Bacasız sanayi olarak nitelendirilen turizm, Türkiye ekonomisinin cari açığa karşı kozu ve en önemli gelir kaynaklarından biri olmaya devam ediyor. Bu doğrultuda Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025 yılı için 65 milyon turist ve 64 milyar dolar gelir hedefini koruyor. Turizm, ülke ekonomisine sağladığı doğrudan katkının yanı sıra istihdam ve kültürel ilişkiler açısından da stratejik önem taşıyor.
Türkiye’nin turizmdeki gücü, farklı ziyaretçi profillerine aynı anda hitap edebilmesinden geliyor. Rusya gibi Kuzey Avrupa ülkelerinden gelenler ağırlıklı olarak deniz-kum-güneş üçlüsüne yönelirken, Güney Avrupa, Uzak Doğu ve ABD’den gelen ziyaretçiler için ülkenin zengin arkeolojik mirası ön plana çıkıyor. Son yıllarda bu çeşitliliğe, özellikle Avrupa ve Orta Doğu’dan gelenlerin artan ilgisiyle sağlık turizmi de eklendi.
HEDEF BÜYÜDÜ
Kovid-19 sonrası dönemde güçlü bir ivme yakalayan sektör, sonrası için hedef büyüttü. 2021’de 30 milyon turist ve 30 milyar dolar gelir kaydedilirken, 2024 itibarıyla bu rakamlar 62 milyon turist ve 61 milyar dolara ulaştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2025 için açıkladığı hedef ise 65 milyon turist ve 64 milyar dolar turizm geliri. Bakanlık verilerine göre, bu yılın ilk beş ayında ülkeye gelen yabancı ziyaretçi sayısı 15.63 milyona ulaşırken, mayıs ayında ise 5.04 milyon turist ağırlandı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayben Koy, turizm sektörünün cari açık üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Turizmin, Türkiye’de hizmet ihracatının en büyük kalemlerinden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ayben Koy, sektörün döviz girdisi ve istihdam yaratması açısından stratejik bir rol oynadığını ifade etti.
ÇARPAN ETKİSİ
Turizmin konaklama, ulaşım, eğlence ve perakende gibi birçok sektörü besleyerek çarpan etkisi yarattığını söyleyen Prof. Dr. Ayben Koy, bu etkinin cari açık üzerindeki olumlu rolüne dikkat çekti. Prof. Dr. Ayben Koy, “Türkiye ekonomisinin kronik yapısal sorunlarından birisi cari açıktır. Enerji ithalatı ve yüksek dış ticaret açığı nedeniyle oluşan cari açık makroekonomik kırılganlıkları da arttırıyor. Turizm sektörü, döviz kazandırıcı bir alan olarak cari açığın azaltılmasında bir denge unsuru olarak işlev görüyor” dedi. Prof. Dr. Ayben Koy, Türkiye ekonomisinin farklı dönemlerine ait yapılan araştırmaların da turizm gelirlerindeki artışın cari açığı azaltan rolünü desteklediğini belirterek, “Hatta bu etki turizm gelirlerinin diğer sektörlerdeki çarpan etkisinden dolayı hesaplanan miktarlara göre daha yüksektir.” diye konuştu.
Bu yaz sezonunda beklenen güçlü turist akışının cari açık üzerindeki baskıyı azaltacağını ifade eden Prof. Dr. Ayben Koy, Türkiye’nin 2024 yılı haziran-ekim döneminde turizm gelirlerinin desteğiyle 5 ay sürekli cari fazla verdiğini hatırlattı.
YAZ AYLARINDA CARİ FAZLA
Orta Doğu’daki çatışmaların rezervasyonları kısmi olarak azalttığını ancak gerginliğin azalmasıyla beklentilerin tekrar olumluya döndüğünü belirten Prof. Dr. Ayben Koy, şu değerlendirmeyi yaptı: “Rusya-Ukrayna Savaşına rağmen 2024 yılı oldukça başarılı geçti. 2025 yılın da ise Orta doğudaki çatışmalar turizm sektöründe rezervasyonları kısmi olarak azalttı. Fakat Orta doğudaki gerginliğin azalması, küresel risklerin öngörülebilirliğini arttırırken turizm ile ilgili beklentileri tekrar olumlu yönde etkiliyor. Özellikle 2025 yılı ağustos ve eylül aylarında Türkiye ekonomisinin cari fazla vermesi mümkün görünüyor.”
SEKTÖRDE ÖNE ÇIKAN RİSKLER
Prof. Dr. Ayben Koy, sektördeki olumlu beklentilere rağmen bazı risklerin de bulunduğunu belirtti. İçinde bulunduğumuz coğrafya ve küresel gelişmelerin yanı sıra hizmet kalitesinin korunmasının önemine değinen Prof. Dr. Ayben Koy, “Türkiye yalnızca coğrafyası ile değil sunduğu nitelikli hizmet ile turistlerin tercih ettiği ülkeler arasında. Sektörün sürdürülebilirliği, rekabetçiliğin sağlanması adına kalite çok önemli” dedi.
Değerli Türk Lirası’nın da bir risk unsuru olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ayben Koy, şunları söyledi: “Türk Lirası’nın değerinin yüksek olması, 2025 yılında Türkiye’de diğer sektörlerdeki ihracatçıların yaşadığı ortak sorunlar turizm sektörünü de benzer şekilde etkiliyor. TL’nin değerli oluşu hem rekabeti zorlaştırıyor, hem de sektörlerde düşük karlılığa neden olabiliyor.”
PAHALI DESTİNASYON RİSKİ
Türkiye’nin cari açığa karşı en önemli kozlarından biri olan turizm sektörünü değerlendiren İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Turizm, Türkiye’nin cari işlemler hesabında mal ihracatının ardından en güçlü gelir kalemini oluşturmaktadır. Geçen yıl elde edilen 115 milyar dolarlık hizmet ihracatının yarısı tek başına turizmden sağlanmıştır” diyerek sektörün büyüklüğüne işaret etti.
Turizmin, dış ticaretten kaynaklanan açığın dengelenmesindeki hayati rolünü vurgulayan Aslanoğlu, şöyle devam etti:
“Sektörün bu büyük katkısı, dış ticaretten kaynaklanan açığın hizmet ihracatı fazlasıyla dengelenmesini ve cari işlemler dengesinin artıya dönmesini sağlamaktadır. Turizm dünyanın üçüncü büyük ihracat ürünü. Türkiye normal koşullarda dünyanın en çok turist çeken ilk 5-6 ülkesi arasında olduğu için, cari işlemler hesabı açısından çok önemli, artı veren ve yüksek bir sektördür.”
Prof. Dr. Aslanoğlu, 2025 yılına ilişkin beklentisinde pahalılığın olumsuz etkilerine işaret ederek, “Fakat 2025 yılında bu katkının, rekabet gücümüzdeki zorluk ve pahalılığımızdan kaynaklanan nedenlerle bir miktar azalmasını bekliyoruz.” dedi.
Bu beklentisinin temelinde son verilerdeki yavaşlama sinyallerinin yattığını belirten Aslanoğlu, Türkiye’nin artan maliyetler nedeniyle turistler için “pahalı” bir destinasyon haline gelmeye başladığını vurguladı.