HABER: ŞEREF KILIÇLI
Blokzincir (blockchain) teknolojisi, kripto paralarla beraber anılan, kripto paralarla eşdeğermiş gibi yanlış algılanan bir konu olarak son dönemde öne çıktı. Blokzinciri doğru algılamak, kripto paraların bizatihi kendisi değil, kullandığı dijital veri ve işlem kayıt teknolojisi olduğunu bilmekle başlıyor.
MERKLE AĞACI
Kayıt teknolojisinin özü 1979’da Ralph Merkle tarafından tasarlanmış, ‘Merkle Ağacı’ olarak literatüre geçmiş. Bilgisayar sistemleri arasında, verinin, doğrulanarak işlenmesini esas alıyor. P2P (PeertoPeer) denilen bilgisayar ağlarında, verilerin doğrulanması, aktarım sırasında hiçbir şeyin değiştirilmediğinden emin olmak açısından da önemliydi. Merkle Ağacı, 1991’de, her biri bir öncekine bağlı veri kayıtları oluşturdu, böylece ‘güvenli bloklar zinciri’ sağlanmış oldu. 2008’e gelindiğinde ise bir grup insan, kendilerine Satoshi Nakamoto takma isimli biri tarafından gönderilen e-postayı okudu. Takma isim kullanan meçhul şahıs, herhangi bir üçüncü bir tarafın otoritesine ihtiyaç duyulmadan uçtan uça para transferi yapılabilmesine olanak sağlayacak bir sistemden bahsediyordu. Bahsettiği sistem, 2009’da blokzincir teknolojisini kullanan kripto para olarak işlemlere başladı.
NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?
Blokzincir teknolojisini anlama yolculuğunda, bu teknolojiye neden ihtiyaç duyulduğunu sorgulamak da gerekiyor. Merkezi bir sunucuya ihtiyaç duymadan veri depolama ve koruma, teknolojide mevcut sistemlerin üzerine çıkma, daha hızlı ve güvenli olma gibi birçok ihtiyaca cevap verme, blokzincirin yıldızını parlattı. Merkezi olmayan bir veri tabanı modeli ve internete bağlanabilen her türlü elektronik cihaz ile verilerin depolanabilmesi artık yeni bir dönemin de başlangıcıydı. Dahası bu teknoloji Satoshi Nakamoto’nun kripto parasının tekelinde de değildi. Peki sistem sunucuya ihtiyaç duymadan verileri nasıl güvenli bir şekilde depolayabiliyordu? Blokzincir teknolojisinde, her bir katılımcı, başlangıçtan itibaren tüm kayıtların bir kopyasına sahip oluyor. Kayıtların değiştirilmesi, özetlerin değişmesine yol açacağı için kayıtlar değiştirilmek istendiğinde çoğunluk bunu fark edebiliyor. Yani ağdaki herkes tüm işlemleri bilir, kolayca denetlenebilir ancak değiştirilemez.
FİNANSA ÖZEL DEĞİL
Blokzincir teknolojisi hakkındaki yanlış bir algı da, kripto para sistemlerinden hareketle sadece finans işlemlerinde kullanılabileceği şeklindeydi. Oysaki blokzincir hangi amaç için kullanılacaksa ona göre bir tasarım yapılabiliyor. Çok yakın bir örnek vermek gerekirse, İspanya’da büyük bir enerji firması, petrokimya ürünlerinin sertifikasyon sürecini geliştirmek için blokzincir teknolojisini kullandı. Blokzincir teknolojisi ile üretim süreci boyunca numuneler ile ürünlerin tanımlanmasını ve izlemesini sağladı.
YAKIN TAKİP
Lojistik sektörü de blokzincir teknolojisini yakın takibe alan sektörler arasında. Örnek vermek gerekirse, 2018’de, Danimarka merkezli büyük bir lojistik firması, ABD’nin en büyük bilişim firmalarından biriyle blokzincir teknolojisi konusunda işbirliği yaptığını, küresel tedarik zincirinin tüm adımlarında bu teknolojiyi kullanacağını duyurdu. Eğitim, sağlık, perakende, sanayi ve daha birçok sektörden örnekler vermek mümkün. İngiltere merkezli dünyaca ünlü küresel bir banka, 2018 boyunca 250 milyar dolar değerindeki FX işlemini blokzincir teknolojisi üzerinden gerçekleştirdiğini açıkladı. Uygulamanın hata ve gecikme risklerini düşürdüğü, maliyetleri azalttığı da belirtiliyordu.
TÜRKİYE NE YAPIYOR?
Ülkemizde bu konuda, şu anda beş çalışma öne çıktı:
BLOCKCHAIN TÜRKİYE PLATFORMU KURULDU
Blockchain Türkiye Platformu’nun, blokzincir teknolojisinin iş dünyasını ve ilişkilerini değiştireceğine inanan, bu değişim ve dönüşüm süreci içinde aktif bir rol almak isteyen, dönüşüm sürecinde sektörüne ve iş ağlarına liderlik etmek isteyen tüm tüzel kişilere ve organizasyonlara açık olduğu belirtiliyor. Öyle ki, 9 Ocak 2019’da, Ticaret Bakanlığı, Blockchain Türkiye Platformu’na ilk kamu üyesi olarak katıldı.
BLOKZİNCİRİN GELECEĞİ
Dördüncü sanayi devrimi döneminde, blokzincir teknolojisinin kritik bir rol oynaması öngörülüyor. Verilerin kaydedilmesi ve işlenmesinde daha güvenli bir sisteme ihtiyaç duyuluyor, bu noktada devreye blokzincir giriyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve 4. Sanayi Devrimi kitabının yazarı Klaus Schwab, blokzincir teknolojisinin, dördüncü sanayi devriminin tam kalbinde olduğu görüşünde iddialı. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan bir ankete göre ise yöneticilerin yüzde 58’i küresel Gayri Safi Milli Üretimin yüzde 10’unun 2025’den önce blokzincirde bulunacağını söylüyor.