tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

2018’e ulusal ve uluslararası düzeydeki finans kurumlarının raporlarına yansıyan bir iyimserlikle başladık. Raporların hemen hemen tümünde, dünya ekonomisinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin geniş bir bölümünün dahil olduğu ‘senkronize’ bir toparlanmanın devam edeceği belirtiliyor. Bu tablo, hiç şüphesiz, bir süre sonra uluslararası finans kurumlarının raporlarına, Türkiye ekonomisinin 2018 büyüme öngörülerinin revizyonu olarak yansıyacak. Çünkü küresel ekonomi ile ilgili olumlu beklentiler, Türkiye açısından iki önemli döviz geliri kazandıran alan, ihracat alanı ve turizm sektörü açısından olumlu beklentiler içerisinde olmamızı sağlıyor. Nitekim, TUI Almanya, Türkiye’ye tatil rezervasyonlarının, iki yıllık düşüşün ardından 2018’de yüzde 70 artmasını beklediğini açıkladı. Döviz kazandırıcı sektörlerin 2018’de de güçlü seyrini sürdürmesi, Türkiye ekonomisi açısından döviz kurlarının yönetimi ve daha da önemlisi, döviz kurlarındaki artışın enflasyonu tetikleyen yönünün törpülenmesi adına önemli bir imkan sağlayacak.

Bu nedenle, Türkiye’nin net sermaye ve döviz girişini güçlendirecek adımları sürdürmesi, 2018 ve 2019’da dünya ekonomisindeki toparlanma güç kazanırken, Türkiye ekonomisinin yüzde 5 ile 6 arası bir büyüme trendi yakalamasını sağlayacak. Özellikle kreatif sektörler açısından İstanbul’u ve Türkiye’yi cazip bir yatırım merkezi yapmak, Türkiye’nin döviz rezervlerine de olumlu yönde yansıyacak. Bu nedenle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir süredir yürütmekte olduğu ‘sürdürülebilirlik’ çalışmaları, gelecek 10 yılın Türkiye’si açısından İstanbul’u küresel rekabet ortamında, dünyanın en seçkin hizmet ve finans merkezlerinden birisini haline dönüştürmek adına hayati önem taşıyor. Akıllı şehir teknolojileri ile donatılmış, metropolitan alanın bölgesel ekonomik tanımlarının en küçük detayına kadar netleştirildiği, karbon ayak izi konusunda iddialı projeleri gerçekleştirmiş, döngüsel ekonomi adına, gıda ve atık dönüşüm sistemlerine yönelik entegre mekanizmalar oluşturmuş bir İstanbul, bilhassa bilişim teknolojilerin-den başlayarak, mimarlık, tasarım, medya ve reklamcılık gibi kreatif sektörlerin en vazgeçilmez küresel merkezlerinden biri olabilir.

İstanbul’un en kritik önemdeki avantajlarından biri ise nitelikli insan kıymetleri zenginliği. Küresel internet ağının en kritik önemdeki kurumlarının başında gelen İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu’nun (ICANN) 129 ülkeyi kapsayan İstanbul ofisi, Dünya Bankası’nın kardeş kuruluşu Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) Washington’dan sonraki dünyadaki en büyük ofisi olan İstanbul ofisi, bu konuda en net ipuçlarını veriyor. Türkiye son 15 yılda hem bölgesel hem de küresel çekim merkezi olma yönünde bir başarıya imza attı. Bu başarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği üzere, Türkiye’ye Avrupa’nın ortalarından Afrika’nın derinliklerine kadar dev bir coğrafyada, geleceğe dair tüm umutları besleyecek, güçlü kılacak bir mesuliyet yüklüyor. Türkiye’nin ilham veren ‘oyun kurucu’ gücü ve mazlumlara, mağdurlara şefkat elini uzatma becerisi, Türkiye’yi Avrasya’nın ‘yönetim merkezi’ konumu ile bilhassa kreatif sektörlerin yatırım ve kurum merkezi haline de getirecek.

ÇİN’DEN KREATİF SEKTÖR ATAĞI

İstanbul’un kreatif sektörler için bir çekim merkezi olma potansiyelinin önemli noktalarından biri nitelikli insan kaynağı zenginliği. Dünyanın önde gelen ülkeleri de kreatif alanlar için yetenekli insanları ülkelerine çekmek adına ilginç yöntemleri hayata geçiriyorlar. Sadece sanayi üretimi ve elektronik teknolojilerinde iddialı olmakla yetinmeyip, kreatif alanlar için de iddiasını artırmak isteyen Çin, bu konuda yüksek yetenekli çalışanları ülkesine çekmek için uzun süreli vize uygulamasına başlamış durumda. Bu yeni uygulamaya göre, çoklu giriş vizeleri 5 ila 10 yıl arasında geçerli olacak. Çin, bu şekilde teknoloji alanından başlayarak, girişimcileri ve bilim insanlarını çekmek istiyor. Çin’in 13. kalkınma planında yer alan ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri açısından yurtdışından gelecek olan uzmanlara ayrı bir önem veriliyor. Çin, bu yeni uygulamayı uluslararası düzeyde tanıtarak, ülkesine 50 bin yabancı uzman getirmeyi umut ediyor.

Bu yeni uygulamada, vize için başvurular ücretsiz olarak internetten yapılabilecek. Vize sahipleri ülkede 180 güne kadar kalabilecek, partnerlerini ve çocuklarını da getirebilecek. 2016’da Çin ülkeye gelecek yabancılar için düşük yetenekli kişilerin gelmesini engellemek adına bir sınıflandırma sistemi zaten belirlemişti. Belirlenen kriterler arasında Nobel ödülü ya da Olimpiyat madalyası sahibi olmak, önemli kültür ve sanat yapımlarının yönetmenliğini yapmak, bilim insanı olmak, büyük finans kurumlarında çalışmak ve iyi üniversitelerden mezun olmak gibi bazı koşulların yer aldığı görülüyor. Görünen o ki, pek çok alandaki rekabet sonrasında, ülkeler kreatif sektörlerin uzman ve yeteneklerini de kendilerine çekmek adına pek çok cazip adım atmayı sürdürecek. İstanbul ve Türkiye’nin de kreatif uzmanlar için kreatif adımlar atması gerekecek.

16 Ocak 2018 Salı