tatil-sepeti

TÜKENMEZ BİR MERAK KAYNAĞI: İSTANBUL

Şehr-i İstanbul’u gezip, keşfetmeye bir ömür adasanız yine hakkını veremezsiniz. Bu her köşesinden katman katman tarih ve türlü türlü hikayeler çıkan şehir, bitmez tükenmez maceralar, keşifler diyarıdır. İstanbul’u keşfetmek, küçük bir sokağındaki bir yapıdan devasa anıtlarına, büyük meydanlarına varıncaya kadar sebat ister, emek ister. Ayrıntıları görmeyi gerektirir, merakla okumayı, yeni bilgilerle zenginleşmeyi şart koşar. Bu, adım adım ilerleyen uzun bir yolculuktur. Şehirle beraber çağları, kuşakları aşar, bir sokaktan diğerine uzun yolculuklara çıkarsınız. Bu hafta, Fatih Yedikule’de Hacı Evhaddin Caddesi’nde bulunan 1575 yılında Hacı Evhad tarafından kendi adına Mimar Sinan’a yaptırılan camiye gidelim. Şehrin bu uzak köşesinin tadını çıkaralım, öyküsünü öğrenelim.

KASAP HACI EVHAD

Hadîkatü’l-Cevâmi yazarı Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, yapının bânisi Hacı Evhad’ın devrin kasap ustalarından olduğunu söylüyor. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde 17. yüzyıl İstanbul’unun binalarını anlatırken Hacı Evhad Camii’nin de adını veriyor, ancak başka bir detaya yer vermeksizin sadece Mimar Sinan yapısı olduğunu aktarıyor. Kasap Hacı Evhad, mihrâbın önündeki hazirede medfun.

MİMAR SİNAN’IN İZLERİ

Sinan’ın çatılı camilerinden olan Hacı Evhad Camii, dikdörtgen planlı ve kâgir bir yapı. Son cemaat yeri ve çatısı ahşap malzemeden inşa edilmiş. Kesme küfeki taşından yapılmış olan tek şerefeli, süslü ve zarif minaresi caminin sağında yer alıyor. Kadınlar ve müezzin mahfili bulunan caminin mihrâbı alçıdan yapılmış. Minber ve kürsüsü ise ahşap.

TEKKE DE VARDI

Bir zamanlar cami ile aynı adı taşıyan tekkesi İstanbul’da çok meşhurmuş. Merkez Efendi Camii haziresinde medfun olan Seyyid Hüseyin Efendi, Hacı Evhad Tekkesi’nin önemli şeyhlerinden biri ve Süleymaniye Camii’nin vaizlerindenmiş. Günümüzde cami avlusunun batısında olması gereken tekke, mutfak ve tevhidhâne binaları yerlerini başka yapılara bırakmış durumda. Tekkelerin kapatılmasının ardından bir süre mahallenin ihtiyaç sahiplerine hizmet eden ve konut olarak kullanılan derviş hücreleri zaman içinde yıkılıp yok olmuş. Günümüzde caminin üç kuyusundan yalnızca biri kullanılabilir durumda. Cami, inşa edildiği 16. yüzyıldan bu yana pek çok kez tamir edilmiş. En ayrıntılı onarım, 19. yüzyılda, Sultan Abdülmecid döneminde yapılmış. Bu onarımın üzerinden çok zaman geçmeden, 1920’de bir yangın çıkmış ve cami harabeye dönmüş. Bu yangından sonra dört duvardan ibaret kaldığı zaman zarfında içindeki tüm çiniler çalınmış. Bunların birbirinden güzel İznik çinileri olduğu düşünülür. Hacı Evhad Camii, 1936-1943 yılları arasında, 1945’te ve 1956 yılında tamir ve restore edildi. Fakat son cemaat yeri ve orijinalinde kurşun kaplı olan çatısı aslına uygun yapılmamış ve bu suretle caminin özgünlüğü bozulmuş.

ÖMRE BEDEL BİR AVLU

Hacı Evhad Camii’nin kendisi kadar güzel bir avlusu var. Asırlık ağaçların gölgelediği bu huzurlu avlu, Yedikule’deki bu küçük camiyi görmek için başlı başına bir neden sayılabilir.

Haftaya bu köşede tekrar görüşünceye kadar iyi gezmeler, iyi seyirler.

HACI EVHAD CAMİİ’NİN KİTABESİ

Hacı Evhad kim bu zibâ câmi’i
Yapdı lillah eyleyüb bezl-i direm
Sâhibü’l-hayra yaraşur ol ki ger
Alemin cömerd kassâbı disem
Didi târihin Azîzî-i hakîr
Hacı Evhad Câmi’i misl-i Harem

14 Eylül 2018 Cuma

Etiketler : Gündem