Pazar, 24 Kasım, 2024
Bu yıl yaklaşık 2 milyar dolarlık halka arz yapılırken, Borsa İstanbul da Londra, Frankfurt ve Milano gibi çok daha büyük borsaları geride bırakarak, dünya sıralamasında ilk 10’da yer aldı.
HABER: ŞEREF KILIÇLI
Borsa İstanbul, halka arzlarda son yıllarda istikrarlı bir başarı yakalarken küresel rekabetini de güçlendiriyor. Financial Times’ın finansal piyasalar platformu Dealogic’in verilerini referans göstererek yaptığı habere göre; Borsa İstanbul, İngiltere’nin Londra, Almanya’nın Frankfurt ve İtalya’nın Milano gibi çok daha büyük borsalarını geride bırakarak halka arz yarışında öne geçti. Borsa İstanbul’da bu yıl 30 şirket halka açılırken toplamda 1.9 milyar dolarlık sermaye toplandı. Halka arzlardaki artış, Türkiye’yi dünya sıralamasında 9. sıraya taşıdı. Halka arzlarda ilk üç sırada Çin, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri bulunuyor. İlk 10’da sadece Romanya, Avrupa ülkesi olarak Türkiye’nin önünde yer aldı.
YÜKSELİŞ VERİLERİ
Financial Times’ın araştırmasına göre; Türkiye’de hisse senedi yatırımcılarının sayısı 2019 başından bu yana 5.1 milyon kişi artışla dörde katlandı. Bireysel yatırımcıların hisse senedi piyasasındaki oranı yüzde 38’e yükseldi. Yatırımcı ilgisi, hisse fiyatlarının daha da yükselmesine neden oldu. BIST 100 endeksi 2022’nin başından bu yana yüzde 318 artış gösterdi; ABD doları bazında yüzde 104 arttı. Son iki yılda halka arz olan şirketleri izleyen BIST Halka Arz Endeksi, 2022 başından bu yana yüzde 550’den fazla arttı. Yatırımcıdaki son duruma bakıldığında, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre, Borsa İstanbul’da yatırımcı sayısı 22 Ağustos itibarıyla 6 milyon 75 bin 325’e yükseldi. Yılbaşından bu yana borsadaki yatırımcı sayısındaki artış ise 2.3 milyon kişi oldu.
YATIRIMCI YÖNÜ
Halka arzlardaki yükseliş sürecini İstanbul Ticaret’e değerlendiren Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, firmaların borçlanma dışında bir finansman aracı olarak halka arzı daha fazla alternatif olarak görmeye başladığını söyledi. İkinci boyutun talep tarafı olduğunu belirten Aslanoğlu, şöyle konuştu: “Borsa’daki yatırımcı sayısı büyük oranda artıyor. Bunun önemli bir sebebi, düşük faiz ortamlarında borsaya ilginin artması. Türkiye’deki enflasyonist ortamda da Borsa İstanbul’a ilginin artmasının başlıca nedeni, faizlerin düşük seyretmesi oldu. Tasarruf sahipleri alternatif getiri arayışındaydı. Bu süreçte de önemli bir alternatif olarak Borsa İstanbul’u gördüler. Tasarruf sahiplerinin ilgisinin artması, firmaları cesaretlendiren bir unsur oldu. Negatif reel faiz ortamı, Borsa’nın alternatif arayışa cevap veren bir yapıda olması ve hisse senedi değerlemeleri açısından muadillerine göre daha ucuz kalması bu ilgiyi etkiledi.”
FİRMALAR YÖNÜ
Türk reel sektörünün halka arzlardaki başarısını firmalar yönüyle analiz eden OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner ise şunları söyledi: ”Geçtiğimiz yıllarda daha az sayıda halka arz gerçekleşiyordu. Burada dönüm noktası 2021 yılı oldu. Yaklaşık 3 senedir Türk reel sektörü halka açılarak sermaye piyasalarından önemli bir kaynak sağlamaya başladı. Bu yolun açılmasının ilk sebebi, yatırımcı ilgisi. Geçtiğimiz dönemlerde bu kadar çok halka arz yapılamamasının sebebi, halka açılan şirketlere yatırımcı bulmakta yaşanan zorluktu. Son dönemlerde ise bunun tam tersi bir durum söz konusu. Yatırımcının halka açılan şirketlere çok yoğun bir ilgisi var. Dolayısıyla çok sayıda şirket, çok rahatlıkla yüklü miktarlarda finansmanı bu yolla sermaye piyasalarından temin etmiş oluyor. Ülkemizde kurumsal yatırımcı da büyüyor. Fonlar, emeklilik sistemi gibi yatırımcıların talepleri de olumlu yönde etkiliyor. Başarılı bir halka arz sezonu yaşıyoruz.”
VERİMLİLİK ŞARTI
Halkın hisse piyasalarına son senelerde hiç olmadığı kadar rağbet etmesinin Borsa İstanbul’daki halka arz artışlarını etkilediğini belirten Türk-Alman Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semih Emre Çekin de şu yorumu yaptı: “Yatırımcı sayısının arttığı ve hisse piyasalarının daha az riskli yatırım piyasalarına bir alternatif olarak görüldüğü bir ortam var. Şirketler, sermayeye erişimin hisse piyasalarında daha mümkün olduğunu hesaplıyor. Halka arzlardaki artış kendi başına olumlu olarak değerlendirilebilir. Ancak hisse piyasalarının verimli olabilmeleri ve ekonominin verimliliğine katkıda bulunabilmeleri için ‘zombi şirketlerin’ oluşmasının da önüne geçilmesi gerekiyor. Klasik para politikası aktarım mekanizmasının işlevselliğinin yakın zamana kadar düşük olması, yatırımcıların varlık piyasalarına daha çok rağbet etmelerine sebep oldu. Özellikle enflasyon oranının yüksek olması ve sıklıkla yaşanan kur şoklarının, kendisini alım gücü kaybına karşı korumak isteyen bireysel yatırımcıların rağbetini tetiklediğini düşünüyorum.”
‘SPK’NIN MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ DE BİREYSEL YATIRIMCI SAYISINI ARTIRDI’
Yerli yatırımcı sayısının 6 milyonu aşmasının halka arzlarla bağlantılı olduğuna dikkat çeken Dr. Berra Doğaner, şu bilgiyi de paylaştı: “SPK, halka arzlarda küçük yatırımcının daha fazla hisse senedi alabilmesi için geçtiğimiz aylarda bir mevzuat değişikliği yaptı ve ‘bireysele eşit dağıtım’ diye bir yöntemi ön plana çıkardı. Hatta zorunlu tuttu diyebiliriz. Peki, bu neyi gerektiriyor? Talep ettiğiniz miktardan bağımsız olarak halka arz tutarı kaç kişi talepte bulunmuşsa o kişi adedine bölünüyor. Mesela halka arzlarda 2.5 milyon kişinin talebi oluyor, 500-600 TL gibi küçük rakamlarda her bir yatırımcıya hisse senedi düşüyor. Böyle olunca daha çok hisse senedi alabilmek için yatırımcılar aile fertlerini, akrabalarını, arkadaşlarını, komşularını hesap açmaya teşvik ediyor. Son dönemde halka arzların artması, yeni yatırımcı hesabı açılmasını da beraberinde getiriyor. Yani daha çok halka arza katılma amaçlı bir yatırımcı kitlesinin piyasaya geldiğinden bahsedebiliriz. Bu kitle, bir müddet sonra kalıcı olarak hisse senetleri piyasası ile tanışmış oluyor. Ayrıca kalıcı olarak da hisse senetlerine yatırım yapmayı tercih edebiliyorlar. Dolayısıyla bu da son derece olumlu bir durum. Halka arzlar yatırımcı sayısını besliyor, yatırımcı sayısındaki artış da halka arzları besliyor. Yani döngüsel bir durum da oluştu.”
‘BORSA FİZİKSEL YATIRIMLARDA ARTIŞIN DA SİNYALİNİ VERİR’
Borsa İstanbul’daki yabancı yatırımcı oranının henüz istenen düzeyde olmadığını da belirten Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, şöyle konuştu: “Yabancı yatırımcı, Türkiye’nin önceki ortalamalarına göre en düşük seviyelere gelmişti, yüzde 30’ların altına düşmüştü. Bu dönem yeniden artışa geçme durumu söz konusu. Ancak yabancı yatırımcıda yüzde 60’lardan yüzde 30’lara inildiği bir süreç yaşandı. Son birkaç yıldır yabancı yatırımcının Borsa İstanbul’dan önemli bir çıkışını gördük fakat yeni yatırımların daha çok yerli yatırımcıdan gelmesi de bu oranı etkiledi. Yani bunu tamamen yabancı yatırımcının çıkması olarak değil, toplam havuzda payının düşmesi gibi de yorumlamak lazım. Dolayısıyla borsanın hareketi yatırımlarla da korelasyon içindedir. Yani borsa hareketi fiziksel yatırımlardaki artışın da potansiyelini ve sinyalini verir. O açıdan yabancı yatırımcının gelmesi önemli olacak. Çünkü bir sonraki aşamada Türkiye’nin doğrudan yatırımı çekmesini de getiriyor. Borsa İstanbul’daki yabancı yatırımcı oranı şu anda maalesef istenen düzeyde değil.”
CDS PRİMLERİNİN YATIRIMLARA YANSIMASI
Haziran ayından itibaren Türkiye’nin Kredi Risk Primi’nde (CDS) yaşanan düşüşün Borsa İstanbul’a yansımasının nasıl olabileceği konusunda ise Doç. Dr. Semih Emre Çekin’in görüşleri şu şekilde: “Kısa vadede verilerin birbirini nasıl etkilediğini söylemek mümkün değil. Ancak CDS primlerindeki hareketlerin hisse senedi piyasalarındaki hareketlerle ilgili olduğuna dair çalışmalar mevcut. Bu ilişkinin sağlıklı olması; özellikle orta ve uzun vadede CDS primlerinin yüksek oynaklık göstermemesi, yatırımcının uzun vadede yatırım yapıp kazanç sağlayabilmesi ve yatırımcıda finansal bilincin oluşması ile mümkün.”
‘ENFLASYONUN İNME BEKLENTİSİ RİSK ALGISINI DÜŞÜRÜR’
Faiz artışları ve sıkı para politikasının Borsa’yı nasıl etkileyeceği de gündemde. Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu’nun bu konudaki yorumu şöyle: “Normal koşullarda faiz artışı Borsa’yı olumsuz yönde etkiler. Ancak risk düşüşü konusu da önemli. Yani faiz artışları devam ederse enflasyonun ineceğine dair beklentilerin oluşması ülkenin yatırım yapılabilme özelliğini artıracak ve risk algısını düşürecektir. Borsa’yı orta ve uzun vadede kârlılık beklentisi ve risk algısının düşmesi de olumlu yönde etkiler. Netice itibariyle faiz negatif etkiler. Risk düşüşü ise orta vadede büyüme potansiyeli ve düşük enflasyonla olumlu yönde yansır.”
FAİZ ARTIŞI BORSA’YI NE ZAMAN NEGATİF ETKİLER?
Faiz artışlarının Borsa İstanbul’u nasıl etkileyebileceği konusunda Dr. Berra Doğaner de değerlendirmelerde bulundu. Faiz artışlarının Borsa’ya olumsuz etkisini beklemediğini belirten Dr. Doğaner, şöyle konuştu: “Merkez Bankası, son toplantısında politika faizini yüzde 25’e çıkardı. Bankalar ise son düzenlemeler gereği mevduat faizlerini yüzde 40-45’lere taşıyacak. Ancak enflasyona bakıldığında halen negatif reel faiz var. Yani banka mevduatları yüzde 45’te olsa mevduat açısından halen negatif bir reel getiri söz konusu. Dolayısıyla, Borsa İstanbul’dan ciddi bir kaynağın çıkıp mevduatlara yöneleceğini sanmıyorum. Belki faizler daha fazla yükselir, enflasyon oranını yakalarsa, yani yatırımcı mevduat faizlerinde reel bir getiri elde ederse o zaman Borsa için bir tehdit oluşturabilir. Ancak şu anda o noktada değiliz.”
04 Eylül 2023 Pazartesi
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar