Dış ticarette ihracat gerçekten artıyor mu? Hikmet Baydar yazdı...

İstanbul Ticaret Gazetesi yazarı Hikmet Baydar, mayıs ayı dış ticaret verilerini analiz etti. Baydar, ihracattaki artışın miktar bazında değil, daha çok fiyat artışlarından kaynaklandığına dikkat çekerken, imalat sanayi ihracatındaki reel artışı "umut verici" olarak nitelendirdi.

Giriş: 18.07.2025 - 09:58
Güncelleme: 18.07.2025 - 10:24
Dış ticarette ihracat gerçekten artıyor mu? Hikmet Baydar yazdı...

İstanbul Ticaret Gazetesi yazarı Hikmet Baydar, bu haftaki yazısında mayıs ayına ilişkin dış ticaret verilerini mercek altına aldı. Baydar, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ihracatta görülen artışın, miktar bazında bir yükselişten çok birim değer (fiyat) artışlarından kaynaklandığını belirterek, "İhracat gerçekten artıyor mu?" sorusunu gündeme getirdi.


Hikmet Baydar'ın bu haftaki yazısı şöyle:


Dış ticarette ihracat gerçekten artıyor mu?
Türkiye İstatistik Kurumu, mayıs ayı dış ticaret verilerini açıkladı. Bu verilere göre ihracat birim değer endeksi yüzde 3.1 artmış durumda. Daha detaya bakacak olursak; ihracat birim değer endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde yüzde 10.5, hammaddelerde (yakıt hariç) yüzde 5.8, imalat sanayinde (gıda, içecek ve tütün hariç) yüzde 3.2 artarken, yakıtlarda yüzde 16.3 azaldı. Bu durumda toplam ihracat artışı acaba değer artışından mı kaynaklanıyor diye sormadan edemiyoruz. Özellikle gıda ve içecek grubunda yüzde 10.5 birim değer artışı dikkatimizi çekiyor.


İMALAT SANAYİNDE CİRO ARTIŞI
Bu nedenle hemen miktar endekslerine bakıyoruz. Bakalım miktar bazında ihracat artışı var mı? Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat miktar endeksinin yüzde 0.5 azaldığını görüyoruz. Daha detaya bakacak olursak, ihracat miktar endeksinin gıda, içecek ve tütünde yüzde 9.5, hammaddelerde de (yakıt hariç) yüzde 4.9 azaldığını görüyoruz. Bu tablo, ihracat artışının daha çok fiyat artışı kökenli olduğunu bize gösteriyor. Miktar bazında baktığımızda, tablo tamamen farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu olumsuzlukların yanında umudumuzu artıran gelişme ise imalat sanayinde ihracat miktar endeksinin (gıda, içecek ve tütün hariç) yüzde 3.2 artmasıdır. Bu son derece önemlidir. Böylece imalat sanayinde ciro artışı reel anlamda gerçekleşmiştir diyebiliriz.


İthalatta birim değer endeksinin hammaddelerde yüzde 1.1 azalması, bu hammaddeyi girdi olarak kullanan sektörlerde maliyet düşüşü anlamına gelir. Ancak daha önce yüklü stok almış olup dinamik stok yönetimi yapmayan firmalar bu fırsatı kaçırıyor ve rekabet avantajını kaybediyor. Ancak ithalat miktar endeksinin hammaddelerde yüzde 2.2 azalması, gelecekte üretimde düşüş olabilir mi diye kaygılanmamıza sebep oluyor.


TARİFE BELİRSİZLİKLERİ
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ithalat miktar endeksinin yüzde 6.6 azalması, ağırlıklı ara malı ithalatımız nedeniyle gelecekteki üretimle ilgili kaygılanmamıza neden oluyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat miktar endeksinin yüzde 12.6 artması, en azından reel anlamda bir ihracat artışı olduğu kanaatimizi de pekiştiriyor.


Global anlamda tarife belirsizliklerinin olduğu bu dönemde, her an yeni restleşmeler yaşanabilir. AB’ye yüzde 30 tarife resti ve AB’nin uzlaşma olmazsa karşılık veririz restleşmesi, piyasaları daha da belirsiz hale getiriyor. ABD’nin AB için önemli bir pazar olması, sorun yaşanması durumunda resesyon kaygılarının tekrar artacağını da düşünecek olursak, ihracat müşterilerinin ne yapacağını bilememesine neden olan bu gelişmelerin dış ticareti daha da zorlaştırması ihtimali bulunuyor. 


YABANCI GİRİŞİ ARTACAK
Tabi bu arada hemen yanı başımızda gerçekleşen İran-İsrail savaşının gelecekte tekrar olması riskini de unutmamak lazım. 


Şimdi önümüzde önemli bir gelişme var. Terörsüz Türkiye ile ilgili gelişmeler son derece önemlidir. Bir yandan TCMB faiz indirimleri, diğer yandan terörün sonlanması, yabancı ilgisini de artıracaktır. Bakalım bu gelişmeler rating kuruluşlarının ne zaman dikkatini çekecek? Türkiye’nin notunun artması bile ihtimali dahilindedir. Böylece yabancı girişinin artmasına sebep olabilir. Kaldı ki, riski dağıtmaya çalışan yabancı yatırımcı böyle bir gelişme karşısında Türkiye ile daha da fazla ilgilenebilir. Her risk fırsatını da içinde barındırır.