tatil-sepeti

Uluslararası finans kuruluşları, 2024 yılı büyüme tahminlerini küresel ekonomide aşağı yönlü, Türkiye içinse yukarı yönlü revize etti. Uzmanlar, önümüzdeki süreçte küresel ekonominin büyümesini aşağıya çekebilecek en büyük riskin Çin ekonomisinin durumu olduğunu kaydediyor.

 

Büyüme hedefi 2024 için yüzde 4 olarak öngörülen Türkiye’de ise parasal sıkılaşmanın ikinci çeyrekten itibaren iç talebi yavaşlatması bekleniyor. Bu süreçte büyümede ihracatın lokomotif olacağı belirtiliyor. Reel sektör destekleri için de bütçeden 376.5 milyar lira kaynak ayrıldı. 

 

HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Sıkı finansal koşullar, zayıf ticaret büyümesi ve bölgesel savaş şokları küresel ekonomiyi etkilemeye devam ederken, pandemiden sonraki toparlanma sürecini de yavaşlatıyor. Enflasyonla mücadele edilirken durgunluğa girilmemesi ise küresel ekonominin direnç göstermesi olarak yorumlanıyor. Ancak uluslararası kuruluşlar, 2024 yılına yönelik küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmiş durumda. OECD, 2024 yılı için küresel büyüme tahminini yüzde 2.9’dan yüzde 2.7’ye indirdi. Uluslararası Para Fonu (IMF), son güncellemesinde küresel büyüme tahminini yüzde 3’ten yüzde 2.9’a çektiğini açıkladı. Dünya Bankası da küresel büyüme beklentisini yüzde 2.7’den yüzde 2.4’e indirdi.


 

TÜRKİYE TAHMİNLERİ

 

Türkiye ekonomisi perspektifinde ise Orta Vadeli Program’da (OVP), 2023 yılının yüzde 4.4 büyüme ile tamamlanması bekleniyor. 2024 yılı için büyüme hedefi yüzde 4 seviyesinde. 2023’te büyümenin iç talep kaynaklı olduğu kaydediliyor. 2024 yılında ise ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergilemesinin yanı sıra, net ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının ağırlığının artması da planlanıyor. Öte yandan IMF, son raporunda Türkiye ekonomisinin 2024 yılı büyüme tahminini 2.8’den yüzde 3.25’e yükseltti. OECD de kasım ayındaki raporunda 2024 beklentisini yüzde 2.6’dan yüzde 2.9 seviyesine yükseltti. Dünya Bankası da en yakın tarihli raporunda, Türkiye ekonomisinin gelecek yılki büyüme tahminini yüzde 4.3’ten yüzde 3.1 seviyesine çekti.

 

2024 YILI BÜTÇESİ

 

Ekonominin yol haritasında önemli bir parametre olan 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda, bütçe giderleri 11 trilyon 89 milyar lira, bütçe gelirleri ise 8 trilyon 437.1 milyar lira öngörülüyor. Bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranının ise yüzde 6.4 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Türkiye, 2024 yılı bütçesinde yatırımlara ayırdığı kaynağı 1 trilyon 592.9 milyar liraya yükseltti. Bu tutar, 2024 yılı bütçesinin yüzde 14.4’üne denk geliyor. Reel sektör destekleri için de 376.5 milyar lira ayrıldı. Milli teknoloji hamlesi, enerji ve gıda arz güvenliği, yeşil ve dijital dönüşüm gibi stratejik alanlarda yatırımların devam etmesi de öncelikler arasında. 2024 yılı bütçesinde depremlerin yol açtığı hasarların giderilmesi için ise 1 trilyon 28 milyar lira kaynak ayrıldı.

 

KÜRESEL DURUM

 

2024 yılı küresel büyüme tahminlerini değerlendiren Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı-Ekonomist Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, şöyle konuştu: “Normal koşullarda bu denli bir parasal sıkılaşma başta ABD olmak üzere çok daha fazla ülkeyi resesyona götürebilirdi. Tam tersi daha yumuşak bir iniş görüyoruz. Bu da aslında görece olumlu bir durum. Savaşların büyümesi veya öngörülemeyen şoklar olmadıkça, iyimser taraftaki yüzde 2.5-3 arasındaki büyüme tahminlerinin olasılığı daha yüksek. Dünya ekonomisinin büyümesini aşağıya çekebilecek en büyük risk Çin. Diğeri de Gazze’de yaşananlar. Faiz indirimlerinin gelecek yılın ikinci yarısında başlayacağını ve bunun da büyüme beklentilerini biraz toparlayacağını düşünürsek, yılın ilk yarısı ile ikinci yarısı ayrışmaya aday. Avrupa, büyümeden en az pay alan kıta. Bu durum Türkiye’nin ihracatı açısından da zorluklar oluşturuyor.”

 

PARASAL SIKILAŞMA

 

Türkiye ekonomisini 2024 yılında en önemli belirleyenin para politikasındaki sıkılaşma ve bunun iç talebe getireceği yavaşlama olacağını belirten Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Bu politikalar sürdürülebilirse, iç talepte özellikle 2024 ikinci çeyrekten itibaren daha hissedilir bir yavaşlama beklememiz gerekiyor. İhracat ve turizm ile ikame edilmeye çalışılacak. Ancak ihracat ve turizmin de enflasyondan kaynaklanan pahalılık ve rekabet sorunu var. Özellikle ihracat tarafında bu görülüyor. Rekabet gücünü artırmak için ihracatı ve sanayiyi daha fazla destekleyici politikalara ihtiyaç var. İhracat devreye girerse, Türkiye’nin büyümesi yüzde 3’ler civarında olur. Dolayısıyla kritik nokta ihracat. Büyüme, ihracatın ne boyutta devreye alınacağına bağlı. İç talep,  ikinci ve üçüncü çeyrekte zayıf olacak. Ancak son çeyrekte normal koşullarda faiz indirimleri başlayacağı için talepte de yavaş yavaş hareketlenme görebiliriz” dedi. 

 

İHRACATÇIYA DÖVİZ KURU DESTEĞİ DE GEREKLİ

 

İhracatçıların rekabet gücünü kaybetmemek için döviz kurunun enflasyon oranında artırılması önerisi konusunda ise Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, şunları söyledi: “İhracatın döviz kuru desteğiyle kalıcı artacağını düşünmüyorum. Ancak Türkiye yüksek enflasyonla rekabet gücünde çok ciddi bir zayıflama yaşadı. Yüksek enflasyon maliyetleri yükseltirken, döviz kurlarının ona paralel artmaması ürünlerin fiyatını artırmayı gerektiriyor. Bu da dış pazarlarda rekabeti zorlaştırıyor. Bu sebeple ilk aşamada döviz kuru yönüyle de bir destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kısa vadeli bir etki fakat gerekli. İhracatçının bu beklentisinin kısa dönemde haklı olduğu kanaatindeyim. Ancak ihracatın kalıcı olarak artırılmasında; tasarım, teknoloji, pazarlama gibi faktörler önemli olmaya devam edecek.” 

 

FED FAİZ ORANLARINI YÜKSELTMEYİ DURDURDU

 

Küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesini yorumlayan İstanbul Ticaret Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Gür, temel sebebin enflasyonla mücadele çerçevesinde 2022 yılı mart ayından itibaren ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından başlatılan parasal sıkılaşma politikaları olduğunu söyledi. Prof. Dr. Gür, şunları kaydetti: “ABD ekonomisinde enflasyonla mücadelede yüzde 7’lerden yüzde 4’lere kadar düşüş sağlanınca, Fed de Temmuz 2023’ten itibaren parasal sıkılaşma konusunda frene basmaya başladı. Faiz oranlarını yükseltmeyi durdurdu, 5.25-5.50 bandında tuttu. Sadece Fed değil, diğer merkez bankaları da benzer eğilimleri sürdürmekle beraber Avrupa Merkez Bankası’nın 2024 ikinci çeyrekte parasal sıkılaşmadan vazgeçeceği değerlendiriliyor. Fed ise üçüncü çeyrekte vazgeçebilir. Reel sektör açısından bakıldığında, parasal sıkılaşma üretimi ve küresel ticareti yavaşlatıcı bir unsur. Öte yandan, 2024 yılı için hem küresel ekonomi hem Türkiye ekonomisi açısından bir başka risk Kızıldeniz’deki gelişmeler. Oradaki ticari gemi trafiğinin büyük ölçüde kapanması tehlikesi var. Bu durum, üretim, ticaret ve lojistikte maliyetleri yükseltebilir. Küresel düzeyde hem enflasyona hem de ülkelerin büyümesine olumsuz yönde etki edebilir.”

25 Aralık 2023 Pazartesi