gastro Turizm Derneği Başkanı Ömer Kartın, Türk dizilerinin özellikle Arap ülkelerinde yoğun ilgi gördüğünü belirterek, bu ülkelerden gelen turistlerin Türk mutfağını sevdiğini hatırlattı. Dizilerin etkisiyle bu ilginin daha da arttığını aktaran Kartın, gastronomi festivallerinin ve restoranların da dizilerle işbirliği yapabileceğini söyledi. Kartın, “Ege’de gastronomi festivalleri düzenlenen çok güzel bölgelerimiz var. Bu festivaller dizilerin içinde sahnelenirse büyük ilgi yaratabilir. Adana’daki gastronomi festivalinin bir dizinin hikayesine entegre edilmesi bile ilgiyi artırır.  Nasıl ki doktor dizilerinde ameliyat sahneleri ilgi çekiyorsa, aşçılarımızın hikayelerine yer verilen diziler de büyük ilgi görebilir” dedi.

 

HER ŞEYİ FİLMLE DEĞİŞTİREBİLİRİZ
Yapımcı Mahmut Özden, Türkiye’nin görsel-işitsel endüstrisinin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini belirterek, “Her şeyi filmle değiştirebiliriz. Bunun için hep birlikte bu sektörün önemini ortaya koymamız gerekiyor. Hollywood’u taklit etmekten çekinmemeliyiz; çünkü taklit en iyi öğrenme biçimidir. Suşiyi turistik bir tat olarak yiyelim ama kendi lokantacılarımız varken her köşede suşi dükkanlarının açılmasını normalleştirmeyelim” dedi.


Özden, dizilerin toplum üzerindeki etkisine de dikkat çekerek, “İnsanların yüzde 70’i kuaföre, dizi oyuncularının fotoğraflarıyla gidiyor. Saçtan kıyafete, yemeklerden ev dekorasyonuna kadar herkes dizilerde gördüklerini arıyor. Bizim yapmamız gereken, yeni ve bize ait içerikler üretmek, kendi değerlerimizi korumak” diye konuştu.