Cuma, 22 Kasım, 2024
Covid-19 öncesinde bir konteynerin Şanhay’dan Los Angeles’a nakliye maliyetinin bin 600 dolar iken bugün 20 bin dolara fırladığını hatırlatan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Navlunda eski fiyatlara dönmek artık hayal” dedi. Avdagiç, bu durumun özellikle Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarı için Türkiye’ye avantaj sağladığını vurguladı.
“Akrep ve yelkovan, hiç olmadığı kadar Türkiye ve Türk özel sektörü lehine dönüyor” ifadelerini kullanan Avdagiç, şöyle devam etti: “Türkiye’nin bu fırsatı, hem hükümetin yerinde politikalarıyla hem de sanayicisinin yatırım ve pazarlama stratejileriyle lehine çevireceğinden, kalıcı hale dönüştüreceğinden zerrece şüphemiz yok.”
HABER: MÜGE BİBER - ŞEREF KILIÇLI - BARIŞ CABACI
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Oda’nın ekim ayı olağan Meclis Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler ile bunların Türkiye ekonomisine etkilerini değerlendirdi ve ortaya çıkan fırsatlara dikkat çekti.
Başkan Avdagiç, dünyada önce konteyner ve navlun fiyatlarının yükseldiğini, şimdi de ciddi bir enerji krizi yaşandığını kaydetti. Tüm bu krizlerin, Batılı ekonomilerin tedarik zincirlerinde artık geçici değil, kalıcı bir sorgulamayı gündeme taşıdığını belirten Avdagiç, küresel lojistik maliyetlerdeki artışın Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarına yakın bir konuma sahip olan Türkiye için ciddi bir rekabet avantajı da sağladığını aktardı.
NAVLUN FİYATLARI FIRLADI
Avdagiç, “Covid-19 öncesi bir konteynerin Şanhay’dan Los Angeles’a nakliyesinin maliyeti yaklaşık 1.600 dolardı. Bugün, aynı rotada navlun için ödenecek fatura tutarı, tam 20 bin dolar. O da uygun boş konteyner bulacak kadar şanslıysanız. Lojistik uzmanlarına göre, Noel tedariki telaşının ardından yıl sonuna doğru söz konusu rota için fiyatlar bir miktar inebilir. Konteynerde 1.600 dolarlık fiyatlara dönmek ise artık bir hayal. Sonuç itibarıyla artık birçok Avrupalı ve Amerikalı şirket, Çin’de üretimi ya da Çin’den tedarik seçeneğini ciddi şekilde sorguluyor” değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE LEHİNE DÖNÜŞ
Akrep ve yelkovanın hiç olmadığı kadar Türkiye ve Türk özel sektörü lehine döndüğünü belirten Avdagiç, “Türk reel sektörünün Covid sonrası dönemin henüz daha başında oldukça başarılı bir çıkış yakalaması son derece memnuniyet verici. Hükümetin, özel sektörün yakaladığı hızlı aksiyonu sürdürülebilir hale getirmek için bugüne kadar aldığı tedbirlere yenilerini ekleyeceğine inancımız tamdır” ifadelerini kullandı. Avdagiç, uzmanların emtia, navlun ve son olarak enerji krizinin yarattığı maliyet artışları karşısında Batılı ülkelerin, Çin’den tedarik stratejilerini gözden geçireceğine inandıklarını kaydetti.
KAPASİTE YÜZDE 90
Türkiye’nin bu avantajı kalıcı hale dönüştürülebileceğini belirten Avdagiç, bunun izlerinin görülmeye başlandığını vurguladı.
Türkiye’de birçok imalatçı-ihracatçı sektörde kapasite kullanım oranlarının yüzde 90 seviyesine yükseldiğine ve bu avantajın kaçırılmaması gerektiğine dikkat çeken Avdagiç, şunları kaydetti: “Türkiye’nin son dönemde ABD ve Avrupa pazarına yönelik ihracatında gözlenen yüksek oranlı artışlar, bize göre bu değişimin ayak sesleridir. Konjonktür, küresel tedarik zincirinde güçlü bir hub olmaya odaklanması konusunda Türkiye’ye her zamankinden daha güçlü kaçırılmaz bir fırsat sunuyor.Türkiye de bu fırsatı, hem hükümetin yerinde politikalarıyla hem de sanayicisinin taleplerdeki artışı karşılayacak şekilde şimdiden başladığı yatırım ve pazarlama stratejileriyle lehine çevirecektir. Kalıcı hale dönüştürecektir. Bundan zerrece şüphemiz yok.”
ÇÖZÜM YOLUNDA ÖNERİLER
Başkan Şekib Avdagiç, Covid-19 krizinden geri dönüş yolculuğunda risklerin arttığını, ancak alınacak tedbirlerin de bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Uzmanlar ilk olarak, hükümetlerin ve merkez bankalarının bu karmaşık sorunların çözümüne odaklanmış politika setleri oluşturmalarının aciliyetine işaret ediyorlar. Ancak kısa vadeli büyüme için pandeminin kontrol altına alınması büyük önem taşıyor. İkinci olarak, uzun vadeli üretkenliği artırmaya çalışırken, kısa vadeli talebi desteklemek için ince ayara sahip bir maliye politikasının gerekliliği öne çıkıyor. Tamamlayıcı politika setinde üçüncü unsur ise para politikası. Tümden olmasa da ölçülü bir parasal sıkılaşmanın gerekliliği ortada.”
İLK DEFA FUAR SALONLARININ TAPUSUNU ALDIK
Oda faaliyetleri hakkında da meclis üyelerine bilgilendirmelerde bulunan Başkan Şekib Avdagiç, geçtiğimiz hafta sonu TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’ne yaptıkları ziyareti de anlattı. “Yenilenme sonrası, İDTM’nin 11 salonu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en modern fuar salonları haline geldi” diyen Avdagiç, İDTM ile ilgili yeni bir müjde vererek, şöyle devam etti: “1982’den beri var olan İstanbul Dünya Ticaret Merkezi, 40 yıllık tarihinde ilk kez, bizim yönetimimiz zamanında bina tapusuna kavuştu. Ne yazık ki, kurulduğundan beri İDTM yatırımları arsa olarak görünüyordu. İş bloklarımız dışında hiçbir yapımızın bina tapusu bulunmuyor, resmi kayıtlarda fuar alanları olarak görülmüyordu. İlk defa biz, 1 ve 3 no’lu fuar salonlarımızı tapuda tescil ettirdik.”
İTO KÜLLİYESİ ŞEKİLLENİYOR
Oda’nın devam eden yatırımlarını da gündeme getiren Başkan Avdagiç, “Merkez binamız ile Taşhan, Kitap İstanbul ve diğer binalarımızla son derece uyumlu bir meydan ve iç bahçe uygulaması da yapacağız. Burada birbirinden kopuk değil, birbiriyle bütünleşmiş birİTO Külliyesi oluşturacağız” değerlendirmesini yaptı.
Avdagiç, İTO Külliyesi’ni şekillendirecek projelerdeki gelişmeleri şöyle özetledi:
* Liman Han’da kaba inşaat çalışmamız tamamlandı.İnşallah, en kısa zamanda bunlar da neticelenecek ve Liman Han’ın inşaat çalışmalarını, 2022 yılının şubat ayında bitireceğiz.
* Eski İTO binasındaki, yani Ticaret Üniversitemize verdiğimiz binamızdaki zemin iyileştirme çalışmalarımızsürüyor. Her şey takvimine uygun ilerliyor. İnşallah, öngördüğümüz gibi binamızı Kasım 2022’ye yetiştireceğiz.
* Ek hizmet binamızdaise inşa faaliyetlerine hızla start verdik. Her şey çalışma takvimimize uygun ilerliyor. İnşallah Kasım 2022’de, iş teslimi gerçekleşmiş olacak.
* Otopark alanına inşa edeceğimiz yapının Tarihi Yarımada’ya yaraşır bir proje olması için çabalıyoruz. Proje değerlendirme sürecimiz neticelenmek üzere.
* Ayrıca daha önce duyurduğum gibi Hidayet Camii restorasyonunu da üstlendik.Vakıflar Genel Müdürlüğü ile gerekli protokolü yaptık. Restorasyon projelerimiz kurul onay safhasında.
Yeşil ekonominin yükü adil bölüşülmeli
İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran, 20’nci dönemin 46’ncı toplantısında sektör temsilcilerine seslendi. “Bir kısmımız Meclis çatımız altında, bir kısmımız uzaktan erişimle bizlerle birlikte” diyen Oran, konuşmasında, “Dünya, yüzyılda bir yaşanan salgın hastalığı atlatmak için çaba veriyor. Diğer yanda gelişmiş ülkelerin bu süreci hafife alır düzeyde aceleci faiz artış sinyalleri, ‘yeşil ekonomi’ adı altında bir rant kapısı arayışı işleri zora sokuyor” dedi.
Önceki hafta Paris İklim Anlaşması’nın TBMM’den geçtiğini hatırlatan Oran, şunları söyledi: “Burada katlanılacak yükün ve oluşacak kazancın adil bölüşümü de çok önemli. Kredi verirken, ‘gelişmekte olan ülke’ kategorisine koyduğun Türkiye’yi iklim anlaşmasına gelince ‘gelişmiş ülke’ grubuna alıp, hadi bakalım maliyeti eşit bölüşüyoruz diyemezsin. Nitekim biz de anlaşmayı deyim yerindeyse şerhli imzaladık. Umarım hayırlı sonuçlara vesile olur.”
Dünyada hiçbir ülkenin, yeşil ekonomi ve sürdürülebilirlik konusundan kaçamayacağını vurgulayan Öztürk Oran, şöyle devam etti: “Biz de gereken yatırım neyse bunu hızla yapmak zorundayız. Tabii Avrupa’daki enerji krizi bu süreci yavaşlatacak gibi gözüküyor. Ayrıca, gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlama nedeniyle Avrupa ve Amerika Merkez bankaları hızlı bir faiz artış sürecine gidemeyecek demektir. Bu da finansman maliyetlerinin görece düşük kalmasını ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını getirir. Bunlar bizim yatırımlarımızı tamamlamamız için daha fazla zaman ve imkan demek. Türkiye, ekonomik temelleri sağlam bir ülkedir. Bakın dünya yavaşlarken, Türkiye’de sanayi çarkları daha da hızlanıyor. İMF, dünyanın büyüme tahminini düşürürken, Türkiye’ninkini yüzde 9’a yükseltti. Bu dinamizmi korumak için özellikle iş dünyasına yani bizlere büyük sorumluluk düşüyor. İhracatta dur durak tanımadan yola devam edeceğiz. Yatırımdan geri durmayacağız. Çalışanımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.”
MECLİS’TEN YANSIMALAR
YASA TASARILARI ÖNCEDEN HABER VERİLMELİ
Hacı Demir-Mali Müşavirlik Meslek Komitesi: Komitelerimiz ilgili bakanlıklar nezdinde taleplerini iletiyor fakat yasal düzenleme için adım atılmıyor. Ancak talebi olmayan konular için yasal düzenleme adımı atılıyor. Bunun bir örneği şu: Gelir ve kurumlar vergisinin bir ay öne çekilmesiyle ilgili bir değişiklik teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na geldi. Meslek örgütlerinin itirazı ve talebiyle geri çekildi. Geri çekilmesini olumlu buluyoruz. Ancak yasal düzenlemeler çıkarken geç haberdar oluyoruz. Yasal düzenleme tekliflerinden TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na gitme aşamasındayken haberimiz olmalı. O süreçte olumlu veya olumsuz görüşlerimizi hızlıca verebilmeliyiz. Yasa çıktıktan ve uygulamada sıkıntı yaşandıktan sonra bir ehemmiyeti olmuyor. Organize sanayi bölgelerinin kooperatif başkanlıklarının iki dönemle sınırlandırılmasıyla ilgili bir yasa tasarısı da gündeme getirildi. Sektör seçiyorsa kişinin seçilmesine neden bir engel konulmak isteniyor? Sektörün böyle bir talebi yok fakat konu TBMM’de gündeme geliyor. Bu yasa tasarısının geri çekilmesi de olumlu oldu. Seçilme hakkına bir engel konulmamalı. Vergi ve SGK inceleme görevlileri konusunda ilgili kurumlarla bir toplantı yapılmalı. Bugün artık dijital çağdayız. Çapraz incelemeler, alt incelemeler, dijital inceleme tutanakları ve e-imzayla yapılabilmeli. İşgücü ve zaman kaybı asgariye indirilmeli. İstanbul Ticaret Odası’nın üyeleri, şirketler veya gerçek kişi işletmeleri. Sosyal güvenlikleri 4B dediğimiz Bağ-Kur kapsamında. Ancak 2019/9 sayılı bir genelge yayımlandı. 2019 yılında çıkan o genelge nedeniyle geçmiş sigortalılık süresi ve primle ilgili hak kayıpları var. Genelge kendi kanunuyla çelişiyor. Neden bir genelge daha önce kanunun getirdiği bir hakkı yok ediyor? Kimsenin emeklilik hakkıyla ilgili kazanılmış hakları geriye götürülmemeli. Bu konuda, genelge sebebiyle ortaya çıkan sorun giderilmeli.
DEĞERLERİMİZE EKMEK GİBİ HASSASİYET GÖSTERMELİYİZ
Mahmut Özcan-Restoran ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Meslek Komitesi: Para vererek ekmek çiğnetebileceğiniz insan sayısı yok denecek kadar az. Yalan söyleyen, dedikodu yapan insanların sayısının çok olması biraz garip değil mi? Acaba yalan söyleme konusunda da ekmek kadar hassas olunamaz mıydı veya herhangi bir konuda birigıybet etmeye başladığında herkes tepki veremez miydi? Yere düşen ekmek için gösterdiğimiz hassasiyeti, yerlere düşen bazı değerlerimiz çiğnenirken göstermiyoruz.
EĞİTİME ÖNCELİK
Rasim Bilgehan-Örme Kumaş, Çorap ve Trikotaj Meslek Komitesi: Türkiye’nin ekonomik olarak yeniden canlanmasını eğitim sağlayacak. 2021-2022 eğitim-öğretim yılında yeni adımlar atarak eğitimi güçlendirmeliyiz. Dünyanın ortak sorunu olan nitelikli insan gücü yetiştirmek için iş insanlarına da büyük iş düşüyor. Firmalar ticari hayatını devam ettirmek istiyorsa nitelikli insan gücüne uzun vadede yatırım yapmalı. Gençlerimize özellikle teknoloji ve sanayi ağırlıklı eğitimler verilmeli. Türkiye’nin her ilinde neredeyse bir üniversite var. Türkiye’de üniversite sayısının artmasına rağmen dünya başarı sıralamasında oldukça geri durumdayız. Bu yüzden yeni bir eğitim seferberliği yapılması gerekiyor. Ayrıca katma değeri yüksek üretim için meslek liselerimize öncelik vermeliyiz. İTO olarak bu seferberliğe kendi üniversitemizi geliştirerek öncü olalım.
EK VERGİLERDE ERTELEME
Hikmet Tanrıverdi-Hazır Giyim ve Konfeksiyon Meslek Komitesi: Makroekonomide yaşanan sorunları görüyoruz. Türkiye, bu durumdan derinden etkileniyor. Fakat ne yapmamız gerektiği konusunda henüz bir programın olduğunu düşünmüyorum. Halk ve piyasa olarak bu ekonomik sıkıntıları derinden hissediyoruz. Fiyat artışı, hammadde ve döviz kurundaki artış yüzünden piyasalar sıkıştı. Sektör olarak hammadde fiyatlarına uygulanan ek vergilerin en az üç ay ertelenmesini istiyoruz. Yakın zamanda dolardaki dalgalanmanın da kontrol altına alınması gerekiyor.
İTHAL KÖMÜR FİYATINDAKİ ARTIŞ YERLİ KÖMÜRE YARADI
Hüseyin Akarçeşme-Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi: Karbon ayak izi, Paris İklim Anlaşması gibi takip ettiğimiz birçok gelişme var. Ülkemiz adına bu mutabakatı imzalamak için erken demiştik. Ancak son anda devletimiz uygun gördü ve bu işe girdik. Hayırlı uğurlu olsun. Son küresel zamlardan kömür de nasibini aldı. Geçen ayki fiyatlar ikiye katlanmış durumda. Isınma amaçlı kömürde Allah fakir fukaranın yanında olsun. İthal kömür fiyatlarının dünyada son çalkalanmalardan sonra astronomik bir şekilde artması yerli kömüre ilgiyi artırdı. Bu bir bakıma iyi oldu. Böylece ithalat azaldı. Yerli kömüre gün doğdu diyebiliriz. İyi ki kömürümüz varmış.
OKULLARDA KADEMELİ SAATE GEÇİLMELİ
Levent Birant-Şehiriçi Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi: Okular 1.5 ay önce başladı. Servisler ile ilgili sıkıntılarımız azalsa da devam ediyor. Eğitim Komitemiz ile bir toplantı düzenledik. Özel okullar birliği de toplantıya katıldı. Çıkan ortak talep kademeli saat uygulaması oldu. Okullar ile ilgili valilik tarafından yapılacak bir uygulama ile biraz rahatlayabiliriz. Eğitimin başlangıç ve bitiş saatleri ile ilgili okullara inisiyatif verilmesini istiyoruz. Bu uygulamanın trafik hareketliliğine de katkısı olacak. Trafikte yoğunlaşma üniversitelerin başlamasıyla daha da arttı. Taşımacılıkta tedarik zincirlerinin koptuğu bir dönemdeyiz. Sürücü eksikliği var. Araç var, sürücü yok. Sürücüler pandemi ile beraber daha avantajlı olduğu lojistik tarafına geçti. Bunun daha da derinleşmemesi için özellikle okul taşımacılığı yapan sürücülerin ücretlerinde düzenlemeler yapılmalı. Motorin fiyatlarında da çok artış var. Bu sene öğrenci taşıma ücretlerinde ikinci döneme ait fiyat artışı yapılmalı. Şehirlerarası otobüslerde çok büyük olumsuzluklar yaşanıyor. KDV oranlarında da 1 Ekim’den itibaren eski uygulamaya geçildi. Şu anda uygulanan yüzde 18 oranının en azından yüzde 8’e çekilmesini bekliyoruz.
MALİYETLERİMİZ YAKLAŞIK 40 KALEMDE ARTTI
Sultan Selim Şimşek-Ekmek, Un ve Unlu Mamuller Meslek Komitesi: Üretim, dağıtım ve tüketimin her aşamasında yoğun bir emek içeren ve başlı başına büyük bir hacim oluşturan ekmekçilik sektörü çok zor bir süreçten geçiyor. Ekmek fiyatı, azami fiyat tarife yönetmeliği üzerinden belirleniyor. 24 Aralık 2017’de yapılan yönetmelik değişikleriyle yerellerde oluşturulan komisyonla Ticaret Bakanlığı’ndan görüş alınmasıyla yapılıyor. Ekmekte azami fiyat tarifesi belirme süresi, ne yazık ki süreci bürokratik olarak uzatıyor. Şu anda uygulamada olan tarifemizi Ekim 2020’de kilogramı 10 lira olacak şekilde talep etmiştik. 27 Ocak 20021’de komisyon toplanabildi ve gereksiz bulduğumuz uzun bürokratik süreçler sonunda 8 Nisan 2021 tarihinde tarifemiz onaylanarak yürürlüğe girebildi. O zaman da fırıncılarımızdan fedakârlık istenerek kilogram fiyatı 10 lira yerine 9 lira oldu. Yani Ekim 2020’de alacağımız fiyat tarifesini Nisan 2021’de gecikmeli olarak ancak alabildik. Ekmek üretim girdi maliyetleri yaklaşık 40 kalemde hızla artıyor. Artan girdi maliyetlerimiz karşısında 230 gram ekmeğin fiyatının 2.5 lira olması için 11 Ağustos 2021 tarihinde talebimizi ilettik. Komisyon toplanamadı, bir ay sonra talebimizi tekrar ilettik. Yönetimimiz hem Valilik hem Bakanlık düzeyinde gerekli görüşmelerin yapılacağını ve bununla ilgili bir düzenlemenin olacağını ifade etti. Duyduğumuza göre, Ticaret Bakanı’yla görüşülmüş. Bu mevzunun kalıcı bir çözüme kavuşacağı belirtilmiş. Girdi maliyetlerinin artması sektörümüzü zor durumda bırakıyor. Ekmek giderlerindeki 40 kalem ürünün serbest piyasa koşullarında fiyatlarına müdahale edilmiyorsa ekmek fiyatlarına da müdahale edilmemeli. Fırıncılarımız diyor ki, girdi maliyetlerimizin hiçbirini biz belirlemiyoruz. Artan maliyetler karşısında dayanacak gücümüz ve bekleyecek zamanımız kalmadı. Ticaret Bakanlığı’nın ekmeğin kilo fiyatına müdahale ederek tarifeye bağlaması sektörü zor durumda bırakıyor. Talebimiz; herhangi bir fiyat tarifesinin olmaması, serbest piyasa koşullarına göre satış fiyatının belirlenmesi. Bunun için yasal düzenlemenin yapılması. Bu mümkün olmuyorsa azami fiyat tarifesinin belirlenmesindeki temel kriterin yıllık enflasyon artış oranına göre olması. Diğer bir sorunumuz, ruhsatsız fırınlar yani kayıt dışılık. Ruhsatsız fırınların varlığı ve sayıların artması, fırınların üretim gücünün düşmesine, maliyetinin artmasına sebep oluyor. Sektörümüze zarar veriyor. İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile gerekli çalışmaların yapılarak ruhsatsız fırınların kapatılması sektörümüzün öncelikli talebidir. Çalışanlarımızın hijyen eğitimi alması yasal zorunluk. Ancak personelin belli bir merkeze gitmesi, ekmekçiliğin emek yoğun bir sektör olmasısebebiyle pek mümkün değil. Eğitim, pandemi koşulları da dikkate alınarak uzaktan eğitim yöntemiyle yapılmalı. İstanbul Ticaret Üniversitesi veya Halk Eğitim Merkezleriyle bir çalışma yapılmasının faydalı olacağı görüşündeyiz.
KARDEŞLİK HUKUKUNU GELİŞTİRMELİYİZ
Fatih Güner-Restoran ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Meslek Komitesi: Meclisteki kardeşlik hukukunu geliştirmeliyiz.
18 Ekim 2021 Pazartesi
22 Kasım 2024 Cuma
22 Kasım 2024 Cuma
22 Kasım 2024 Cuma
21 Kasım 2024 Perşembe
21 Kasım 2024 Perşembe