Türkiye'nin önemli tarımsal ürünlerinden çayda ihracat 2018'den itibaren sürekli artarak 2022 yılı itibarıyla 22 milyon 817 bin 725 dolara çıktı.

Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerine göre, Türkiye, 2018'de 3 bin 608 ton çay ihracatından 13 milyon 235 bin 900 dolar kazandı.

Bu rakamlar 2019'da 4 bin ton çay karşılığı 15 milyon 247 bin 563 dolara, 2020'de 4 bin 750 ton karşılığı 17 milyon 436 bin 542 dolara ve 2021'de 5 bin 500 ton karşılığı 19 milyon 574 bin dolara yükseldi.

Artış eğilimi 2022'de de devam etti ve geçen yıl 6 bin 322 ton çay ihraç edilerek 22 milyon 817 bin 725 dolar gelir sağlandı. Böylece Türk çayı ihracatı son 5 yılda yüzde 72 artış gösterdi.

GEÇEN YIL EN FAZLA İHRACAT BELÇİKA'YA YAPILDI

Türkiye'den 2022'de 111 ülke, özerk ve serbest bölgeye çay satıldı. Belçika, Birleşik Krallık, KKTC, Almanya ve ABD, ihracatta başı çekti.

Geçen yıl Belçika'ya 4 milyon 168 bin 419 dolarlık, Birleşik Krallık'a 3 milyon 34 bin 212 dolarlık, KKTC'ye 2 milyon 226 bin 655 dolarlık, Almanya'ya 2 milyon 184 bin 61 dolarlık ve ABD'ye 1 milyon 535 bin 353 dolarlık çay ihraç edildi.

Bir önceki yıldan farklı olarak İtalya, Kongo, Yemen, Kolombiya ve Mayotte'ye de çay satıldı.

"TALEP ARTIŞI ÇAY İHRACATIMIZA POZİTİF YANSIDI"

DKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Türk çayının ülke ve bölge için önemli ihraç ürünlerinden biri olduğunu söyledi.

Türk çayı ihracatının Kovid-19 salgını sürecinde de artışını sürdürdüğünü belirten Gürdoğan, son 5 yılda elde edilen gelirin yüzde 72 oranında arttığını kaydetti.

Gürdoğan, 2022'de salgının etkilerinin azalması ve turizmin hareketlenmesinin Türk çayına talebi daha da artırdığına işaret ederek, "Talep artışı çay ihracatımıza pozitif yansıdı. Türk çayı ihracatında 2023'e çok daha güzel rakamlarla başlayacağımıza inanıyoruz. Beklentimiz her zaman yüksek. Hem ihracatımızın hem de ülke çeşitliliğimizin pozitif yönde artmasını bekliyoruz." diye konuştu.

27 Ocak 2023 Cuma

Arı sütü, toz arı sütü, arı poleni, kurutulmuş arı poleni ve arı ekmeği, dışarıdan herhangi bir madde ilave edilmeden üretilecek.


Tarım ve Orman Bakanlığının "Türk Gıda Kodeksi Arı Ürünleri Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.


Tebliğle, gıda veya takviye edici gıda olarak piyasaya arz edilen arı ekmeği, arı poleni, arı sütü, ham propolis, propolis, toz arı sütü ve kurutulmuş polen gibi arı ürünlerinin tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretimi, hazırlanması, işlenmesi, muhafazası, depolanması, taşınması ve piyasaya arzına ilişkin hususlar düzenlendi.


Tebliğle, arı sütü ve toz arı sütü, ham propolis ve propolis ile arı poleni, kurutulmuş arı poleni ve arı ekmeğinin sahip olması gereken ürün özellikleri de belirlendi.


Buna göre, arı sütü, toz arı sütü, arı poleni, kurutulmuş arı poleni ve arı ekmeği gibi ürünlere dışarıdan herhangi bir madde ilave edilemeyecek.


Arı ürünlerinde bulaşanlar, pestisit kalıntıları, veteriner ilaç kalıntılarına dair Türk Gıda Kodeksi'nin ilgili yönetmeliklerinin hükümlerinin uygulanacak. Söz konusu ürünlerde aroma vericiler ve aroma verme özelliği taşıyan gıda bileşenleri kullanılamayacak.


Tebliğe göre, hijyen, ambalajlama ve piyasaya arz hususlarında da konuyla ilişkili yönetmelikler tatbik edilecek. Propolis tek başına sadece takviye edici gıda olarak piyasaya arz edilecek. Ham propolis ise doğrudan son tüketiciye sunulamayacak.


Toz arı sütü, kurutulmuş arı poleni ve kurutulmuş arı ekmeği dışında arı sütü, poleni ve ekmeği, üretiminden son tüketiciye arz edilene kadar 8 derece ve altı sıcaklıklarda muhafaza edilecek.


Tebliğ kapsamında faaliyet gösteren gıda işletmecilerinin, 6 ay içerisinde bu hükümlere uymaları gerekiyor.


Tebliğin yayım tarihinden önce etiketlenen veya piyasaya arz edilen gıdalar 31 Aralık 2025 tarihine kadar piyasada bulunabilecek.

25 Nisan 2024 Perşembe

Almanya otomotiv sektöründe, gerek ana sanayilerde gerekse tedarik sanayindeki önemli firmalarda kilit rollerde Türk yöneticiler var.


 

Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam, Türkiye-Almanya arasındaki köklü tarihi ilişkileri ve artarak gelişen ticaret hacmini kaleme aldı.

 

Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkiler yumağını bir vücuda benzetirsek iki ülke arasındaki siyasi ve tarihi ilişkiler ana yani, atardamarları temsil eder. İki ülke arasındaki sanat ve ticari ilişkiler ise kılcal damarlardır. Atardamarlarda arada sırada sorun yaşansa da kılcal damarlar yeteri kadar gelişmişse, vücutta kriz yaşanmadan da sorunlar atlatılır; hatta eskisinden daha sağlıklı bir yapıya kavuşur. Son 25 yılda tüm dünyadaki baş döndürücü değişim hepimize gösterdi ki bu kılcal damarlar iki ülke arasındaki kalıcı huzuru sağlıyor.

 

KÖKLÜ TÜRK-ALMAN İLİŞKİLERİ

 

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Türkiye ile ilişkileri statü gereği AB başlığı altında değerlendirilse de konu Almanya olunca kesinlikle ayrı bir başlık açmak gerekir. Bu iki ülkenin 150 senelik köklü geçmişe sahip sanayi ve ticari ilişkileri ortak hedeflere ulaşma yolunda kesintisiz şekilde sürüyor ve katlanarak artıyor. 1980’lerden bu yana bir Türk girişimci için yurt dışına açılmak, Almanya’daki sektörel fuarlara katılım anlamına gelirken, kalite ve sevkiyat seviyesinin göstergesi ise Almanya’ya ihracat yapmaktır.

 

Her iki ülke de otomotiv sektöründe güçlü bir geçmişe sahip olmalarının yanı sıra endüstrideki teknolojik gelişmelerde de önemli roller üstlendiler. Türkiye, coğrafi konumu, işgücü potansiyeli, üretim altyapısı ve yaygın tedarikçi ağıyla otomotiv üretiminde önemli bir konuma sahipken; Almanya ise otomotiv endüstrisindeki yenilikçi yaklaşımı ve yüksek kaliteli ürünleriyle dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumundadır.

 

İhracatımız 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 12,3’lük bir artışla 3 milyar 966 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylece Almanya, toplam sektör ihracatımızdan aldığı yüzde 13,6’lık payla Fransa’nın ardından 2’nci en büyük ihracat pazarımız oldu. 2024’ün ilk 3 ayında durum değişti; ilk 3 ayda Almanya’ya olan ihracatın artışıyla Almanya en büyük pazarımız durumuna geldi. Türkiye Almanya’ya parça ihraç ederken seneler içinde her iki yönde küçük oynamalar olmakla birlikte ihracata denk bir miktarda daha çok araç ithal ediliyor.

 

TÜRKİYE OTOMOTİV SANAYİ

 

Türkiye otomotiv sanayi, gerek Almanya gerekse tüm dünyada araç veya parça ihraç etmenin ötesinde, belli bir süredir hizmet de ihraç eder duruma geldi. Bu da oldukça önemli bir nokta, yani artık parça ve araç ihracatımızın yanında mühendislik hizmetlerimizi de ihraç ediyoruz. Mühendislik ihracatı kadar önemli bir başka konu da Almanya otomotiv firmalarına iş gücü de ihraç etmemiz. Almanya otomotiv sektöründe, gerek ana sanayilerde gerekse tedarik sanayindeki önemli firmalarda kilit rollerde Türk yöneticiler var. Bu insanlar Türkiye'de edindikleri tecrübelerle Almanya’da kilit rollerde yer alarak ülkemizin de bir bakıma elçiliğini sürdürüyorlar. Türk mühendis ve yöneticileri sadece Almanya’daki otomotiv firmalarında değil, gerek Alman otomotiv firmalarının farklı coğrafyalarındaki tesislerinde gerekse de küresel diğer otomotiv firmalarında önemli roller üstleniyor. Türk kültüründeki esnek çalışma ve problem çözme becerisi, Alman disipliniyle birleşerek önemli bir güce dönüşüyor.

 

Türkiye'nin otomotiv endüstrisi, son yıllarda hızla büyüdü ve uluslararası alanda önemli bir oyuncu haline geldi. Ülkenin stratejik konumu, güçlü tedarik zinciri altyapısı ve yetenekli işgücü, birçok uluslararası otomotiv üreticisinin Türkiye'yi üretim üssü olarak tercih etmesine olanak sağladı. Türkiye, Avrupa'nın en büyük 2. üreticisi konumundadır ve özellikle Alman otomotiv şirketleri, Türkiye'deki tesislerinde üretim yaparak Avrupa pazarına erişim sağlıyor. Bunun yanı sıra, Türk otomotiv tedarik sanayi firmaları da Almanya'nın otomotiv endüstrisi için önemli bir tedarikçi konumundadır.

 

Türkiye ve Almanya arasındaki otomotiv sektörlerinin ikili ilişkileri, karşılıklı bağımlılık ve ortak çıkarlar üzerine kuruludur. Her iki ülke de birbirinin pazarlarına erişim sağlayarak ve ortak projeler yürüterek avantaj elde ediyor. Örneğin, Türk otomotiv tedarik sanayi firmaları, Alman otomotiv şirketleri için önemli bir tedarikçi olmanın yanı sıra, Almanya'nın teknoloji ve mühendislik uzmanlığından faydalanarak ürün geliştirme süreçlerinde işbirliği yapıyor. Bunun yanı sıra Alman otomotiv devleri de Türkiye'deki üretim tesislerinde Avrupa pazarına yönelik araçlar üreterek rekabet avantajı elde ediyor. Türkiye, Alman otomotiv şirketleri için önemli bir üretim üssü olmasının yanı sıra Almanya'nın önde gelen otomotiv firmaları da Türkiye'deki pazar fırsatlarından faydalanıyor.

 

Her iki ülkenin otomotiv endüstrileri birbirlerine karşılıklı bağımlıdır ve ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliğinin geliştirilmesi önemlidir.

 

Örneğin, teknolojik değişim ve dönüşüm süreçleri her iki ülkenin otomotiv endüstrisini etkileyerek yeni işbirliği alanları ortaya çıkarabilir. Bununla birlikte siyasi ve ekonomik faktörlerle teknolojik değişimler, bu ilişkileri etkileyebilecek potansiyel zorlukları da beraberinde getirebilir. Bu nedenle, her iki ülkenin mutlaka birlikte hareket edip iş hacmini artırarak otomotiv sektörleri arasındaki ilişkilerin sürdürülebilirliği ve güçlendirilmesi için sürekli olarak çaba sarf etmesi gerekiyor.

24 Nisan 2024 Çarşamba