Çin ile hipersonik teknolojilerdeki farkı kapatmayı hedefleyen ABD, bu alanda önemli bir eşiği daha geride bıraktı. Houston merkezli teknoloji girişimi Venus Aerospace, Döner Patlayıcılı Roket Motoru (RDRE) ile ülke tarihinde bir ilke imza atarak ilk uçuş testini başarıyla tamamladı.
İLK UÇUŞ BAŞARISI
New Mexico’daki Spaceport America’da gerçekleştirilen testle birlikte, RDRE motoru ilk kez gerçek uçuş koşullarında denendi ve başarılı sonuçlar verdi. Bu motor teknolojisi, geleneksel pistlerden havalanarak ses hızının dört ila altı katına kadar çıkabilecek yeni nesil hava araçlarının önünü açmayı hedefliyor.
1980’lerden bu yana teorik olarak geliştirilen ancak daha önce uçuşta test edilmemiş olan RDRE teknolojisi, Venus Aerospace tarafından daha küçük, verimli ve ekonomik hale getirildi. Şirketin geliştirdiği bu tahrik sistemi, hem askeri hem de sivil uygulamalarda devrim yaratabilecek potansiyele sahip.
YÜKSEK HIZLI SEYAHAT
Venus Aerospace, RDRE motorunun sadece laboratuvar ortamlarında değil, gerçek uçuş koşullarında da güvenilir ve verimli şekilde çalışabildiğini vurguluyor. Bu gelişmeyle birlikte yüksek hızlı seyahat artık daha erişilebilir, sürdürülebilir ve uygun maliyetli hale geliyor.
Şirketin açıklamalarına göre, bu motor gelecekte Los Angeles’tan Tokyo’ya iki saatten kısa sürede ulaşabilecek yolcu uçaklarının altyapısını oluşturacak. RDRE’nin, firmanın özel tasarımı olan VDR2 hava soluyan patlamalı ramjet sistemiyle entegre çalışması planlanıyor. Bu kombinasyon, uçakların roket güçlendiriciye ihtiyaç duymadan pistten kalkarak Mach 6’ya ulaşmasını sağlayacak.
HEDEF MACH 4 UÇAK
Venus Aerospace’in nihai hedefi ise Stargazer M4 adını verdikleri, Mach 4 hızında uçabilecek yeniden kullanılabilir bir yolcu uçağı geliştirmek. RDRE teknolojisinin ölçeklenebilirliği ve güvenilirliği bu vizyonun temel yapı taşlarından biri olarak görülüyor.
Motorun performansına ilişkin yapılan değerlendirmelerde, dönen patlamalı yanma (rotating detonation) tekniğinin yüksek basınç kazanımı sağlayarak performansta çarpıcı iyileşmeler sunduğu belirtiliyor. Bu yöntemle geliştirilen Venus RDRE, yalnızca çalışan değil, aynı zamanda güvenli ve sürdürülebilir şekilde çalışan bir sistem olarak öne çıkıyor.
YENİ NESİL REKABET
Venus Aerospace, hipersonik motor geliştiren tek ABD şirketi değil. Ülkede birçok girişim bu alanda stratejik yatırımlar gerçekleştiriyor. Bu şirketlerden biri de Anduril Industries. Firma, SM-6 füze sisteminin menzil ve hızını Mach 5-7 aralığına çıkarmayı hedefliyor ve bu doğrultuda 21 inçlik katı yakıtlı roket motorunu başarıyla test etti.
Bir diğer iddialı girişim ise eski SpaceX mühendisleri tarafından kurulan Castelion. Şirket, hipersonik menzilde çalışacak uygun maliyetli silah sistemleri üzerinde çalışıyor ve bu projeler için 100 milyon dolarlık yatırım topladı. 2027 yılına kadar bu sistemlerden birinin tamamlanması bekleniyor.
YOLCU JETİ YARIŞI
Georgia merkezli Hermeus, Mach 5 hızına ulaşması hedeflenen Quarterhorse adlı uçağı geliştiriyor. Şirket, bu hedefe ulaşmak için modifiye edilmiş Pratt & Whitney F100 motoru ile ramjet teknolojisini birlikte kullanmayı planlıyor. Aynı zamanda Halcyon adlı hipersonik yolcu jetinin de 90 dakikada Londra-New York arası uçuş yapması hedefleniyor.
Ursa Major ise Hadley motoru ile hipersonik hızlara ulaşmayı başardı. Şirket, ayrıca atmosfer içi ve dışı görevler için geliştirilen Draper adında yeni bir sıvı roket motoru üzerinde de çalışıyor.
PENTAGON DESTEĞİ
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Kratos Defense & Security Solutions ile 1,45 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza atarak hipersonik test altyapılarını güçlendirmeyi hedefliyor. Şirketin Erinyes adlı hipersonik test platformu Mach 5’in üzerinde hızlara ulaştı. Kratos ayrıca düşük maliyetli hipersonik drone sistemleri de geliştiriyor.
ABD’de hipersonik alanda çalışan bu yenilikçi girişimlerin teknolojilerini geliştirmeye ve test etmeye devam etmesi, ülkenin bu alandaki stratejik açığını kapatmasına katkı sağlıyor. Bu da küresel savunma dengesinde Amerika’nın yeniden avantaj kazanmasına olanak tanıyor.