TCMB bugün gerçekleştirdiği Ocak ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini %9.0 seviyesinde sabit tuttu... Toplantıda bir hafta vadeli repo faizi %9.0 seviyesinde kalırken, gecelik borçlanma ve borç verme oranları sırası ile %7.5 ve %10.5, piyasa yapıcısı fonlama oranı %8.0 ve geç likidite borç verme oranı ise %13.5 seviyesinde kalmış oldu. Karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde medyan beklenti politika faizinin değişmemesi yönünde oluşmuştu. Dolayısı ile, TCMB’nin politika faizini beklentilere paralel değiştirmemesi TL açısından nötr bir gelişme olurken, buna karşılık önceki toplantıda kullanılan “mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğu” cümlesinin metinden çıkarılması faiz indirimlerine tekrar kapı açılmış olabileceğini düşündürdü.
TCMB faizi değiştirmeme gerekçesini, enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanması olarak açıkladı... Kurul, uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlandığını belirtmiştir. Ayrıca, azalan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini tekrarlayarak, küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi ile arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürekliliği açısından finansal koşulların destekleyici olmasının kritik önem arzettiğini ve bu çerçevede politika faizinin sabit tutulmasına karar verildiğini açıklamıştır.
Para politikası duruşuna ilişkin diğer mesaj cümlesi ise tekrarlandı... Kurul’un, para politikası duruşuna ilişkin diğer mesaj cümlesini tekrarladığı görüldü; “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.” Son enflasyon raporunda 2023 yılsonu TÜFE tahmini %22.3 olarak açıklanmıştı. TCMB’nin, son Piyasa Katılımcıları Anketinde ise 2023 yılsonu TÜFE beklentisi %32.5’e, gelecek 12 ay beklentisi %30.4’e ve gelecek 24 ay beklentisi ise %17.2’ye gerilemişti.
Kurulun ekonomiye ilişkin değerlendirmelerinde, büyümedeki yavaşlama eğiliminin iç talepteki görece güçlü seyir ile telafi edildiği ve zayıflayan dış talebin iç talep ve arz kapasitesi üzerindeki etkilerinin şimdilik sınırlı kaldığı belirtilirken, iç tüketim talebi cari denge üzerindeki risklere eklendi... Yurtiçi ekonomik görünüme ilişkin cümlede, yılın son çeyreğine dair göstergelerin zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlama eğiliminin iç talepteki görece güçlü seyir ile telafi edildiğine işaret ettiği belirtildi. İmalat sanayi üzerindeki dış talep kaynaklı baskıların iç talep ve arz kapasitesi üzerindeki etkilerinin de şimdilik sınırlı düzeyde kaldığı değerlendirmesinde bulundu. Diğer taraftan, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığının cari denge üzerindeki riskleri canlı tuttuğu vurgulandı. Kurul ayrıca, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kullanmaya devam edeceğini ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getireceği mesajını da tekrarladı. Öte yandan enflasyona ilişkin değerlendirmede ise, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlandığı belirtildi.
Mevcut politika faizinin yeterli olduğu cümlesinin çıkarılması hemen bir faiz indirimine işaret etmeyebilir…Politika faizi değişmezken, faiz koridorunun genişliği ise 600 baz puan olarak korunmuş oldu. Benzer şekilde, haftalık swap ihalelerinde uygulanacak faizin de politika faizine paralel %9.0 seviyesinde, APİ ortalama fonlama maliyeti ve gecelik repo faizlerinin de bu seviye civarında oluşmaya devam etmesi beklenebilir. Öte yandan, karar sonrası mevcut faiz oranı ile gerçekleşen enflasyona göre hesaplanan politika reel faizi -%33.7 ve beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faiz de -%16.4 seviyesinde hesaplanıyor.
Karar metninde, “mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğu” cümlesinin çıkarılması yeni faiz indirimleri için kapının tekrar aralanmış olabileceğini düşündürürken, buna karşılık aynı metinde enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlandığının belirtilmesi ve büyümedeki yavaşlamanın iç talepteki görece güçlü seyir ile telafi edildiğinin belirtilmesi indirim olasılığının şimdilik düşük olduğuna işaret ediyor. Metinde ayrıca, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kullanmaya devam edeceğini ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getireceği mesajını tekrarlaması bu yönde yeni tedbirlerin gelebileceğini düşündürüyor. TCMB’nin 26 Ocak’ta yayınlanacak Enflasyon Raporu’nda bu gelişmelerle ilgili daha fazla ipucu yer alabilir.
AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi