İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Türkiye, şirketlerin sadece Çin'e yatırım yapmaktan kaçınarak en az bir ilave ülkeye daha yatırım yapmasını içeren 'Çin+1' stratejisinde gündeme gelen 6 ülkeden en ön sırada olanı olabilir. Çin+1 arz zinciri stratejisi; tekstil ve hazır giyim, elektrikli ve elektronik ürünler, otomotiv, makina ve endüstriyel ekipman, kimya ve petrokimya, gıda ve tarım, savunma havacılık sanayi için büyük fırsatlar sunuyor” açıklamasını yaptı.
Avdagiç, Oda'nın mayıs ayı Meclis Toplantısı’nda iş dünyasının gündemine dair gelişmeleri değerlendirdi.
YATIRIMCI GÜVENLİ LİMANLARA YÖNELİYOR
Küresel belirsizliğin yatırımlara da ciddi etkisinin olduğunu kaydeden İTO Başkanı Şekib Avdağiç, “Belirsizlik arttıkça risk iştahı azalan yatırımcılar daha güvenli limanlara yöneliyor. Türkiye, bu olumsuz gelişmeleri bertaraf edecek hazırlık içinde olmalı. Eğer sermaye akışından olumsuz etkilenirsek, bu durum, TL üzerindeki baskıyı artırabilir ve dış finansman koşullarını zorlaştırabilir. Diğer yandan tedarik zincirinde yaşanabilecek kaymalar, Türkiye için önemli fırsatlar doğuracak gibi görünüyor. Nitekim, küresel şirketlerin Çin’e bağımlılıklarını azaltma arayışında, Türkiye önemli bir alternatif üretim merkezi olarak öne çıkıyor” dedi.
6 ADAY ARASINDA EN ÖN SIRADA OLABİLİRİZ
Son dönemde Çin+1 ya da +1 olarak tanımlanan bir arz zinciri stratejisinin öne çıktığına işaret eden Avdagiç, bu stratejinin özellikle artan jeopolitik gerilimler, Covid-19 salgını ve Çin'deki katı kapanma politikaları nedeniyle ivme kazandığını söyledi.
Avdagiç, analistlerin ABD-Çin ticaret savaşının bu eğilimi daha da güçlendireceğine dikkat çektiğini hatırlatarak, "Türkiye, bu stratejiden maksimum oranda yararlanma fırsatına sahip. Uzmanlar 'tedarik zinciri riskini azaltmak, jeopolitik risklerden kaçınmak, lojistik avantajı sağlamak ve maliyetleri düşürmek' amacı taşıyan Çin+1 stratejisinden en fazla yarar sağlayabilecek diğer ülkelerin de Vietnam, Hindistan, Endonezya, Bangladeş ve Polonya olduğunu not ediyorlar. Biz aslında bu 6 ülkenin en ön sırada olanı olabiliriz. Çünkü ciddi avantajlara sahibiz. Her şeyden önemlisi, Avrupa’ya coğrafi yakınlık, gelişmiş sanayi altyapısı, Gümrük Birliği avantajı ile birlikte genç ve nitelikli işgücüne sahibiz" dedi.
Türkiye’nin hiç kuşkusuz Çin+1 stratejisinin önde gelen adaylarından olduğuna değinen Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Ama şunu unutmamamız gerekiyor. Dünya şirketleri Çin+1 stratejisi uyguluyorlar, o halde koşa koşa bize gelecekler… Hayır, bunun için bizim de yapmamız gerekenler var. Nelerin yapılması gerektiği ise açık: Yatırım ortamını iyileştirmeliyiz; kurumsal kapasitemizi ve dijital altyapımızı güçlendirmeliyiz, yatırım teşviklerinde hedef sektörlere odaklanmalı ve lojistik yatırımlarının önünü açmalıyız.”
"AVANTAJLI OLDUĞUMUZ 7 SEKTÖRÜMÜZ"
Avdagiç, temel sektörler itibariyle baktığımızda, Türk iş dünyasını Çin+1 stratejisinden yararlanmada umutlu kılan 7 üstün sektör bulunduğunu belirtti. Avdagiç, bunları şöyle sıraladı:
1. Tekstil ve hazır giyim: Hızlı teslimat (fast fashion) için ideal coğrafi konum, Avrupa standardında üretim yeteneği ve Çin’den uzaklaşan Avrupalı markalar için güçlü alternatif olma niteliği, tekstil ve hazır giyim sektörümüz için önemli bir imkân sağlıyor.
2. Elektrikli ve elektronik ürünler: AB pazarına gümrüksüz erişim, yüksek kaliteli ara malı üretim potansiyeline sahip olması, elektrikli ve elektronik ürünler sektörümüzü avantajlı kılıyor.
3. Otomotiv: Güçlü ana sanayi ve tedarik sanayi altyapısı ile batarya, yazılım, kablo sistemlerinde büyüyen kapasite, lojistik ve maliyet avantajı, otomotiv sanayimiz için önemli fırsatlar getiriyor.
4. Makina ve endüstriyel ekipman: Rekabetçi fiyatlı üretim ve mühendislik kabiliyeti, bölgesel üretim ve montaj üsleri için ideal altyapı ile büyüyen Ar-Ge ve inovasyon kapasitesi makina ve endüstriyel ekipman sektörlerimiz için avantaj.
5. Kimya ve petrokimya: Avrupa’ya yakınlık ve büyük iç pazar, yenilenebilir kimyasallar ve Yeşil Dönüşümde işbirliği potansiyeli, kimya ve petrokimya sektörümüzü üstün kılıyor.
6. Gıda ve tarım: Taze sebze-meyve, kuru gıda ve işlenmiş ürünlerde güçlü üretim kapasitesi, GDO’suz üretim avantajı, helal sertifikalı ürünlerle Ortadoğu pazarına erişim fırsatları gıda ve tarım sektörümüze imkan sağlıyor.
7. Savunma havacılık sanayi: Yerli ve milli savunmada gelinen ileri seviye ve NATO üyeliği sayesinde Batılı üreticilerle işbirliği imkanları, savunma havacılık sanayii için büyük fırsatlar sunuyor.
KOBİ’LER KGF DESTEĞİ BEKLİYOR
Başkan Şekib Avdagiç, konuşmasında iş dünyasının taleplerini de şöyle dile getirdi: “Finansmana erişimin kolaylaştırılması, bu bağlamda özellikle KOBİ’lere yönelik olarak KGF desteğinin yeniden uygulanması bize gelen talepler arasında yer alıyor. KOBİ’lerin, yüzde 80’lere ulaşan kredi maliyetini karşılaması ve bu maliyetlerle rekabetçiliğini koruması mümkün görünmüyor. Dolayısıyla bu kapsamda finansal aktarım mekanizmasının yeniden işlerliğe kavuşturulması büyük önem taşıyor. TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında yaptığımız odalar ve borsalar toplantısında da Başkanımızın paylaştığı üzere 3 konu öne çıktı: 1. Finansmana erişimde yaşanan zorluklar, 2. Zirai don felaketi, 3. Artan girdi maliyetlerinin özellikle emek yoğun sektörlerde yol açtığı problemler.”
ÜRETİM FAYLARIMIZIN KIRILMASINI ÖNLEMEK İÇİN DEPREME HAZIRLIK ŞART
İstanbul’u depreme hazırlamamız gerektiğinin altını çizen Avdagiç, “Hem insanımızın canını korumak hem de üretim faylarımızın kırılmasını önlemek, ancak bu şekilde mümkün olacak” dedi. Yeniden inşa ve dönüşüm hamlesinde işyerlerine de ciddi yer verilmesi gerektiğini vurgulayan Avdagiç, “Konutlar için yürütülen depreme ilişkin güçlendirme ve analiz çalışmalarını ‘acil’ ve ‘eşzamanlı’ bir şekilde; ticari binalar, küçük sanayi siteleri, iş merkezleri, OSB’lerdeki ve dışındaki fabrikalar, oteller, özel hastaneler gibi önemli ekonomik yapılar için de başlatmalı ve yürütmeliyiz. Ticari yapılarda, devletimizin desteğiyle risk tespiti ve modern teknolojileri kullanarak yapı güçlendirme çalışmalarını bir an evvel yapmalıyız. 16 milyon İstanbullunun canını korumayı birinci kanadımız, Türkiye’nin üretim üssü İstanbul’daki işyerlerini, fabrikaları depremlere dayanıklı hale getirmeyi de ikinci kanadımız olarak görüp, eş zamanlı planlar üretip uygulamalıyız” dedi.