tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Sanayi Devrimi'nin başlangıcında, dünya mal ve hizmet üretiminin yüzde 70'ini gerçekleştiren Asya ve 3. dünya ülkeleri, sömürgecilik döneminde uğradıkları ekonomik ve sosyal tahribat sonrasında, eski konumlarını yeniden yakalamak noktasında 2010'dan itibaren hızlarını artırmış durumdalar.

Bu temponun aynen korunması halinde Çin, Hindistan, Malezya, Endonezya, Bangladeş, Kamboçya, Laos, Vietnam ve Filipinler'in dünya mal ve hizmet üretimindeki rolleri, 2030 yılında yüzde 50'yi yakalayacak. Buna Singapur'un son derece sınırlı bir kilometrekare alanda oluşturduğu yüksek katma değer de katıldığında, Asya-Pasifik kuşağı ve Güneydoğu Asya'da önemli bir ekonomik sıçramadan söz ediyoruz.

Türkiye'nin son 50 yıldır önemli bir ekonomik partneri olan Avrupa Birliği cephesi ise yaşlanan nüfusu ve dünya ekonomisinde azalan ağırlığı ile 2011'de dünya mal ve hizmet üretiminde yüzde 17 düzeyindeki ağırlığını, yüzde 12'ye kadar kaybedecek. Bu durum, Türk ekonomisinin sürdürülebilirliği ve 2023 hedefi olan 500 milyar dolar için, Türkiye'nin yakın coğrafyasındaki 1. ve 2. kuşak ülkelere gerçekleştirdiği ihracat ile yetinmeyip, mutlaka Asya-Pasifik kuşağındaki ekonomiler ile güçlü ve derin ekonomik bağlar oluşturması gerektiğine işaret ediyor.

Dünya nüfusunun ve ekonomisinin önümüzdeki 25 ile 50 yıl arasında yüzde 50'den fazlasını temsil edecek bir coğrafya ile güçlü siyasi ve ekonomik bağlar, gerek Türkiye gerekse de Asya-Pasifik ülkeleri için değerli fırsatları barındırıyor.

HİZMETLER SEKTÖRÜ ÇİN'LE TİCARETİ DENGELEYEBİLİR

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 100'e yakın iş adamının eşliğinde başlayan Çin ziyareti, dış ticaret, turizm, lojistik, finansal alanda işbirliği gibi önemli konuların yanı sıra savunma alanında işbirliği gibi kritik konuları da içeriyor.

Türkiye'nin 27 milyar dolar düzeyine yaklaştırmayı başardığı Çin'le karşılıklı ticaret hacmi, Almanya ve Rusya'dan sonra Çin'i Türkiye'nin en önemli üçüncü ticaret ortağı konumuna getiriyor.

Türkiye'nin Almanya ve Rusya ile olan ticari ilişkileri, yüksek katma değer ve enerji ithalatı nedeniyle nasıl ki bu ülkeler lehine gözüküyor ise Çin'in rekabetçi bir ekonomi olması nedeniyle Türkiye ile Çin arasındaki 27 milyar dolarlık ticaret hacmi de ağırlıklı olarak Çin lehine çalışıyor. Türkiye'nin bu durumda, başta turizm olmak üzere, lojistik, perakende, ulaştırma ve havayolu taşımacılığı gibi hizmet sektör alanlarından net gelirini artırarak, Çin'le olan ticaretini dengelemesi son derece yararlı olacak.

27 milyar dolara dayanan toplam ticaretin, neredeyse 25 milyar doları Çin'in bize ihracatı, 2 milyar doları ise bizim Çin'e. Çin'in Türkiye'ye ihracatının ya da bizim Çin'den ithalatımızın çok büyük bir kısmını ise elektronik eşya, aydınlatma ürünleri, hazır giyim ve hammadde gibi ana kalemler oluşturuyor.

Türkiye, bu noktada, mal ticaretindeki bu dengesizliği lehine daha iyi bir noktaya getirebileceği günler gelinceye kadar, Çinliler'in Türkiye'den hizmet satın alması suretiyle bunu dengeleme umudunu koruyor. Yılın ilk 5 ayında, Türkiye'ye gelen Çinli turist sayısı yüzde 48 artarak 106 bin kişiye ulaşmış.

STRATEJİK SEKTÖRLERDEİŞBİRLİĞİ GÜÇLENDİRİLMELİ

Türkiye, son 10 yılda milli gelirini 390 milyar dolardan 800 milyar doların üzerine taşıdı. Bununla birlikte 2012 yılından bu yana, bu 10 yıllık 'tarihsel sıçrama', ekonomi ve demokrasi alanında bir duraklama süreci yaşıyor. Türkiye için artık ekonomi alanında '2. Sıçrama Dönemi'nin vakti geldi de geçiyor.

Türkiye, 2. Sıçrama Dönemi'ni teknoloji ile yeraltı ve yerüstü kaynaklarına daha ucuz ve daha etkin ulaşabilmesi halinde gerçekleştirme şansına sahip. Türkiye için teknoloji ve kaynaklara en rekabet edebilir ölçekte ulaşmanın yolu ise Asya-Pasifik ve Güneydoğu Asya ile daha güçlü ve derin ekonomik ve politik ilişkiler kurabilmemizden geçiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, 100'ün üzerinde iş adamının katılımı ile gerçekleştirilecek Çin ve Endonezya ziyaretlerinde, hem bu ülkelerin iş dünyasının Türkiye'de yatırım yapmaya davet edilmelerinin yolu aranacak hem de savunma ve finans gibi hayli stratejik alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi için somut adımlar atılacak.

Türkiye ile Çin arasında, hali hazırda füze sistemleri için 3.4 milyar dolarlık bir anlaşma zaten imzalanmıştı. Ancak hemen ardından NATO ülkelerinden gelen yoğun baskıyla anlaşma ertelenmişti.

Çin ile akıllı cihazlar, 4G ve 5G teknolojileri, demir ve havayolu ulaştırma sistemlerinde işbirliği fırsatları, Çin'in dünya ölçeğindeki büyük bankalarının Türkiye'de banka kurmaları suretiyle, Türkiye'nin mega projeleri için proje finansmanı imkanlarının önünün açılması, bu kritik önemdeki ziyaretin birkaç başlığı olarak öne çıkıyor.

Asya-Pasifik'in Batı'ya açılan kapısı olarak, Türkiye'nin bölgesel gücünü 'yeni ortaklar'ımıza gösterelim.

04 Ağustos 2015 Salı