tatil-sepeti

İTO Başkanı Avdagiç, Meclis Toplantısı’ndaki konuşmasında, enflasyonla mücadelede başarı için para politikasındaki sıkılığın maliye politikasıyla desteklenmesi gerektiğini söyledi. Avdagiç, “Faiz artışı dezenflasyon sürecinin en etkili silahı, ancak yegane silahı da değil” değerlendirmesini yaptı.


 

 

 

Para politikasındaki sıkılığın maliye politikasıyla desteklenmediği sürece, enflasyonla mücadele programının sınırlı kalabileceğini vurgulayan Avdagiç, “Bu nedenle para ve maliye politikasının uyumuna ve bu uyumu destekleyecek yapısal reformlara önem verilmeli” diye konuştu.

 

Merkez Bankası’ndaki başkanlık değişim sürecinin yanlış anlamalara meydan vermeyecek şekilde doğru bir iletişimle yönetildiğini belirten Avdagiç, “Başkan değişikliğinin politika değişikliği ile ilişkisinin bulunmadığı yönündeki kararlılık beyanları, piyasalara güven verdi” dedi.

 

HABER: ŞEREF KILIÇLI-BARIŞ CABACI

 

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Oda’nın şubat ayı Meclis Toplantısı’nda iş dünyasındaki gelişmeleri değerlendirdi. Para ve maliye politikalarının uyumlu olması gerektiğine dikkat çeken Şekib Avdagiç, “Faiz artışı dezenflasyon sürecinin en etkili silahı, ancak yegane silahı da değil. Para politikasındaki sıkılık, maliye politikasıyla desteklenmediği sürece, enflasyonla mücadele programı sınırlı kalabilir. Bu nedenle para ve maliye politikasının uyumuna ve bu uyumu destekleyecek yapısal reformlara önem verilmeli” ifadelerini kullandı.

 

KARARLILIK BEYANLARI

 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan eski başkan yardımcısı Dr. Fatih Karahan’a başarılar dileyen Avdagiç, “Biz Sayın Karahan’ın başkanlığında Merkez Bankası’nın ülkemize ve iş dünyamıza kalıcı kazanımlar sağlayacağına inanıyoruz. Merkez Bankası’ndaki başkanlık değişim süreci, yanlış anlamalara meydan vermeyecek şekilde doğru bir iletişimle yönetildi. Başkan değişikliğinin politika değişikliği ile ilişkisinin bulunmadığı yönündeki kararlılık beyanları, piyasalara güven verdi” dedi.

 

SALDIRILARA DİKKAT

 

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Meclis konuşmasında son dönemde gerçekleştirilen terör saldırılarına da dikkati çekti. Avdagiç, “Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleştirilen terör saldırısını lanetliyorum. Sarıyer’deki Santa Maria İtalyan Kilisesi’ne yönelik saldırıyı telin ediyorum. Bu olaylar, Fatih Camii imamına saldırı ile başlamıştı. Bütün ülkemizin huzurunu hedef alan saldırıların birbiri ardına gelmesinin rastlantı olmadığı çok açık” ifadelerini kullandı.

 

Avdagiç, “İş dünyası olarak şunun altını çizmek isterim. Terör örgütlerini maşa gibi kullanıp, Türkiye’de kaos oluşturmak isteyenler, bunu asla başaramayacaklar. Dün olduğu gibi bugün de teröristlere karşı kenetlenip bir ve beraber olacağız, hedeflerine ulaşmalarına asla izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin büyüklüğü ve milletimizin kararlılığının bu saldırıları akim bırakacağından zerrece şüphem bulunmuyor” dedi.

 

DEPREME HAZIRLIK BEKLİYORUZ

 

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin birinci yılının geride kaldığını kaydeden Avdagiç, “Milletimizin ve devletimizin gayretiyle bölgemiz yeniden imar edilmeye başlandı. Bunun somut sonuçlarını ilk etap deprem konutlarının teslim törenlerinde gördük. Açılan kamu hizmet binalarında gördük. Bu illerimizin hepsi, tahmin edilenden daha kısa sürede ayağa kalkacak, imarıyla olası depremlere karşı bizim iftiharımız olacak” dedi. 

 

‘İstanbul ve depreme hazır olma’ konusunun üzerinde ısrarla durduklarını vurgulayan Avdagiç, şunları söyledi: “31 Mart’ta Mahalli Seçimler yapılacak. İş dünyası olarak, hangi partiden olursa olsun, seçilecek her belediye başkanından; Türkiye’nin deprem bölgesinde olduğu gerçeğini unutmadan, beldelerini depreme hazırlamalarını, bu yöndeki tedbirleri hayata geçirmelerini istiyor ve bekliyoruz. Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de depreme karşı hazırlıklı olmadan gerçek anlamda ‘sürdürülebilir bir kalkınmanın’ mümkün olmayacağının altını bir kez daha çiziyorum.” 

 

TURİST, İSTANBUL’DA ÜRETİMİ VE TİCARETİ CANLANDIRAN KİŞİDİR 

 

İTO Başkanı Avdagiç, mart ve nisan ayı ile birlikte turizm sektöründe yeni sezonun resmen açılacağını hatırlattı. İstanbul Ticaret Odası olarak TUGEV ve ICVB vasıtasıyla İstanbul’un küresel turizm pastasından aldığı payı artırmak amacıyla çalışmaları sürdürdüklerini belirten Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Bir yandan şehrimize yeni toplantı ve kongreler kazandırmaya çabalarken, diğer yandan da genel sektörle ilgili faaliyetlerde bulunuyoruz. Geçen hafta sektörümüzle ilgili olarak Cidde’de turizm zirvesi tertipledik. İstanbul Ticaret Odası ile İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu olarak Suudi Arabistan’ın önde gelen turizm paydaşlarıyla ‘B2B İş Birliği Toplantısı’ gerçekleştirdik. Burada İstanbul turizm sektörü temsilcileri ve Türkiye Otelciler Birliği ile Suudi Arabistan’dan 52 turizm sektör paydaşını bir araya getirdik. Ülkemizin ve şehrimizin turizm sektörünü mevcut potansiyelinin de üzerine çıkarabilmek için birçok uluslararası tanıtım ve işbirliği çalışması yürütüyoruz. İstanbul’un küresel pazardaki değerini yükseltmek, özellikle iş seyahatleri ve kongre turizmi sektörlerinin gücünü artırmak amacıyla son 5 yıldır bu sektörlere büyük yatırımlar yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Çünkü İstanbul’a gelen her turist, yaptığı harcamalarla İstanbul’da üretimi ve ticareti canlandıran kişi demektir. Üyelerimize doğrudan ve dolaylı katkısı olan kişilerdir.”

 

ASTRONOT GEZERAVCI YENİ UFUKLAR AÇTI

 

İlk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın uzay seyahatine değinen Avdagiç, şöyle konuştu: “Gezeravcı, bu seyahatle çocuklarımıza, uzay ve hava teknolojileri bakımından yeni ufuklar açmıştır. İnanıyorum ki, Gezeravcı ile birlikte Türkiye’de uzay rüzgârı tüm bereket ve verimliliğiyle esecektir. Kendisini tebrik ediyor, kendi roketlerimizle uzaya gideceğimiz günleri, yaşarken görmeyi temenni ediyorum.”

 

DEPREM TEYAKKUZU İSTİYORUZ

 

Şekib Avdagiç, İstanbul’da, bütün yerel yöneticilerin deprem teyakkuzu içinde olmaları gerektiğini vurguladı. Avdagiç, şöyle devam etti: “İstanbul’da yasal olarak belediye teşkilatının kurulduğu 1855 yılından beri belediyelerimiz ‘belde halkını koruyup huzur ve sükûn içinde yaşatma’ göreviyle vazifelendirilmiştir. 2024 yılında da belediyelerimizden ve başkanlarımızdan aynı şeyi yani deprem teyakkuzu içinde olmalarını istiyoruz.”

 

Küresel ekonomideki sorunlar Türkiye ekonomisi için de risk

 

Avdagiç, konuşmasında jeopolitik risklere ilişkin şunları söyledi: “Ukrayna’daki savaş devam ediyor ve Orta Doğu’daki gerginlikler daha da artıyor. Husiler tarafından Kızıldeniz geçişli rotaların kesintiye uğratılması, küresel görünüm için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Başlıca nakliye şirketleri Kızıldeniz üzerinden nakliyeyi durdurdu ve gemilerini Atlantik Okyanusu’na yönlendiriyor. Küresel ekonomide sorunların önemli bir bölümü Türkiye ekonomisi için de riskler oluşturuyor. Türkiye’nin önemli dış pazarlarındaki zayıf ekonomik aktivite, ihracat performansını olumsuz yönde etkileyebilir. Bununla birlikte Kızıldeniz krizinin oluşturduğu navlundaki artışın ve Uzakdoğu’dan tedarikte yaşanan sıkıntıların ardından, Batı’nın belli oranlarda tedariki Türkiye’ye kaydırması olası görünmektedir.”

 

MECLİS’TEN YANSIMALAR

 

İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken, şubat ayı Meclis Toplantısı’nda konuştu. Dr. Erhan Erken, önceki ay Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü alan Prof. Dr. Ahmet Ayhan Çitil’in konuşması üzerinden bazı konulara dikkat çekti. 

 

Erken, önce Prof. Dr. Çitil’in şu sözlerini paylaştı: “İslâm dünyasının bugün önemli problemleri var. Yoksulluk, göçmenlik, savaşlar, çökmüş devletler… Ancak İslâm dünyası karşılaştığı krizlerden daima birinci sınıf düşüncelerle, çok kaliteli fikir ve düşünce insanlarının ürettiği fikirlerle çıkmıştır. Sıkıntılı dönemlerde İslâm dünyasının içerisinde tasavvufî düşünce ve metafizik alanında önemli kişiler ortaya çıktı ve fikirlerini, yorumlarını insanlarla paylaşmaya başladı. Ders halkaları oluşturdular.”

 

Ayhan Çitil’in bunlar arasında Sadrettin Konevi’yi, Muhyiddin İbn Arabi’yi, Mevlana Celaleddin Rumi’yi özellikle zikrettiğini belirten Erhan Erken, “Ben de ilave olarak Ahîlik organizasyonun kurucusu Ahî Evran’ı da eklemeyi yararlı buluyorum” diye konuştu. 

Bunun gibi zatların katkılarıyla Anadolu coğrafyasının daha sonraki dönemlerde ciddi bir birliğe kavuştuğunu hatırlatan Erken, 

“Ahîlik organizasyonunun etkileri bugün bile meslek örgütlerimizin içerisinde devam ediyor. Bugün ‘Anadolu irfanı’ sözünün altını kazısanız bu birinci sınıf düşüncelerin tesirini görebilirsiniz” dedi. 

 

İKTİSAT GÖRÜŞLERİ

 

Bu noktada Batı’dan bir örnek veren Erken, şöyle devam etti: “1929 Büyük Ekonomik Buhranı’nın etkilerini inceleyen büyük iktisatçı John Maynard Keynes, birinci sınıf bir düşünce üreterek kendinden sonraki dönemlere adeta damga vurmuştur. Klasik iktisatçılara göre hükûmetler piyasaya hiçbir şekilde müdahale etmemeli. Onlar, piyasadaki sorunların kendiliğinden ortadan kalkacağını savunuyorlardı. Ancak 1929 Buhranı, bu varsayımların geçerli olmadığını gösterdi. Keynes’e göre ekonomide ciddi sorunların yaşandığı ortamlarda hükûmetler, para ve maliye politikaları aracılığıyla ekonomiye müdahale etmeli, piyasayı canlandırmalı ve ekonominin tam istihdama yaklaşmasına yardımcı olmalı. Prof. Dr. Çitil’in de işaret ettiği gibi toplumların özellikle sıkıntılı ve krize düştüğü dönemlerde acil tedbirler önemli olmakla birlikte asıl olan derin düşünceler ve birinci sınıf fikirlerin ortaya çıkabilmesidir. Bu fikirlerin de hem içinde bulunulan dönemi hem de daha geniş bir alanı kuşatabilmesi, insanlık adına önemli bir hizmet olacaktır. Bunun için birinci sınıf bir insan eğitimi ile bu tür fikirlerin ortaya çıkacağı ortam şarttır. Bunun için teşvik edici olabilmek gerekir. Tüm insanlığın kurtuluşuna hizmet etmeyen bir kurtuluş, bizim de kurtuluşumuz olamaz. Bizler de 142. yaşına basan İTO’da bu toplumun belli alanlardaki temsilcileri olarak toplumumuzda birinci sınıf fikirlerin ve derin düşüncelerin teşvikçisi olmamızın önemli olduğuna inanıyorum. Tıpkı bana bu ilhamı veren değerli Ayhan Çitil Hocamız ve merhûme Alev Alatlı gibi.”

 

İHRACATTA KG DEĞERİNİ YÜKSELTMELİYİZ

 

Necmi Sadıkoğlu-Toptan ve Dış Ticaret Meslek Komitesi: Dünyadaki olumsuz gelişmeler, ticari hayatımız başta olmak üzere birçok alanı etkiliyor, etkilemeye devam edecek. Savaşlar ve saldırılar ülkeleri korumacı bir politikaya yönlendiriyor. Özellikle son dönemde bölgeselleşmenin de arttığını görüyoruz. Babu’l Mendeb Boğazı’ndaki olaylar ve Panama’daki iklim krizi navlunda da sorunları artırdı. Küresel ticaret yolları 150 yıl öncesine döndü. Bu durum gelişmekte olan ülkeler için bir avantaj sağlıyor. Türkiye de jeopolitik konumu nedeniyle bu durumdan olumlu etkileniyor. KOBİ’lerimizin siparişleri artıyor. Bu avantajı göz önünde bulundurarak, 2023’teki ihracat rakamlarını yakalamak ve kg başına ihracatımızı artırmak için inovasyon, markalaşma, 

Ar-Ge ve tasarımsal ürünlere yatırım yapmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin kg başına ihracat değeri, maalesef olması gerekenin altında gerçekleşti. İhracatta kg değerini yükseltebilmek için tasarım ve markalaşmaya önem vermemiz gerekiyor.

 

ATIL NÜFUSU İŞ HAYATINA KAZANDIRALIM

 

Ahmet Gediz Tatar-Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi: Depreme karşı tedbir almamız gerekiyor. Bu konuda 7’den 70’e herkesi bilinçlendirmemiz lazım. Binaların depreme dayanıklı olması için yalıtım ve izolasyonun önemini İTO ile birlikte herkese anlatmamız gerekiyor. Oda’lar olarak bizler icra makamı değiliz fakat daha fazla söz sahibi olmak için çalışmalıyız ve gerekli değişiklikleri yapmalıyız. İTO, yılda 40’ı aşkın fuara milli katılım düzenliyor ve bu fuarlara birçok destek veriyor. İTO üyeleri olarak fuarlar için verilen desteklerden bihaberiz. Bu konuda meslek komiteleri toplantılarında 30 dakikalık bilgilendirilme yapılmasını talep ediyorum. Türkiye’de atıl olarak duran 5 milyon gencimiz var. Bu gençleri iş hayatına kazandırmamız gerekiyor. Komite olarak İstanbul Ticaret Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi ile işbirliği yaparak sektörümüze eleman kazandıracak bir program düzenlemek istiyoruz. İzolasyon, yalıtım ve restorasyon alanında gençleri eğiterek sektörümüze nitelikli eleman kazandıralım ve atıl nüfusumuzu iş hayatına katalım.

 

ENERJİ SEKTÖRÜNDE TEKNİK ELEMAN SIKINTISI VAR

 

Bülent Şen-Enerji Meslek Komitesi: Enerji küresel düzeyde farklı boyuta geldi. Avrupa’nın enerjide 2050 vizyonu var. Hangi duruma geleceklerinin çerçevesini çizmiş durumdalar. Yenilenebilir enerji yatırımları için yarın değil, bugün önemli. Çünkü yarın yaparsanız, geç kalmış sayılabilirsiniz. Enerjide geçiş süreniz ne kadar uzarsa o kadar zarardasınız. Türkiye’nin enerjide ithalat bağımlılığı yüzde 70’ten yüzde 68’e düştü. Yüzde 1’lik düşüş bile büyük bir rakam. Türkiye enerjide çeşitlendirme politikası izliyor. Enerjide ithalat bağımlılığımızı azaltmak zorundayız. Yenilenebilir enerjiyi destekliyoruz. Güneş daha kolay. Ancak rüzgarın baz etkisi teknik olarak daha yüksek. Rüzgarı destekliyoruz. Kömürde yerli kaynaklardan üretim devam ediyor. Kömürde yeni santral kurmak kolay değil. Çünkü finansmanı zorlaştırıldı. Bana göre kömürün alternatifi nükleer enerji. Nükleer enerjide ayrıca SMR adı verilen küçük modüler reaktörler gündemde. Körfez ülkeleri de fosil yakıtları yenilenebilir enerji yatırımlarıyla dengelemeye çalışıyor. Avrupa doğalgazda konfor sıcaklığını 19 dereceye düşürerek enerji verimliliğinde inanılmaz işler yapıyor. Bir derecelik düşüş, 22 milyar metreküp daha az doğalgaz tüketimi demek. Benim düşüncem, enerjide 2035’ten sonra hızlı bir geçiş olacak, hidrojende de maliyetler düşecek. Avrupa hidrojene geçiyor. Türkiye’nin hidrojende de avantajı var. TANAP gibi doğalgaz hatlarıyla hidrojen de taşımak mümkün. Türkiye’de enerji sektöründe firmaların teknik eleman konusunda sıkıntısı var. 

 

İHRACATTA DÖVİZ KURU ÖNEMLİ BİR UNSUR

 

Şenol Aras-Hazır Giyim ve Konfeksiyon Meslek Komitesi: Enflasyon ve döviz kuru konusunda piyasada farklı tahminler var. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, yıl sonu enflasyon hedeflerinin yüzde 36 olduğunu açıkladı. Hepimiz enflasyonun düşmesini destekliyoruz. Ancak sanayi ve ihracatta durgunluk sinyalleri de artıyor. Meslek grubumuzdaki arkadaşlarımız, döviz kurunun enflasyonun gerisinde kalması sebebiyle rekabet güçlerinin gerilediğini söylüyor. Döviz kuru enflasyon oranında artmalı. İhracat pazarlarında büyüme önemli fakat bu döviz kurunun önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. İhracatta döviz kuru önemli bir unsur. Türkiye gibi gelişmekte olan diğer ihracatçı ülkelerde yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Merkez Bankası araştırma raporlarında da döviz kurunun ihracatta önemli bir etken olduğunu görüyoruz. İhracat için dış pazarlardaki durumun önemine dikkat çekilirken bazı sektörlerde ise döviz kurunun daha önemli olduğu belirtilmiş. Yani reel kurun ihracat üzerindeki etkisi tespit edilmiş. İhracatın kalıcı temelleri için teknoloji, inovasyon ve kalite belirleyici. Bunu elbette kabul ediyoruz. Ancak şu anda kur artışının enflasyon altında kalması, rekabet gücünü de olumsuz etkiliyor. Yapılan anketler, rekabet gücümüzün pandemi öncesine göre daha düşük olduğunu da gösteriyor. Kısa vadede fabrika ayarlarına dönmeliyiz, yani ekonomide makro dengeler sağlanmalı. Enflasyon yüzde 5, sonra yüzde 2 seviyesine gerilemeli. Enflasyonda böyle bir düşüş sağlandığında, ihracatta döviz kuru belirleyici olmaktan çıkacak. Teknoloji, inovasyon ve kalite belirleyici olacak.

 

MAKİNALAR TAMAM, PERSONEL ARIYORUZ

 

Mehmet Doğan- Altyapı İnşaatı Meslek Komitesi: Personel eksikliği depremde de karşımıza çıktı. Birçok inşaat makinasını deprem bölgesine göndermemize rağmen kullanacak personel bulunamadı. Medyada da görüldüğü gibi operatör maaşları gündem oluyor. Sektörümüzdeki eleman eksikliği o kadar fazla ki, artık elemanlarımız ücretlerini kendi belirler hale geldi. Tüm çalışanlarımız bizim için değerli ve daha fazla çalışanımız olması için yeni projeler geliştirmemiz gerekiyor. Çünkü makina ve araç yatırımlarımızı artırırken eleman konusunda oldukça dar boğaza girmiş durumdayız. Ana eleman konusunda kısa vadede çözüm için keskin adımlar atmalıyız. 

 

KABİS KONUSUNDA SON AŞAMAYA GELDİK

 

Hidayet Yıldırım-Taşıt Kiralama ve İlgili Hizmetler Meslek Komitesi: Sektörümüz için 2023 yılı zor bir yıl oldu. Faizlerin yükselmesi, krediye erişimin zorlaşması, otomobil tedarikinde ilk 9 ayda yaşanan sorunlar gibi olumsuzluklar vardı. Global ekonomideki olumsuz koşulların 2024 yılında da devam edeceği kanaatindeyim. Komite olarak sektörümüzün sorunlarına çözüm için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sektörümüzün gündeminde üç konu var. Birincisi, Kiralık Araç Bildirim Sistemi yani KABİS adı verilen sistem. Sektörümüzün bu konudaki talep ve önerileri çerçevesinde İTO Yönetim Kurulu Üyemiz Salih Sami Atılgan’ın başkanlığında sektör temsilcileri, hukuk müşavirleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinin de katıldığı istişare toplantıları yapıyoruz. Toplantılar neticesinde, KABİS konusunda son aşamaya geldik. Diğer iki konumuz, işleten sıfatı ve emniyeti suistimal. Adalet Bakanlığı ile yaptığımız görüşmeler akabinde, bu konuların hukuku yönüyle ilgili olarak akademik görüş çalışmamız da var. Prof. Dr. Mahmut Koca ve Prof. Dr. Ömer Çınar’dan hukuki görüş de talep ettik. Hocalarımızdan gelecek görüş akabinde, kanuni düzenleme talebimizle ilgili raporumuzu Bakanlığımıza arz etmiş olacağız. Sektörün bu üç konusunun 2024 yılında da takipçisi olacağız. Çözümü konusunda İTO Yönetim Kurulu’ndan da destek rica ediyoruz. Ülkemize gelen turistlerin ilk karşılaştığı işletmeler, havalimanlarındaki araç kiralama şirketleri. Yani bu firmalar, ülkemizi temsil ediyor. Turizmdeki önemi de göz önünde bulundurularak sektörümüze mesleki yeterlilik standartları getirilmeli. Mesleki yeterlilik standartlarında, genel konular da belirlenmeli. Bu hususta çalışma başlatılma-sını talep ediyoruz. Hizmet ihracatının tanımında, hizmetin yurt dışında ikamet edenlere verilmiş olması var. Turizmdeki faaliyetlerimiz hizmet ihracatı olarak kabul edilmeli. Hizmet ihracatı kapsamına alınarak, teşvik ve desteklerden faydalanılması sektördeki yatırımları artırır. Bu konuda da İTO Başkanımız Şekib Avdagiç’ten destek rica ediyoruz.

 

SPOR, BİRLİĞİ ARTIRIYOR

 

Ahmet Ural-Tekstil Yan Sanayi Ürünleri Meslek Komitesi: Aralık ayında İTO Spor’un yeni yönetimi seçildi. Yeni yönetime başarılar diliyorum. İTO Spor’un basketbol şubesinde küçük takım, genç takım ve yıldız takım olmak üzere 3 takımımız var. Bu takımlarımızın birçok başarısı bulunuyor. Genç takımımızla ilk hedefimiz İstanbul şampiyonu olmak. Başarılı sporcularımızı meclisimizde ağırlamalıyız. Öneri olarak İTO Spor’a yeni bir şube kazandırmalıyız. Mesela karate dalıyla başlayabiliriz. Bir diğer önerim ise İTO meclis üyeleri arasında bir futbol turnuvası düzenlenebilir. Spor müsabakaları hem tanışmamıza neden olur hem de birliğimizi artırır. 

 

Öte yandan üyelerimize millet bahçesinde yürüyüş etkinlikleri düzenlemeliyiz. Çünkü sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

12 Şubat 2024 Pazartesi

Türkiye’nin yüksek teknoloji yatırımları için küresel cazibe merkezleri arasında yerini almasını sağlayacak HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı kapsamında 8 alandaki 30’un üzerinde öncelikli yatırım, 30 milyar dolarlık programla teşvik edilecek.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "HIT-30 Yüksek Teknoloji Teşvik Programı" Tanıtım Toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlarken, toplantıya katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İmalatla istihdamla ihracatla ticaretle ileri teknoloji alanındaki yatırımlarıyla Türkiye ekonomisine katkı veren, katma değer üreten sanayicilere ve girişimcilere teşekkür eden Erdoğan, çeşitli sektörlerde başarı hikayesi yazanlara ödüllerinin verildiğini anımsattı.

 

TEKNOLOJİ EKOSİSTEMİ

 

Erdoğan, savunma sanayisinden otomotive, havacılıktan insansız sistemlere, kimyadan güneş enerjisi hücrelerine kadar oldukça geniş bir yelpazede kendi sektörlerinin lideri olan şirketlere teşekkür ettiğini aktararak, Türkiye'de teknoloji ekosistemi zenginliğinin en güzel göstergesi olan firmaları tebrik etti.


Erdoğan, onların yanında olmayı sürdüreceklerini dile getirerek, "Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam sağlayın. Yeter ki siz Türkiye'nin üretim kapasitesine güç katın. Allah'ın izniyle bizi sizlerden hiçbir zaman kimse ayıramayacaktır. Sermaye düşmanlığı, yatırım karşıtlığı yapanlara da asla fırsat vermeyiz." diye konuştu. Erdoğan, düzenlenen toplantının bu iradenin, samimiyetin ve ileri teknolojiye atfedilen önemin sembolü olduğunu vurgulayarak, programın hazırlanmasına katkı sunanları kutladı.

 

STRATEJİK BİR HAMLE

 

"Özellikle dünyamızın içinden geçtiği büyük dönüşüm sürecinde geleceği öngörerek atılan bu adımlar Türkiye'nin hedefleri açısından çok önemlidir" ifadelerini kullanan Erdoğan, programın doğru zamanda yapılmış fevkalade stratejik bir hamle olduğuna inandığını söyledi. Erdoğan, bir gerçeği öncelikle vurgulamak istediğini dile getirerek, şöyle devam etti: "İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinin ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik çıkarlarını korumak amacıyla kurulan mevcut küresel sistem artık miadını doldurmaya başlamıştır. Sistemin sorunlara çözüm üretme kabiliyetini yitirdiğinin işaretlerini uzun zamandır zaten görmekteyiz. 


Sadece yakın geçmişte yaşanan krizlere bakmak bile sistemin iflas bayrağını çoktan çektiğini göstermeye yeterlidir. Mesela Suriye'deki ihtilaf tam 13 yıldır sürüyor, Ukrayna'daki savaş 2,5 yıldır aralıksız devam ediyor. Yemen henüz istikrara kavuşmadan maalesef Sudan karıştı. Gazze'de 16 bini masum çocuk, 40 bin sivil hayattan koptu, soykırımın önüne yaklaşık 10 aydır geçilemedi. İşte herhalde Amerika'nın kongresinde soykırımcı bir katilin nasıl alkışlandığını tüm dünya izledi, gördük. Kim alkışlanır? İnsanlığa hizmeti olan alkışlanır. 40 bine yakın çocuk, kadın, yaşlı, bu insanları katledenleri düşünün Temsilciler Meclisi alkışlıyor. Öbür taraftan Temsilciler Meclisinin dışında da onlara karşı tam aksi bir tavır ortaya konuldu. Bu dünyanın nereye gittiğini gösteriyor."

 

30 MİLYAR DOLARLIK KAYNAK

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teknoloji alanlarında kalkınma yolculuğumuza büyük katkı sağlayacak en az 20 milyar dolarlık özel sektör yatırımını ülkemize kazandırmayı hedefliyoruz." dedi. Erdoğan, "HIT-30 Programı'yla vergi teşvikleri ve hibe desteklerinden oluşan toplam 30 milyar dolarlık kaynağı yüksek teknoloji yatırımlarına yönlendireceğiz. Güneş enerjisinde 15 gigavatlık bir kapasitenin tesisine yönelik hücre yatırımlarına megawatt başına 8 bin dolara kadar hibe desteği vereceğiz. Rüzgar enerjisinde kritik bileşenlerin ve deniz üstü türbinlerin imalatını desteklemeyi ve yerli bir rüzgar enerjisi markayı inşa etmeyi hedefliyoruz." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AR-GE faaliyetleri bakımından dünyanın en büyük ilk bin firmasının ülkemizde kuracağı yeni merkezlerin personel giderinin yarısını 5 yıl karşılayacağız." dedi.

 

UYGULAMA SANAYİ BAKANLIĞI’NDA

 

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, etkinlikteki konuşmasına, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli üretimde Türkiye'yi devler ligine taşıyacak HIT-30 Programı'nın Türkiye için hayırlı olması temennisiyle başladı. Kacır, 22 yılda gerçekleştirilen demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla sanayi ve teknolojide Türkiye'nin çağ atladığına işaret ederek, sanayide çalışan sayısının 3 milyon 900 binden 6 milyon 700 bine çıktığını, sayıları 191'den 361'e yükselen Organize Sanayi Bölgeleri ve kurulan 43 Endüstri Bölgesi'nin Türkiye'nin üretim üsleri haline geldiğini bildirdi.

 

22 YILDAKİ YATIRIMLAR

 

Sanayi sektörlerinde üretim ve ihracat rekorları kırıldığını anımsatan Kacır, şunları kaydetti:

"Otomotiv üretimimiz yıllık 357 binden 1 milyon 468 bine yükseldi, Türkiye Avrupa’nın üçüncü büyük otomobil üreticisi oldu. Beyaz eşya üretimimiz 6,7 milyondan 32,3 milyona yükseldi, Türkiye Avrupa'nın en büyük, dünyanın ikinci büyük beyaz eşya üreticisi oldu. Demir-çelik üretimimiz 16,4 milyon tondan 33,7 milyon tona, İlaç üretimimiz 969 milyon kutudan 2,4 milyar kutuya çıktı. Otomotivden kimyaya, makineden çelike, beyaz eşyadan savunma ve havacılığa, tekstilden mobilyaya 22 yılda tüm sektörlerde sanayi ürünlerimizin yıllık ihracatını 34 milyar dolardan 241 milyar dolara yükselttik. Elbette Türkiye’yi küresel bir üretim üssü haline getiren muazzam atılım kendiliğinden olmadı. 


Gümrük Birliği ve serbest ticaret anlaşmalarıyla 1 milyar nüfusluk dev bir pazara doğrudan erişim imkanı sunan ülkemizle dünyanın geri kalanı arasında kurduğumuz ticaret köprüleri ihracat odaklı üretim altyapımızı güçlendirdi. Planlı sanayileşmeden enerjiye, demir yolları ve limanlara, sanayinin dünyayla bağlantısını sağlayan yatırımlar güçlü üretim altyapımızın temelini oluşturdu. İnsan kaynağımızı doğru yetkinliklerle buluşturan atılımlar nitelikli ve çalışkan iş gücümüzü bu ülkenin en büyük değeri haline getirdi. Siyasi istikrarla tahkim edilen ekonomik istikrar ve iş ortamını iyileştiren yapısal reformlar yatırımların önünü açtı. Sağladığımız yatırım teşvikleri özel sektörün yatırım iştahını önemli ölçüde artırdı. 


Yatırım teşvik sistemimizle son 22 yılda imalat sanayimizde ilave veya yeni yatırımlar için 73 bin 273 yatırım teşvik belgesi düzenledik. 6,4 trilyon lira tutarında sabit yatırımın ve 2 milyon 800 bin nitelikli istihdamın önünü açtık. Proje bazlı devlet teşvikleriyle, büyük ölçekli ve yüksek etki doğurabilecek katma değerli ve ileri teknolojili yatırımlar için terzi usulü teşvik paketleri oluşturma imkanımız mevcut."

 

PROJE BAZLI DESTEKLER

 

Bakan Kacır, bugüne kadar aralarında savunma sanayi, elektrikli araç ve batarya imalatı, güneş hücresi gibi ülkemizin katma değerli üretim altyapısının öncü projelerinin yer aldığı 68 yatırıma proje bazlı devlet desteği sağladıklarını dile getirdi.

Proje bazlı devlet destekleriyle bugüne kadar harekete geçen projelerde toplam 43 milyar dolarlık yatırımla, 57 bin kişilik istihdamın, yıllık 30 milyar dolarlık ihracatın oluşmasını hedeflediklerine dikkati çeken Kacır, şunları söyledi: "Dünyada uygulanan en etkin AR-GE teşvik sistemiyle de ülkemizde adeta sıfırdan bir AR-GE ve inovasyon ekosistemi inşa ederek yüksek teknoloji ve katma değer üreten öncü Türkiye'nin temelleri attık. 


Türkiye'yi baştan başa 102 teknoparkla, 1600'den fazla AR-GE ve Tasarım Merkeziyle donattık. Devletler tarihi açısından kısa bir sürede, 22 yılda teknoloji geliştirme ve üretmede önemli kazanımlar elde ettik. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan savunma sanayiimizin milli ve özgün ürünleri bugün dünyada savaş paradigmalarını değiştiren ve jeopolitik dengeleri belirleyen unsurlar haline geldi.

 

Uydu teknolojilerinde gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla ülkemizi kendi haberleşme ve görüntüleme uydularını geliştirebilen, test edebilen, üretebilen bir seviyeye taşıdık. Yollara çıkan Türkiye'nin otomobili Togg'la milletimizin 60 yıllık yerli ve milli otomobil hayalini gerçeğe dönüştürdük. Milli markamız Togg’la, Ford, Toyota, Renault gibi dünya markalarının yeni nesil araçları Türkiye fabrikalarında üretmeye başlamalarıyla ve dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi BYD’nin ülkemizde gerçekleştireceğini duyurduğu yatırımla, otomotiv sektörünün yeni mobilite ekosistemine dönüşümünde, ülkemizin 'ben de varım' dediğini tüm dünyaya kanıtladık. Güçlü AR-GE ve inovasyon kabiliyetine sahip üretim altyapımızla sanayi üretimimizin yükselişinde yüksek teknoloji sektörleri lokomotif rol üstleniyor."

 

TEKNOLOJİDE 2028 HEDEFİ

 

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "AR-GE'ye dayalı, rekabetçi, yüksek katma değerli ve yüksek teknolojili ürünlerin üretiminin ve ihracatının artırılmasını önceleyen 12. Kalkınma Planımız doğrultusunda da 2028’e kadar yüksek teknoloji ihracatımızı 9,1 milyar dolardan 19,5 milyar dolara, yüksek ve orta-yüksek teknolojili sektörlerin imalat sanayi ihracatı içerisindeki payını yüzde 40,3’ten 49,5’e çıkarmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Bu doğrultuda ihracata dönük, yüksek teknoloji odaklı yeni yatırımlar için yeni teşvik mekanizmalarını devreye aldıklarını dile getiren Kacır, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programıyla, Türkiye ekonomisinin yükselişini destekleyecek teknolojik ve stratejik yatırımların gerçekleştirilmesi için uzun vadeli ve uygun koşullarda finansmana erişim imkanı sunduklarını anlattı.

 

Kacır, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ile yüksek teknoloji yatırımları için AR-GE’den seri üretime uçtan uca bütüncül bir destek mekanizması kurduklarına atıfta bulunarak, şu bilgileri verdi: "Büyük ölçekli firmalarımızın yanında KOBİ’lerimizin de yararlandığı program kapsamında bugüne kadar makine, mobilite, üretimde yapısal dönüşüm, sağlık ve kimya ürünleri ve dijital dönüşüm alanlarında desteklediğimiz 175 projeyle 102 milyar liralık yatırımı harekete geçirdik. Bugün de paradigma değişimlerinin tehdit değil aksine doğru adımlar attığımızda fırsat olduğu anlayışıyla Yükselen Yenilikçi Teknolojiler Çağrısı'nı ilan ediyoruz. 

 

Döngüsel ekonomi ve iklim teknolojilerinden malzeme teknolojilerine, biyoteknoloji ve akıllı yaşam teknolojilerinden yeni nesil bilgi ve iletişim teknolojilerine, elektronik ve makine teknolojilerinden afet teknolojilerine birçok sahada yeni yatırımlara öncülük ediyoruz. Tüm dünyada yatırım iştahının azaldığı pandemi sonrası dönemde ülkemiz jeostratejik konumu, nitelikli insan kaynağı, güçlü lojistik ve ticaret altyapısıyla yatırımcılar için güvenli ve güvenilir bir liman olmaya devam ediyor.

 

Orta Vadeli Program kapsamında uyguladığımız istikrar ve güven ortamını pekiştiren politikaların meyvelerini almaya başladık. Türkiye ekonomisi son 15 çeyrektir kesintisiz ve istikrarlı büyümesini sürdürüyor. İstihdamımız 32,9 milyonu aştı. İstihdam oranında yüzde 50 ile tarihi bir zirveye ulaştık. İşsizlik oranımız yüzde 8,4 ile son 12 yılın en iyi seviyesine geriledi. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyelerindeki ihracatımız ve azalan ithalatımız cari dengede önemli bir düzelmeyi beraberinde getirdi. Dış kaynak girişinin güçlenmesi ve Türk lirasına ilginin artmasıyla Merkez Bankası rezervlerindeki yükseliş finansal istikrarı sağlamlaştırıyor. Ülkemiz kredi risk primlerindeki düşük seviyeler ve kredi notu artışları ekonomimizdeki yükselen ivmeyi teyit ediyor."

 

CAZİP KOŞULLARDA FİNANSMAN

 

Düşük risk ve cazip yatırım ortamının küresel şirketleri yüksek teknoloji yatırımlarını Türkiye'de konumlandırmak için cesaretlendirdiğini dile getiren Kacır, "Ülkemize yönelik yatırım iştahının yükseldiği böylesine bir dönemde Türkiye’yi yüksek teknoloji yatırımlarının odağı hâline getirecek tarihimizin en büyük ölçekli teşvik programı HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı'nı açıklıyoruz." dedi.Bakan Kacır, program kapsamında yatırımlara proje bazlı yatırım teşviklerinin yanında pazar geliştirme destekleri, cazip koşullarda finansman ve uygun yatırım alanları sunacaklarını söyledi.

 

Kacır, "Yarı iletkenlerden mobiliteye, ileri imalattan haberleşme ve uzaya, sağlık teknolojilerinden dijital teknolojilere ve yeşil enerjiye 7 ana sektörde ve yüksek teknoloji değer zincirimizi tamamlayacak diğer alanlarda çıkacağımız çağrılarla bugüne kadarkilerin çok ötesinde ölçekte özel sektör yatırımlarını 2030 yılına dek gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz." bilgisini verdi.

 

YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM PROGRAMLARI

 

21. yüzyılda yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri, robotik gibi yenilikçi teknolojilerin iş modellerini yeniden tanımladığına dikkati çeken Kacır, işletmelerin müşterilerine etkin, verimli ve hızlı hizmet sunmaya devam edebilmesi için dijital dönüşümü hızlandırmaları gerektiğini söyledi.

 

Kacır, dünyada iklim değişikliği ile mücadele politikaları hız kazanırken iklim değişikliğinin sanayi ve teknoloji politikalarıyla bağlantısının giderek güçlendiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye Yüzyılında 2053 net sıfır emisyon hedeflerimizle uyumlu yeşil dönüşüm yatırımlarının gerçekleştirilmesi sürdürülebilir, verimli ve çevreci bir üretim altyapısı kurmak tercihten öte bir zorunluluğu ifade ediyor. Bu anlayışla, üretim zincirlerinin ilk aşamalarında lokomotif sektörlere temel girdi sağlayan alüminyum, çelik, gübre ve çimento sektörleri için Düşük Karbonlu Yol Haritalarımızı hazırladık. 2053 net sıfır emisyon hedeflerimiz doğrultusunda bu 4 sektörde mevcut tesislerin uyumu ve yeni kapasitelerin karbonsuzlaşma gereksinimleri için 2053 yılına dek 71 milyar dolarlık yatırım ihtiyacı öngörüyoruz. Bugün yatırım teşviklerimizi daha etkin mekanizmalarla ikiz dönüşüme yönlendirmeyi hedeflediğimiz Yeşil Dönüşüm ve Dijital Dönüşüm Destek Programlarımızı da kamuoyuyla paylaşıyoruz.

 

Program doğrultusunda, işletmelerin ikiz dönüşümde kısa, orta ve uzun vadeli ihtiyaçlarını adresleyecek yol haritaları sunmalarını bekliyoruz. Sunulan yol haritalarıyla uyumlu yatırımları öncelikli yatırımlar uygulaması ile destekleyeceğiz. Desteklediğimiz projeleri gerçekleştiren tesislere, yol haritasının uygulama süresince 'Yeşil Dönüşüm Merkezi' veya 'Dijital Dönüşüm Merkezi' unvanı vereceğiz. Bu merkezlerde görev alacak yeşil ve dijital dönüşüm ekipleri ile yeşil ve dijital dönüşüm kültürünün yerleşmesini ve kurumsallaşmasını sağlayacağız."

 

22 YILLIK TECRÜBEYLE

 

Bakan Kacır, son 22 yılda edinilen tecrübenin, Türk sanayini dünyada daha güçlü, daha etkin bir konuma birlikte taşımak için rehber niteliğinde olduğunu anlattı. Milli Teknoloji Hamlesi ve Yerel Kalkınma Hamlesi'nin gerçekleştirileceği "Türkiye Yüzyılı"nda Türkiye'nin uzun vadeli hedef ve ihtiyaçlarıyla uyumlu olarak yatırım teşvik sistemini yeniden yapılandırma sürecini başlattıklarına dikkati çeken Kacır, şunları kaydetti:

 

"Kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve teşvik unsurlarının yatırımlara etkisini gözeterek teşvik modellerimizi güçlendireceğimiz yeni dönemde odağımız selektif ve program bazlı teşvikler olacak. Ülkemizin stratejik öncelikleriyle hizalanmış yeni teşvik modelimizin yürürlüğe girmesiyle 'Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi Programı'nı devreye alacağız. Yüksek teknoloji, yerel kalkınma, arz güvenliği ve ikiz dönüşüm odaklı yatırımları hibe destekleri de dâhil olmak üzere farklı teşvik enstrümanlarıyla destekleyeceğiz.

 

ULUSAL SANAYİ ALANLARI

 

Hazırlık çalışmaları devam eden Ulusal Sanayi Alanları Master Planıyla gerçekleştirdiğimiz ve planlanmış ulaşım ve lojistik yatırımlarını dikkate alan ve sektörel kümelenme odaklı yeni sanayi alanları oluşturacağız. Yatırımcıların öncelikleri arasında yer alan finansman ihtiyaçları, yer seçimi, kamulaştırma ve altyapı çalışmalarında yenilikçi yaklaşımları da devreye alacağız. Yatırımcımızın önünü açmaya, ülkemizin yüksek teknoloji yatırımları ile buluşmasında ve küresel bir cazibe merkezi hâline dönüşmesinde her türlü engeli kaldırmaya her daim devam edeceğiz. Ülkemizin potansiyeline, geleceğine güvenen ve inanan yatırımcılarımızın en güçlü şekilde yanında olacağız.

 

"DÜNYA 80 YILLIK EZBERLERİ TERK EDİYOR"

 

Dünyanın 80 yıllık ezberleri terk ettiğini belirten Kacır, sosyalizm ve komünizmin çöktüğünü, 'Alternatifi kalmayan liberal kapitalist düzen insanlığın varacağı son duraktır ve dünyanın her köşesine refah dağıtacaktır.' fikirlerinin alıcısının kalmadığını anlattı.

 

Kacır konuşmasını şöyle tamamladı: "İnsanlık, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir dönemin eşiğinde. Bu yeni döneme liderliğinizde hazırlıklı ve eskisinden çok daha güçlü adım atıyoruz. Yapamaz, başaramaz, diyenlere aldırış etmeyen, kendi evlatlarının kabiliyetlerine, akıl ve alın terine güvenen bir Türkiye var artık. Olana bitene seyirci kalmayan, sözü etkili, kuvveti tesirli bir Türkiye var artık. Kalkınma yolculuğunda nice ulusa ilham veren, rol model olan bir Türkiye var artık. Afrika’dan Orta Doğuya, Avrupa’dan Uzak Asya’ya bağ kuran, iş birliği geliştiren, oyun değiştiren, denge kuran bir Türkiye var artık. Nitelikli, genç ve üretken beşeri sermayesiyle, yaşlanan Batılı ülkelerden, eşsiz ticari bağlar ve lojistik imkanlarla Asya'dan yatırımcıların gözdesi bir Türkiye var artık."

 

 

 

26 Temmuz 2024 Cuma

“Yetiştirdiğimiz gençler, hala eğitimini aldığı mesleği yapmıyorsa, sistemimizi gözden geçirmemiz lazım" diyen İTO Başkanı Şekib Avdagiç, öğrencilerin haftada bir gün okul, 4 gün iş yerlerinde çalışmasına imkan veren MESEM'lerin rolüne vurgu yaptı.

 

Avdagiç,  yaptığı açıklamada, istihdam konusunda Mesleki Eğitim Merkezlerinin (MESEM) önemine dikkati çekti.

 

Şekib Avdagiç, olabildiğince daha çok gencin MESEM sürecine yönlendirilmesi gerektiğini belirterek, bunun akademik süreçlerde ortaya çıkan "okulu benimsememe", "sınıfta kalma" gibi olumsuz süreçleri azaltacağını kaydetti.

 

Gelecek dönem eğitim sistemini kurgularken iş dünyasına göre önce MESEM, sonra meslek liseleri ve daha sonra klasik liseler olması gerektiğini savunan Avdagiç, meslek liseleri konseptinin hem gençlerin hem de piyasanın beklentilerine uygun halde güncellenmesi için yapılan önemli çalışmalar olduğunu, bunların hızlandırılması gerektiğini dile getirdi.

 

"OLABILDIĞINCE DAHA ÇOK ÇOCUĞUMUZU MESEM SÜRECINE YÖNLENDIRMEMIZ GEREKIYOR"

İTO Başkanı Avdagiç, konvansiyonel lise eğitiminden ziyade çocukların eski çırak-kalfa-usta sürecine tekrar girilmesini sağlayan ve haftada bir gün okul, 4 gün iş yerlerinde çalışmasına imkan veren MESEM'lerin rolüne vurgu yaptı.

 

Avdagiç, "MESEM sistemi iş dünyasının beklentilerine uygun ve bazı küçük düzenlemelerle daha da verimli hale getirilebilir. Avrupa'da meslek liselerini bitirenlerin yüzde 50-55'i bitirdiği bölümde çalışıyor, Türkiye'de ise bu oran yüzde 16 gibi düşük bir seviyede. Meslek lisesinde 6 çocuk yetiştiriyoruz, bu 6 çocuğun sadece biri mesleğini yapıyor. Yetiştirdiğimiz gençler, hala eğitimini aldığı mesleği yapmıyorsa, sistemimizi gözden geçirmemiz lazım." dedi.

 

Bir taraftan daha çok genci MESEM sürecine yönlendirirken, gençlerin de piyasanın ihtiyaç duyduğu elemanlar halinde yetişip, hayata asılmaları gerektiğini ifade eden Avdagiç, hükümetin mesleki eğitime yönelik önemli teşvikler çıkardığını hatırlattı.

 

Avdagiç, "Mezun oldukları alanda İşbaşı Eğitim Programı'na katılan mesleki ve teknik eğitim mezunlarına ödenen cep harçlığının günlük tutarı 654 liradan, 850 liraya yükseltildi." bilgisini verdi.

 

"ÜNIVERSITE VE MESLEKI EĞITIM BIRBIRLERINE ZARAR VEREN YAPILAR OLMAMALI"

Şekip Avdagiç, mesleki eğitim alan yetkin insanların iyi gelir elde edebilecekleri bir yapının olduğunu belirterek, üniversite ve mesleki eğitimin birbiri ile rekabet eden alternatifler olmaması gerektiğini söyledi.

 

Avdagiç, "İsveç'te toplantıda bir profesör ile beraberdik. Ailelerden konu açıldı. 'Benim oğlum çok iyi taş ustası' dedi. Üniversite profesörü, oğlunun ne kadar iyi taş ustası olduğunu anlatıyor. Bu kompleksi atmamız lazım. En büyük statü, meslek sahibi olmanın bizatihi kendisidir. Mesleklerin kendi içinde statü ve prestij sıralaması olamaz. Bunu gençlerimize öğretmeli, bu algıyı oluşturmalıyız. Çocuğumuz yüksek öğrenimde okuyorsa zaten önü açık, 200'ün üzerinden üniversite var. Üniversite ve mesleki eğitim, yetkin personel yetiştirilmesi konusunda birbirlerine zarar veren yapılar olmamalı." şeklinde konuştu.

 

 

 

26 Temmuz 2024 Cuma