istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Trump dönemi yeni göçmenlik politikaları: Yasal yollar daraldı, belirsizlik arttı

ABD'de Trump yönetiminin göçmenlik politikalarında yaptığı radikal değişiklikler, yasal yollarla ülkeye gelmek isteyenlerin karşısına yeni engeller çıkardı. Sığınmacılar, yeşil kart başvurusu sahipleri ve kamu yardımı alan göçmenler bu politikaların doğrudan hedefi oldu.

Giriş: 14.04.2025 - 10:36
Güncelleme: 14.04.2025 - 10:36
Trump dönemi yeni göçmenlik politikaları: Yasal yollar daraldı, belirsizlik arttı

Donald Trump’ın başkanlık dönemi, ABD göçmenlik sistemi açısından köklü dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olarak tarihe geçti. Özellikle 2017-2021 yılları arasında uygulamaya konulan yeni kurallar ve kısıtlamalar, sadece yasa dışı göçmenleri değil, yasal yollarla ülkeye giriş yapmak isteyenleri de etkiledi. Göçmenlik avukatı LaToya McBean Pompy’nin açıklamalarına göre, bu dönemde atılan adımlar, ABD’ye yerleşmek isteyen binlerce kişinin planlarını alt üst etti. McBean Pompy, YouTube kanalında yaptığı değerlendirmede, bu politikaların sistemli bir daraltma stratejisine dayandığını vurguluyor.

 

YEŞİL KART BAŞVURULARINA YENİ ENGELLER

Trump yönetiminin en tartışmalı düzenlemelerinden biri, “public charge” (kamu yükü) kuralı oldu. Bu düzenlemeye göre, devlet yardımı alan göçmenlerin yeşil kart başvuruları reddedilebilecekti. Geleneksel olarak yalnızca ciddi anlamda devlete bağımlı olanlar için uygulanan bu kriter, Trump döneminde genişletilerek; gıda yardımı, konut desteği ve Medicaid gibi programlardan yararlanan kişileri de kapsayacak şekilde yeniden tanımlandı.

 

Bu durum, birçok göçmeni yardıma ihtiyaç duyduğu halde devlet desteği almaktan vazgeçmeye itti. Hukukçular ise bu düzenlemenin ayrımcı ve anayasal haklara aykırı olduğunu savunarak çok sayıda dava açtı.

 

SIĞINMACILARA SINIRDA DARBE: “BEKLE VE GÖR” POLİTİKASI

ABD-Meksika sınırında hayata geçirilen “Migrant Protection Protocols” (MPP) programı, sığınma talebinde bulunan kişilerin ABD’ye girmelerine izin verilmeden önce Meksika’da kalmalarını öngördü. Bu politika, özellikle Orta Amerika’dan kaçan şiddet mağduru bireyler için ciddi güvenlik riskleri yarattı.

 

Sığınmacılar, sınırın diğer tarafında tehlikeli koşullarda yaşamaya zorlanırken, hukuki süreçleri de aksadı. McBean Pompy, bu uygulamanın insanların temel insan haklarına erişimini zorlaştırdığını ve ABD’nin uluslararası yükümlülükleriyle çeliştiğini ifade ediyor.

 

YASAL GÖÇ YOLLARINDA AZALMA

Trump yönetimi, sadece yasa dışı göçle mücadele etmekle kalmadı; aynı zamanda yasal göç yollarını da önemli ölçüde daralttı. Aile birleşimi vizeleri, mülteci kabul programları ve çalışma vizelerinde yapılan kota azaltmaları, ABD’ye göç etmek isteyen binlerce kişiyi mağdur etti.

 

Özellikle mülteci kabul kontenjanı, 1980’den bu yana en düşük seviyeye indirildi. Bu da savaş ve zulümden kaçan çok sayıda insanın, ABD kapılarından geri çevrilmesine neden oldu.

 

BİDEN YÖNETİMİ DÖNÜŞÜM İÇİN MÜCADELE EDİYOR

Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından birçok Trump dönemi uygulaması askıya alındı ya da iptal edildi. Ancak McBean Pompy, bu politikaların yarattığı tahribatın hâlâ tam olarak onarılamadığını belirtiyor. Yeni yönetim, daha insancıl ve kapsayıcı bir göç sistemi için çalışmalar yürütse de yasal ve bürokratik engeller süreci yavaşlatıyor.

 

Özellikle mahkemelerdeki dava yükü ve devlet dairelerinde biriken dosyalar, sistemin yeniden inşasını zorlaştırıyor. Bu da göçmenler açısından belirsizliğin devam etmesine neden oluyor.

 

Trump yönetiminin göç politikaları, sadece göçmenlerin değil ABD’nin etik ve insani değerlerinin de sorgulanmasına yol açtı. Bugün gelinen noktada, göçmenlik politikalarının merkezine yeniden insan haklarını yerleştirme çabası sürerken, geçmişin izleri hâlâ silinmiş değil.