tatil-sepeti

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Uluslararası Vuslat Platformu tarafından düzenlenen konferansta, “Dünyayı yaşanabilir kılmanın reçetesi, daha adil ancak ticaretin serbestliğine ve bireysel zenginliğe sahip çıkan ekonomik sistemden geçiyor” dedi.

Vicdanlı siyaset ve merhametli ekonomiyi benimsemiş olanların dünyaya yeni bir vizyon kazandıracağını belirten Çağlar, “Türkiye, pek çok değeriyle bu yeni anlayışı tesis edebilecek güçte” diye konuştu. Çağlar, yeni ekonomik bakış açısını inşa edecek araçların İslamiyet’te zaten var olduğunu kaydetti.

İKTİSAT VE AHLAK

Çağlar, yeni düzende iktisadi çıkarlarla ahlaki ilkelerin ayrıştığına dikkat çekti. Madalyonun bir yüzünde maddi gelişmelerin olduğunu belirten Çağlar, “Madalyonun öbür ve esas yüzü de var ki, burada kendi iman, kültür ve ilkelerimiz yer alıyor” dedi. Çağlar, “Henüz hiç bir politika ya da rakam kalıcı bir büyüme, refah artışı ya da asıl amacımız olan ve çoktan unuttuğumuz insan mutluluğunu getirmeyi başaramadı” diye konuştu.

DÜNYA ALARM VERİYOR

Dünyanın artık alarm verdiğine değinen Çağlar, insan olmanın akılcı ve duygusal yanları ile tüccarın kâra odaklı dünyasının biraraya gelmesi gerektiğini belirtti. Bunun için Türkiye’nin sahip olduğu islâmi değerler, yüzyıllara yayılan ahilik geleneği, tarihsel mirası ve toplumsal bağlarının yeterli olduğuna değinen Çağlar, “Manevi ilkelerimizi, sadece bireysel olarak değil ekonomimizin ve işletmelerimizin de ana dayanağıve yol haritası haline getireceğiz” dedi.

5 TEMEL PRENSİP

Çağlar, İstanbul Ticaret Odası olarak, dini ve tarihi mirasın gereği olan ilkeleri yol haritası olarak belirlediklerini ifade ederek şu şekilde konuştu: “Bunlardan ilki ekonomide toplumsal sorumlu-luğumuzu kişisel ya da kurumsal çıkarlarımızın gerisine düşürmemek. İkinci temel ilke mesleki yardımlaş-mayı ve dayanışmayı etkin biçimde uygulamak. Üçüncü ilke mesleki bilgi ve tecrübeyi gelecek kuşaklara aktarabilmek. Ticarette yolumuzu aydınlatacak dördüncü temel ilke ahde vefa ilkesine ve dürüstlüğe kesin olarak sahip çıkmak ve beşinci ilke de tabii ki, sonlu bir yaşamın içerisinde bulun-duğumuzu akıldan çıkarmamak.”

DİRİLİŞİN İŞARET FİŞEĞİ

Uluslararası Vuslat Derneği Başkanı Hamza Cebeci, tüm olumsuzluk-lara rağmen gençlerin büyük bir sessizlik içinde olduğuna değindi. Cebeci, “Biz günümüzde yaşadığımız tüm bu sıkıntılardan Çanak-kale’deki gibi dimdik bir duruşla kurtulacağız. Bu toplantıyı dirilişin işaret fişeği olarak görüyorum” dedi.

YENİ DÜŞÜNCENİN YOL HARİTASI

İbrahim Çağlar’ın yeni ticaret vizyonu ile ilgili yaptığı konuşmasından konu başlıkları şu şekilde:

DURUP DÜŞÜNME VAKTİ

İnancımız bize, yeryüzüne ait her şeyin insanlığın iyiliği ve huzuru için olduğunu öğretti. O halde soruyorum: Üretim, büyüme, finans piyasaları... Ve daha nice ekonomik yapı, insanlığın refahı, huzuruve en önemlisi yaşama hakkı içindeğil midir? Bu nedenledir ki, her şeyden önce inancımız gereği durup, düşünme zamanı hepimiz için çoktan gelmiştir.

MEDİNE PAZARI

Baktığınızda siyasi, sosyal ve kültürel her olayın özünde paylaşım yani ekonomi vardır. Nitekim Hz. Peygamber’in (S.A.V.) İslam toplumunu inşa etmek üzere hicret ettiği Medine’de ilk yaptığı işlerden biri iyi ahlak üzerine şekillenen Medine pazarını kurmak olmuştur. İslam medeniyeti, ana değeri dürüstlük olan bu pazar üzerinden daha da geniş kitlelere sesini duyurmuştur.

RANT EKONOMİSİNE ZEKÂT ÇÖZÜMÜ

İslamiyet’ten yola çıkarsak; bizlere binlerce yıl önce sunulan 3 müessese dahi bugünün en temel sorunlarını çözmeye yetiyor aslında. Birincisi zekât kavramı. Dinimiz paradan para kazanmayıve ticarette risk, sorumlulukalmadan kazanç elde etmeyi yasaklamıştır. Böylelikle, rant ekonomisi engellenmiş, kazanç emeğe dayalı hale getirilmiştir. Diğer taraftan yine de ekonomiye katılmayan, durağan bir para ya da yatırım var isebunun için de zekât müessesesi getirilerekbelli bir nisapta fakire dağıtılması zorunlu kılınmıştır. Bu veçheden baktığımızda zekât kavramı günümüzde layığıyla uygulansa, gelir üzerinden değil servet üzerinden alınan son derece adaletli bir vergi sistemi olarak ekonomide önemli işlevlere sahip olacaktır.

FAİZ DÜNYAYA KAOS GETİRDİ

İslam ekonomisinin bizlere yol gösteren ikinci müessesesi de, faizden para kazanmak yerine kâr-zarar ortaklığının emredilmiş olmasıdır. Faize dayalı, hatta faizin faizine dayalı, hesaplanamayan riskler içerenve sonunda hiç bir reel değere dönüşmeyensanal yatırım araçlarıdünyaya kaostan başka bir şey getirmedi. İslami finans kâr-zarar ortaklığına dayanıyor. Bu da temelde hem riskin, hem de rızkın paylaşıldığı, sermayenin reel mal ve hizmetlere, istihdama ve üretime dönüştüğü bir ekonomiyi ifade ediyor.

KARŞILIKSIZ BORÇ

İslamiyet’in ekonominin hizmetine sunduğu üçüncü önemli müessese de karz-ı hasen sistemi. Bu sistem, işleyişi kaidelerle belirlenmiş bir fon adı altında yeniden ihya edilebilir. Karz-ı hasen ihtiyaç sahibine karşılıksız yani faizsiz borç vermek demektir. Bugün finansmana ulaşamadığı içinçarkı döndüremeyen, ölüm, hastalık gibi nedenlerle geçici finansman sıkıntısına düşen nice işletme bu sistem sayesinde can suyu bulabilecektir.

İSLAMİ FİNANSIN MERKEZİ TÜRKİYE OLSUN

Türkiye büyük bir fırsat da barındırıyor. 2009’dan bu yana hükümetimizce İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi yürütülmekte. Biz de İstanbul Ticaret Odası olarak başından beri bu projenin takipçisiyiz. Amaç; 10 yıl içinde dünyanın 10 büyük finans merkezinden biri olmak. Türkiye’nin ise İslâmi finans konusundaayrı bir potansiyeli var. Bugün bu işin merkezi Londra. Ama neden islâmi finansın lideri Türkiye olmasın?

29 Şubat 2016 Pazartesi

Etiketler : Gündem