Türkiye’de 36 ilde yaşanan zirai don olayının etkileri sürürken, kayısıdan cevize, incirden kiraza kadar birçok ürün olumsuz etkilendi. Sahada hasar tespit çalışmaları devam ederken önümüzdeki dönemde yaşanabilecek olası don olayına karşı alınabilecek önlemler gündeme geldi.
YAKIN ZAMANDA TÜRKİYE’DE
Zirai don tehlikesine karşı alınacak önlemlerin başında nanoteknoloji ürünleri geliyor. Yüksek Ziraat Mühendisi Ender Şener, eksi 4 derecelik sıcaklıklarda bitkilerin korunması için dünyada bazı yöntemler uygulandığını belirterek, şu bilgiyi verdi: “Nanoteknoloji firmaları bunun üzerine çalışmalar yapıyor. Özellikle kuzey bölgelerde yaşayan bitkilerden aldıkları bakterileri şu an laboratuvarda nano ürünlerle çoğaltıp, bitkilere uygulayıp, eksi 4 dereceye kadar olan sıcaklıklardan koruduklarını söylüyor. Biz de onlarla iletişim halindeyiz. Şu an bazı nanoteknolojik ürünleri kullanıyoruz. Eksi 1-2 dereceye kadar koruduğunu biz de gördük. Daha düşük sıcaklıklar için de yeni nanoteknolojik ürünler var. Dünyada kullanılıyor. Bunları yakın zamanda Türkiye’de de kullanacağız.” Bir ürünün heba olmasının tüm yılın kaybedilmesi anlamına geldiğini vurgulayan Şener, bu bakımdan dekar bazlı maliyetlerde nanoteknolojinin daha uygun olacağını söyledi. Şener, “Nanoteknokolojik ürünler daha az maliyetli kullanılabilen ürünler olacak. Bununla ilgili birçok ülke çalışıyor. Tarımda yeni bir dönem başlıyor. Nanoteknoloji, özellikle bu değişen iklimlerde inanılmaz bir fark yaratacak” dedi.
YAĞMURLAMA SİSTEMİ
Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak ise zirai donun şiddetini bir miktar azaltmanın mümkün olduğunu söyledi. Ancak arazilerin çok parçalı olması nedeniyle özellikle meyve bahçelerinde bu tür önlemlerin maliyetinin yüksek olduğunu belirten Çakmak, “Özellikle bu ay yaşanan, çok yüksek derecede eksilere inen bu sıcaklık nedeniyle alınan önlemlerle ortam sıcaklığını ancak 2-3 derece düşürebilmek mümkün. O yüzden de bu don olayının şiddetini azaltabilirsiniz. Bunlardan birincisi sisleme yağmurlama dediğimiz sistemlerle bitki yüzeyini ıslak tutarak o sıcaklığın etkisini bir miktar azaltabilirsiniz. İkinci yöntem ise hava sirkülasyonu yaratılabilir. Duman yaratarak veya ateş yakarak bu ortamın sıcaklığını düşürebilirsiniz. Bu yöntemlerden hangisi size uygunsa onu yaparak, bir nebze olsun donun etkisini azaltmak mümkün” dedi. Bu çözümün ancak büyük işletmeler tarafından uygulanabileceğini söyleyen Çakmak, küçük işletmelerin zorlanacağını, arazi bütünlüğünün önemli olduğunu vurguladı.
TAKVİYE EDİCİ BESİNLER
Çakmak, devletin çiftçiye mutlaka destek olması gerektiğini dile getirerek, şu anda ağaçların yaralı durumda olduğuna, tedavi edici önlemler alınmazsa önümüzdeki yıllarda da bu donun etkilerinin oluşacağına dikkat çekti. Bu sebeple önümüzdeki yılda da çiftçinin yine ürün almakta zorlanacağını ifade eden Çakmak, şunları önerdi: “Bitkileri tedavi edici besin elementleriyle takviye etmeli ve bitkinin su dengesi için toprak suya doymalı. Özellikle dallarda oluşan donma varsa budama yapılarak meyve ağaçlarının hareket etmesini ve canlanmasını sağlamak gerekiyor. Bu önlemleri alırsak önümüzdeki yıllarda bu meyve ağaçlarından ürün alabiliriz. Bu yıl bu önlemlerle ürün alamazsınız.”
ÇİFTÇİNİN DEPREMİ
Fevzi Çakmak, hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini belirterek, şu bilgileri verdi: “Bir anda bütün bölgeleri etkileyen don olayı oldu. Bu, çiftçinin depremidir. Çiftçi, bir deprem yaşıyor. Bursa özelinde 76 bin çiftçi var. 76 bin çiftçinin yüzde 20’si bu zarardan etkilense bu 15 bin çiftçi demek. 15 bin çiftçiye tarım il müdürlüğünün personelini seferber etseniz bunu bir anda tamamlamak mümkün değil. Öncelikle çiftçilerimizin sabırlı olması gerekir. Hasar tespiti için bir an önce tarım il müdürlüklerine müracaat edilmeli. Hasarın olduğu bölgeler de mutlaka afet bölgesi ilan edilmeli. Çiftçinin Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) veya TARSİM yaptırıp yaptırmadığına bakılmadan tıpkı depremde olduğu gibi devlet tarafından zararını telafi edici önlemlerin alınması gerekiyor. Zaten birçok imkansızlıktan dolayı ÇKS kaydını mevcut çiftçinin yarısı bile yaptıramıyor. Çiftçi, desteklerin yetersiz ve zamanında ulaşmamasından dolayı ÇKS kaydı yaptırma gereği duymuyor. Çiftçilerimizin geleceğe dair kaygılarını gidermek için özellikle yüksek oranda zarar gören bölgeleri afet bölgesi ilan etmemiz gerekir.”
DÜNYADA ÖRNEKLERİ VAR
Yüksek Ziraat Mühendisi Ender Şener, iklim değişikliğinin üreticileri zorladığını söyledi. “Normalde nisan ayında sıcaklıklar eksi 1-3 dereceye düşerken eksi 13’ü kimse beklemiyordu. Bu dönemde bazı ağaçlar uyanmadığı veya çiçek aşamasında olduğu için bu kadar zarar olmuyordu” diyen Şener, şöyle konuştu: “Ancak yaşanan eksi 13 derecede çiçeklerin içleri dahi dondu. Üreticilerimiz bu durumda mevcut hava dalgasını artırmak ve duman oluşturmak için saman yaktı. Bazıları da anti don sistemi dediğimiz sprint sistemini kullandı. Bu sistemde her donan su, çiçeğin olduğu iç kısma yaklaşık 80 kalori enerji veriyor. Bu bakımdan içeri su atarak çiçeği korumaya çalıştılar. Ama eksi 13 derecede bunu da yapamıyorlar. Eksi 7 dereceden sonra kullandıkları sprintlerdeki su donuyor. Bu da bitkilerde tam tersi soğuk etkisi yapıyor. Bugüne kadar dünyada ve Türkiye’de kullanılan tüm yöntemlerle çaba gösterdiler ama eksi 13 derecede bunun bir çözümü yok.”