tatil-sepeti

Cloudpeer, stratejik finans kurumlarında kullanılan finansal karar destek ve risk yönetimi çözüm altyapısını, afet ve felaket yönetiminde de uygulanabilir bir sisteme dönüştürecek.

HABER: SOYHAN ALPASLAN


Teknopark İstanbul’da yerleşik Cloudpeer, stratejik dijital dönüşüme dair Ar-Ge projelerinin çıktılarını, mevcut ticari ürünlerini; felaket riski ve afet yönetiminde kullanılmak üzere kamu-özel işbirliğine açıyor. Cloudpeer’in geliştirdiği finansal karar destek ve risk yönetimi çözüm altyapısı; afet yönetiminin temellerini oluşturacak bir sisteme dönüşüyor. Firma, sistemin kamu kurum ve kuruluşlarında kullanılabilmesi için ihtiyaç duyulacak ortak Ar-Ge desteğini de sunuyor. Cloudpeer, afet ve felaket durumlarına yönelik çözümleri ile Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi’nin girişimciler için yeni başlattığı Helpcube Hızlandırma Programı’nda yer alıyor. İstanbul Ticaret’in sorularını, Cloudpeer’in kurucusu bilgisayar mühendisi Gürkan Öztürk cevapladı. 


DERİN TEKNOLOJİ ÜRETİCİSİ 

Cloudpeer’in faaliyetleri neler?


Misyon-kritik, yüksek performanslı ve güvenlikli B2B dijital dönüşüm platform teknolojileri üzerine faaliyet gösteren bir derin teknoloji şirketiyiz. Çeşitli finansal teknoloji, elektronik imza ve e-sözleşme dönüşüm ürünleri ile hem finans hem de reel sektöre yönelik yazılım çözümleri geliştiriyoruz. Her ölçekteki işletmenin tüm iş süreçlerini, dış ilişkilerini, güvenli ve verimli şekilde dijitalleştiriyoruz. 



ULUSAL AFET YÖNETİMİ  

Afet ve felaket yönetimi geliştirme fikri nasıl oluştu? 


Kahramanmaraş merkezli deprem bölgesine giden ekip arkadaşlarımızdan gelen geri bildirimlere göre en büyük eksik; kurum, kuruluş ve kişilerin rol ve yetkilerinin net olmaması ve yetersiz koordinasyondu. İnsan kaynakları, makina, teçhizat ve ayni yardımların ihtiyaca bağlı olarak etkin yönlendirilememesi de bir diğer önemli eksiklikti. Böylece finans sektörüne yönelik çözümlerimizi; kendini ispatlamış yerli teknoloji ile ulusal bir afet yönetim sistemi yapısı kurmak için farklılaştırarak kullanmaya karar verdik.  


7 BİN KOBİ’YE HİZMET

Sektörel çözümleriniz hakkında bilgi verir misiniz?


2022 yılında KOBİ’ler başta olmak üzere binlerce yararlanıcısı olan 4 stratejik platformu hayata geçirdik. Çözümlerimiz 20’den fazla banka ve 7 binin üzerinde KOBİ’nin hayatına dokundu. Ar-Ge projelerimizin çıktılarının bazıları ürün seviyesini de aşıp şirketleşti. 


ÜRÜNLERİMİZ ŞİRKETLEŞTİ  

Şirketleşen ürünleriniz hangileri?


Elektronik imza tabanlı elektronik sözleşme ve uzaktan kimlik doğrulama dönüşüm çözümleri sağlayıcısı ‘imza.io’ bunlardan biri. ‘imza.io’, 2021 yılında iki Türk ve bir İngiliz kurumsal yatırımcı katılımı ile şirketleşti. Dünya çapında yenilikçi teknolojisi ile kısa sürede 10’dan fazla banka ve finansal kuruluşta kullanılmaya başlandı. 


Philip Morris, Türkiye’deki geniş tedarik zincirinin kağıtsız ve temassız dijital bir ekosisteme dönüşümünü ‘imza.io’ ile gerçekleştiriyor.  


İŞ MODELİ İHRACATI 

Geliştirdiğiniz platformların faydaları neler?


Birçok büyük kamu ve özel banka yanında binlerce işletmenin faydalandığı yerli platformlar; hem ithal ikamesi sağlıyor hem de Türkiye’nin stratejik finansal verisinin güvenli şekilde işlenmesini, saklanmasını mümkün kılıyor. Kamu ve özel sektördeki önemli kurum ve kuruluşların paydaşı olduğu projelerimiz dünya çapında yenilikçi iş uygulamaları doğurdu. Bu sinerjiyi Türkiye’den dünyaya finansal teknoloji ve iş modeli ihracatı yaparak taçlandıracağız. 


STRATEJİK MÜŞTERİLER  

Stratejik iş ortaklarınız kimler? 


İnovatif ürünler ve hizmetleri ile dünyanın örnek alınan lider kredi bürolarından Kredi Kayıt Bürosu, ülkemizin ve dünyanın önde gelen bankacılık ve finans teknoloji şirketleri arasındaki Intertech, TÜSİAD Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu SD2 öne çıkan iş ortaklarımız.


GELİŞTİRDİĞİ DİĞER ÇÖZÜMLER


  • Kredi ve risk ürünleri karar destek, risk derecelendirme ve risk izleme altyapıları.
  • Tedarik zinciri finansal sağlık izleme, ticari kredi ve finansal risk yönetimi.
  • Kredi kefalet, garanti ve kredi pazaryeri platform altyapıları.
  • Teminatlı, varlığı ve gelecek nakit akışına dayalı menkul kıymetleştirme.
  • Blokzincir tabanlı ödeme ve doğrudan borçlandırma.
  • Elektronik imza, e-sözleşme ve yasal kimlik doğrulama.


SİSTEM NASIL ÇALIŞACAK? 


  • Her türlü afet ve felaket riskine karşı ilgili kurum ve kuruluşları uyaracak. 
  • Afet ve felaket öncesinde, muhtemel sevk ve idare senaryolarına ilişkin simülasyon ve tatbikatları gerçekleştirecek.  
  • Geçmiş ve anlık verilerle, karar almayı ve süreç koordinasyonunu hızlandıracak. 
  • Sahadan personelden gelen anlık bilgileri ilgili kurum ve kuruluşlara iletecek. 
  • Bu süreçte rol alan kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarının sevk ve idaresini koordine edecek. 
  • Temel verileri toplayıp, işleyerek; yardım türünü ve yardım için öncelikli yerleri tespit edecek.



GÜVENLİ ULUSAL MESAJLAŞMA


“Afet ve felaket sonrasında ilgili kurum ve kuruluşların, insan kaynaklarının anlık olarak birbirlerine ulaşabileceği, talimat ve yönlendirmelerin iletilebileceği, anlık saha istihbaratının sağlanabileceği güvenli ulusal mesajlaşma altyapısı da sistemimizin önemli özelliklerinden biri.”


ZİRAAT’E ‘DİJİTAL ÇEK’


“Cloudpeer iştiraki Pospay’in ürünü Posçek; kredi kartı ile satış yapan işletmeler için yenilikçi bir dijital çek uygulaması. Posçek’in faydalanıcıları, peşin ya da taksitli kredi kartı satışlarından kaynaklı banka alacaklarını uygun maliyetlerle banka ödeme garantili bir çek haline getirip, ödemelerinde kullanabiliyorlar. Geçtiğimiz yıl Ziraat Bankası tarafından müşterilerine sunulan Posçek’i, iki büyük özel banka, müşterilerine kullandırma aşamasında.”


İLK RİSK YÖNETİCİSİ


“Türkiye’de bir ilk olacak yeni girişimimiz Neorisk’i hayata geçiriyoruz. Neorisk, sektör bağımsız orta ve büyük ölçekli işletmelerin, finansal risk yönetimlerini, bankacılık seviyesindeki teknoloji altyapısı üzerinde bulut temelli olarak gerçekleştirmelerini sağlayacak.” 

13 Mart 2023 Pazartesi

Türk bilim insanları, ‘geleceğe ışık tutan yolculuk’ olarak da nitelendirilen Türkiye'nin kutuplara düzenlediği bilim seferlerinin 8'incisinde Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı.


 

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda düzenlenen seferde bulunan araştırmacılar, Horseshoe Adası ve çevresinde deniz ve göllerde yaptıkları örneklemelerle projelerini tamamladı.

 

Bilim insanları, bölgedeki denizel ekosistemin fizikokimyasal karakterizasyonunu araştırarak, sucul ekosistemlerdeki çoklu antropojenik baskıları değerlendirdi.

 

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Ülgen Aytan, plastik kirliliğinin sadece gözle görülür boyutta olmadığına dikkati çekerek, "Özellikle günlük hayatta kronik olarak ürettiğimiz ve 5 milimetrenin altına inmiş olan kısım, gezegenimiz için çok hızlı büyüyen bir tehdit haline geldi." dedi.

 

Prof. Dr. Aytan, insan etkisinden binlerce kilometre uzaktaki Antarktika ekosisteminde mikroplastiklere, hem suda hem sedimentte hem buzullarda hem de canlılarda rastlamanın mümkün olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: "TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projeyle amacımız, Türk bilimsel araştırma kampının bulunduğu Horseshoe Adası'ndaki tatlı su kaynaklarında, buzul göllerinde ve denizde, mikro, mezo ve makro boyuttaki plastiklerin varlığını araştırmak, kaynaklarını tespit etmek ve bu ekosistem için oluşturdukları çevresel riski değerlendirmek."

 

Horseshoe Adası'nda bulunan deniz, göl yüzey suyu ve sedimentinden plastik analizleri için numune aldıklarını ifade eden Aytan, Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Mikroplastik Araştırma Laboratuvarı'nda gerçekleştirecekleri analizlerle de plastiklerin tiplerini, boyutlarını, renklerini ve polimer içeriklerini belirleyerek çevresel risk değerlendirmesini tamamlayacaklarını söyledi.

 

Prof. Dr. Aytan, "plastik" için çok genel bir terim olduğunu vurgulayarak, bu terim altında farklı polimerik yapıya, dolayısıyla kimyasal içeriğe sahip plastiklere rastlandığını aktardı.

 

Aytan, gerçekleştirecekleri analizlerle buldukları plastiklerin çevresel tehlike skorlarıyla bu ekosistem için ne derece risk yarattığını değerlendirebileceklerini anlattı.

 

Denizel ve tatlı su çevresinde çoğunlukla tek kullanımlık plastik olduğuna işaret eden Aytan, "Özellikle polietilen, polietilen terafitalat, polipropilen gibi polimerlere rastlıyoruz ancak Antarktika'da yaptığımız ön çalışmada poliakrinonitril gibi özellikle sentetik tekstilin kullanımı ve yıkanması esnasında oluşan ve atmosferle kutuplara kadar taşınabilen mikroplastiklere de rastladık." diye konuştu.

 

Prof. Dr. Aytan, bölgede yaptıkları çalışmalardan sonra özellikle sentetik tekstilde kullanılan bu polimerlerin iyileştirilmesi gerektiği konusunun önemine değinerek, şöyle devam etti: "Plastik sektöründe kullanılan ilave katkı kimyasallarının iyileştirilmesi gerekiyor. Antarktika gibi çok özel bir ekosistemden elde edeceğimiz sonuçlar ile plastiklerin denizel ve tatlı su ortamında azaltılması için alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak karar vericilere ve sektöre yol gösterici veri sağlamayı amaçlıyoruz."

 

"DENİZEL FİTOPLANKTON ÇALIŞMALARINI BİRAZ DAHA DERİNLEŞTİRMEYİ AMAÇLIYORUZ"

 

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Ertuğrul Ağırbaş da iklim değişikliğinin en önemli kanıtlarının, artan atmosferik hava sıcaklıkları ve beraberinde deniz suyunda meydana getirdiği anomaliler olduğunu dile getirdi.

 

Ağırbaş, Horseshoe Adası'nda yürüttükleri çalışmalar konusunda, "Bölgede çok az çalışılmış bir konu olan denizel fitoplankton çalışmalarını biraz daha derinleştirme ve bu bağlamda bundan sonra yapılacak çalışmalara bir altlık oluşturmayı amaçlıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

 

Prof. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, "Fitoplanktonik organizmalar değişen iklim koşullarına bağlı olarak meydana gelen değişimlere karşı direkt tepkiyi veren ilk canlı gruplarıdır ve bunların takibi ile ileride meydana gelebilecek olası iklim değişikliği senaryolarına karşı hazırlıklı olmamıza imkan sağlayacaktır." diyerek, proje kapsamında araştırdıkları "fitoplankton fonksiyonel grup oranları", "pigment kompozisyonu", "mikroskobik hücre sayımı" ve "hidrografik ölçüm çalışmaları" ile bölgenin besin tuzu dinamiğini de inceledikleri bir proje olduğunu ifade etti.

 

Dünyanın iklimine en çok etki edecek, iklimin düzenlenmesini sağlayan önemli bir bölgede bulunduklarına işaret eden Ağırbaş, "Çalışmaların Antarktika ekosisteminin sürdürülebilir yönetimine katkı sağlayacağına ve bu bağlamda dünyanın geleceğine de katkı sağlayacağına inanmaktayız." dedi.

 

"DENİZ ÖRNEKLEMELERİMİZİ YAKLAŞIK 25 İSTASYONDA GERÇEKLEŞTİRDİK"

 

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Nüket Sivri de sefer süresince birçok noktada deniz suyu örneklemesi yaptı.

 

Prof. Dr. Sivri, "Kutup Bölgeleri'nde Kritik Hammadde (KHM) Konsantrasyonlarının Belirlenmesi ve Potansiyel Ekolojik Risk İndeksinin Kutup Bölgelerine Uyarlanması" konusunda yaptığı projesiyle "Endüstriyel üretim ve ekonominin sürdürülebilir işleyişi için önem taşıyan kritik hammadeler, Antarktik bölgesi sucul ekosistem sağlığını nasıl etkiler? Kritik hammaddeler kaynaklı olası toksik etkiler ve antropojenik baskılar her iki kutup bölgesinde de gözleniyor mu? Antarktika için uyarlanan potansiyel ekolojik risk indeksi (PERI), Arktik için oluşturulan indeksten ne kadar farklı olabilir?" sorularının cevaplarını arayarak projesinin Beyaz Kıta'da olan bölümünü tamamladı. 

 

TÜBİTAK MAM İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcılığı'nda Araştırmacı olan sefer katılımcısı Dr. Mehtap Dursun da projesi kapsamında Antarktika'da mikrokirleticilerin çevresel incelenmesinin altyapısını oluşturmak üzerine çalışmalar gerçekleştirdi.

 

Dr. Mehtap Dursun, mikrokirleticileri genel olarak sucul ortamda canlılara zarar veren mikro ve nano düzeydeki kirleticiler olarak tanımlayabildiklerini ifade ederek, "Biz özellikle eksik yanma sonucu oluşan poliaromatik hidrokarbonlar ile tarımsal amaçlı kullanılan pestisitlerin çevresel olarak Antarktika kıtasında mevcudiyetini araştırıyoruz." diye konuştu.

 

Çalışması kapsamında Horseshoe Adası'nda bulunan göllerden ve kar suyundan örnekleme yaptığını anlatan Dursun, şöyle devam etti: "Deniz örneklemelerimizi yaklaşık 25 istasyonda gerçekleştirdik. Mevcut ortamda mikro kirleticinin analizleri için yüksek hacim su gerektirdiğinden, bizim yaptığımız yöntemle laboratuvara hiç su taşımadan gemide ön işlemleri yapılmış numunelerimizle Türkiye'deki araştırma laboratuvarımızda analiz ederek sonuçları elde etmiş olacağız."

 

Amaçlarının Antarktika'da bir çevresel izleme altyapısını oluşturmak olduğuna dikkati çeken Dursun, "Daha sonrasında da bu araştırma sonucunda elde ettiğimiz verilerle eğer yöntemimiz başarılı olursa ileriki dönemlerde bu çevresel izlemelerin devamlılığını ve zaman içindeki değişimini gözlemlemiş olacağız." bilgisini verdi.

28 Mart 2024 Perşembe

Olay Ufku Teleskobu (Event Horizon Telescope-EHT), Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde yer alan süper kütleli kara delik Sagittarius A*'nın net fotoğrafını paylaştı.


 

Space.com internet sitesinin haberine göre, EHT, kara deliğin net fotoğraflarını yayınladı.

 

Bilim insanlarının, Mayıs 2022'de ilk kez görselini elde ettiği Sagittarius A*, Samanyolu'nun merkezinde yer alıyor.

 

Astronomlar, süper kütleli bu kara deliğin polarize ışıkta görüntülenen ilk görselini elde etti.

 

Görsel sayesinde kara deliğin etrafındaki manyetik alanlar da gözlemlenebiliyor.

 

İLK KARA DELİK GÖRSELİ 2019'DA YAYINLANMIŞTI

 

Kara deliğin ilk görseli, 2019'da EHT tarafından yayınlanmıştı. Bu kara delik, Dünya'ya 55 milyon ışık yılı uzakta olan M87 galaksisinin merkezinde bulunuyor.

 

Görseli elde edilen ve Güneş'ten 6,5 milyar kat daha ağır olan kara delik, Samanyolu Galaksisi'ne 54,8 milyon ışık yılı uzaktaki M87 Galaksisi'nde bulunuyor.

28 Mart 2024 Perşembe