Şu anda ikinci ve üçüncü kuşağa geçiş virajına yaklaşan Türk aile şirketlerinin bu süreci başarılı şekilde geçebilmesi için İTO da konuyu masaya yatırdı. Çözümler; kurumsallaşma, markalaşma, inovasyon ve aile anayasası ana başlıklarında özetlendi.
HABER: ŞEREF KILIÇLI
Aile şirketleri sadece Türkiye’de değil dünya ekonomisinde de etkin rol oynuyor. Dünya ekonomisinde aile şirketlerinin ağırlığı yüzde 85-90 arasında. Türkiye’de ise ekonominin yüzde 95’ini, istihdamın da yüzde 75’ini aile şirketleri oluşturuyor. Yani üretim ve istihdamın temel dinamiği aile şirketlerine dayanıyor. İkinci kuşaktan üçüncü kuşağa geçiş aşamasında olan köklü aile şirketleri ise dijital ekonominin de içinde olduğu kritik bir dönüşüm sürecini yaşıyor.
KURUMSALLAŞMA VE MARKA
Türkiye’deki aile şirketleri, varlıklarını sürdürebilmek için başta kurumsallaşma olmak üzere, markalaşma, inovasyon ve aile anayasası gibi önemli gündemleri tartışıyor. İstanbul Ticaret Odası, Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) ile birlikte ‘Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma’ konulu seminer gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını İTO Genel Sekreteri Doç. Dr. Nihat Alayoğlu’nun yaptığı seminerde, Saruhan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadık Saruhan, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Çırpan, Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kolbaşı ve Hackquarters Kurucusu Kaan Akın görüşlerini aktardı. Toplantının moderatörlüğünü Servo Capital Yöneticisi Kaan Kiziroğlu ve TAİDER Akademi Koordinatörü Mustafa Bayındır yaptı.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Kendisinin aile şirketleri konusunda çalışan bir akademisyen olmakla birlikte eski bir aile şirketi mensubu olduğunu belirten İTO Genel Sekreteri Doç. Dr. Alayoğlu, şöyle konuştu: “Nasıl ki toplumu ayakta tutan ailelerse, ekonomiyi ayakta tutacak olanlar da aile şirketleri. Dolayısıyla esas mesele, aile şirketlerinin var olan yapısını daha güçlü hale getirmek ve sürdürülebilir kılmak. Bu konu hem ülke ekonomisi açısından hem de ailelerin devamlılığı açısından kritik önemde. Bu kadar kritik olan konuyu niçin sürekli tartışmak durumunda kalıyoruz? Çünkü gerçekten sıkıntılar yaşanıyor. Sıkıntıların aşılması için ciddi çabalara da ihtiyaç var. Bu sorunları aşma yolunda, tecrübe sahibi şirketlerimiz ile henüz gündeminde olan ama nerden başlayacağı konusunda kafası net olmayan şirketlerimiz de var. Aile şirketlerini sadece şirket anlamında ele almak yeterli değil. Sorunlara çözümler üretme yönünde, Oda olarak elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz.”
UZMANLIĞA GÖRE GÖREV
İkinci kuşak bir aile şirketi mensubu olarak tecrübelerini ve görüşlerini paylaşan Saruhan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadık Saruhan, uyguladıkları yönetim modeli konusunda şöyle konuştu: “İkinci kuşakta dört kardeş, uzman oldukları alanda görev dağılımı yaptı. Yönetim kurulunda her ay birbirimize hesap veririz. Herkesin hisse oranları belli. İşi kesinlikle eve taşımayız. Çocuklarımız birbirimizin yanında çapraz olarak, amcalarının yanında çalışıyor. Çocuklarımız yönetim kurulu toplantılarına katılır, görüşlerini söyler ama oy hakları yok. Ayrıca yaşam koçları var, haftada iki kez bir araya geliyorlar, yeni iş modelleri hakkında bilgi alıyorlar. Onlara yükseköğrenimi ve yüksek ahlakı hedef verdik. Şartlara göre değişen bir aile anayasası taslağımız var. Aile anayasasında örf ve gelenekler de mutlaka olmalı. Eğer kardeşler arasında güven varsa, güvene dayalı her söz dikkate alınır.”
Saruhan, öncelikle katma değerli üretime odaklanılması gerektiğini belirterek, “Şirkette, satış pazarlama, finans ve teknikten oluşan üçlü sac ayağı sağlam olursa gelecek kasırgalara karşı hazır olursunuz. Global pazarda var olmak markaya bağlı. ‘3i’ dediğim bir başarı anlayışım var, iş, itibar ve iletişim. Taklit eden değil, taklit edilen olun. Üreticiyseniz ya marka geliştirin pazara odaklanın ya da iyi bir tedarikçi olun. Ancak ortak payda ille de üretim. Her zaman bir ‘b’ planı olmalı. Dijital ekonomik sisteme ayak uydurmak zorundasınız” dedi.
BİRİNCİ KUŞAĞIN KORKUSU ŞİRKETİ ETKİLİYOR
Şirketlerdeki sorunların büyük kısmının aile içi anlaşmazlıklardan kaynaklandığını belirten İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Çırpan, “Aile anayasası, söylemesi kolay ama yapması zor bir konu. Yazılanları hayata geçirememe ikilemini yaşıyoruz. ‘Aile anayasası yazmak çözüm mü?’ bunu da düşünmek lazım. Aile gibi duygusal bir yapıyı, anayasa gibi bir formel yapıyla yönetmeye çalışıyoruz” dedi. Girişimcilik ile şirketin büyümesi arasındaki çelişkinin aile şirketi ekseninde de düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Çırpan, girişimcilik bir ekosistem. Girişimcinin işletmesiyle kurduğu bir bağ var. Girişimci özgür, pes etmez, statükoya uymaz, riski göze alır. Girişimcinin bu özellikleri şirket büyüdükçe sorun olmaya başlar” dedi. Birinci kuşağın, anne ve babanın çocuklarının geleceği için duyduğu korkuya benzer bir korku duyduğunu da belirten Dr. Çırpan, bunun profesyonellere güvenmeme sorununa yol açtığını söyledi. Çırpan, aile şirketlerinin yönetim kurulları için şu tavsiyede bulundu:
“Yönetim kurullarının işlevsel oluşturulmasına dikkat edin, aile dışından görüş sağlayacak birileri de olsun.”
İNOVASYONU TEŞVİK EDEN AİLE ŞİRKETİ MODELİ
Üç kardeşin kurduğu bir aile şirketinde ikinci kuşak yönetici olduğunu belirten Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kolbaşı, şöyle konuştu: “Prensibimiz var, her babadan en fazla 1 ikinci kuşak yönetim kurulu üyesi var. Ailede iki lider seçtik; biri aile lideri, diğeri şirket lideri. Her aile için ayrı bir zorluk var fakat başarıldığı zaman aile anayasası çok keyifli.” İnovasyonda, şirkette uyguladıkları modeli anlatan Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kolbaşı, “Şirkette personelimiz, yazılı olarak yeni fikir sunabiliyor. Yeni fikirleri değerlendiren bir kurulumuz var. Çalışan, fikrini kurula verir, o fikir hayata geçerse, beş yıl boyunca kârın yüzde 1.5’ini alır” dedi. Üçüncü kuşağa, marka kültürünü aşılamaya çalıştıklarını da vurgulayan Kolbaşı, şu tavsiyelerde bulundu: “Anlayışlı olunmalı, çizgiler birbirine girmemeli, herkesin özeli olmalı.
İnsanın başarılı olduğu yer, mutlu olarak yaptığı iştir. İyi olduğunuz alanları birbirinize bırakarak imkan verin. Her yiğidin farklı bir yoğurt yiyiş tarzı olduğunu unutmayın.”
MARKA, MÜŞTERİYE VERDİĞİNİZ SÖZDÜR
2016’dan itibaren şirketlerin inovasyona bakış açısının değiştiğini belirten Hackquarters Kurucusu Kaan Akın, şunları aktardı: “Aile şirketinin kendine has kültürü olmalı.
Bugün kurumsal şirketlerin en büyük sıkıntılarından biri, ‘bizim şirket kültürümüz ne olmalı ki geleceğe onu taşıyabilelim?’ Şirketler, ‘yeni dünyada yeni işler nasıl olacak?’ sorusunun cevabını arıyor. Marka olmak neden önemli? Çünkü marka müşterinize verdiğiniz söz. Markanızın bir değeri olmalı ki, müşterilerinizdeki güven devam etsin. Bu çağa ‘çok hızlı değişen çağ’ diyoruz. Telefonun icat edildiği zamanı düşünün, telefonla birlikte hayatımız değişti fakat telefon 100 senede hayata girdi. Oysa cep telefonu 20 senede hayata girdi ve hayatımızı hızlı değiştirdi. İşlerinizin sürdürülebilir olması için rakamlara dönüştürebilmeli ve ölçümleme yapılabilmelisiniz. İnovasyonda, müşteriye dokunmak, görüşlerini almak önemli. Müşteriler, görüşleriyle size her sorunun cevabını veriyor. Müşteriyle iletişim kanalınız iyi olmalı. Müşteriyi kaybettiyseniz, ne yapılması gerektiği konusunda en çok soru sormanız gerekenler yine müşteriler.”
YÜZDE 95 AİLE ŞİRKETİ