tatil-sepeti

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, dünyada hızlanan ticaret çarklarının Türkiye’ye olan talebi belirgin düzeyde artırdığını ve yılın ilk 9 ayında Türkiye ihracatının geçen yıla göre yüzde 36 artışla 161 milyar dolara ulaştığını kaydetti. Avdagiç, söz konusu ihracatta imalat sanayinin payının yaklaşık yüzde 95 seviyesinde olduğuna dikkat çekti.

SINIRLARI ZORLUYORUZ

İmalat sanayinin çok yoğun bir tempoda dış pazara mal yetiştirme telaşında olduğunun altını çizen Avdagiç, “Kapasite kullanım oranımız yüzde 78 düzeyine erişti. Büyüme verisinde de stoklarda 5 puanlık azalma gördük. Yani talebe yetişebilmek için kurulu kapasitemizde de, stoklarımızda da sınırı zorluyoruz” dedi.
Avdagiç, bir yandan da yeşil mutabakatın en büyük ticaret partnerimiz Avrupa’nın bir numaralı gündem maddesi olduğunu hatırlatarak, e-ticaretin ise pandemi sonrasında artık hiçbir işletmenin kayıtsız kalamayacağı boyutlarda olduğuna işaret etti.

FİNANSMAN VE ARAZİ DESTEĞİ

“Meseleye nereden bakarsanız bakın, sonu yatırıma çıkıyor” diyen Avdagiç, sözlerine şöyle devam etti: “Reel sektörün öncelikle yeni siparişlere yetişebilmesi ve tedarikçi pozisyonunu kuvvetlendirebilmesi için bir yatırım atağına girmesi lazım. Diğer yandan yeşil mutabakat sürecinde Avrupa ile ticaretini koruyabilmesi ve e-ticarette yurt içinde ve yurt dışında büyüyen pastadan pay alabilmesi için de bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor. Aksi takdirde orta-uzun vadede rekabet sıkıntısı çekeceğimiz gün gibi aşikar. Bu noktada yatırımların önünü açmak için hem finansman hem de arazi temini noktasında desteğe ihtiyaç var.”

TEK SEÇENEK YATIRIM

Finansman maliyetlerinin küresel enflasyon ve dünyada yaklaşmakta olan parasal sıkılaşma süreci nedeniyle kısa sürede tatmin edici boyutta düşüş yaşama ihtimalinin zayıf olduğuna dikkat çeken Avdagiç, önerilerini de şöyle dile getirdi: “Bizim bu yatırımları geç kalmadan yapmamız gerekir. İTO olarak önerimiz; yatırımlara özel, kamu destekli bir finansman paketi devreye alınıp, bu ağır finansman yükünün yüzde 50’sinin kamu kaynaklarından karşılanması. Bu kredi, işletme sermayesi için kullanılmasın. Sadece üretim kapasitemizi artıracak ya da modernize edecek yatırımlara yönelik kullanılsın. Hatta her yatırıma da değil, burada hedef belirlenerek orta-yüksek ve yüksek düzeyli yatırımlar seçilebilir. Green field yatırımları, yeşil mutabakat çerçevesinde karbon emisyonunu düşürmeye hizmet edecek üretim tesisleri, yapacağı yatırımla ihracatını arttıracağını belgeleyen işletmeler, e-ticaret altyapısını kurmak isteyen, dijitalleşmek isteyen firmalar bu krediden yararlanabilir. Şurası bir gerçek ki, elimizdeki imkanları bugün yatırıma kullanmazsak yarın sipariş kaybı ya da karbon vergisi olarak yine cebimizden ödeyeceğiz. Sadece işverenin cebinden de değil, vergi ve istihdam kaybı olarak tüm ekonomimizin cebinden çıkacak bir kayıp. 2020’li yılları yatırıma yatırım yaparak geçirmek tek seçenek.”

KAYNAK KULLANIMINDA 3 VERİMLİ ALAN

Moody’s’in Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme tahminini 2021 yılı için yüzde 6’dan yüzde 9’a çıkarmasının ardından Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası da (EBRD) rakamları revize etti. EBRD, Türkiye’nin 2021 yılı büyüme tahminini yüzde 5.5’ten yüzde 9’a yükseltti.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şu mesajı paylaştı: “İş dünyası olarak bu ‘değerli’ büyümenin sağladığı kaynağı üç verimli alana kazandırmamız uygun olacaktır:

1. Yatırımlarımıza devam etmeliyiz.
2. Öz kaynaklarımızı güçlendirmeliyiz.
3. İstihdamı ve çalışanlarımızın gelir seviyesini artırmalıyız.”

KDV İADELERİ KAMU BORÇLARINA MAHSUP EDİLSİN

Başkan Avdagiç, KDV iadelerinin farklı bir formülle devreye alınmasının işletmelerin finansman ihtiyacına kayda değer bir katkı sağlayacağını söyledi. Avdagiç, konuyu, çarpıcı bir örnekle anlattı: “500 büyük firmanın KDV yükü, bir önceki yıla göre yüzde 14.3 artarak 12.4 milyar TL olmuş. Bu rakam 500 büyük firmanın toplam mali borçlarının yüzde 2.5’i düzeyinde. KDV iadelerinin bütçeyi sarsacak şekilde nakit olarak hızla ödenmesini beklemek, gerçek dışı olacaktır. Ancak kamu borçlarına mahsup edilebilmesi ya da bankalara teminat sayılması finansmana ulaşımı kolaylaştırır.”

SANAYİ ARSASI ARZINI ARTIRMAMIZ LAZIM

Sanayi arazilerindeki fiyat artışlarına da değinen Başkan Avdagiç, şunları söyledi: “Sanayi arazileri, konut fiyat artışları ile yarışır hale geldi. Üretici elindeki finansmanı arsa teminine kullanırsa, üretim parkına kullanacağı finansman kalmıyor. Türkiye’nin tedarik ülkesi konumunu kalıcı hale getirmek için sanayi arsası arzını artırarak, makul fiyatlarla yatırımcıyla buluşturmalıyız. Ayrıca İstanbul’da olmasa bile yakın illerde OSB sayılarının artması önemli. OSB’lerin rant için kullanılmasına izin verilmemesi için tahsis edilen arsalara makul süre içinde yatırım yapmayanların tahsisleri, süratle yatırım yapacak şirketlere devredilmeli.”

VERGİ YÜKÜNÜ AZALTMAK REKABETİMİZİ GÜÇLENDİRİR

İstihdam üzerindeki vergi ve prim yüklerini daha makul seviyelere çekmenin de yatırımları hızlandırmak adına önemli olduğunu vurgulayan Başkan Avdagiç, “Vergi takozu sıralamasına baktığımızda OECD ortalamasının yüzde 34.6 olduğunu görüyoruz. Türkiye’de bu oran yüzde 39.7 düzeyinde, ortalamanın üzerindeyiz. Bu yükü azaltmak, ihraç pazarlarındaki rekabetçiliğimizi güçlendirir” dedi.

09 Kasım 2021 Salı

Etiketler : Gündem