Tezhip ve minyatür sanatçısı Figen Tekiner’e göre sanatçı, tüm sanat dallarında olduğu gibi tezhipte de her dönemi ayrı ayrı inceleyip bu alanlarda yeterlilik kazandıktan sonra kendi tarzını oluşturabilir. “Sanatçı fırçasını hem yumuşak hem de en sert şekilde kullanabilmeli” diyen Tekiner, tezhip sanatını ‘iyilik ve huzuru bulma hali’ olarak tanımlıyor.
Eserleri bu ay İTO Yeni Camii Hünkâr Kasrı’nda sergilenen Tekiner, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı:
SANAT BİLMEKTİR
Sanatçısınız ve öğrencileriniz var. “Öğrencilerim önce tezhibin dönemlerini çalışacak, sonra kendi tarzlarını oluşturacak” diyorsunuz. Sanat bu kadar teknik bilgi ister mi?
Elbette, tam olarak sanat önce bilmektir diyebiliriz. Yüzyıllardır var olan bir sanat dalının dönemlerini bilip onları evvela çalışmadan sanatçının kendi tarzını oluşturması mümkün değil. Bir de dönemler sıra ile meşk edilmeli. Önce Uygur döneminden başlanır, Selçuklu, Osmanlı bu şekilde gider. Osmanlı tezhip geleneğinin de kendi içinde çok ayrı dönemleri var.
Renkler, desenler farklılaşıyor sanırım…
Rengine, hatta rengin tonlarına, desenine, desenin sıklığına bakarak eserin hangi döneme ait olduğunu anlayabilirsiniz. Osmanlı tezhip geleneğinde desen ve renk bakımından en çeşitli dönemi Kanuni dönemi olarak ifade edebiliriz.
SADECE FATİH DÖNEMİNDE
Osmanlı tezhip geleneğinde gittikçe ince detayları artan eserler görüyoruz…
Evet, Selçuklu tezhibine baktığımızda iri desenler ve dar renk skalası görürken, Fatih döneminde tam tersi daha küçük desenlerle birlikte renk çeşidinin de arttığını görmek mümkün. Klasik tezhibin başlangıcı II. Beyazıt’tır. Sonraki dönemlerde Avrupai etkiler de eserlere yansımış tabii. Mesela bazı renkler sadece bazı dönemlere özgü. Sonradan unutulmuş, kullanılmamış.
Örneğin?
Mesela Fatih dönemine ait yeşil ve çivit mavisine yakın lacivert. Bu, sadece o dönem eserlerinde kullanılmış. 16. yüzyılda bu renklerin tonları değişmiş. Fatih döneminde kullanılan bu çivit mavisine yakın ton bir miktar koyulaşır ve ‘bedahşi laciverdi’ adını alır. Yine bu yüzyılda renkler parlak, doygun ve çeşitlidir. Örneğin 17. yüzyılda lal kırmızısı olarak bilinen bir renk kullanılmaya başlanır. Yeşiller de daha parlak bir hal alır.
KENDİ TARZINI OLUŞTURMAK
Bizler hep tezhip sanatını aynı formda görüyoruz. Her sanatçının kendine özgü bir formu oluşuyor mu?
İlham kaynaklarımız geleneksel tezhip sanatı olunca temelde aynı çerçeve söz konusu oluyor. Ancak dönemleri bitiren bir sanatçı, elbette kendi tarzını oluşturabiliyor. Kimi zaman bu sanat dalında hiç kullanılmamış bir çiçeği, bir yaprağı kullanarak kendi tarzınızı açığa çıkarıyor-sunuz. Kimi zaman desenleri yerleştirme üslubunuzla farklılaşabiliyorsunuz. Ancak elbette yeni üslup, tezhibin özünü koruyacak şekilde olmalı.
Eserlerinizin bazılarında sedef işlemeler de mevcut örneğin…
Tezhibin ruhunu muhafaza edecek bir şekilde sanatçı kendi dokunuşlarını uygulayabilir eserlerine. Ben de bazı eserlerimde sedef ile süsleme yapmayı tercih ediyorum. Bu şekilde icra edeceğim eserlerde öncelikle sedef işleyeceğim bölmeyi oyuyorum, sonra sedefi buraya nakşediyorum.
ESERİ KORUYOR
Biraz da kağıtlardan bahsedebilir miyiz?
Tezhipte kullanılan kağıt da en az teknik kadar önemli. Bizler hem tezhibin zarafetini artıracak hem de eserin daha uzun ömürlü olmasını sağlayacak el yapımı kağıtlar kullanırız. Bu kağıtların yapımında asit yok. Doğal pamuk ve keten var. Organik kağıdın yapılması aylar sürer. İçinde asit olmadığı için malzemelerin bütünleşmesi zaman alır.
Sergide çocuk resimleri de var. Bunları da anlatabilir misiniz?
Bunlar tezhiple büyüyen çocukların dünyasından yansıyanlar. Sanatçı anne babaların evlerindeki rutini, çocuklar kendilerine yansıyan şekilde çizdi. Burada aslında bir ilham olmak istedik. Sanatın dokunduğu her şeyi nasıl güzelleştirebileceğini ve küçük yaştan itibaren her çocuğu bir sanat dalı ile bütünleştirebilmenin önemini anlatmak istedik.
HER GÜN ÇALIŞMAK
“Rahat bir ortamda ve her gün az da olsa çalışmak en büyük rutinim diyebilirim. Sanatçı, kazandığı melekeyi kaybetmemek için her gün mutlaka sanatına vakit ayırmalı.”
KURT KILI FIRÇA
“Tezhip, ayrıntılara hitap eden bir sanat dalı. Fırçalarımız neredeyse tek bir kıl inceliğinde. Eserimizde sert bir dokunuş gerekiyorsa kurt kılından yapılma fırça, yumuşak bir dokunuş gerekiyorsa kedi, porsuk kılından yapılma fırçaları kullanıyoruz.”
ESTETİK DUYGUSU
“Bu sanatın 2000 yılından beri içindeyim. Bu kadar uzun süre bir sanatla iç içe olunca bir süre sonra o sanat tarafından kuşatılıyorsunuz. Estetik duygunuz gelişiyor. Sanatı huzura ve iyiliğe açılan kapı olarak tanımlayabilirim.”