Türkiye özellikle Avrupa'nın yeni rota arayışında öne çıkabilir

Küresel ticaretin önemli ayaklarından lojistik sektörü, son yıllarda artan jeopolitik riskler ve ticaret politikalarındaki sert değişimlerin etkisiyle zorlu bir dönemden geçerken, bu dönemde Türkiye, yeni rotaların merkezi olarak öne çıkabilir.

Giriş: 04.05.2025 - 13:58
Güncelleme: 04.05.2025 - 13:58
Türkiye özellikle Avrupa'nın yeni rota arayışında öne çıkabilir

Orta Doğu, Karadeniz ve Asya-Pasifik bölgelerinde yaşanan siyasi gerilimlerle ABD'nin dış ticaret politikaları, sektörde maliyet ve güvenlik sorunlarını derinleştiriyor.


Jeopolitik risklerin artması, hem taşımacılık rotalarını hem de tedarik zinciri planlamalarını doğrudan etkiliyor. Kızıldeniz'de artan saldırılar, Karadeniz'de süren çatışmalar ve Tayvan çevresinde yükselen tansiyon, lojistik sektöründe maliyetleri artırırken, deniz yolu taşımacılığında rota değişikliklerini zorunlu hale getiriyor.


Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump döneminde uygulamaya konulan ek gümrük vergileri özellikle Çin ile olan ticaret hacmini daralttı. Bu durum, sadece ihracatçıları değil, aynı zamanda küresel taşımacılık firmalarını da etkiledi. Azalan ticaret hacmi, konteyner taşımacılığından hava kargoya kadar birçok alanda kapasite kullanım oranlarını düşürdü.


Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, küresel gelişmeler ve jeopolitik çalkantıların küresel tedarik zincirlerini derinden etkileyerek dünyayı jeoekonomik parçalanmaya sürüklediğini söyledi.


Engin, bu sürecin, serbest ticaret ve küresel tedarik zincirlerinden uzaklaşılarak ulusal güvenlik ve yerelleşmenin öncelik kazanmasıyla kendini gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:


"Jeopolitik risklerin son dönemde artması, küresel lojistik zincirlerini değişime zorluyor. Bu süreç, yeni ticaret rotalarının oluşturulmasına ve aynı zamanda hizmet üreticilerin de yatırımlarını yeniden düşünmelerine sebep oluyor. Siyasi gerilim ve çatışmalar daha da fazla aksaklık ve belirsizlik yaratırken yatırımları da engelliyor. Enflasyonun hızla yükselmesi, milyonlarca tüketicinin harcamalarında kısıtlamalara gitmesi anlamına geliyor. Bu da talebi vuruyor ve aynı zamanda belirsizlik yaratarak tedarik zinciri uzmanlarının planlama yapmasını zorlaştırıyor.


Salgında olduğu gibi lojistik sektörü kriz anlarında hızla yeni sürece uyum sağlayabilir. Sektörün kriz anlarında değişime ayak uydurması sürdürülebilirliği açısından oldukça önemli. Risklere karşı birtakım teknolojik yatırımlar yapılsa da piyasadaki belirsizlik havası pek çok üretici açısından zorlayıcı bir etken. Küresel tedarik zincirlerini etkileyen her bir durum üretim maliyetlerini ve tüketici fiyatlarını artırıyor aynı zamanda yatırımların ötelenmesine neden oluyor."


"TÜRKİYE ÖZELLİKLE AVRUPA'NIN YENİ ROTA ARAYIŞINDA ÖNE ÇIKABİLİR" 

Engin, ABD Başkanı Trump'ın ikinci başkanlık dönemindeki tasarladığı ve hayata geçirdiği ekonomik hamlelerin dünya ticaretini derinden etkilediğine vurgu yaparak, "trade wars" olarak ifade edilen ticaret savaşlarında tarihi bir dönem yaşandığını dile getirdi.


Engin, Trump'ın yayımladığı kararnamelere değinerek, "Trump, Çin'de inşa edilen ya da Çin ile organik bağını sürdüren tüm ticaret gemilerine, ABD limanlarına her uğrakta 1 ile 3,5 milyon dolar arasında değişen sabit bir 'liman harcı' getirme hazırlığına girişti. Trump'ın açıkladığı ek gümrük vergileri özellikle Çin'e karşı atılan bu sert hamleler deniz ticaretinin rotasını değiştirecek. Bu durum deniz ticaretinde maliyetleri artırma riskini içinde taşıyor. Nakliyeciler, ithalatçılar ve ihracatçılar için daha yüksek maliyetlere yol açabilecek." diye konuştu.


Öte yandan firmaların yüksek ücretlerden kaçınmak için daha az limana uğrama gibi önlemler alabileceğini kaydeden Engin, bu durumun da ticarette tıkanıklıklara ve gecikmelere neden olabileceğine dikkati çekti.


Engin, aynı zamanda nakliye ücretlerinin deniz navlununun kısa vadede artmasını sağlayabileceğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Ek vergi kararı deniz ticaretinin rotasını da değiştirebilir, yeni yollar ve alternatif güzergahlar belirlenebilir. Türkiye özellikle Avrupa'nın yeni rota arayışında öne çıkabilir. Bu durum Türkiye'ye önemli avantajlar sağlayabilir. İlk aşamada AB ile ticari ilişkilerimizin yükselmesine ve Türkiye'nin daha büyük bir partner olmasına olanak sunabilir. Bu belirsizlik sürecinin bir an önce nihayete erdirilmesi önemli çünkü iş dünyasında bu durum ciddi endişelere yol açıyor. ABD'nin üretimi ülkesine çekmeyi hedefleyen vergi adımının ticaret yollarının ve deniz trafiğinin yeniden yapılandırılmasına neden olması bekleniyor."


"TÜRKİYE JEOPOLİTİK KONUMU SAYESİNDE DOĞU İLE BATI, KUZEY İLE GÜNEY ARASINDA BİR KÖPRÜ" 

Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aras da Türkiye'nin jeopolitik konumu sayesinde tarih boyunca doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir köprü olduğunu söyledi.


Aras, Türkiye'nin coğrafi konumunun sektör açısından önemine değinerek, şunları kaydetti:

"Orta Koridor, Türkiye üzerinden Avrupa'yı Orta Asya'ya ve Çin'e bağlayan en hızlı ve ekonomik kara yolu güzergahı. Bu koridorun önemi, küresel tedarik zincirlerindeki değişim ve bölgesel jeopolitik gelişmelerle birlikte daha da artmıştır. Türkiye, Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu Projesi gibi girişimlerle Orta Asya ve Orta Doğu ile entegrasyonunu güçlendirmekte. Özellikle Irak ile geliştirilen Kalkınma Yolu Projesi, Basra Körfezi'nden Türkiye'ye ve buradan Avrupa'ya uzanan yeni bir ticaret koridoru ve Suriye'nin yeniden istikrara kavuşması ile Türkiye'nin Orta Doğu ve Körfez ülkelerine erişimini daha da hızlandıracak."


Ulaştırma koridorlarının odağında olan Türkiye'deki ulaştırma sektörünün bu koridorların yaratacağı fırsatlara odaklandığının altını çizen Aras, "Bölgesel çatışmalar ve ticaret savaşlarının gölgesinde, ülkemizin küresel lojistik alanında daha etkin bir oyuncu olarak Avrupa-Orta Asya-Orta Doğu tedarik zincirlerindeki payını artırmasını sağlamak, bu konuda alınacak hızlı aksiyonlarla, yatırımların alternatif rakip koridorlara kayması ve ülkemizin bypass edilmesini önlemek üzere çalışmalarımızı yoğunlaştırmış bulunmaktayız." ifadelerini kullandı.


Aras, ABD yönetiminin yeni politikasının tedarik zincirlerinde kırılma yaratmakla birlikte maliyetlerin artmasına neden olabileceğini belirterek, salgın döneminde Avrupa içerisinde ve Avrupa ile Çin arasındaki tedarik zincirlerinde yaşanan aksamaların üreticilerin dikkatlerini Türkiye'ye çektiğini anımsattı.


Ek gümrük vergilerinin özellikle AB'deki işletmeler için Türkiye'nin tedarik ve lojistik üssü olarak sunduğu avantajların önem kazanması gibi yeni fırsatları doğurabileceğine vurgu yapan Aras, uzun vadede Türkiye'nin avantajına durumların gelişebileceğini sözlerine ekledi.