tatil-sepeti

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Almanya Federal Meclisi, 10 Haziran 2020’de kabul ettiği Ulusal Hidrojen Stratejisi ile enerjide önemli bir dönüşüm sürecini başlattı. Strateji çerçevesinde, hidrojen teknolojileri için 7 milyar Euro, bu alandaki uluslararası partnerlikler için ise 2 milyar Euro bütçe ayırdı. Almanya’nın hidrojen politikasının temelinde güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilebilen ‘yeşil hidrojen’ var. Türkiye ise hem güneş enerjisi hem de rüzgar enerjisi santrallerinde hızla büyüyor. Toplam elektrik kurulu gücünde, rüzgar enerjisinin payını yüzde 10’a, güneş enerjisinin payını yüzde 7.5’e yükseltti. Bu alandaki hızlı büyüme, yeşil hidrojen üretme potansiyelini de artırıyor.

ANAHTAR ENERJİ KAYNAĞI

İklim krizi ve sıfır karbon hedefleri, hidrojeni tüm endüstriler için anahtar bir enerji kaynağı haline getirirken, Türkiye ile Almanya’nın bu konuda işbirliği yapabileceğine dair önemli açıklamalar da geliyor. Almanya’nın geçen yıl yayımladığı Ulusal Hidrojen Stratejisi uyarınca temiz kaynaklardan üretilen hidrojeni ülke dışından getirmeyi planladığını belirten Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) Başkanı Dr. Markus Slevogt, şunları söyledi: “Türkiye, potansiyel tedarikçiler arasında yer alıyor. Hidrojen tedarikine katkıda bulunabilecek diğer ülkeler Norveç, İzlanda, Avustralya ve Şili. Türkiye ile 2012 yılından beri istikrarlı bir enerji işbirliğimiz bulunuyor. AHK olarak enerji sektöründeki oyunculara destek olduğumuz gibi yeşil hidrojende de Türkiye’ye aynı desteği vereceğiz.”

RÜZGAR ALTYAPISI AVANTAJ

Türkiye’nin, özellikle büyüyen rüzgar enerjisi altyapısıyla hidrojen teknolojilerinin benimsenip hayata geçirilmesinde öncü ülkelerden olabileceğine dikkat çeken Siemens Gamesa Yenilenebilir Enerji Türkiye CEO’su Ebru Çiçekliyurt ise şu bilgiyi verdi: “Türkiye’de rüzgar enerjisiyle entegre edilebilecek hidrojen enerjisi çalışmalarına hız verdik. Siemens Enerji ile ortaklaşa hidrojen enerjisi konusunda çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmanın teknik boyutlarını Danimarka’da test ediyoruz. Bu konuda büyük potansiyel olduğunu düşünüyoruz. Enerjinin geleceği hidrojen ekonomisi üzerinde odaklanacak gibi gözüküyor.”

İHRACAT POTANSİYELİ VAR

Türkiye’nin hidrojen konusunda temel hedeflerinden biri de fosil yakıt kaynaklardan üretilen mavi hidrojen yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından yeşil hidrojen üretmek. Yine bu kapsamda, doğalgaz hattına, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen hidrojenin enjeksiyonu hedefleniyor. Yeşil hidrojen konusunda birçok yabancı şirket ve kurum da Türkiye’nin ihracat potansiyeline ilgi gösteriyor.

DOĞALGAZ-HİDROJEN KARIŞIM PROJESİ HAZIR

Hidrojen, Türkiye’nin de enerji stratejilerinin geleceğinde yer almasını istediği bir kaynak. Hidrojen konusundaki projelerden biri de, doğalgaz şebekesine hidrojen karıştırma projesi. Bu kapsamda, doğalgazla hidrojen karıştırılarak evsel cihazların beslenmesi projesi hayata geçirildi. Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği’nin öncülüğünde GAZBİR-GAZMER Temiz Enerji Teknoloji Merkezi, nisan ayında Konya’da açıldı. GAZBİR-GAZMER Temiz Enerji Teknoloji Merkezi’nde bugüne kadar doğalgaza çeşitli oranlarda hidrojen karıştırma testleri yapıldı. Elde edilen sonuçlara göre, mevcut doğalgaz iç tesisatlarında ve tüketici cihazlarında önemli bir değişikliğe gerek kalmaksızın yüzde 20’si hidrojenden oluşan gaz karışımı kullanılabilecek. Ar-Ge ile doğalgaza hidrojen enjekte edilecek. Böylece hem karbon yoğunluğu azalacak hem de Türkiye’nin doğalgaz ithalatının düşürülmesi sağlanacak.

MALİYETTEKİ DÜŞÜŞ TAHMİNİ YÜZDE 50

Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar karbon nötr olmaya yönelik taahhüdü ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı ilan etmesi, hidrojen alanında önemli bir gelişim sürecini başlattı. 8 Temmuz 2020’de kabul edilen Avrupa Birliği Hidrojen Stratejisi ise hidrojeni Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ulaşmak için kilit bir öncelik olarak tanımlıyor.

Dünya Ekonomik Forumu ise hidrojen ile temiz bir enerji geleceğinin düşünülenden daha yakın olabileceğine vurgu yapıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 yılında yayınladığı rapora göre; hidrojen 2050 yılına kadar dünyanın nihai enerji talebinin yüzde 18’ini karşılayabilir ve küresel ısınmayı sınırlamak için gereken karbon azaltımının yaklaşık yüzde 20’sini sağlayabilir. Dünya Ekonomik Forumu içerisinde kurulan ve pek çok küresel şirketin yer aldığı Hidrojen Konseyi ise üretim maliyetleriyle ilgili ayrıca bir rapor yayınladı. Rapora göre; hidrojen çözümlerinin maliyetinin, geniş bir uygulama yelpazesinde 2030 yılına kadar yüzde 50’ye varan oranda azalması ve hidrojenin diğer düşük karbonlu alternatiflerle ve hatta bazı durumlarda geleneksel seçeneklerle rekabet etmesi bekleniyor.

RUSYA’DAN DA İŞBİRLİĞİ TEKLİFİ VAR

Temmuz ayı sonunda, Moskova’da gerçekleştirilen Rus-Türk İş Forumu toplantısında Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Türkiye ile ekonomik işbirliğinin iklim kaygıları nedeniyle büyük bir potansiyele sahip temiz enerji teknolojilerinin geliştirilmesi alanında da değerlendirilmesini önermişti. Novak, özellikle hidrojene dikkat çekerek, “Hidrojen, karbondioksitten faydalanma, bu yeni enerji kaynaklarının taşınması için yeni teknolojilerin geliştirilmesi yönünde ortak bir zemin bulmamız gerekiyor” demişti.

31 Ağustos 2021 Salı

Etiketler : Gündem