Giriş: 29.07.2022 - 00:00
Güncelleme: 24.10.2022 - 21:32
ADNAN VEYSEL ERTEMEL

ADNAN VEYSEL ERTEMEL

DOÇ. DR. ADNAN ERTEMEL

Çok değil, bundan 10-15 yıl sonra bugünün bebekleri birer ergen olduğunda muhtemelen, “İnanabiliyor musunuz, benim çocukluğumda otomobillerin hareket etmesi için birer şoföre ihtiyaç vardı” diye bugünleri yad edecekler… Günümüzde birçok insan tarafından ütopik bulunan otonom hatta tamamen direksiyonsuz (seviye 5 ve ilerisi) sürüş deneyimi, önümüzdeki yıllarda gerçeğe dönüşecek. Teknoloji ve özellikle dijital boyutta ilerleme hızını incelediğimizde genellikle kat edilen mesafenin hep öngörülenden de çok olduğunu gözlemliyoruz. Şüphesiz bu durum, otonom ve elektrikli araçlar için de geçerli. Geçtiğimiz yıl yüzde 415 gibi ciddi oranda artan elektrikli araç satışlarının 2030 yılına gelindiğinde satılan her iki araçtan birini oluşturacağı tahmin ediliyor. Dünyada önemi gittikçe artan sürdürülebilirlik ve sıfır karbon emisyonu politikaları paralelinde bu sürecin devlet politikaları ve teşvikleriyle daha da hızlanacağını öngörmek mümkün. Bu araçlar çevre dostu olmanın ötesinde petrol fiyatlarının zirve yaptığı günümüzde onda bir yakıt maliyeti ile öne çıkıyor.

2030 yılına doğru özellikle Avrupa’nın başat 5 ülkesi olan Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya’da araçların ezici çoğunluğunun, Türkiye’de ise yüzde 35’inin elektrikli ve otonom araçlardan oluşacağı tahmin ediliyor.

ELEKTRİKLİ ARAÇLAR NEDEN ÖNEMLİ?

Yüz yıldan uzun süredir var olan içten yanmalı motor teknolojisine sahip otomobil pazarında az sayıda belirli oyuncu, patent ve benzeri mekanizmaları stratejik bariyer olarak kullanarak diğer oyuncuların pazara girmesini başarıyla engellemeyi sağladı. Ancak tamamen farklı bir teknoloji ile geliştirilen ve çok uygun fiyatlara mal olabilen elektrikli araçlar, gerçek manada yıkıcı bir inovasyonu tetikleyip yenilikçi mantıktaki hemen her şirketin bu işe girmesini mümkün kıldı. Dört tekerlekli ve yürüyen araçlar olmakla birlikte özünde yapay zeka ile donatılmış akıllı bilgisayar olan bu araçlar, sürüş deneyimini işin içine eğlenceyi de katarak bambaşka bir boyuta taşımayı amaçlıyor. Apple, Google gibi teknoloji devleri, bu trende kayıtsız kalmayıp söz konusu beyaz alanı kapatmak için çoktan hareket etmeye başladı. Devletler nezdinde bakıldığında bu araçlarda Amerikan Tesla şirketi öncü olsa da Çin’in stratejik davranarak devlet kontrollü ya da özel sektör teşvikiyle birçok markayla başarıyla yol aldığını görüyoruz. 10 yıl sonrasının otomotiv dünyasının günümüzden çok farklı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Tesla, 10 yıl sonrasının BMW’si olacaksa o zamanın Audi’si ve Volkswagen’i belki de ismini henüz hiç duymadığımız bir Çinli otomobil firması olacak… Türkiye tam da bu dönemde Togg ile çok doğru bir hamle yaptı ve bu konuda bir oyuncu olma hedefiyle yola çıktı.

ŞARJ İSTASYONU SORUNU

Sonbaharda deneme üretimi başlayacak Togg araçlarının yollara çıkabilmesi için mevcut elektrikli şarj istasyon kapasitesinin artması şart.

Bu noktada da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı proaktif bir hareketle şarj istasyon kurulumu için teşvik duyurdu. Bu proje kapsamında2023 yılı nisan ayına kadar olan süreçte 81 ilde 1.500 yeni şarj istasyonu kurulumu gerçekleşmiş olacak.

ELEKTRİKLİ ARAÇLARA İLAVE ÖTV İNDİRİMİ

Geçtiğimiz haftalarda duyurulan Togg’un da dahil olacağı motor gücü 160 kW altındaki elektrikli araçların ÖTV oranının yüzde 60’tan yüzde 10’a indirildiği düzenleme sayesinde söz konusu elektrikli araçlara erişim maliyeti çok daha uygun hale getirildi. Kısaca, elektrikli araçları önümüzdeki aylarda çok daha fazla yollarda göreceğiz.