Giriş: 09.10.2020 - 00:00
Güncelleme: 24.10.2022 - 14:25
ADNAN VEYSEL ERTEMEL

ADNAN VEYSEL ERTEMEL

DR. VEYSEL ADNAN ERTEMEL

Geçtiğimiz yazıda dikkat ekonomisi olarak karakterize edilen günümüz dijital ekosisteminde yapay zekadan da faydalanan dijital platformların dikkatimizi çekmek için kıyasıya bir yarış içerisinde olduklarından bahsetmiştik. Bu yazıda, söz konusu platformların bu uğurda kurnazca uyguladığı tekniklere değineceğiz.

HİKAYELER

Dikkat çekmek ve çekilen dikkati elde tutmak, dijital platformların asıl amacı…

Bu amaçla Snapchat hikaye özelliğini geliştirdi. Hikayelerde paylaşılan resme dikkatinizi verip bakmazsanız birkaç saniye içerisinde resim kayboluyor. Bu da sizi paylaşıma dikkatinizi vermek zorunda bırakıyor. Yeni jenerasyon kullanıcıların paylaşımlarının bir yerlere kaydedilmemesi konusundaki hassasiyeti de düşünüldüğünde bu özellik çok popüler oldu. Öyle ki, zamanla bu özelliği Instagram ve WhatsApp gibi platformlarda da görmeye başladık.

SNAP STREAKS

Yine Snapchat uygulamasının geliştirdiği ve özellikle ortaokul ve lise çağındaki gençlerce çok benimsenen Snap Streaks, kullanıcıları ekran başına kilitlemede çok başarılı başka bir özellik. Rozet, puan, lider tablosu, ilerleme çubuğu gibi oyunumsu mekaniklerin gerçek hayatta kullanılmasını ifade eden oyunlaştırma stratejisinin bir uygulaması olan bu özellik, gençlere samimi olduğu arkadaşlarıyla Snapchat üzerinden kaç gün aralıksız mesajlaşıyorsa bunun nişanesi olarak mesajlaşılan gün sayısını arkadaşının adının yanına koyuyor. Gençler, bu sayıyı arkadaşıyla olan samimiyetinin bir göstergesi olarak algılıyor.

Snap Streaks ile 1.000 günden (yani 2.5-3 yıldan) fazla süredir aralıksız her gün mesajlaştığı arkadaşları olduğunu gururla söyleyen birçok genç var! İşin acı yanı, kullanıcı o gün hiç mesaj atmadıysa gün bitmeden Snapchat tarafından uyarılıyor ve o genç rozetini yitirmeme pahasına boş bir duvar fotoğrafı da olsa kullanıcı gece yarısı çekip arkadaşına gönderiyor. Hatta teknoloji bağımlılığı üzerine verdiğim eğitimlerde gördüm ki, bazı gençler bir haftalığına ailesiyle teknolojiden uzakta bir yerde tatile gittiklerinde yakın bir arkadaşına Snapchat kullanıcı adı ve şifresini verip elde ettiği rozeti yitirmemek için belirttiği arkadaşlarına boş da olsa her gün birer mesaj atmasını istiyor…

DİKKAT ÇALAN BİLDİRİMLER

İnsanların değil, uygulamaların tetiklediği mobil bildirim mesajları, dikkatimizi çalmada çok başarılılar... Telefonunuzdan çıkan ‘dınn’ sesi sonrası hemen telefonunuzu kontrol etme ihtiyacı hissediyoruz. Kullanıcıların yaklaşık yüzde 70’i gelen mobil bildirimlere birkaç dakika içerisinde bakıyor; bu oran gençlerde daha yüksek. Öyle ki, telefonlarına bakmadıklarında ciddi bir stres yaşıyorlar. Son yıllarda uzmanların ‘phantom titreşim’ sendromu olarak adlandırdığı yeni bir sendrom ortaya çıktı. Kullanıcının cebindeki telefon titremediği halde titrediğini zannederek telefonunu kontrol etme durumu olarak adlandırılan bu sendrom, gençlerin dörtte üçünde görülüyor.

Oysa uygulama kaynaklı mobil bildirimlerin gönderilmesindeki temel amaç, bizleri uygulama ekranına daha çok bağlamak. Bundan korunmak için yapmamız gereken çok basit; sosyal medya uygulaması gibi uygulamalardan gelen bildirimleri telefonunuzun ayarlar bölümünden tümüyle kapatmak. İnsanların sadece yüzde 18’i bu ayarları değiştiriyor, geri kalan yüzde 82’si varsayılan ayarları değiştirmiyor. Yani teknoloji ne zaman kendisini bölmek istiyorsa buna izin veriyor.

Sonuç olarak sorulması gereken temel soru şu: Teknolojiyi siz mi yönetiyorsunuz? Yoksa teknoloji mi sizi yönetiyor?