HABER: AYŞE BAŞAK
Doğa ile başbaşa olmak çok güzel. Şehir hayatının keşmekeşinden kurtulup, tabiatın rahatlatıcı güzellikleri ile buluşmak bizi mutlu ediyor. Ancak şehirdeki hayatımızı tamamen terketmediğimiz sürece tatilde de olsak, bir haftasonu kamp yapıyor da olsak, doğa yürüyüşüne ya da dağ tırmanışına gidiyorda olsak e-postalarımızı, sosyal medya hesaplarımızı ve haberleri kontrol etme ihtiyacı hissediyoruz.Yani cep telefonu hem acil durumlar için hem de geride bıraktığımız işlerimizi takip edebilmemiz için gerekli.
ELEKTRİK İHTİYACI İÇİN
Dağda bir gece geçirirken elimizin altında bir akünün bulunması, bizi aydınlatması ve daha türlü türlü işlerde fayda sağlaması memnuniyet verici.
Öyle değil mi?
Bu alanda geliştirilen iki ürün hayatı kolaylaştırıyor. Güneş ışığının olmadığı farklı ortamlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş bu iki ürün de tabiatın nimetlerinden yararlanıyor. Biri dere suyunun akışından, diğeri ise rüzgârdan...
KULLANIMI ÇOK KOLAY
İlk ürün Micro Wind Turbine... Tasarımcı Nils Ferber’in geliştirdiği Micro Wind Turbine ile saatte 18 kilometre hızla esen bir rüzgârda beş vat elektrik üretmek mümkün. Bu enerjiyi dilerseniz direkt olarak USB çıkışından kullanıyorsunuz, dilerseniz 24 Wh pil ile depoluyorsunuz. Açılması, kullanılması gayet pratik olan ürünün prototipi bir kilogram ağırlığında bile değil. Henüz piyasaya çıkmayan ürünün 24 Ekim’de Dubai Tasarım Haftası’nda tanıtımı yapılacak. İkinci ürün ise Estream...Estream, akan suya daldırıldığında elektrik üreten bir su türbini. 800 gram ağırlığında. Katlandığında rahatça elde taşınabiliyor. Akan bir dereye konabileceği gibi yol alan bir teknenin arkasına da bağlanabilir. 2.5 vat ilâ 5 vat arası enerji üretiyor. Bu enerji 6400 mAh bir pilde depolanıyor. Dört-beş saatte dolan pil, dolu olduğunda örneğin bir iPhone 6’yı üç kere şarj edebilecek büyüklükte. İnternetten 180 dolar ödenerek sipariş verilebilen ürün henüz seri üretime geçmedi.