istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Davos’ta küresel ekonomi için öne çıkan beklentiler

Davos’ta her yıl düzenlenen geleneksel toplantılarda küresel eğilimler ve beklentiler ele alınıyor. 2025 yılı zirvesinde de birçok çalışma ve toplantı ile etkili olması beklenen eğilimler ortaya konuldu.

Giriş: 04.02.2025 - 16:07
Güncelleme: 04.02.2025 - 16:07

Davos’ta her yıl düzenlenen geleneksel toplantılarda küresel eğilimler ve beklentiler ele alınıyor. 2025 yılı zirvesinde de birçok çalışma ve toplantı ile etkili olması beklenen eğilimler ortaya konuldu. 


Dünya Ekonomik Forumu, son yıllarda dünya genelindeki önemli kurumların baş ekonomistlerinin görüşlerinden oluşan rapor yayınlıyor. 


2025 yılı baş ekonomistler raporunda küresel ekonominin görünümüne ilişkin olarak ayrı ve özel bir yer ayrıldı. Buna göre raporda küresel ekonomi için öne çıkan önemli beklentiler aşağıdakilerden oluşuyor: 


* 2025 yılında küresel ticarette en önemli beklenti, korumacılığın artmasıdır. Ticarette artan korumacılık, ABD’de yeni yönetimi tetiklemiş bulunuyor. ABD; Kanada, Meksika ve Çin’in yanı sıra diğer tüm ülkelere de ithalat vergilerini artırmayı planlıyor. ABD’nin ithalatta vergi uygulayacağı ülkeler doğal olarak ABD’ye karşı kendi ithalatında korumacılık uygulayabilecek. Ancak ABD dışında kalan ülkeler Davos’ta açık ve adil serbest ticaretin sürdürülmesini savundu. Diğer bir deyişle ticaret savaşları şimdilik ABD ile diğer ülkeler arasında kalacakmış gibi görünüyor.


* Küresel ayrışma, bir diğer önemli eğilim ve tedarik zincirlerinin bu eğilime bağlı olarak yeniden yapılanması 2025 yılında da devam edecek. Küresel ayrışma önce dost ülkeler arasında başlamış iken giderek müttefik gruplar arası ayrışmaya dönüşüyor. ABD’nin başını çektiği G10 ülkeleri karşısında BRICS çatısı altında toplanan ülkeler tedarikte giderek kendi içlerine dönüyor. Bu eğilimin 2025 yılında da devam edeceği öngörülüyor. 


* Jeopolitik gerginlikler, çatışmalar ve yaptırımlar, küresel ekonomi üzerinde giderek daha etkili olmaya başladı. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile bu eğilim daha belirgin hale geldi. Savaş, ciddi tedarik kırılmalarına yol açtı. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar da başta enerji tedariki olmak üzere kaynak akışlarını değiştirdi. Önemli ticaret yolları üzerindeki çatışmalar da ticaret yollarında radikal değişikliklere yol açıyor. Ortadoğu’daki çatışmalar, Kızıldeniz-Süveyş ticaret yolunu kullanılamaz hale getirdi. 2025 yılında buna Panama Kanalı, Kuzey Kutbu ve Çin Denizi gibi riskleri katmak gerekecek. Jeopolitik riskler ve çatışmalar tedarik kaynaklarının hızla değişmesine yol açmaya devam edecek. 


* Ekonomik milliyetçilik, küresel ekonomiyi ve ticareti etkileyecek bir diğer eğilim olarak görülüyor. Pandemi sonrası ülkeler kritik ürünlerde kendilerine yeterli üretim yapmayı hedeflemeye başladı. Jeopolitik riskler ve teknoloji savaşları, ekonomik milliyetçiliği daha da hızlandırdı. Ülkeler savunma sanayi başta olmak üzere özellikle teknoloji alanında kendi üretimlerini gerçekleştirmek istiyor. Yine buna bağlı olarak ülkeler kritik alanlarda ihracatı sınırlıyor. Buna nadir elementler de dahil. Ekonomik milliyetçilik küresel ticarette daralmaya yol açacak bir eğilim olarak gelişmeye devam edecek.   


* Teknoloji savaşları giderek ticaret savaşlarının önüne geçiyor. Teknolojik gelişmelerin hızı giderek takip edilebilirlikten çıkıyor. Yapay zeka başta olmak üzere 2025 yılında teknolojideki gelişmelerin hızlanması ve uygulama alanlarının artması bekleniyor. Teknoloji alanındaki savaş, kullanılan girdilerin ticaretine yasaklar getirilmesine ve yasaklara uymayan ülkelere de yaptırımlar uygulanmasına neden olmaya başladı. Özellikle ABD ile Çin arasındaki teknoloji savaşı küresel ticareti de şekillendirecek.   


* Ülkelerin kendi ticaret birlikleri içinde geliştirdikleri ve üçüncü ülkelerden talep ettikleri veya edecekleri düzenlemeler de küresel ticareti etkileyecek bir diğer eğilim olacak. Bu eğilimde Avrupa Birliği başı çekiyor. AB, ithalatta talep ettiği birçok standarda karbon salımını da ekledi. Sınırda karbon vergisi düzenlemesi, 1 Ocak 2026’dan itibaren fiilen vergilendirmeye de başlayacak. AB’nin bu düzenlemesi, ticarette açık bir engel olarak değerlendirilerek eleştiriliyor. Düzenlemeler ve standartlar, küresel ticarette rekabetin bir diğer yüzünü oluşturmaya devam edecek. ABD ve AB’nin yanı sıra Çin de standart koyucu bir ülke olma yolunda ilerliyor.  


* İklim değişimi, küresel ticarete konu olan tüm mal ve hizmetlerin tüm yaşam süreçlerinde önemli değişikliklere yol açıyor. Dünya genelinde karbon emisyonlarının azaltılmasına dönük hedeflere ulaşmak için kapsamlı bir yeşil dönüşüm içine girildi. Dönüşüm muhtemelen hızlanacak, ancak bu alanda yeni ABD yönetiminin karşıt tutumu dönüşümü sınırlayabilecek. Yeşil dönüşüm, kendi içinde yeşil ürünleri ve üretim süreçlerini ortaya çıkarıyor. Elektrifikasyon eğilimi, ilgili ürünlerin ticaretinde hızlı büyümeye yol açıyor. Küresel ticarette yeşil ürünlerin payı artacak. 


Son Söz: Birçok önemli eğilim içinde 2025 yılında belirleyici ana eğilimler ticaret ve teknoloji savaşları olacak.