"Yükün taşınma sürecinde fiziksel olarak elleçlenmemesi" prensibine dayanan intermodal taşımacılıkta bir konteyner veya treyler, gemiyle limana ulaştıktan sonra demir yolu veya kara yoluna aktarılarak nihai varış noktasına ulaştırılıyor.
İntermodal taşımacılık, kara, deniz, hava ve demir yolu taşımacılığını entegre ederek maliyetleri yüzde 25 düşürüyor ve transit süreleri kısaltarak rekabet avantajı sağlıyor.
Deniz ve demir yolu taşımacılığının ağırlıklı olarak kullanıldığı sistem kara yolu altyapısını rahatlatıyor, yolların aşınmasını ve yakıt tüketimini azaltarak daha sürdürülebilir lojistik ekosistemi kurulmasına imkan sunuyor.
Modelin, özellikle Avrupa ve Asya'daki büyük lojistik merkezlerinde kullanım oranı artarken, limanlar ve terminaller intermodal altyapılarını güçlendirmek için yeni yatırımlar yapıyor.
Avrupa'daki taşımacılığın yüzde 30'u intermodal yöntemlerle yapılıyor, Türkiye'de bu oran yüzde 10'un altında gerçekleşiyor.
Türkiye, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu, Marmaray ve İstanbul Havalimanı gibi projelerle lojistik gücünü artırıyor.
Tüm bunların yanı sıra Türkiye'nin, jeopolitik konumunun avantajlarını daha fazla kullanması ve lojistik merkezi haline gelmesi için lojistik köylerin sayısının artırılması ve intermodal taşımacılığa daha fazla ağırlık vermesi gerektiği vurgulanıyor.
"DÜNYA TİCARETİNİN YAKLAŞIK YÜZDE 30'U ORTA KORİDOR TİCARET YOLUNDAN GEÇİYOR"
Dinçer Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dinçer, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 30'unun Türkiye'nin içinde bulunduğu Orta Koridor ticaret yolundan geçtiğini aktardı.
Bu yolun Çin'den Avrupa'ya uzanan en kısa ve en hızlı güzergah olmasıyla giderek daha fazla önem kazandığını dile getiren Dinçer, "Türkiye son yıllarda yaptığı büyük ölçekli altyapı yatırımlarıyla küresel lojistik pazarında daha güçlü bir konuma ulaşmaya başladı. Ancak Türkiye'nin lojistik merkezi olabilmesi için altyapının güçlendirilmesi, lojistik köylerin sayısının artırılması ve intermodal taşımacılığa daha fazla ağırlık verilmesi gerekiyor. Lojistik sektörü, sadece güçlü kara yolu bağlantılarıyla değil, demir yolu, deniz yolu ve hava yolunu entegre eden intermodal çözümlerle daha verimli hale getirilmelidir." diye konuştu.
Deniz ve demir yolunun ağırlıklı olarak kullanıldığı sistemin kara yolu altyapısını rahatlattığına dikkati çeken Dinçer, "Bu, yolların aşınmasını azaltır, yakıt maliyetlerini düşürür ve daha sürdürülebilir bir lojistik ekosistem oluşturur." dedi.
Türkiye'nin Orta Koridor olarak adlandırılan Çin-Avrupa ticaret yolu üzerinde en stratejik konumlardan birine sahip olduğunu vurgulayan Dinçer, şöyle devam etti:
"Ancak intermodal taşımacılıkta henüz istenilen seviyeye ulaşmış değiliz. Demir yolu taşımacılığının toplam lojistik sektöründeki payı Türkiye'de yüzde 4 seviyesinde, Avrupa'da ise bu oran yüzde 18. Yani demir yolu kullanımımız oldukça düşük seviyede. Ancak son yıllarda atılan adımlarla Türkiye, intermodal taşımacılıkta daha güçlü bir konuma gelmeye başladı. Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu, Çin'den Türkiye'ye kesintisiz demir yolu taşımacılığı sağlayan en kritik projelerden biri olarak öne çıkıyor.
Ayrıca Marmaray Tüp Geçidi, Asya ve Avrupa arasında kesintisiz demir yolu taşımacılığına olanak sağlayarak intermodal taşımacılığı destekliyor. Bununla Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı gibi projeler tamamlandığında, Türkiye'nin Avrupa bağlantıları çok daha güçlü hale gelecek. Ancak hala yapılması gereken yatırımlar var. Türkiye'nin limanları ile demir yolu ağı arasındaki entegrasyon güçlendirilmelidir. Bugün Türkiye'de 13 lojistik merkez bulunuyor ve 8 yeni merkez için çalışmalar devam ediyor ancak bu sayı yeterli değil."
"EN BÜYÜK AVANTAJLARIMIZDAN BİRİ COĞRAFİ KONUM VE DENİZ LİMANLARIMIZ"
Türkiye'nin lojistik merkezi olma yolunda hızla ilerlediğini ancak intermodal taşımacılığın bu süreçteki payının henüz yeterli olmadığını belirten Dinçer, "En büyük avantajlarımızdan biri coğrafi konumumuz ve güçlü deniz limanlarımız. Türkiye'nin yıllık konteyner elleçleme kapasitesi 500 milyon tonu aşmış durumda." ifadelerini kullandı.
Son yıllarda Türkiye'de intermodal taşımacılığın gelişmesi adına hem kamu hem de özel sektör tarafından çeşitli yatırımlar yapıldığını dile getiren Dinçer, "2023'te Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, demir yollarına 28 milyar lira yatırım yaptığını açıkladı. Bu yatırımlar, Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı, Gebze-Köseköy Yük Taşımacılığı Koridoru ve Marmaray Tüp Geçidi gibi projeleri içeriyor. Özel sektör tarafında ise lojistik şirketleri intermodal taşımacılığı geliştirmek için yeni lojistik merkezler kuruyor." dedi.
Bu dönüşüme katkı sağlamak için yatırımları arttırdıklarına işaret eden Dinçer, Avrupa'nın 6 ülkesinde açtıkları 9 depoyla yurt dışı depolama kapasitelerini 100 bin metrekareye çıkardıklarını, ayrıca intermodal taşımacılığını daha verimli hale getirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Dinçer, Türkiye'nin intermodal taşımacılıkta rekabet gücünün artırılması için yapılması gerekenlere ilişkin şunları kaydetti:
"Altyapı yatırımları kapsamında, Türkiye'nin demir yolu yük taşımacılığı oranı şu anda yüzde 4 seviyesinde ve bu rakamın yüzde 15-20 seviyelerine çıkması gerekiyor. Bunun için demir yolu hatları yenilenmeli, limanlarla entegrasyon artırılmalı ve lojistik köyler güçlendirilmelidir. Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de blok tren sistemleri yaygınlaştırılmalıdır. Teşvik mekanizmaları açısından, devletin özel sektörü intermodal taşımacılığa yönlendirmesi gerekiyor.
Avrupa'da intermodal taşımacılığa yönelik vergi indirimleri ve sübvansiyonlar bulunuyor. Türkiye'de de verilen teşviklerin artırılması modelin gelişmesine katkı sunabilir. Dijitalleşme alanında ise gümrük süreçlerinin hızlandırılması ve e-lojistik sistemlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Avrupa'da lojistik süreçlerin büyük bölümü dijital ortamda takip edilirken, Türkiye'de hala bazı işlemler manuel olarak yürütülüyor. Türkiye'nin intermodal taşımacılıkta rekabet gücünü artırması için akıllı lojistik sistemlerine geçiş yapması gerekiyor."
"TÜRKİYE'NİN MEVCUT LOJİSTİK KORİDORLARI İNTERMODAL TAŞIMACILIĞIN GELİŞMESİ İÇİN BÜYÜK FIRSAT"
İntermodal taşımacılığın gelişmesiyle Türkiye ekonomisinin yıllık milyarlarca dolarlık tasarruf sağlayabileceğine dikkati çeken Dinçer, "Bu, Türkiye'nin ihracat rekabetçiliğini artırarak sanayi üretimini ve sürdürülebilir büyümeyi destekler. Avrupa ülkeleri, intermodal taşımacılığı teşvik ederek ekonomik verimliliklerini artırmış durumda. Türkiye de intermodal sisteme entegrasyon sürecini hızlandırarak lojistik alanında bölgesel lider konumuna gelebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin mevcut lojistik koridorlarının intermodal taşımacılığın gelişmesi için büyük bir fırsat sunduğunu dile getiren Dinçer, "Özellikle Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu, Marmaray ve İstanbul Havalimanı bağlantıları Türkiye'yi önemli bir transit ticaret merkezi haline getiriyor." ifadelerini kullandı.
Serbest ticaret bölgelerinin de bu süreçte önemli bir rol oynadığına dikkati çeken Dinçer, Mersin, İzmir, Kocaeli, İstanbul gibi bölgelerde bulunan serbest ticaret alanlarının, lojistik operasyonların hızlanmasını sağladığını sözlerine ekledi.