2024 ekonomik anlamda zorlu bir yıldı. Artan finansman maliyetleri ve ihracat pazarlarındaki zayıf seyir, reel sektörü fazlasıyla zorladı. Yüksek enflasyon, toplumun dar ve orta gelirli kesimlerinin satın alma gücünü düşürdü. Sonuç olarak bir taraftan ekonomik büyüme yavaşlarken diğer taraftan refah artışı dengeli biçimde tabana yayılamadı.
Artık 2025'teyiz. Adet olduğu üzere insanlar ve şirketler yeni yıla daha umutla bakma eğiliminde. Umarım 2025 yılı, makroekonomik istikrar, iktisadi aktivitenin canlılığı ve gelir dağılımı açısından daha pozitif gelişmelere sahne olur. Bu yazıda öncü göstergeler ve mevcut trendlerin 2025'e dair nasıl bir tablo çizdiğini özetlemeye çalışayım.
PARA POLİTİKASI VE ENFLASYON
Merkez Bankası'nın yılın son toplantısında politika faizini indirmesi, 2025 yılı için önemli bir gösterge. Henüz aylık enflasyon oranları beklendiği hızda gerilemese de yıllık enflasyon trendindeki aşağı yönlü seyir, fiyatlama davranışlarındaki normalleşme emareleri, hizmet fiyatlarındaki katılıkların hafif çözülmeye başlaması ve çekirdek enflasyonun aylık yüzde 2'nin altına gelmesi gibi gelişmeler, politika faizindeki düşüş için Merkez Bankası'na belli bir alan açtı.
2025'te politika faizi inmeye devam edecektir. Ancak buradan sıkı para politikasından vazgeçildiği anlamı çıkarılmasın. Merkez Bankası, politika faizindeki düşüşü gerçekleşen ve beklenen enflasyondaki gelişmelerle uyumlu biçimde gerçekleştireceğinin sinyalini net olarak verdi. Bu da makul seviyelerde pozitif reel faizle yola devam edileceği anlamına geliyor. Merkez Bankası'nın 2025 yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde 21. Piyasa beklentisi ise yüzde 27 civarında. Enflasyonun yüzde 21'e kadar inebileceğini söylemek biraz iddialı olur. Mevcut eğilim, enflasyonun kabaca yüzde 25-27 aralığında bir noktada yılı kapatmasının daha muhtemel olduğunu gösteriyor.
İKTİSADİ AKTİVİTE, İHRACAT VE KUR
Eğer beklenmedik bir şok yaşanmaz ve enflasyon bu seviyelerde gerçekleşirse, Merkez Bankası'nın politika faizini yıl sonuna doğru yüzde 30'a çekme ihtimali belirginleşir. Yılın ilk yarısı – özellikle de ilk çeyreği – iç talep açısından görece daha zayıf geçebilir; fakat faizlerin kademeli olarak ineceği senaryosunda, iktisadi aktivitenin yılın ikinci yarısında hissedilir bir canlanma yaşayabileceğini söyleyebiliriz.
Normalde küresel ekonominin 2025'te geçen seneye kıyasla bir tık toparlanabileceği bekleniyordu; ancak Trump'ın seçim zaferi belirsizlikleri artırdı. Trump'ın başta Çin olmak üzere ABD'nin ticaret partnerlerine yönelik izleyeceği tutum, 2025'in ilk yarısında netlik kazanacaktır. O zamana kadar kısa vadeli dalgalanmaların yaşanması kuvvetle muhtemel. Trump'ın politikalarının alternatif bir tedarikçi olarak Türkiye'nin işine yarayabileceği, birçok kurum ve analist tarafından dillendiriliyor.
Dolayısıyla 2025'in yine ikinci yarısının ihracat performansı açısından geçen seneye kıyasla daha iyi geçme ihtimali var. Ama burada bir diğer belirleyici unsur olan döviz kurlarını göz ardı etmemek lazım. 2024 yılında döviz kurlarının oldukça dar bir bantta hareket etmesi, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'nın elini güçlendirirken, ihracatçıların rekabet gücü açısından olumsuz bir gelişme oldu. Piyasaların 2025 ortalama dolar/TL kuru beklentisi 42 civarında. Bugünden ortalamada bu seviyelerin yakalanıp yakalanamayacağını kestirmek güç. Döviz kurlarını etkileyen çok fazla iç ve dış unsur var. Ama 2025'te döviz kurlarının enflasyondaki aylık gelişmelerle uyumlu bir seyir izlemesi daha olası gibi görünüyor. Bu durum ihracatçıların 2025'i görece daha iyi geçirmelerini sağlayabilir.