Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ

Sorumuz şu: Balkanlar’da dil olarak Türkçe’yi yaygınlaştırmak aslında ne işe yarar, yani neyi çözmüş oluruz? Koca bir Balkan coğrafyası ile ilgili yaşanmışlıklar, tarih, dil, kültür, siyaset ve sosyoloji üzerinden okumalar bizi nereye götürür? Günümüzde, eğitim ve Türkçe doğrultusunda yapılacak iletişim ve işbirliği nasıl bir devamlılık oluşturur? Balkanlar konusunda uzmanlığına ve tecrübesine güvendiğimiz bilim ve devlet adamı Prof. Dr. Mustafa İsen’in ifadesiyle; İbn Haldun’a izafeten söylenen ‘Coğrafya kaderdir’ sözünü, Balkanlar nezdinde ‘Özellikle dağlar, vadiler ve ırmaklar kaderdir’ şeklinde mi anlamak gerekir? Yine İsen’in ‘Osmanlı, Balkanlar’daki şehirleri şenlendirdi, kültürel anıtlarla donattı, çarşı, cami, medrese, tekke yaptı ve aslında bunlarla insan yetiştirdi’ sözünün devamlılığı bugün nasıl getirilir?

Kuşkusuz ki Balkanlar; gönlümüzün aktığı, kalbimizin ısındığı bir coğrafyadır. Ortak tarihi dönemlerimizde o kadar derin ilişkilerimiz olmuş ki; şöyle uzaktan dahi bakıldığında tarihte, sanatta, edebiyatta müşterekliğimiz her göze ayân olmuştur. Bu durumu belki de en sade ve en güzel hâliyle Yahya Kemal, “Üsküp ki Şar-dağı’nda devamıydı Bursa’nın” diyerek, özetliyor. Klasik edebiyatımızı rengin lafızları ile süsleyen Âşık Çelebi, Hayâlî Bey, Hayretî, Mesîhî, Mezâkî, Sâbit, Usûlî, Vasfî, Ziyâî gibi sanatkârlar Balkan evlatlarıdır. Osmanlı devletinin 215 sadrazamından 62’si Balkan yiğitleridir. Bugün Trakya’nın ovalarında, Anadolu’nun dağlarında, Ege’nin yaylalarında Balkan ninnileri söyleniyor. Cahit Sıtkı’nın sevgiliye “Ben sende yaşıyorum sen bende hüküm sürmektesin” demesi gibi Yahya Kemal Balkanlara;

‘Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,

Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene’ diyerek, Anadolu ve Balkanlar arasındaki kopmayacak bağları tarih varaklarına nakşetmiştir.

***

Bütün bu girizgâhı geçtiğimiz hafta Arnavutluk Tiran’da yapılan ‘Balkanlarda Türkçe Öğretimi ve Türkoloji Uluslararası Sempozyumu’ nedeniyle yaptık. Sempozyumu Maarif Vakfı’nın Tiran’daki üniversitesi Tiran New York’un bir kuruluşu olan Balkan Araştırmaları Merkezi düzenledi. Maarif Vakfı örgün eğitim yaptığı ülkelerdeki devlet üniversitelerinde ‘Türkiye Araştırmaları Merkezi’ kuruluşlarını destekliyor, gerçekleştiriyor. Bununla da bir strateji doğrultusunda kalıcı bilimsel işbirlikleri geliştirmeyi hedefliyor.

Türkiye Maarif Vakfı, hâlihazırda Asya’dan Afrika’ya, Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya, Güney Amerika’dan Avustralya’ya 6 kıtada 67 ülkede faaliyet gösteren, 429 eğitim kurumu ve 50 bin öğrencisi ile küresel bir eğitim kuruluşudur. Uluslararası okullar ağı bakımından ise Fransa, Almanya, İngiltere ve Çin ile birlikte dünyadaki ilk beş ülke arasına girdi. Türkçe’nin yabancı dil olarak öğretimi, iki dillilere yönelik Türkçe öğretimi, Türk soylulara Türkçe öğretimi alanlarında ciddi ve bilimsel çalışmalar sürdürüyor.

Balkan coğrafyasında ise Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova, Kuzey Makedonya, Romanya ve Macaristan’da,biri Türkiye Maarif Vakfı Tiran New York Üniversitesi olmak üzere36 eğitim kurumu ve yaklaşık 3 bin öğrencisi ile faaliyet gösteriyor. Bu büyüme ve etkin olma Balkanlar’da devam edecek. İşte düzenlenen bu sempozyum Balkan Araştırmaları Merkezi’nin ilk büyük etkinliği oldu. Katılımcı düzeyi açısından da üst bir seviye tutturuldu. İstanbul Üniversitesi, Türk Alman Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesi rektörlerinin ve Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu başkanlarının bizatihi gelmeleri işin devamlılığını sağlama açısından bir güvence oldu.

***

Netice olarak Türkoloji; kabaca Türklerle ilgili her şeyi inceleyen bilim dalıdır ve bu çalışmalar günümüzde Balkan ülkeleri için büyük önemi haizdir. Hayati Develi Hoca’nın dediği gibi; Türkçe bölgede komşu dilleri hem beslemiş hem de beslenmiştir. Türkçe, Balkan dillerine girmiş ama o dillerin yabancısı olarak kalmamıştır. Türkçe ve Balkan dilleri birbirlerine asla elveda dememiştir. Biz, Anadolu ve Balkan coğrafyasını her zaman bir görmüşüzdür.

Etkinlik vesilesi ile gördüğümüz harika bir kültür notu ile yazımızı sonlandıralım. Sempozyum çerçevesinde düzenlenen sergi vesilesi ile gördük ki; Arnavutça olarak yayınlanan Türk yazarlarının kitap sayısı Kültür Bakanlığı’nın TEDA projesi nedeniyle 400 kitabı aşmış. Projenin mimarı dönemin müsteşarı Mustafa İsen Hoca’ya teşekkürle...

Balkanlarla dostluğumuz; tarih, dil, kültür ve eğitim üzerinden devam edecek. Yaptığımız her işe gönlümüzü de katmak şartı ile.

09 Eylül 2022 Cuma