tatil-sepeti

HABER:CANAN BİLGİN

Havaalanlarının büyük metropoller, adalar gibi en çok hava bağlantılarına gerek duyulan yerlerde ‘alan’ ihtiyacı da hızla artıyor. Dünya çapında hava trafiğinin yoğunlaşmasına ve kentsel gelişmenin yayılmasına rağmen, havaalanlarının başka yere taşınması da hâlâ az rastlanır bir olgu. Hong Kong bunu 1998’de, Münih ise 1992’de gerçekleştirdi.
Mevcut havalimanlarında terminal ve hizmet alanlarının yanısıra pistlerin de yetersiz kalması üzerine planlamacılar çözümü deniz üzerinde ‘yüzen havaalanları’ inşa etmekte arıyor. Ancak bu havaalanları için muazzam yatırım gerekiyor. Yüzen havaalanı fikri uzun süredir etrafta dolaşmasına rağmen meyve vermede henüz başarılı olunamaması da bu nedenle sürpriz değil...

TARİHTEKİ ÖNCÜLERİ

Yüzen havaalanı projelerini CNN’de kaleme alan Miquel Ros, bu alanda yıllardır süren fizibilite çalışmalarının, nihai geliştirme ve uygulamanın teknoloji meselesi değil, ekonomi sorunu olduğunu belirtti. Bugünkü teknolojiyle deniz üzerinde havaalanı inşasının mümkün olduğuna dikkat çeken Ros, dünyanın en zorlu ortamlarına meydan okuyan petrol platformlarını buna örnek gösterdi. Ros, “Petrol endüstrisi acil ihtiyaç olduğunda ve finans temin edildiğinde hemen hemen tüm engellerin bir kenara itilebildiğini gösterdi. Aynı şey, günün birinde yüzen havaalanı için de gerçek olabilir” yorumunu yaptı.

Yüzen havaalanı konsepti, II. Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanıyor. Savaş sırasında İngiltere’nin hayati derecede önemli olan Atlantik konvoylarına koruma sağlamak için buzdağlarının üzerine pist inşa etme fikri ortaya atıldı. Habakkuk Projesi olarak tarihte yerini alan bu proje hayata geçemedi ama yüzen havaalanı konsepti canlılığını sürekli korudu.

TOKYO MEGA FLOAT

Yüzen hava yapılarına ilişkin bir başka proje de Japonya’da geliştirildi. Gemi yapımcıları ve çelik üreticilerinden oluşan 17 Japon özel firması, 1995’te Japon hükümetinin de desteğiyle Technological Research Association of Mega-Float adlı bir dernek kurarak, bir yüzer havaalanı tasarlamayı amaçladı. Tokyo Körfezi’nde kurulması planlanan Tokyo Mega-Float adlı proje, kendi türünün en iddialı girişimiydi. Proje, büyük yolcu uçakları için dahi yeterli olan 4 bin metre uzunluğundaki pisti ile yüzen bir yapı olarak adlandırıldı. 1.000 metre uzunluğundaki pist ile küçük ölçekli bir modeli inşa edildi ve testlerle Mega Float’ın uçak operasyonları için uygun olduğu kanıtlandı. Ancak proje daha ileri gidemedi ve daha sonra yapı söküldü.

Benzer teklifler, ABD’de yer sıkıntısı yaşayan San Diego havalimanı için de gündeme getirildi. OceanWorks Development ve Float Inc adlı iki şirket, Point Lama’ya birkaç km mesafede, denizde iki pistli yeni bir uluslararası havaalanı inşa etmek için öneriler sundu. Ancak 20 milyar dolarlık fiyat etiketi çok pahalı bulunan ve teknik fizibilitesine ilişkin şüpheler taşıyan bu proje de hayata geçirilemedi.

BORIS ADASI

Dünyanın en kalabalık hava merkezlerinden biri olan Londra’daki Heathrow havaalanının geleceği konusundaki tartışmalar da yıllardır sürüyor. Londra’nın hava kapasitesi sorununun çözümüne yönelik en dikkat çekici öneriler ise Thames Nehri’nin Kuzey Deniz’le buluştuğu halicin ıslahını gerektiriyor. Ünlü mimar Norman Foster, Londra’nın doğusunda bataklık bir bölge olan Isle of Grain’e dört pistli bir havalimanı inşa edilmesi fikrini ortaya attı.

Londra’nın önceki belediye başkanı Boris Johnson’ın da en önemli destekçileri arasında yer aldığı ve Boris Adası olarak bilinen bu proje, Birleşik Krallık Havaalanları Komisyonu tarafından 2014 yılında reddedildi.

ENERJİSİNİ KENDİ ÜRETİYOR

ABD’li havacılık mühendisi ve bu alanda kapsamlı araştırmalar yapan Terry Drinkard, Boeing 737 veya A320 tipi gibi orta ölçekli yolcu uçaklarının kullanabileceği, aynı zamanda yenilenebilir enerji teknolojilerinden tarım ve yatçılık denemelerine kadar bir dizi ekonomi ve araştırma faaliyetlerine ev sahipliği yapacak yüzen yapı projeleri geliştirdi. Üstelik Drikard’ın geliştirdiği bu konseptte havaalanı enerjide de kendi kendine yeterli olacak, gücünü dalgalardan ve güneşten temin edecekti.

6 PİST İÇİN 63 MİLYAR DOLAR

Londra’da yüzen havaalanı için oldukça iddialı bir öneri de mimarlık firması Gensler and Thames Estuary Research and Development (Testrad) tarafından sunuldu.
The London Britannia adlı projeyle Thames Nehri’nin ortasına bir havaalanı yapılması öngörülüyordu.

6 pistli olarak planlanan havaalanının maliyeti ise yaklaşık 63 milyar dolar seviyelerindeydi. Havaalanı, hızlı ray sistemleri ile su altından tünellerle şehre bağlanıyordu. Ancak Ulaştırma Bakanlığı, İngiltere’de Brexit sonrası bu tür kararların en azından ekim ayına kadar ertelendiğini açıkladı.

08 Ağustos 2016 Pazartesi

Etiketler : Gündem