Dr. Adnan Veysel Ertemel
Tüm dünyanın koronavirüs (Covid-19) salgınının etkisi altında olduğu olağanüstü günlerden geçiyoruz. Geçtiğimiz yüzyıl(lar)da yaşanan diğer salgınların aksine bu kez bir salgın, küreselleşmenin etkisiyle çok hızlı, ansızın tüm dünyayı sardı ve istisnasız tüm dünyanın birbiriyle ne ölçüde bağlantılı hale geldiğini, insanların ve malların yüksek orandaki dolaşımının negatif anlamda nelere neden olabileceğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. İçinden geçtiğimiz bu olağanüstü süreçte dijitalleşme rotasında da tüm dünya olarak yeni bir kavşakta bulunuyoruz.
Önümüzdeki 1-2 ay içerisinde dijitalleşme konusunda belki de 15-20 yılda alınamayacak mesafeyi almak mümkün olacak… Olumlu ya da olumsuz, bu kritik dönemde alınacak kararlar, önümüzdeki 40-50 yılın nasıl şekilleneceği konusunda da kritik önemde olacak.
İŞ HAYATININ YENİ NORMALİ
Tüm dünya ekonomisini, iş ortamını ve eğitim sistemini bir anda durma noktasına getiren bu salgın, devletleri ister istemez her işi dijital araçlarla ve elektronik ortamda yapmaya sevk ediyor. Acil durumlar, normal zamanlarda kuşkuyla yaklaşılan konuların hiç sorgulanmadan hayata geçmesine neden oluyor. Artık beyaz yakalı çalışanların uzaktan çalışması yeni normal haline geliyor. Bu tür kriz durumlarında üretimin aksamaması için insan faktörünün özellikle istenmediği ve robotların her süreçte aktif rol alacağı fabrikalar ortamına kaçınılmaz bir geçiş söz konusu.
Normalde mavi yakalıların işlerini kaybetme korkusuyla sorguladığı Endüstri 4.0 vizyonu, sürücüsüz araçlar ve drone’larla otonom teslimatlar tahmin edilenden daha hızlı biçimde hayatımıza girecek… Elektronik ticaret de ticaretin yeni normali haline gelecek. Amerikan e-ticaret devi amazon.com şimdiden 100 bin yeni çalışan istihdam edeceğini açıklamış durumda…
Diğer yandan uzaktan eğitim, eğitim sisteminin kaçınılmaz geleceği haline gelmiş durumda… Dünyanın birçok ülkesinde sadece üniversitelerde değil, ilk ve orta dereceli okullarda da uzaktan eğitim teknolojileri aktif olarak kullanılmaya başlandı.
SAĞLIK MI, KİŞİSEL VERİ Mİ?
Bu tür kriz durumlarında devletler, salgınları daha rahat kontrol edebilmek ve toplum sağlığını tesis etmek adına vatandaşlarını dijital araçlarla gözetleyip takip etmek ve kişisel verisini kullanmayı meşru görebilir. Çin ve Güney Kore, yapay zeka ile desteklenen yüz tanıma kameralarıyla koronavirüsle enfekte olmuş kişileri takip ederek kuralların dışına çıkması durumunda cezalandırma yoluna gitti ve bu uygulamalarıyla virüsü kısmen kontrol altında tutmayı başardı. Dijital gözetleme araçlarıyla hastaların başka kimlerle yakın temasta bulunduğunun tespitini de sağlayarak salgınları kontrol altına alan bu uygulamalar kullanıcıların kendi kişisel verilerinden ödün vermesine neden oluyor. Ancak dijitalleşme sürecinde ya sağlık ya da kişisel özel hayat şeklinde birinden birini seçmeye zorlamak yerine her ikisinin bir arada olabileceği çözümler üretmek mümkün. Gelecek yazılarımızda bu çözümleri inceleyeceğiz.