HABER: AYŞE BAŞAK
Ses dalgaları 19. yüzyılın sonlarında kayıt altına alınmaya başladı. İlk kayıtları yapan mekanik araçlar çok yetersizdi. Başlangıçta ancak 250 ilâ 2500 Hz frekans aralığında kayıt yapılabiliyordu. 20. yüzyılın başlarında ses dalgaları elektrikli mikrofonlarla elektromanyetik kayıt cihazlarına kaydedilmeye başlandı. 1945’ten itibaren manyetik bantlara kayıt teknolojisi kullanılır oldu. 1975’te dijital teknolojinin kullanılmaya başlanması ile birlikte manyetik kayıt cihazları yavaş yavaş tarihe karışıp nostalji nesnelerine dönüştüler. Günümüzde ses kaydı dijital olarak yapılıyor.
ÖZEL SAYI ANISINA
İngiliz müzik grubu Massive Attack, bugüne kadar en çok sevilen albümleri olan Mezzanine isimli albümlerinin 20’nci yılını kutluyor. Bu özel senenin anısına albümlerini hiç de alışık olunmayan bir şekilde kayıt altına alacaklar. Grubun üçüncü albümü olan Mezzanine, ETH Zürih Laboratuvarı’ndan Prof. Robert Glass ve Rice Üniversitesi’nden Reinhard Heckel tarafından DNA’da saklanacak. Bu tekniğin çok yeni olduğunu ve henüz üç yıl önce keşfedildiğini söyleyelim. Bu iş ile söz konusu teknik ilk kez ticari bir amaçla kullanılmış oluyor.
2 AY SÜRECEK
Ses dijital olarak 15 MB büyüklüğünde bir dosya olarak hazırlandı. Format olarak Opus adı verilen, mp3’e göre daha iyi olduğu düşünülen format kullanılmış. Dijital kodlama bir ve sıfır sayıları ile yapılırken DNA molekülünde A, C, G ve T harfleri ile sembolize edilen kodlar mevcut. Dijital data 920 bin kısa DNA çubuğuna bölünüp bir Amerikan firması tarafından hazırlanan 5 bin adet ve her biri sadece 160 nanometre olan cam kürelerin içine yerleştirilecek. Tüm bu küreler bir şişe suyun içinde saklanacak. Küreler çok küçük ve gözle görülmüyor. Tüm bu işin iki ay sürmesi planlanıyor.
BİNLERCE YIL KORUNABİLİR
Prof. Robert Glass, DNA’da bilgi saklama yöntemiyle müziğin yüzlerce hatta binlerce yıl boyunca saklanabileceğini belirtti. Prof. Glass, bilindik saklama yöntemlerine göre daha karmaşık ve pahalı olan DNA’da bilgi saklama yönteminin avantajının ise kopyalama yapılmak istendiğinde milyonlarca kopyanın hiç çaba sarf etmeden yapılabileceği olduğunu söyledi.
KANSIZ ŞEKER ÖLÇÜMÜ
Diyabet hastaları, parmağa batırılan iğnelerle kan örneği alarak her yerde kolayca şeker ölçebiliyor. Ancak yeni keşfedilen bir şeker ölçüm teknolojisi, şeker hastalarının işlerini kolaylaştıracak.
İngiltere’de bulunan Bath Üniversitesi araştırmacıları, grafin bazlı bir cihaz geliştirdi. Cihazın sadece derinin üzerinde durması yeterli. Cihaz kan örneği almaya gerek duymuyor. İçinde bulunan minyatür sensörler ile şekeri dışarıya alan minik elektrik akımlarını kullanıyor. Dışarıya alınan şeker ölçülüyor. Bu da anlık bir şeker ölçüm bilgisi veriyor. İşlem sürekli olarak yenilendiğinden her 10-15 dakikada bir şeker ölçümü yapılmış oluyor. Ölçülen değer kablosuz olarak gönderiliyor. Bu yöntem ile ucuz, kansız, zahmetsiz ve kesinliği olan bir şeker takibi yapmak mümkün olabilir. Örneğin cep telefonlarına bağlanan cihaz ile şekeriniz cep telefonundan izlenebilir.