Perşembe, 05 Aralık, 2024
Dönemin iş dünyası, gümrük politikalarından madenlere, mesleki eğitimden ulaşıma kadar pek çok konudaki tavsiyeleriyle de yol gösterdi.
Türkiye, bugün ihracatta 250 milyar dolar bandını aşan ve 229 ülkeye ürünlerini ihraç eden bir ülke haline geldi. Türk girişimcilerin talep ve önerilerinin merkezinde artık üretim ve istihdamın yanında ihracattaki başarıyı artırıp, dünya ticaretindeki payını daha da yükseltmek var.
HABER: ŞEREF KILIÇLI
İstiklal Harbi verilerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti, askeri zaferi devamlı kılmak için ekonomiye öncelik verdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Yeni Türkiyemizi lâyık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir. Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz. Ekonomi demek, her şey demektir, yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir” sözleri, yeni dönemin ekonomik ufkunu çizdi.
YOL HARİTASI
“Sıra ekonomide” denildiği süreçte, 100 yıl önceki iş dünyasının talepleri, görüş ve çözüm önerileri, 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi’nde değerlendirildi, yol haritasını oluşturacak kararlar alındı. Kongreye yurdun dört bir yanından tüccar, sanayici, işçi ve çiftçi kesimlerinden toplam bin 135 temsilci katıldı.
O dönemdeki sanayicilerin başlıca talep ve önerilerine bakıldığında, ülkede ihtiyaçlara karşılık verecek oranda üretilen emtianın ithaline gümrük vergileriyle engel olunması, ülkede üretilmeyen ve sanayide gerekli olan hammaddelerin ithalatı için gümrük vergisi muafiyeti, sanayi için gerekli makinaların gümrükten muaf tutulması, ülkede bulunmayan âsar ve sanat eseri ürünlerinden gerekli olanların vergisiz veya az bir gümrük vergisiyle ithali öne çıkmış.
YERLİ ÜRETİM
Teşvik-i Sanayi Kanunu hakkında; kanundaki vergi muafiyetlerinin genişletilmesi, bu kanundaki muafiyetlerden yalnız Türk vatandaşlarının faydalanması, hükümet alımlarında yerli mamullerin yabancılarına tercih edilmesi, tüm halk ile mülki ve askeri memurların yerli mamulât ve mensucat kullanmasının mecburi olması, sanayicilere kredi sağlamak amacıyla bir sanayi bankasının kurulması da öne çıkan talepler arasında yer almış. Mesleki eğitim konusunda da sanayi okullarının özellikle pratik dersler verecek şekilde her muhitin ihtiyacına ve kabiliyetine göre açılması, sanayi ve çırak okulları ile usta kurslarının açılması, Avrupa’ya ihtisas için öğrenci gönderilmesi önerilmiş. Sanayi odalarıyla ilgili olarak, her ilde ve kazada bir sanayi odası açılması, tüm sanayi odalarının kayıtlı olduğu büyük bir merkezi sanayi odasının kurulması, esnaf cemiyeti ve loncaların tesisi talepleri aktarılmış.
TİCARET MERKEZLERİ
Tüccar temsilcilerinin talep ve önerilerinde ise öne çıkanlar şunlar olmuş: “Ticaret ana bankasının kurulması ve Hükümetin de bankaya sermaye koyarak hissedarlığa katılması. Kambiyo ve borsa işleriyle ilgili; kambiyo merkezlerinin millileşmesi, büyük ticaret merkezlerinde esham ve tahvilat borsalarının açılması. Maden meselelerinde; madenleri mümkün olduğunca yerli fen adamlarının kontrol etmesi. Harp ve işgal nedeniyle işletilemeyen madenlerden cerib harcının affı ve bunun yalnız Türk vatandaşlarına uygulanması. İhtiyacımızı temin eden maden kömürlerimizin yabancılarına karşı korunması. Milli müessese ve fabrikalar ile ulaşım şirketlerinin yerli kömürü kullanmasının sağlanması.”
GÜMRÜK SİSTEMİ
Kabotaj hakkı ve deniz ticaretiyle ilgili talep ve öneriler de 100 yıl önce tüccar temsilcileri tarafından gündeme getirilmiş. Bu konuyla ilgili talepler ise şöyle: “Kabotaj bağımsızlık hakkımız tamamen kullanılmalı. Deniz ticaret bankası kurulmalı. İnşaat tezgâhlarına ve ustalarına 5 yıl vergi muafiyeti sağlanmalı. Yapılacak deniz taşıtlarının hammaddelerine ve motorlarına vergi muafiyeti tanınmalı. Koruyucu bir gümrük sistemi takip edilmeli ve gümrük konularında yabancı müdahaleleri kabul edilmemeli. Yabancı sermaye, hükümetle iştirak ederek memleket tarım ürünleri, sanayi veya ticaretini tekeline almamalı. Mevcut tekeller kaldırılmalı. Uygun dış ticaret merkezlerine Türk ticaret odaları açılmalı. İktisadi eğitimle ilgili ülkedeki önemli ticaret merkezlerine ticaret okulları açılmalı. Her yerde zorunlu ve serbest çırak okulları kurulmalı. Demiryolları inşası hükümetçe bir program olarak kabul edilmeli. Hava taşıtları işletme hakkı Türk şirketlerine ve Türk vatandaşlarına verilmeli.”
MİSAK-I İKTİSADİ KARARLARINI DA ETKİLEDİ
100 yıl önceki iş dünyası temsilcilerinin talep ve önerileri, Misak-ı İktisadi kararlarında karşılığını buldu. Misak-ı İktisadi kararlarının bir kısmı şu şekildeydi: “Milli sanayi teşvik edilmeli, öncelikle milli kaynaklar değerlendirilmelidir. Yabancı sermaye kanunlarımıza riayet etmek şartıyla gelebilir. Çiftçiye ve yatırım yapmak isteyenlere kredi verilerek özel teşebbüs desteklenmeli, bu amaçla banka kurulmalıdır. Yabancı tekelleşmelere ve imtiyazlara son verilmeli, milli sanayinin teşviki için bir yasa çıkarılmalı, küçük zanaatkarlıktan büyük işletmelere geçilmeli ve teknik eğitim geliştirilmelidir. Gümrük tarifeleri milli sanayinin kalkınma ihtiyaçlarına göre düzenlenmeli, yerli mallar karada ve denizde ucuz tarifeyle taşınmalıdır.”
SANAYİ ARAZİLERİNİ İKİ KATINA ÇIKARALIM
İş dünyasının Cumhuriyet’in 100. yılındaki taleplerine bakıldığında, yine üretim ve istihdamın artırılması için yapılacaklar ön planda. Sektör temsilcileri, reel sektör firmalarının son dönemde yeniden finansmana erişim sorunu yaşadıklarını dile getiriyor. Özellikle KOBİ kredilerinin reel olarak artmamasının zincirleme bir etkiyle sektörlere olumsuz yansıdığına dikkat çekiyorlar. Büyümenin olumlu etkilerinin her kesime yansıması için KOBİ’lere daha fazla destek verilmesini ve uygun finansman imkanlarına ulaşmalarının sağlanmasını talep ediyorlar. Daha fazla istihdam sağlayacak mevzuat reformu talepleri de finansman ile ilgili önerilerle birlikte dile getiriliyor. Günümüzde dikkat çeken bir başka talep de yatırım yeri sorununun çözülmesiyle ilgili. Sanayi yatırımlarının ülke yüzölçümü içindeki payının Almanya’da yüzde 4, İtalya’da yüzde 2.8, OECD ortalamasının yüzde 2.4, Türkiye’de binde 3 seviyesinde olduğu örneği veriliyor. Sanayi arazilerinin kapasitesinin en az iki katına çıkarılması, arsa alımı ve bina inşaatına ilişkin finansman çözümlerinin geliştirilmesi öneriliyor. Üretim ve rekabet gücünün artması için enerji maliyetlerinin düşürülmesi talepleri de yine öne çıkanlar arasında.
GÜMRÜK BİRLİĞİ REVİZE EDİLMELİ
Türkiye’nin bugün ihracatta 250 milyar dolar bandını aşması ve 229 ülkeye ürünlerini ihraç etmesi, iş dünyasının talep ve önerilerine de yansıyor. “İhracatçılara önemli katkılar sağlayan Türk Eximbank’ın, ihracatın daha da gelişmesi için sermaye yapısı güçlendirilmeli. İhracatı Geliştirme Fonu modeli de daha fazla güçlendirilmeli. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması revize edilmeli. Tarım ve hizmet sektörleri de Gümrük Birliği’ne dahil olmalı. Gümrük Birliği’nin revize edilmesi ihracatı artıracaktır. Markalaşma daha fazla desteklenerek ihracatın katma değeri yükseltilmeli” gibi talep ve öneriler de bu kapsamda değerlendiriliyor. Günümüzde ağırlıkla dile getirilen görüş ve önerilerden bazıları da şu şekilde:
“KDV iadesinde daha basit bir sisteme geçilerek iade süreçleri hızlandırılmalı. İşgücü sorununun çözümü için eğitim sistemi sektörlere yönelik talepleri karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmeli ve iş geliştirme programlarına yatırım yapılmalı. Döviz kurlarında sert dalgalanmaların yaşanmaması ve ihracatın daralmaması için enflasyon ile döviz kurunun paralel veya yakın seyretmesi.”
30 Ekim 2023 Pazartesi
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba
04 Aralık 2024 Çarşamba