ABD Başkanı Trump'ın başlattığı tarife savaşlarının belirsizliği, Orta Doğu, Rusya-Ukrayna cephesi ve Pakistan-Hindistan geriliminin gölgesinde küresel piyasalarda risk iştahı baskı yedi. Son dönemde güvenli liman talebi artarken, riskli varlıklarda iştah düştü.
Emsallerine göre daha kararlı bir görüntü çizen Borsa İstanbul, konjonktürel haber akışının etkisiyle 9000-10000 puan arasında bir seyir izliyor. Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş ve Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru Borsa İstanbul’daki beklentilerini İstanbul Ticaret Gazetesi’ne değerlendirdi.
"YÜKSELEN BİR TRENDİN BAŞLAYACAĞINI ÖNGÖRMEKTEYİZ"
Piyasalardaki son gelişmeleri değerlendiren Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş ve Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru 'Borsa İstanbul yükselecek mi' sorusunu yanıtlarken dikkat çeken ifadeler kullandı.
Erbaş, bu yıl Borsa İstanbul’da özellikle yılın ikinci yarısından itibaren küresel ticaretteki belirsizliklerin ve tarife baskılarının azalmasıyla birlikte yabancı yatırımcıların ilgisinin artacağını ifade ederek, "Bu ilgiyle paralel bir şekilde politika faizlerinde indirim döngüsünün başlamasını, politika faizi – enflasyon farkında gerileme yaratmasını ve bu gelişmeler ile birlikte Borsa İstanbul’da likidite artışı, işlem hacimlerinde artış ve yükselen bir trendin başlayacağını öngörmekteyiz" dedi.
"YABANCI GİRİŞİ ARTABİLİR"
Mayıs ve Haziran ayları, şirketlerin ilk çeyreklik bilançolarının etkisiyle birlikte borsada hisse bazlı hareketlerin öne çıkmasını beklediğini ifade eden Erbaş, "Küresel Tarafta ABD – Çin heyetlerinin görüşmelerinin 9-12 Mayıs tarihlerinde İsviçre ziyaretleri sırasında gerçekleşeceği duyuruldu. Ayrıca 7 Mayıs tarihli FED toplantısında faizlerin beklentiye paralel olarak sabit tutulmasını beklemekteyiz. Bu gelişmeler doğrultusunda yabancı sermaye girişinin artmasını ve BİST100 tarafında öncelikle 9245 direncinin kırılımını ardından yılın ikinci yarısına kadar 9500 seviyelerinin de yukarı yönlü kırılarak pozitif bir trendin başlamasını bekliyoruz" diye konuştu.
Uzman isim sözlerini şöyle tamamladı:
"Makroekonomik tarafta son gelişmeler ile birlikte özellikle Bankacılık sektörünün iskontolu kaldığını ve bunun yanında ulaştırma, hizmetler, gıda, enerji ve kısmen demir çelik sektörlerinin iskontolu kaldığını ve yukarı yönlü tepkiler vereceğini düşünüyoruz."
Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru ise, küresel piyasalarda fiyatlamalara yön veren en önemli katalizörün, ABD-Çin arasındaki tarife savaşları olduğunu vurgulayarak, "Bu gelişmenin ardından jeopolitik gerginlikler (Ortadoğu, Hindistan-Pakistan, Rusya-Ukrayna) ile birlikte Avrupa ekonomisindeki zayıf görünüm ve yurtiçindeki haber akışlarının etkisiyle şekillenen fiyatlamalar çerçevesinde, risk iştahında belirgin bir azalma gözlemlemekteyiz." dedi.
"TÜRKİYE ÖNEMLİ AVANTAJLAR ELDE EDECEK"
Soner Kuru sözlerini şöyle sürdürdü:
"Borsa İstanbul özelinde ise iç haber akışını dışarıda bıraktığımızda, küresel gelişmeler doğrultusunda Türkiye’nin önemli avantajlar elde edebileceği bir konjonktür oluştuğunu düşünüyoruz. Ancak mevcut iç dinamiklerin bu potansiyelin önüne geçecek bir ortam yaratabileceği ihtimalini de göz ardı etmiyoruz. Bu doğrultuda endeks bazlı hedef fiyat vermekten ziyade, içinde bulunduğumuz konjonktüre uygun şekilde defansif sektör seçimine odaklanılması gerektiği görüşündeyiz."
Kuru, defansif sektörler için şu ifadeleri kullandı:
"Defansif sektörler arasında; kentsel dönüşüm ve altyapı projelerinin hız kazanması ile birlikte, konut sektöründe faiz indirimi patikasıyla beklenen talep toparlanmasından olumlu etkilenmesini beklediğimiz çimento sektörü,
Enflasyonist ortamda ana eğilim aşağı yönlü olsa da hâlen güçlü bir korunma aracı işlevi gören gıda perakendesi ,
1.çeyrekte operasyonel verimliliği yüksek seyretmesine rağmen faaliyet giderlerinin baskısı ile marjları daralan ancak güçlü yaz sezonu beklentisiyle havacılık sektörü ,
Prim üretimi verilerinin TÜFE üzerinde artış göstermeye devam etmesi ve yatırım portföylerinin pozitif katkısıyla sigortacılık sektörü,
Artan jeopolitik riskler ve Türkiye’nin güçlü savunma sanayi dönüşüm hikâyesi çerçevesinde savunma sanayi sektörü ön plana çıkmaktadır."
NOT: Sayfada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi değildir ve yatırım danışmanlığı kapsamında değerlendirilemez...