Türkiye, ihracatının yarıya yakınını AB’ye yapıyor. AB’ye ihracatta yeni dönemle ilgili firmaları bilgilendiren İTO, bu amaçla bir webinar düzenledi. ‘AB’ye İhracatta Yeni Dönem’ başlıklı webinar, İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman’ın katılımıyla çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİNE YÖNELİK ÖNLEMLER
Webinarın açılış konuşmasında iklim hedeflerinin AB’yle olan ihracatı yeniden şekillendirdiğini belirten Salman, şunları söyledi: “AB karar organları tarafından öncelikli gündem maddeleri olarak kabul edilen küresel iklim değişimine yönelik önlemler, karbon nötr ve yeşil dönüşüm hedefleri, dış ticaretteki oyunun kurallarını da yeniden yazıyor. Türkiye’nin, toplam ihracatının yarısını AB üyesi ülkelerle gerçekleştirdiği hesaba katıldığında, bu değişimin ekonomik büyüklüğünü ve niteliğini daha iyi idrak edebiliriz” dedi.
AYNI ZAMANDA ÖDÜLLENDİRİYOR
“Sınırda karbon düzenleme mekanizması yeşil dönüşüm hedefleriyle bu sürecin ekonomik maliyetleri arasında bir denge arayışını ifade ederken yarının değil, bugünün meselesi haline geliyor” diyen Salman, şöyle konuştu: “Bu noktada içinde bulunduğumuz geçiş yılının ardından 2026’da AB’ye ihracatta karbon ayak izine yönelik raporlama ve yeşil dönüşüme uygun olmayan ürünlerle ilgili mali yük devreye alınıyor. İhracatçı firmaların ürünlerinin çevresel faktörlere etkilerini ortaya koyan sertifikalara sahip olması lazım. Ayrıca karbon ayak izi hesaplamalarının ve sürdürülebilir üretim süreçlerinin bağımsız denetim kurumları tarafından onaylanmış olması gerekir. Üçüncü başlığımız da 2024 yılının temmuz ayında yürürlüğe giren ‘Kurumsal sürdürülebilirlik özen yükümlülüğü direktifi’, büyük ölçekli firmaları merkeze alıyor. Bu direktifle söz konusu firmaların tedarik zinciri boyunca insan haklarına ve çevresel standartlara uyum sağlaması hedefleniyor. Burada da işletmelerin sürdürülebilirlik stratejilerini güçlendirmeleri ve uyum süreçlerini hızlandırmaları büyük önem taşıyor.”
İŞLETMELERİN SORUMLULUKLARI ARTIYOR
Başaran Hukuk Bürosu İşletme Danışmanlığı-Dünya Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar: İhracatçı işletmelerin AB’ye uyum için belli başlı yükümlülükleri bulunuyor. Bu sorumlulukları şöyle:
Karbon ayak izi hesaplama ve raporlama: İşletmeler, AB’ye ihraç edilen SKDM kapsamındaki ürünlerinin üretimi sırasında ortaya çıkan doğrudan ve dolaylı sera gazı emisyonlarını hesaplamalı. Bu hesaplamalar, AB’nin SKDM Yönetmeliği’ne uygun olarak ürün bazında yapılmalı. Hesaplanan emisyon verileri, AB ithalatçısına her çeyrekte rapor edilmeli. Rapor için AB’nin yayımladığı SKDM raporlama şablonlarının kullanılması zorunlu.
MRV sistemi kurulması: İzleme, raporlama ve doğrulama süreci için işletmeler, ISO 14064 gibi uluslararası kabul görmüş standartlara uygun sistem kurmalı.
İhracatçılarla anlaşmalar yapılması: AB’deki ithalatçılarla veri paylaşımı ve karbon emisyonlarının raporlanması süreçlerine ilişkin özel hükümler içeren sözleşmeler düzenlenmeli.
Karbon yoğunluğu azaltma stratejileri: Üretim süreçlerinde enerji verimliliğini artırıcı yatırımlar yapılmalı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı teşvik edilmeli. Düşük karbonlu hammadde kullanımı ve atıkların geri dönüşümü artırılmalı.
Tedarik zinciri ve yönetimi: İşletmeler SKDM yükümlülüğü altında AB’ye gönderdikleri ürünlerin tüm tedarik zincirini gözden geçirmeli ve tedarikçi firmalardan da karbon emisyonlarını talep etmeli. Tedarik zincirinin karbon ayak izi ihracatçıya yansıyacağı için zincirin her halkasında karbon azaltıcı önlemler alınmalı.
YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ KAÇIRAN DEZAVANTAJLI OLACAK
Başaran Hukuk Bürosu İşletme Danışmanlığı Avukat Dr. Eda Mutlu Serter: Teknoloji yatırımları, karbon azaltım projeleri, yenilenebilir enerji sistemleri ciddi sermaye gerektiriyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı, SKDM, iklim hedefleri aciliyet gerektiriyor. Yeşil dönüşümü gerçekleştiremeyen firmalar, ihracatta ve iç piyasada dezavantajlı hale gelecek. Özel sektörün bu yükü tek başına taşıması mümkün değil. Bu yüzden teşvik ve finansman şart.