tatil-sepeti

Türk mühendisleri tarafından geliştirilen yerli ve milli uydumuz Türksat 6A, Türkiye saatiyle 8 Temmuz’u 9 Temmuz’a bağlayan gece yörüngesine gönderilecek.


 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türksat 6A’nın uzaya gönderileceği tarihe ilişkin yazılı açıklama yaptı.


Uydunun, SpaceX tarafından Falcon 9 roketiyle uzaya gönderileceğini anımsatan Uraloğlu, “Türksat 6A uydumuz, ABD Florida’da bulunan SpaceX’e ait Cape Canaveral’daki fırlatma merkezinden Falcon 9 roketiyle ABD yerel saatiyle 8 Temmuz saat 17.20’de, Türkiye saatiyle 8 Temmuz’u 9 Temmuz’a bağlayan gece 00.20’de uzaya gönderilecek” dedi. 

 

İLK SİNYAL 

 

Fırlatma sürecinin başarılı şekilde tamamlanması ve uydunun roketten ayrılmasından yaklaşık 70 dakika sonra Türksat 6A’dan ilk sinyalin alınması bekleniyor. Fırlatmanın ardından Türksat 6A, kimyasal itki sistemiyle yola çıkacak. Yerli ve milli olarak üretilen Türksat 6A’nın, başarıyla uzaya gönderilmesi sonrasında istasyonlar aracılığıyla tüm yörünge ve alt sistem kontrolleri gerçekleştirilecek ve 42 derece doğu boylamındaki yörüngesine doğru uzay yolculuğu başlayacak. Uydu, yörüngeye ulaştıktan sonra 1 ay sürecek testlerin ardından Türksat tarafından teslim alınarak faaliyete geçecek.

 

35 BİN 786 KİLOMETRE 

 

Mevcut uyduların yedekliliğini sağlayacak Türksat 6A, Türkiye’nin uydu kapasitesini de önemli ölçüde artıracak. Uydu, dünyadan 35 bin 786 kilometre uzaklıkta yörüngesine konumlanacak.

 

Bakan Uraloğlu, Türksat 6A’nın 8.4 kilovat güce sahip olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Türksat 6A uydusu, bir yer sabit haberleşme uydusu olarak TV yayıncılığı başta olmak üzere haberleşme hizmetleri ve geniş kapsama alanında ülkemizin uydu haberleşme ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Ayrıca mevcut uyduların hizmet vermediği Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya da kapsama alanına girecek. Türksat, 6 aktif haberleşme uydusuyla dünyanın önde gelen uydu operatörleri arasında yerini sağlamlaştıracak.”

 

84 YERLİ EKİPMAN 

 

Türksat 6A üretilirken, ‘ısıl yapısal yeterlilik’, ‘elektriksel elektronik uydu’, ‘mühendislik’ ve ‘uçuş’ gibi çeşitli sistem seviyesi uydu modelleri de geliştirildi. Bu süreçte 24 çeşit ekipman yerlileştirilirken uçuş modelinde 84 yerli ekipman kullanıldı. Proje süresince 400’e yakın çevresel ve fonksiyonel test tamamlandı. 

 

Türksat 6A’nın alt sistemleri, uydu yer istasyonu yazılımları, uçuş bilgisayarları, güç dağıtım düzenleme birimleri olmak üzere yüzde 80’den fazlası yerli ve milli olarak geliştirildi. Alt yükleniciler tarafından yerli olarak geliştirilip üretilen ekipmanlar, daha sonra Ankara TUSAŞ’taki Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde bir araya getirildi.

 

UYGUN MALİYETLİ 

 

Türksat 6A’nın ana yüklenicilerinden TUSAŞ uydunun yapısal, ısıl, kablaj ve kimyasal itki alt sistemlerini, ASELSAN, Ku-Bant alt sistemini ve CTech de telekomut/telemetri ve mesafe ölçüm alt sistemlerini geliştirdi.

 

Proje kapsamında 20’yi aşkın sanayi kuruluşundan ürün veya hizmet tedarik edildi. TÜBİTAK UZAY tarafından elektrikli itki sistemi geliştirildi.

 

5 MİLYARLIK NÜFUSU KAPSAYACAK 

 

Türkiye, kendi haberleşme uydularıyla dünya nüfusunun yüzde 65’inden fazlasına ulaşabilir hale gelecek. Türksat 6A ile Türksat’ın hizmet verdiği kapsama alanı Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı kapsayacak şekilde genişleyecek. Türkiye’nin uydularının ulaştığı nüfus da 3.5 milyardan 5 milyarın üzerine çıkacak. Türkiye’de üretilip dünyaya en uzak yörüngede görev alacak ilk uydu olan Türksat 6A, yörüngesine kendi sistemleriyle ulaşan ilk yerli uydu olarak da tarihe geçecek. 

 

UYDUDA MİLLİ MARKANIN YOLU AÇILDI

 

Türksat 6A, TÜBİTAK, TUSAŞ, ASELSAN, CTech ekiplerinden dönem dönem 400’e yakın kişinin ortak çalıştığı ve Türkiye’nin uzay alanında yetişmiş personel gücünün artırılmasını sağlayan bir proje olarak tarihe geçti.

 

Bu kurum ve şirketlerin küresel deneyim kazanma fırsatı yakaladığı projeden elde edilen bilgi birikiminin, gelecek dönemde uydu geliştirme faaliyetlerinde artan oranda kullanılması amaçlanıyor.

 

Türkiye, Türksat 6A ile uzaydaki iddiasını daha ileri boyuta taşırken, bundan sonra milli bir uydu markası oluşturmayı hedefliyor.

08 Temmuz 2024 Pazartesi

Türkiye'nin otomobili Togg'un ilk sedan modeli T10F, Adana'da devam eden Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’nde (TEKNOFEST) vatandaşın beğenisine sunuldu. Özellikle gençleri adeta büyüleyen araç, piyasadaki mevcut SUV modelden 80 kilometre daha fazla yani 600 kilometre menzile sahip olacak.


 

Adana'da ilk kez düzenlenen Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST); kamu kuruluşları, teknoloji devleri, üniversiteler ve medya kuruluşlarının da aralarında olduğu 128 kurumun katılımıyla Adana Havalimanı'nda devam ediyor. 

 

Türk Yıldızları, SOLOTÜRK, HÜRKUŞ, HÜRJET, Bayraktar Akıncı, Bayraktar TB3, Jandarma Çelik Kanatlar ve atak helikopterinin gökyüzüyle buluştuğu etkinlikte Türkiye'nin otomobili Togg'un ilk sedan modeli T10F de vatandaşların beğenisine sunuldu. 

 

Başta gençler olmak üzere ziyaretçiler gelecek yıl piyasaya sunulması beklenen Togg'un ilk sedan modeli T10F'in farklı özelliklerini incelerken araç, vatandaştan tam not aldı. 

 

Biraz daha spor ancak aynı zamanda bir sedan araçtan beklentileri de karşılayacak şekilde dizayn edilen T10F, piyasadaki mevcut SUV modelden 80 kilometre daha fazla yani 600 kilometre menzile sahip olacak.

 

İLK GÖRDÜĞÜMDE 'BÜYÜYÜNCE ALACAĞIM' DEDİM

 

TEKNOFEST alanının ziyaretçilerinden 12 yaşındaki Mert Demirtaş, araçla ilgili beğenilerini dile getirdi. Togg T10F'nin gördüğü en güzel araçlardan biri olduğunu belirten Demirtaş, şunları söyledi: "Togg'un T10F modeli gördüğüm en iyi araçlardan biri. İlk gördüğümde zaten 'Büyüyünce alacağım' dedim, kafaya koydum. En güzel araçlardan biri."

 

Konya Teknik Üniversitesi öğrencisi Selçuk Mirza da "T10X'i daha önce deneyimlemiştim, içine binme fırsatı buldum. Bu yeni model de sedan araç kategorisinde gayet iyi. Güzel bir araç ortaya koymuşlar. İleriki zamanlarda almayı isterim" dedi.

 

BAKAN KACIR TEST SÜRÜŞÜ YAPMIŞTI

 

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, geçtiğimiz günlerde Bursa'nın Gemlik ilçesindeki Togg kampüsünü ziyaret etmiş ve güvenlikten dayanıma test süreçleri başlatılan T10F'nin sürüşünü gerçekleştirmişti.

 

Bakan Kacır, burada yaptığı değerlendirmede, "T10F ile birlikte çok farklı bir hedef kitleye de Togg artık seslenecek. Bu model biraz daha spor ama aynı zamanda bir sedan araçtan beklentileri de karşılayacak şekilde tasarlandı" demişti.

 

Togg Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş da 27 Aralık 2019'da ön gösterimi yapılan T10F'i CES 2024'te de kullanıcıların beğenisine sunduklarını hatırlatarak, "Günümüzün tasarım dinamiklerini yansıtan ve sedan modellerden olan beklentileri de karşılayan bir 'fastback' olarak tasarladığımız T10F'nin 2025'in ilk çeyreğinde tanıtımını gerçekleştirmeyi ve ön siparişlerini toplamayı hedefliyoruz. Nisandan itibaren yeni akıllı cihazımızı Türkiye'den başlayarak kullanıcılarımızla buluşturacağız." açıklamasında bulunmuştu.

 

600 KİLOMETREYE VARAN MENZİLE SAHİP OLACAK

 

Togg T10F, T10X gibi kullanıcısını merkeze koyan, akıllı yaşam çözümleriyle sürekli internetin içinde olan ve uzaktan güncellemelerle sürekli gelişen ve yeni kalan bir cihaz olarak tasarlandı.

 

T10F, RWD standart menzil (arkadan itiş), RWD uzun menzil (arkadan itiş) ve çift motorlu olmak üzere 3 farklı teknik versiyon ve iki farklı donanım özelliğiyle pazara çıkacak. 

 

160 kW/218 beygir güç ve 350 Nm tork üreten T10F RWD (arkadan itiş), iki farklı batarya seçeneğiyle 350+ ve 600 kilometreye varan menzillere sahip olacak.

 

Cihazın 700 Nm tork üreten çift motorlu AWD (dört çeker) versiyonu ise 530 kilometreye varan bir menzil sunmayı hedefliyor. Standart menzilli model 52,4 kWh batarya kapasitesine sahipken uzun menzilli modelde bu kapasite 88,5 kWh'ye çıkacak.

04 Ekim 2024 Cuma

Teknopark İstanbul’da yerleşik Bozoq, ortopedi ameliyatlarında kullanılan cihazları inovatif olarak tasarlayıp üretiyor. Şirket, artroskopi ameliyatlarında kullanılan ve gerdirme işlemi gerçekleştiren traksiyon cihazlarını da geliştirerek 11 ülkeye ihraç ediyor.


HABER:ÖMÜR KIRBAŞLI

 

Teknopark İstanbul’da ortopedi ve travmatoloji alanında cihaz tasarlayarak üretim yapan Bozoq, artroskopi ameliyatlarında kullanılan traksiyon cihazlarını üreterek, 11 ülkeye ihraç ediyor. 

 

İşin mutfağında başlayıp ileri teknolojiyle inovatif ortopedi cihazları üreten şirketin kurucusu Güray Yılmaz, geliştirdikleri cihazları İstanbul Ticaret’e anlattı.

 

SATIŞLA BAŞLADI

 

Şirketiniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Bu fikir nasıl doğdu?

 

Bizler hali hazırda yaklaşık 20 yıl ortopedi ve travmatoloji alanında profesyonel olarak çalışmalar yaptık.

 

 Bu anlamda bölge sorumluluğu, bayilik, distribütörlük gibi birçok konumda yerli ve yabancı birçok firmanın farklı ürün gruplarının satışını ve operasyonlarını gerçekleştirme imkanı bulduk.

 

 Bu tecrübe, işin mutfağı olarak gördüğümüz ameliyathanelerde yaşanılan sorunları tespit ederek, kullanılan ürünlerin eksikliklerini görme fırsatı sundu.

 

 Bu amaç doğrultusunda 2020 Haziran ayında inovatif ortopedik cihazlar tasarlayıp üretmek amacıyla Bozoq organizasyonunu oluşturduk.

 

 

11 ÜLKEYE İHRACAT   

 

Ürün veya hizmetiniz hakkında bilgi verebilir misiniz? 

 

Şirketimizi kurma amacımıza uygun olarak ilk projemiz olan ve şu anda dünyada 6 firmanın ürettiği artroskopi ameliyatlarında kullanılan traksiyon cihazlarının üretimine start verdik.

 

Bu konuda TÜBİTAK desteğiyle ürünümüzü ticarileştirerek şu an 11 ülkeye ihraç eder noktaya getirdik. 

 

Sonrasında dünyada da bir ilk olan ‘robotik ve motorize tek planlı konumlandırılan deformite fiksatörü Exiron’ projesini başlattık. 

 

Bu projemiz için de TÜBİTAK desteği aldık ve 2022 yılında Teknopark İstanbul çatısı altına kabul edildik. Ürünün patenti bize ait.

 

Şu anda da yine inovatif kimliğimize uygun olarak boy uzatma ameliyatlarında kullanılmak üzere uzayan çivi projesi üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. 

 

YANLIŞ UYGULAMAYI ENGELLİYOR

 

Geleneksel yöntemlere göre avantajlarınız neler? Yapay zeka ya da makina öğrenmesi gibi ileri teknolojiler kullanıyor musunuz?

 

Faaliyette bulunduğumuz sektör gereği yenilik anlamında çok fazla değişiklik yapılıyor. Çünkü insan anatomisi küçük farklılıklar dışında bellidir. 

 

Dolayısıyla kemik yapıları da çok fazla değişiklik göstermez. 

 

Yani işimiz olan kemik kırıkları ya da yapısal yamuklukların olması gereken açıları ve gerekli işlevleri bellidir. 

 

Dünya geneline sadece büyük tıbbi cihaz üreticileri bir diz/kalça protezini doğru yerleştirilebilmek için yapay zeka kullanıyor. 

 

Yine bizim faaliyet gösterdiğimiz deformite düzeltme alanında, yazılım desteğiyle kullanılan manuel cihazların reçete çıkarması, hastanın reçeteyi manuel olarak uygulamasına yardımcı oluyor. 

 

Ancak geliştirdiğimiz cihaz, yapay zeka ve aplikasyon yardımıyla bu gibi durumlarda yaşanabilecek hekim ya da hasta kaynaklı beşeri hataları sıfıra indirmeyi hedefliyor. 

 

Cihazımıza entegre ettiğimiz yazılım, hasta üzerindeki cihazı motorlarla otomatik olarak ideal konuma getiriyor. Olası bir yanlış kullanımın önüne geçiyor. 

 

Bu durum, hekime daha fazla zaman kazandırarak daha fazla hasta bakabilmesine olanak tanıyor. 

 

Ayrıca kliniklerdeki gereksiz yoğunluğu engelliyor ve hastaların daha konforlu şekilde tedavi olmasını sağlıyor.. 

 

ORİJİNAL ÜRÜN GELİŞTİRMEK

 

Geliştirdiğiniz ürünün ticari geleceği hakkında neler söylemek istersiniz? Yurt dışından talepler var mı?

 

Ürünlerimizi sloganımız olan ‘future of the orthopedics’ doğrultusunda sektörümüze yön veren mihenk taşları olarak görüyoruz.

 

Bugüne kadar maalesef sektördeki üreticilerimiz hep jenerik ürün tasarımlarıyla var oldu. 

 

Bizlerin bu klişe yapıdan kurtulup, lokomotif etki yapabileceğimiz konumu yakalamamız gerekir. 

 

Bu potansiyelimizin de olduğunu düşünüyorum. Orijinal ürün yapabilmek zor ama katma değerli ürün formülü de buradan geçiyor. 

 

Maalesef taklit ürünle dünya pazarından katma değerli pay almanız pek mümkün olmuyor. 

 

Bunu ülkemizi temsil eden 3 firmadan biri olarak 4 yıldır katıldığımız, sektörümüzün şampiyonlar ligi olarak bilinen ABD’deki AAOS Fuarı’nda da gördük. 

 

Standımızı ziyaret eden, alanında söz sahibi hekimlerden ve distribitörlüğümüzü yapan firmalardan gelen taleplerden de bunu anlayabiliyoruz.

 

YÖN ÇİZİCİ OLMAK

 

Gelecekte farklı alanlarınız olacak mı? Hedefleriniz neler?

 

Hedefimiz, alanımızda orijinal patentli ve katma değerli ürünler tasarlayarak kısıtlı teknolojinin bulunduğu sektörümüze inovasyonun ne kadar değerli olduğunu ispatlamak, sektöre yön veren bir konuma yerleşmek. 

 

Tabii bir de şahsi olarak kafa yorduğum ‘neden marka olamıyoruz’ düşüncesini değiştirebilmek ve özellikle deformite pazarında 

bir marka olabilmek. 

 

Ar-Ge işi teknoloji merkezlerinde olur

 

Teknopark İstanbul’da yer almak hangi faydaları sağlıyor?

 

Bizler 1000’in üzerinde vakaya iştirak ederek oluşturduğumuz bilgi birikimimizi bir sanayi dükkanında ürüne çevirmeye çalışırken eğitimlerine gittiğimiz Boğaziçi Üniversitesi İSEK toplantılarında “Ar-Ge işi orada değil, teknoloji merkezlerinde olur” önerisiyle Teknopark İstanbul’a başvurduk. 

 

Teknopark İstanbul, herkesin bildiği vergisel avantajların ötesinde bizlere her şeyden önce devletimizin destekçimiz olduğunu hissettirdi. 

 

Teknopark İstanbul’u sadece şık dizayn edilmiş binalardan oluşan bir kampüs olarak görmememiz gerekir. 

 

Buradaki ortam birçok farklı teknolojilerin tanışıklığını ve işbirliklerini sağlıyor. Yatırımcı ve sektör temsilcilerine kolay ulaşma imkanı veriyor. 

 

Yurt dışından gelen misafirlerimiz için etkileyici oluyor. Kısacası, biraz girişken olursanız inanılmaz fayda sağlayacağınız 

bir organizmaya dönüşüyor. 

 

Burada faaliyet göstermekten mutluluk duyuyoruz.

 

Elinizi taşın altında hissetmek çok değerli

 

Ülke olarak var olan imkanlarımızı daha efektif kullanarak el birliğiyle sektörel anlamda dünyada çok daha iyi konumlara gelebileceğimizi düşünüyorum.

 

 Özellikle katıldığımız yurt dışı fuarlarda bunu farklı ülkelerde çok net görebiliyoruz. 

 

Bunu örneklendirmek gerekirse sizler gibi basın yayın desteği, önemli klinik ve doktor destekleri, kamu ya da özel fon destekleri vs. 

 

Eğer bir değer yaratılmak isteniyorsa bu gibi parametrelerin birçoğunun devreye girmesi gerekir. 

 

Böylece bizler gibi inovatif ürün fikirleri olan girişimciler ve tabii ki ülkemiz belli bir noktanın üzerine çıkacak.



02 Ekim 2024 Çarşamba