Salı, 05 Kasım, 2024
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç; Türkiye’nin sürekli ilave dış kaynak sağlamak için ciddi bir ek maliyet ödemesinin artık sonlandırılması gerektiğini vurgulayarak, “Bununla ilgili bir yol ayrımına gelindi. Belirli bir bedel ödense de yeni bir döneme geçilmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye’nin faiz-kur kısır döngüsüne hapsedilemeyeceğini vurgulayan Avdagiç, ülkedeki yeni kalkınma modelinin ‘üretim’ üzerine inşa edildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Kurdaki artışın ve fiyatlama davranışlarını bozan aşırı dalgalanmaların önüne geçilmesi büyük önem taşıyor.”
Son dönemde bütün uluslararası kuruluşların Türkiye’nin büyüme oranlarını yukarı doğru revize ettiğini hatırlatan Avdagiç, “2022’de Türkiye ihracat fazlası veren ülkeler ligine kalıcı şekilde girecek” diye konuştu. Avdagiç, cari açığı sıfıra indirmeyi esas alan politikaların da çok değerli olduğunu kaydetti.
HABER: MÜGE BİBER - ŞEREF KILIÇLI - BARIŞ CABACI
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Oda’nın aralık ayı olağan Meclis Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada; Türkiye’nin kur-faiz ikileminde ilginç ve hassas bir süreçten geçtiğini ifade ederek, bir yol ayrımına gelindiğini vurguladı. Zorlukların üstesinden birlik-beraberlikle gelineceğine dikkat çeken Avdagiç, şöyle devam etti: “Bizim kurda yaşanan artış karşısında söyleyeceğimiz tek söz vardır; daha çok ihracat yapmalıyız, daha çok üretim yapmalıyız. Şunu iyi biliyoruz, Türkiye bu süreçten hükümet, özel sektör ve halkımız el ele vererek başarıyla çıkacaktır. Çünkü biz Türkiye’nin potansiyeline güveniyoruz. Türkiye ekonomisinin kur-faiz gibi iki parametreye hapsedilmeyecek kadar güçlü ve büyük olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz. Daha önce açıkladığımız gibi tartışmalar faiz-kur ekseninden uzaklaştı. Hedefi faiz ve kur üzerinden hesap görmek olanlara imkan vermemeliyiz. Dünya ihracatındaki payımızın yüzde 1’i, ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 90’ları geçtiği bu dönemde, kur atakları manipülatiftir. Türkiye’nin yeni kalkınma modeli ‘üretim’ üzerine inşa edilmiştir. Türk reel sektörü gücünü üretimden, yatırımdan, ihracattan almaktadır. Türkiye ekonomisinin çıpası üretimdir, yatırımdır, kısır bir döngüye mahkum edilemez.”
EK MALİYET
Başkan Avdagiç, emtia fiyatlarındaki artış ve diğer etkiler sebebiyle enflasyonun 2022 yılında da dünyada başrolde olacağını ifade ederek, dünya ile entegre bir ekonomiye sahip Türkiye’nin de yüksek enflasyondan payına düşeni alacağını söyledi.
Yükselen enflasyonun beklentilerde ciddi bozulmalara yol açtığını aktaran Avdagiç, özellikle kur ve emtia fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan yüksek enflasyonun bir dengelenme programıyla aşağıya çekilmesi gerektiğini dile getirdi. Döviz-faiz meselesine farklı açıdan da bakmak gerektiğine işaret eden Avdagiç, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’nin sürekli ilave dış kaynak sağlamak için ciddi bir ek maliyet ödemesinin artık sonlandırılması gerekiyor. Bununla ilgili bir yol ayrımına gelindi. Belirli bir bedel ödense de yeni bir döneme geçilmesi gerekiyor. Ancak kurdaki artışın ve fiyatlama davranışlarını bozan aşırı dalgalanmaların önüne geçilmesi de büyük önem taşıyor.”
FİNANSAL RİSKLER
Son tahminlere göre, dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 5-6 büyüyeceğini aktaran Avdagiç, arzın talebi karşılamakta yetersiz kalması ve kısmi korumacılık eğilimleriyle birlikte emtia fiyatlarında son yılların rekor artışlarının yaşandığını hatırlattı.
Avdagiç, küresel ısınma ve iklim dengesizliklerinin tarım üretimine darbe vurduğunu dile getirerek, bu durumun dünya gıda fiyatlarını uzun yıllar ortalamasının üzerine çıkardığını belirtti.
Dünya genelinde güçlü talep, üretim kısıtları, emtia fiyatları kaynaklı olarak yükselen enflasyonun ciddi bir endişe kaynağı olarak öne çıkmaya başladığını dile getiren Avdagiç, “ABD ve Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede 1990’lardan bu yana en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyon karşısında merkez bankaları da parasal genişlemeyi sonlandırma hazırlıklarına başladı. Bu gelişme özellikle, kırılganlıkları yüksek gelişen ekonomiler için ciddi finansal risklere işaret ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
ASGARİ ÜCRETTE ENFLASYONUN ÜZERİNDE BİR ÜCRET ARTIŞI
İTO Başkanı Avdagiç, ihracat kadar iç talebin de sürdürülmesini önemsediklerini belirterek, “Çünkü ihracat yapmak için Türkiye’ye yatırım yapan çokuluslu şirketlere ihtiyacımız var. Onlar da yatırım yapacakları ülkenin iç pazar büyüklüğüne bakar. İnanıyorum ki, alım gücümüzün artışına koşut olarak, ihracat için yatırım yapan firmalar iç pazara da satış yapacak. Bu yüzden asgari ücrette denge mekanizmasını önemli buluyoruz” ifadelerini kullandı.
Emekçi olmadan üretim olmayacağını vurgulayan Avdagiç, şöyle devam etti: “Emekçinin emeğine değer kazandırmadan, üretilen mal ya da hizmette de değer olmaz. Bu yüzden üretimin dört temel unsurundan (emek, sermaye, toprak ve girişimciden) biri olan emek, mutlu olmadan bereketli bir üretim gerçekleşmez. Oda olarak son bir yıldır bu yönde açıklamalar yapıyoruz. Üyelerimiz, emeğe sahip çıkma noktasında iş dünyasına örnek oluyor. İşçiye, emekçiye verilen ilave her zam, onun daha insanca bir ortamda yaşaması için gösterilen gayret, karşılıksız kalmaz. Bu yüzden iş dünyamız, asgari ücrette enflasyonun üzerinde bir ücret artışı politikasını izlemeli. Çok değerli bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız var. Şu an süren asgari ücret görüşmelerinin, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumu, Bakan Vedat Bilgin’in getirdiği bakış açısıyla, iş ve işçi dünyasını mutlu eden bir kararla neticeleneceğine inanıyoruz.”
İHRACAT FAZLASI VEREN ÜLKELER LİGİNDE KALICILIK
İhracatçıların birçok üründe siparişleri karşılamakta zorlandığını ifade eden Şekib Avdagiç, “Bu tablo, Türkiye’nin hızlı bir yatırım hamlesine girmesi gerektiğine işaret ediyor. Satacak malımız olsa, daha fazlasını satabilir durumda olacaktık. Bu durumda belki de yıllık 250 milyar dolarlık ihracatı konuşuyor olacaktık” dedi. Türkiye’nin finansmanını, üreterek, kazanarak sağlayan bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini dile getiren Avdagiç, “İş dünyası olarak hükümetimizin bu süreçte vereceği her türlü desteği, tam kapasiteyle yatırıma ve istihdama çevirmek temel hedefimiz olmalı. İnanıyoruz ki, bu geçiş yılının tamamlanmasının ardından 2022’de Türkiye ihracat fazlası veren ülkeler ligine kalıcı şekilde girecek” diye konuştu.
CARİ AÇIK GÜNDEMDEN ÇIKABİLİR
Uluslararası kuruluşların Türkiye’nin büyüme oranlarını revize ettiğini hatırlatan Avdagiç, “İhracattaki artışın etkisiyle 2020’de yüzde 4.9 düzeyinde bulunan cari açığın GSYH’ye oranının bu yıl yüzde 2.5 seviyelerine ineceği görülüyor. Bu da kırılganlığın azalması anlamına geliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin yönünü cari açığı sıfıra indirmeyi esas alan politikalara çevirmesi çok değerli. Cari açığın gündemimizden çıkarılması, Türkiye’yi hem ekonomik hem de siyasi olarak çok daha iyi bir seviyeye taşıyacağına inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
ÇAĞLAR’I RAHMETLE YÂD ETTİ
İTO Başkanı Şekib Avdagiç, hibrit olarak gerçekleştirilen aralık ayı olağan Meclis Toplantısı’ndaki konuşmasına, 11 Aralık 2017’de geçirdiği kalp krizinden vefat eden İTO’nun 19. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar’ı anarak başladı. Avdagiç, “Kardeşim İbrahim Bey, İstanbul iş dünyasının ve İTO camiasının her zaman rahmetle anacağı bir isim olarak yaşamaya devam edecek” dedi.
TÜRKİYE’NİN KALICI GÜNDEMİ ÜRETİM
İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran, 20’nci dönemin 48’inci toplantısında yaptığı konuşmada, bu toplantıya da bir kısım meclis üyesinin video konferans yöntemiyle katıldığını belirtti.
Meclis Başkanı Oran konuşmasında, “Küresel talep Türkiye’yi işaret ediyor. Türkiye, cari fazlayı hedef alan yeni bir yolda yürüyor” dedi.
Artık tüm ihraç ürünlerinin üzerinde ‘Made in Türkiye’ ibaresinin yer alacağını hatırlatan Oran, şunları söyledi: “Dünya çok hızlı değişiyor. Rekabet ortamı çetin. Küresel siyaset ve ekonomide şirketlerden devletlere kadar her kademede çok yoğun güç savaşları yaşanıyor. Hem siyasi hem de jeopolitik eksende yaşananlar, büyük dönüşümün yol işaretleridir. Türkiye’nin kalıcı gündemi, üretim, yatırım ve istihdam olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Körfez ülkeleriyle olan tarihi bağların çok daha ileri bir seviyeye taşınmasını iş dünyası olarak da memnuniyetle görüyoruz. Söz konusu yakınlaşma ve ilerleyen diplomasi, daha sıkı ekonomik işbirlikleri kadar güçlü stratejik ortaklıkların da temeli olacaktır.”
Ekonomide şartların bazen zorlu olabileceğini kaydeden Öztürk Oran, şöyle devam etti: “Her zorluğu ardında bırakacak, her dalgayı aşacak sağlam bir irade vardır. İşte bu inançla ve hakikat ışığında söylüyorum ki, Türkiye’nin tüm bu ahval içindeki yeri, tarihine, kültürüne, vizyonuna ve gücüne yaraşır olmalıdır, olacaktır! İstiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy diyor ya hani… ‘Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönmek bilmeyiz, yürürüz.’ İşte bu azim ve kararlılık bizim milletimizin geleneğidir, geleceğidir.”
4 yıl önce vefat eden İTO Başkanı İbrahim Çağlar’ı da anan Öztürk Oran, “Sıklıkla Meclis duvarımızda yer alan Atatürk’ün sözünü işaret edip, ‘Tüccar, adamdır!’ derdi. Son nefesine kadar ülkesine, işine, İstanbul Ticaret Odası’na aşkla hizmet etti, sahip çıktı. Allah (c.c.) rahmet etsin” dedi.
MECLİS’TEN YANSIMALAR
ÇİFTÇİYE DESTEK OLUNMALI
Mehmet Tevfik Dinçer-Hububat, Bakliyat, Kuruyemiş ve Kuru Meyve Meslek Komitesi: Dövizdeki artışa bağlı olarak tarım ürünlerinde çok ciddi bir fiyat yükselmesi oldu. Pandemiden dolayı rağbet gören ürünlerde dolarla beraber yüzde 70-80’e varan fiyat artışı yaşandı. Bütün bunlara bir de kuraklık eklendi. Buğdayda 4-5 milyon ton rekolte kaybı ekmeğe de yansıdı. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin piyasayı desteklemesi takdire şayan ama yeterli değil. Marketlerde fiyat artışlarından dolayı ürün bazlı miktar kaybı yaşansa da cirolar aynı. Bakliyat ve hububatta bazı fabrikalar kıtlık var gibi bir hava estirdi fakat depolarda-mağazalarda ürün var. Bazı yerler Ramazan ayı için ürünlerini bekletiyor. Bu yangına hepimizin su atması gerekiyor. İyi niyetli olunursa bu süreci atlatırız. Bir diğer konu da tarımsal ürünler için bu ay ekim ayı. Dövizden dolayı ilaç, gübre ve mazota gelen fiyat artışı, çiftçiyi olumsuz etkiliyor. Bunun için Tarım Bakanlığı’nın ve ilgili otoritelerin çiftçilerle iletişime geçerek destek olması ve ekimi özendirecek çalışmalar yapması gerekiyor. İhracatta da ürün bazlı yasak yerine tonaj sınırlaması getirilmeli.
TESCİL HARÇLARI MAKUL OLMALI
Hacı Demir-Mali Müşavirlik Meslek Komitesi: Tescillerden alınan harçlar, şirketleri çok zorluyor. Şirketin her hareketi için harç alınıyor. En düşük harç bedeli önümüzdeki dönemde neredeyse 1.100 TL olacak. Adres nakli için bile harç ödeniyor. Maliye Bakanlığı bu politikayı gözden geçirmeli. İTO ve TOBB, bu konuda önderlik etsin ve harçlar makul seviyeye çekilsin. Mali müşavirlerin ücret tarifesini Maliye Bakanlığı’nın değil, meslek odalarımızın belirlemesini istiyoruz. Odalara bu konuda düzenleme hakkı verilmeli. Yakında büyük sanayi sitesi kooperatiflerinin yönetmeliği yayınlanacak. Yönetmelik yayınlanmadan önce eksiklikleri konuşmamız için sektörel bir toplantı düzenlemeliyiz.
İŞ İNSANLARI VİZE PROSEDÜRLERİYLE UĞRAŞMAMALI
Orhan Albayrak-Eğitim Meslek Komitesi: Vize konusunda ülkemizin de bir sıkıntısını dile getireceğim. Bizler İstanbul’da 750 bin kişi arasından seçilmiş meclis üyeleriyiz. Daha fazla üretim, daha fazla ihracat deniliyor. Bu yüzden bizler fuar yapılan ülkelere çok rahat gidebilmeliyiz. İş insanının, pazarı bulması için dünyayı gezmesi gerekiyor. Vize gibi prosedürlerle uğraşmaması lazım. Seçilen meclis üyelerine 5 veya 10 yıllık vize alınmasını öneriyorum.
HAMMADDE SORUNU YAŞIYORUZ
Ali Ekber Özkan-Mobilya Meslek Komitesi: Tüm sektörlerde olduğu gibi mobilyada da önemli bir hammadde sorunu var. Özellikle 35 kaleme baktığımızda aralarında yüzde 128, yüzde 186 gibi artışlar var. Mobilya sektörü, ağırlıkla orta ölçeğin altında işletmelerden oluşuyor. Pandemi döneminde hammadde alımı tamamen nakde döndü. Küçük ölçekli firmalar bu duruma hazırlıklı değildi. Daha önce hammaddeyi işliyordu, parasını sonra ödüyordu. Çünkü firmalar ürünü üretmeden müşteriden para alamıyor. Bu nedenle hammadde fiyatı gibi hammadde alım sisteminde de sorun yaşıyor. Diğer bir konu, hammaddenin ihracatı. MDF dediğimiz hammadde, mobilya üretiminde önemli bir ağırlık oluşturuyor. Türkiye’de bunu üreten 4-5 firma var. Hammadde ihracatına karşı değiliz fakat hammadde de işlenince katma değere dönüşüyor. Öncelik, yurt içinde işlenip katma değer üretilmesi olmalı. Hammadde sorunu bu şekilde devam ederse orta ölçeğin altındaki işletmeler maalesef kapanmak zorunda kalacak. İTO’nun hammaddedeki fiyat artışı konusunu daha çok gündeme getirmesini talep ediyoruz. İşletmelerin üzerindeki vergi yükünün ağır olması da bir diğer sorunumuz. Firmalar kazanmadığı gelirin vergisini ödüyor. KDV oranı da üst seviyede. Vergiler makul seviyede olmalı. Küçük işletmeler mevcut vergi yükünü taşıyamıyor. Vergi mevzuatı tümden gözden geçirilmeli. Mobilya sektörü ihracatçı bir sektör. 2021’in 11 aylık döneminde toplam 3 milyar 859 milyon dolarlık ihracat yaptı. Pandemi olmasaydı 6 milyar doları da yakalayabilirdi. İstanbul’daki mobilya sektörü 1 milyar 255 milyon dolarlık ihracat yaptı. İstanbul, mobilya sektöründe de Türkiye’nin öncüsü konumunda. Sektörümüzün İstanbul’daki önemli sorunlarından biri de imalat alanı. İstanbul’daki mobilyacılar için mutlaka organize veya ihtisas sanayi siteleri oluşturulmalı. Devlet bu konuda sektöre gerekli desteği vermeli.
ÖNÜMÜZÜ GÖRMEMİZ GEREKİYOR
Rasim Bilgehan-Örme Kumaş, Çorap ve Trikotaj Meslek Komitesi: Döviz kuruna bakmaktan işimize odaklanamıyor ve yatırım kararları alamıyoruz. Döviz kurundaki oynaklık yüzünden ürünlerimizin fiyatlarını da belirleyemiyoruz. Doların bu kadar hızlı yükselmesi bizleri endişelendiriyor. Girdilerimizi dolarla alıyoruz, dolarla alışveriş yapıyoruz. Bu dönemde ihracatımız rekor kırdı fakat ihracatta kilogram değeri hâlâ istenilen seviyede değil. İhracatta birim değerini artırmamız gerekiyor. TCMB, faiz rakamlarını iki ayda 300 baz puan indirdi. Tüccar ve vatandaşlar rahat bir şekilde krediye ulaşamıyor. Faiz-kur-enflasyon üçlüsüyle mantıklı bir şekilde savaşmalıyız. Tüccar, düşük faizli krediye ulaşamayınca ne yapacağını da bilemiyor. TCMB’nin ana hedefinin, fiyat istikrarını sağlamak olduğunu unutmaması lazım. Yapılan hamlelerle Türkiye’nin parası gün geçtikçe değer kaybediyor. STK’lar bir araya gelmeli ve durumu istişare etmeli. Bu istişareler sonucunda da bir yol haritası çizilmeli. Tüm risk ve olumsuzluklara rağmen büyüme ve ihracat rakamları, Türk tüccarının üzerine düşen görevi yaptığının bir göstergesidir.
MARMARA’YA EK OSB TALEBİ
Musa Kanitoğlu-Döküm ve Metal İşleme Meslek Komitesi: Metal sektörünün yüzde 60’ı ihracat yapıyor. Bizler birçok sorunla uğraşırken bir de OSB ve sanayi sitelerinde yer bulamama sorunuyla karşı karşıya kaldık. Bu durum, üretimimizi etkiliyor. Bir tezgah daha koyacak yerimiz kalmadı. Bizler İstanbul bölgesinde faaliyet gösteren firmalarız. İstihdam-imalat-ihracat mottosunu gerçekleştirmek için bizlere yer gösterilmeli. Öncelikle Marmara Bölgesi’nde, sonra çevresinde OSB, sanayi sitelerinin artırılmasını ve kapasitelerinin geliştirilmesini istiyoruz.
MADE IN TÜRKİYE KARARI MUTLULUK VERDİ
Hüseyin Akarçeşme-Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi: Ekonomi-de çalkantılı bir dönemden geçiyoruz ama bizi mutlu eden olaylar da yaşanıyor. Bunlardan biri de Made in Türkiye kararı… Öncelikle Cumhurbaşkanına teşekkür ediyoruz. Çalışmalarımız meyvelerini verdi. İhraç ürünlerinde Made in Türkiye diye yazılması gerektiğini sıkça dile getirdik. Bu konunun kararname ile yayınlanması mutluluk verici.
YABANCILAR İÇİN YENİ DÜZENLEMELER YAPILMALI
Mustafa Hakan Özelmacıklı-Gayrimenkul Hizmetleri Meslek Komitesi: Son bir yılda İstanbul’da satılık konut metrekare fiyat ortalaması yüzde 65 artış ile 4.450 liradan 7.600 liraya çıktı. Kiralık konutlarda ise fiyatlar yüzde 80’e yakın artış ile
21 lira ortalamasından 38 liraya ulaştı. Yabancıların gayrimenkul alımı yoluyla vatandaşlık almalarına ilişkin de bazı düzenlemeler yapılmalı. Özellikle 3 yıllık bulundurma şartının 5 yıl ve üstüne çıkarılması, hatta arsa-arazi satışları yerine sadece ticari ya da konut türü gayrimenkullerin satışının yapılmasının daha faydalı olacağı da kanaatimdir. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 30.5 seviyesinde olup artırılması gerekiyor. Özellikle belediyeler tarafından 2021 ocak-eylül döneminde verilen yapı ruhsatlarında, bir önceki yılın aynı dönemine göre, bina sayısı yüzde 59.5, yüzölçümü yüzde 36.4, değer yüzde 86.3, daire sayısı yüzde 33.4 arttı. Yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların yüzölçümü de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.3 azaldı. Yani artan maliyetler nedeniyle arz kısmında bir ivme yakalanamadı. Sektöre getirilecek ek teşvikler ile müteahhitlerin yaşadığı sıkıntılar çözüme kavuşturulmalı. Konut kredilerinde son dönemde yaşanan talep sonrasında kredi hacimlerinde genişleme devam ediyor. 26 Kasım tarihi itibarı ile konut kredisi hacmi 290 milyar 889 milyon 855 bin liraya ulaştı. Özellikle sıfır ve ikinci el konut kredilerinde kamu bankalarının payı artarken, takipteki kredilerin oranı ise düşmeye devam ediyor. Kasım ve aralık ayı verilerinde ipotekli satışların payında artışlar olacağı kanaatindeyiz.
YATIRIMCILARIN İLGİ ODAĞI OLDUK
İlhan Yılmaz-Taşıt Kiralama ve İlgili Hizmetler Meslek Komitesi: Otomobil kiralama sektörü, büyümenin yanı sıra yatırımcıların da ilgi odağı oldu. Fakat sektörümüzün bazı sorunları var. Bunların ilki; günlük otomobil kiralamalardaki işleten sıfatının kiracıya devredilememesi. Yaralanmalı kazalarda suçtan işletmeci de sorumlu tutuluyor. Bu durum, neden gayrimenkul kiralamalarında geçerli olmuyor? Otomobil kiralamalarında da bu durum geçerli olmalı. Geçtiğimiz aylarda İçişleri Bakanlığı’nın aldığı karar sayesinde artık cezalar kiracıya yazılıyor. Talebimiz, bu uygulamanın yurt dışından gelen vatandaşlar için de geçerli olması. Ayrıca kiralamalarda geç teslimlerin, oto hırsızlığına girmesi gerekiyor. Çünkü burada suistimaller artmaya başladı. Çözüm için yaptırımların artması gerekiyor. Bir diğer husus ise köprü ve otoyollarda kaçak geçişlerin ayrı ayrı sistemlerde tutuluyor olması. Türkiye’de 32 özel otoyol, köprü ve geçiş noktası var. Ortak sistem kurarak, bu kaçak geçişlerin bizlere bildirilmesi, sektörümüzün yükünü hafifletecek. Son olarak, markalaşmış oto kiralama şirketlerinin isimlerine benzeyen işletmeler kuruluyor. Tüketiciyi kandırmayı amaçlayan bu durumun çözülmesi gerekiyor.
13 Aralık 2021 Pazartesi
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı